Müzik

Alkar, yeni albümüyle müziğini ruhuyla yarattığı sonsuz gökyüzüne başarıyla sığdırıyor : Ruşen Alkar – Hêdî Hêdî / Yavaş Yavaş…

Ruşen Alkar’ı Serdar Ateşer prodüksiyonu ilk albümü “Sebr” ve Bi’ Şarkım Var’daki “Dip Nere” ile tanıyalı epey zaman geçti ve Alkar, bu esnada hem konserlerine devam ederken hem de yeni bir albümün hazırlığı içerisindeydi. 2018 Temmuz’unda Fongogo üzerinden verdiği destek ilanıyla birlikte yeni albümünü duyuran Alkar, zaman içinde destekçilerin de katkısıyla albümünü tamamladı (bu destekçilere CD kartonetinde de teşekkür edildi) ve Kalan Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu : Hêdî Hêdî / Yavaş Yavaş…

Albümün prodüktörlüğü ve düzenlemeleri, usta müzisyen Şevket Akıncı imzası taşıyor. Hayyam, BAU, Kalan stüdyolarının yanı sıra Cansun Küçüktürk ve Cem Aksel’in ev stüdyolarında tamamlanan albümün mix ve mastering çalışması da Küçüktürk’e ait.

Albüm, albüme ismini veren Alkar eseri “Hêdî Hêdî” ile açılıyor. Cansun Küçüktürk’ün shruti box ve Nihal Saruhanlı’nın ve Özün Usta’nın perküsyonlarının Alkar’ın vokaliyle birleşerek başladığı eserde, Sumru Ağıryürüyen’in mandolini ve geri vokali eseri Şevket Akıncı’nın gitarı, Yıldırım Yalçınkaya’nın bası ve Cem Aksel’in davulu ile dengeleniyor. Orta kısımda Ayşe Tütüncü’nün piyano solosu öne çıkıyor ve Alkar da geri vokaliyle eseri güçlendiriyor; son kısma doğru Usta’nın hemp flütü de bu canlı yapıyı destekliyor ve esere country bir hava katıyor. Son kısımda ise Serhan Erkol’un saksafonu ve Tütüncü’nün nord eşliği perküsyonlarla eseri tamamlıyor. Ardından bir başka Alkar eseri “Kîjan e Bajarê Min” geliyor. Erkol’un saksafonu ve Akıncı’nın gitarının önde başladığı eserde Onur Duygulu’nun akustik gitarı ve Yıldırım Yalçınkaya’nın elektrik-akustik basları eseri Aksel’in davulu ile güçlendiriyor. Orta kısma doğru Ertan Tekin’in duduğu ve Akıncı’nın elektrosu eseri Volkan Ergen’in perküsyonları ile dengeleniyor. Orta kısımda Alkar’ın geri vokalleri de Tütüncü’nün  piyano ve nord eşliği de eserin duygulu yapısını destekliyor. Son kısma doğru Aksel’in davulu ve basın dengesi başarılı. Son kısımda da bas-elektro-davul-duduk uyumu eseri tamamlıyor; eseri deneysel bir tınıya getiriyor.

Sırada, Gulistan Perwer derlemesi, Urfa-Siverek yöresinden “Sînano Kirîv” var. Alkar’ın vokaliyle akustik bir tınıda başlayan eserde Tütüncü’nün piyanosu da bu akustik tınıyı destekliyor. Tamer Temel’in saksafonu da piyano ile dengeleniyor.  Orta kısma doğru Temel’in bas saksafon tınıları eserin duygusunu destekliyor. Orta kısımda eklenen Apostolos Sideris’in kontrbası da Alkar’ın yer yer şiirsel vokaliyle dengeleniyor ve son kısımda ise Temel’in tiz saksafon tınıları kontrbas ile esere farklı bir renk katıyor. Ardından bir Alkar eseri “Kêm û Kûr” geliyor. Elif Canfeza Gündüz’ün klasik kemençesinin Saruhanlı’nın perküsyonları ve Tütüncü’nün piyanosuyla dengelendiği eserde piyano solo, Alkar’ın çığlık vokalleri ile birlikte akılda kalıyor. Akıncı’nın gitarı ve Tütüncü’nün farfisa fonu, orta kısma doğru Aksel’in davulu ve Duygulu’nun akustik gitarıyla dengeleniyor. Orta kısımda Ertan Tekin’in duduk solosu başarılı ve Tekin meyiyle de eserin duygusunu destekliyor. Yalçınkaya’nın basları da eseri güçlendiriyor. Alkar da çift ses vokaliyle eseri dengeliyor. Son kısma doğru Gündüz’ün kemençesi de eseri destekliyor, Alkar’ın çığlıkları da eseri dengeliyor. Son kısımda Akıncı’nın gitarı öne çıkıyor ve finale doğru Erkol’un saksafonu da eseri tamamlıyor. Akıncı’nın doğaçlama caz düzenlemelerini anımsatıyor.

