Müzik

Akıncı, 24 yıl aradan sonra müziğini yeniden söz ile başarılı bir şekilde bütünleştiriyor : Şevket Akıncı – Radyo Ekoton…

Şevket Akıncı, Haziran 1996’da yayınladığı ilk albümü “Uçurumda Açan”dan sonra daha ziyade enstrümantal ve deneysel çalışmaların üzerinden giderek çeşitli albümlere-grup lideri olduğu Lifeline, Mutant, Century gibi çalışmalara imza attı ve bununla birlikte eşit üye olarak yer aldığı doğaçlama projelerle de isminden söz ettiren; ayrıca Şirin Soysal, Banu Kanıbelli gibi müzisyenlerin, en son Ruşen Alkar’ın prodüktörlüğünü üstlenen Akıncı, Başak Yavuz’un düzenlediği Bi’ Şarkım Var gecelerinde de yeni sözlü eserlerini dinleyicilerle buluşturmuştu. Şimdi ise usta müzisyen Akıncı bu eserlerden bazılarını yeni eserlerle birleştirerek 24 yıl aradan sonra ilk albümünde olduğu gibi ikinci bir şarkı albümüne imza attı : Radyo Ekoton…

Kalan Müzik etiketiyle yayınlanan albümdeki tüm besteler Akıncı’ya ait. Albümün kayıt, mix, mastering çalışmalarını Cansun Küçüktürk, kendi ev stüdyosunda hazırladı. Bununla birlikte kapak ilüstrasyonu da Dünya Atay imzası taşıyor.

Albüm, Akıncı’nın Edgar Allan Poe dizelerine bestelediği “Eldorado” ile açılıyor. Akıncı ve Küçüktürk’ün geri vokalleriyle başlayan eserde Küçüktürk’ün akustik gitarı,alkış eşliği öne çıkarak Akıncı’nın vokal ve efektleriyle birleşiyor. Yalçınkaya’nın akustik perdesiz bası da yer yer öne çıkıyor. Saadet Türköz’ün shaman vokali de eseri canlı tutuyor. Akıncı’nın elektrosu ve Küçüktürk’ün elektrosunun uyumuyla ilerleyen eserde orta kısımda Duygu Argın ve Esra Kayıkçı’nın geri vokalleri başarılı. Nihal Saruhanlı’nın udu perküsyon eşliği de eseri tamamlıyor. Son kısım, Akıncı’nın kendine özgü deneyselliğini devam ettiriyor ve Küçüktürk’ün osilatörü ile birlikte eseri tamamlıyor. Akıncı’nın yer yer şiirsel bir vokal üslubu benimsediği eser, albümün dünyasına başarılı bir giriş oluyor. Ardından, “Take Shelter” Gülce Duru, Ceyda Özbaşarel ve Başak Yavuz’dan oluşan mini koroyla başlayan eserde Akıncı’nın klavyesi de koroyu destekliyor, Akıncı ve koronun uyumu başarılı, Yavuz da shruti box eşliğiyle birlikte Saruhanlı’nın şaman davuluyla dengeleniyor. Orta kısma doğru Akıncı’nın efektleri ve elektrosu ile birlikte Ülkü Aybala Sunat’ın solo vokali öne çıkarak eseri güçlendiriyor.

Sırada, Türkçe bir eser “Büyük Soğuktan Önce” var. Akıncı’nın vokali ve Küçüktürk’ün klavye fonu ile başlayan eserde Akıncı’nın akustik gitarı da öne çıkıyor. Duru, Özbaşarel ve Yavuz’un vokalleri de Küçüktürk’ün ukulelesi ile birlikte ekleniyor. Orta kısımda vokaller ve Akıncı’nın vokal uyumu başarılı. Son kısımda Akıncı’nın klavyesi ve vokal-gitar uyumu eseri tamamlıyor. Ardından, “Rise”  Küçüktürk’ün elektrosu ve efektlerle başlayan eserde Özün Usta’nın bağlaması da esere farklı bir tını katıyor; Duru, Özbaşarel ve Yavuz’un geri vokalleriyle dengeleniyor. Zeynep Kaya Beraud da solo vokaliyle öne çıkıyor. Erarslan’ın viyolonseli ve Türköz’ün şaman vokali, klavye-perküsyon ile birlikte birlikte eseri tamamlıyor. Günümüzü ilgilendiren pek çok mesaj veren eser albümün öne çıkan çalışmalarından biri oluyor. 

Sıradaki eser, “47 Ağustos 1997” Akıncı’nın alan kaydıyla başlayan eser, Carmina Burana’dan ve Duru, Özbaşarel, Yavuz’un vokalleri ve; Alkar’ın klamı öne çıkarak Akıncı’nın elektrosuyla dengeleniyor. Orta kısımda akustik gitar ve klavye öne çıkıyor ve Helyum balonlu koro çocuğu sample’ı ile ilerliyor. Ardından “Ece” Akıncı’nın kızı Ece Akıncı’nın konuşmasıyla başlayan eserde Akıncı’nın akustik gitarı ortam sesleri ve Alkar’ın geri vokalleriyle dengeleniyor. Küçüktürk’ün klavyesi de ortam sesiyle eseri sonlandırıyor. 