Sıradaki eser, Aram Dîkran eseri “‘Rabe Lawo” gitar ile başlayan ve Tekin’in duduğuyla dengelenen eserde Volkan Ergen’in perküsyonları da Yalçınkaya’nın baslarıyla dengeleniyor. Akıncı da gitarıyla eseri güçlendiriyor. Orta kısımda Erkol’un saksafon solosu başarılı. Duygulu da akustik gitarıyla yer yer öne çıkıyor. Son kısma doğru Saruhanlı’nın perküsyonları, Paşa Çelik’in gitar solosu, Alkar ile Akıncı’nın geri vokal-çığlıkları ile dengeleniyor. Gitarların uyumu başarılı ve Cem Aksel’in davul solosu öne çıkıyor. Finalde ise Mehmet Akbaş’ın kilamıyla eser sonlanıyor. Ardından Türkçe bir Alkar eseri “Tuhaf Veba” geliyor. “Sabır” albümünü anımsatan elektronik ve caz bir başlangıçla başlayan eserde Aksel’in davulu ve Tütüncü’nün nord eşliğinin Alkar’ın geri vokalleriyle dengelenerek başladığı hareketli eserde Erkol’un saksafonu da Akıncı’nın gitarı ve Duygulu’nun gitarıyla birlikte eseri güçlendiriyor ve Yalçınkaya’nın bası da yer yer öne çıkıyor. Orta kısma doğru eser akustik bir hal alıyor ve Tütüncü’nün piyanosu öne çıkıyor. Ergen’in perküsyonları da orta kısımda eserin hareketli yapısını destekliyor ve Erkol’un saksafonuyla dengeleniyor, son kısımda ise Tütüncü’nün nord eşliği esere 1970’ler R&B tınıları katıyor ve Alkar’ın tiz vokalleriyle dengeleniyor. Albümün öne çıkan başarılı şarkılarından biri. 

Albüm, Alkar eseri “Dîsa Dora Me Ye” ile devam ediyor. Cansun Küçüktürk’ün

Slide gitarının önde olduğu ve Aksel’in davuluyla dengelenerek hareketlendiği eserde Tütüncü’nün nord ve farfisa eşlikleri, bir önceki eserdeki 1970’ler tınılarını devam ettiriyor; Alkar’ın vokali de Erkol’un saksafonuyla uyumlu ilerliyor. Nakaratıyla akılda kalıyor. Akıncı gitarıyla Yalçınkaya da basıyla Alkar ın çift ses vokaliyle dengeleniyor. Son kısımda Saruhanlı perküsyonu ve Volkan Ergen darbukasıyla eseri tamamlıyor. Ardından Şırnak tan bir Kurde ve Henife derlemesi “Dêre Hînê” (Hine Kilisesi) geliyor. Kilise tınısını veren klavye fon ve Ali Tekbaş vokaliyle başlayan eserde Saruhanlı perküsyonlarıyla, Akıncı da gitarıyla vokali güçlendiriyor. Alkar da orta kısma doğru dahil oluyor ve geri vokalleriyle de eserin duygusunu veriyor. Orta kısımda Ağıryürüyen de mandoliniyle dahil oluyor. Alkar geri vokalleriyle akapella bir tını oluşturuyor.

Son eser, Alkar’ın bir diğer Türkçe eseri “Kambur” Duygulu’nun akustik gitarı; Yalçınkaya’nın didgeridoo fonunun Küçüktürk ile Akıncı’nın geri vokallerinin Alkar’ın vokaline uyumuyla başlayan eserde Ergen ve Saruhanlı’nın perküsyonları da eseri canlı tutuyor. Akıncı’nın elektrosu da Yalçınkaya’nın basıyla birlikte yer yer öne çıkıyor. Tütüncü’nün piyano ve nordu da esere güzel bir tını katıyor; orta kısımda esere 1970’ler etkisi katıyor. Aksel’in davulu ve Erkol’un saksafonu da eserin eğlenceli yapısını tamamlıyor.

Alkar, ikinci albümünde hem kendi eserlerini hem de geleneksel çalışmaları bir araya toplarken, Akıncı’nın kendi zengin müziksel dünyasını da yansıtabildiği bir çalışma olması da albümün başarısının bir etkeni oluyor. Bunun yanı sıra Alkar, yeni albümüyle müziğini ruhuyla yarattığı sonsuz gökyüzüne başarıyla sığdırıyor ve bu bağlamda kendi alanında son dönemin başarılı çalışmalarından birini dinleyiciye sunuyor.