Albüm, “Elveda Kardeşim” ile devam ediyor. Akıncı’nın akustik gitarı ve vokalinin dış seslerle uyumuyla başlayan eserde Eraslan’ın viyolonseli de yer yer öne çıkıyor. Orta kısımda mini koronun eşliği başarılı (Duru, Özbaşarel, Yavuz) ve Eraslan’ın viyolonseliyle dengeleniyor. Son kısımda viyolonsel solonun yarattığı kaotik yapı başarılı. Albümden öne çıkan başarılı bir eser. Ardından “Uyan” Akıncı’nın akustik gitarı ve vokaliyle başladığı eserde Argın ve Kayıkçı da orta kısma doğru vokalleriyle esere dahil oluyorlar ve eserin duygusunu destekliyorlar. Orta kısımda Eraslan’ın viyolonsel solosu başarılı. Son kısımda viyolonsel tınıları da öne çıkıyor. Bir önceki eserin akustik yapısını devam ettiriyor.

Sırada, “Back Against the High Wall” var. Küçüktürk’ün akustik-elektro gitarlarının birleşimiyle başlayan eserde önce Akıncı başlıyor ve Selin Baycan da vokaliyle dahil olurken Ethem Saran’ın perküsyonuyla dengeleniyor. Orta kısma doğru Yalçınkaya’nın perdesiz akustik bası da yer yer öne çıkıyor. Orta kısımda ise Baycan’ın Akıncı ile vokal uyumu başarılı ve bu uyum bile albümün öne çıkan eserlerinden biri olabilmesini sağlıyor. Küçüktürk’ün analog synth eşliği de özellikle son kısımda eseri tamamlıyor. Ardından “Üç” Eraslan’ın viyolonsel girişi ve Küçüktürk’ün silde gitarıyla deneysel bir tınıda başlayan eser Sumru Ağıryürüyen’in vokaliyle başlıyor. Alkar da özellikle geri vokaliyle eseri güçlendiriyor. Yalçınkaya’nın bası da yer yer öne çıkarak bu deneyselliğe katkı sağlıyor; bu bağlamda albümde ayrı bir yere sahip.

Sıradaki eser, “First In Line” Akıncı’nın akustik gitar ve vokaliyle başlayan eserde orta kısma doğru Küçüktürk’ün shaker eşliğiyle birlikte Şirin Soysal ve Ülkü Aybala Sunat da geri vokalleriyle esere dahil oluyor. Küçüktürk’ün ukulelesi de eseri destekliyor. Orta kısımda Soysal ve Sunat’ın vokal uyumu başarılı. Ardından “Berlin” Akıncı ve Yavuz’un vokalleriyle başlayan eserde Akıncı’nın akustik gitarı Küçüktürk’ün elektrosu ile dengeleniyor. Yalçınkaya’nın perdesiz akustik bası da yer yer öne çıkarak eseri güçlendiriyor. Son kısımda Küçüktürk’ün ukulelesi de eseri tamamlıyor.

Albüm, Akıncı’nın Federico Garcia Lorca dizelerine bestelediği “Despertar A Los Muertos” ile devam ediyor. Küçüktürk’ün tuşlu çalgıları ve Akıncı’nın akustik gitarının elektro ile uyumuyla başlayan eserde Özün Usta’nın ağız arpı da perküsyonlarla öne çıkarak eseri destekliyor. Soysal ve Sunat’ın vokalleri de Akıncı’nın vokali ile birlikte eseri canlı tutuyor. Orta kısımda Maria Monica Gutierrez şiir kısmıyla dahil oluyor ve vokallerle dengeleniyor. Ardından “Deniz Uyut Beni” Akıncı’nın akustik gitarı ve vokaliyle başlayan eserde Zeynep Kaya da vokaliyle esere dahil olarak Eraslan’ın viyolonseliyle dengeleniyor. Orta kısımda Küçüktürk’ün analog synth girişi başarılı ve Kaya’nın vokaliyle (özellikle geri vokaldeki tiz tonlar başarılı) ilerleyerek esere deneysel bir tını katıyor.

Son iki eserden ilki, “47 Ağustos 1997”nin Oichuung Mix versiyonu. Akıncı’nın alan kaydıyla başlayan eser ilk kısımdaki ögelerin Orçun Baştürk tarafından remixlenmesiyle ve editlenmesiyle başlıyor; Baştürk’ün eklediği efektler eserin deneyselliğine farklı bir bakış açısı katıyor ve bu bağlamda esere farklı bir bakış açısı oluyor.

Son eser sözleri Deniz Akıncı ve Şevket Akıncı ortak çalışması olan “Mercury Closing In” Klavye fon ve Akıncı’nın vokaliyle başlayan eserde orta kısma doğru Küçüktürk’ün osilatör kullanımı öne çıkıyor ve Küçüktürk de geri vokalde Akıncı’ya eşlik ederken orta kısımda da Alkar’ın geri vokali, Akıncı ve Küçüktürk ile birlikte eseri güçlendiriyor; esere bir kilise ilahisi tınısı katıyor. Akıncı’nın elektrosu da eseri tamamlıyor.

Albüm, her ne kadar sözlü eserlerin ağırlıklı bir albüm olsa da Akıncı’nın kendine özgü deneysel bakış açısını başarıyla sürdürdüğü ögeleri de içermesiyle birlikte dikkat çeken kısımlara da sahip. Bununla birlikte hem vokal hem de orkestra bakımından da başarılı isimlerin Akıncı’ya olan desteği, albümün hem hayatın içinden pek çok konuya da değinen sözlerini hem de müzikselliğini güçlendirmiş. Akıncı, 24 yıl aradan sonra müziğini yeniden söz ile başarılı bir şekilde bütünleştirerek hem kendi müzik kariyeri açısından hem de 2020 açısından unutulmayacak bir albüme imza atıyor.