Bağımsız Sahne köşesinin on birinci konuğu, çoğumuzun babası değerli usta Sezai Aydın gibi tiyatro ve seslendirme sanatçısı olarak tanıdığı, aynı zamanda kurduğu Biraderler Yapım olarak da pek çok başarılı tiyatro oyununa imza atan; bununla birlikte oyunlarda seslendirdiği şarkılardan ve sahne performanslarından sonra müziğe profesyonel olarak atılıp bir EP “Yazılmamış Tüm Mektuplar” ve teklilerini dinleyicilerle buluşturan Arda Aydın. En son “Stuttgart” isimli teklisini yayınlayan Aydın ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklilerini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Sizi yıllar içinde oyuncu ve yönetmen olarak tanıdık. “Ünzile” teklisi yayınlanana kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Çok uzun değil sadece 25 senedir müzik yapıyorum! (gülüyor) Müzikten para kazanmaya başladığımda 22 yaşındaydım. Frank Sinatra Şarkıları diye bir projem vardı, konservatuvar müzik bölümünden arkadaşlarımla yaptığımız. İstanbul’a taşındığım 1998 senesinden beri de seslendirdiğim tüm filmlerdeki şarkıları söyledim stüdyoda. Aslında bu stüdyo şarkıcılığı anlamında bana büyük katkı sağladı. “Ünzile” bir tepkiydi; o dönem yaşanan çocuk istismarına yönelik. Güzel bir düzenlemeyle kaydetmiştik. Fakat “Ünzile”den önce “Gece Vapuru”, “Kenarından” ve “Kimden Olduğu Belli Olmayan” kaydedilmişti zaten ve yayındaydı. Tiyatro daha ön planda olduğu için o şarkılar birer kayıt olarak internette yerini almıştı. Ortaya çıkmaları “Yazılmış Tüm Mektuplar” albümüyle oldu aslında.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve “Ünzile” şarkısını yorumlama süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda bu çalışmanın Pelin Budak ile bir düet halinde olması nasıl gelişti?
-Pelin müthiş bir caz şarkıcısı ama esasında oyuncu. Müthiş şarkı söyleyen bir oyuncu. Onunla senelerdir beraber oyunlar oynadık ve “Ünzile”’yi onunla beraber söylemek başından beri aklımdaydı. O da çok istedi ve birlikte girdik stüdyoya. Dediğim gibi çocuk tacizlerinin müthiş arttığı ve ortaya döküldüğü zamanlarda tepkimi ortaya koymak için müzik iyi bir yoldu, Ünzile de tepkimi dile getirdi. Aranjörüm Orçun Tekelioğlu’yla bu hale geldi şarkı ve kaydettik, çok beğenildi. Ne mutlu!
“Yazılmış Tüm Mektuplar” EP’sinin oluşum süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda aranjörlüğünüzü üstlenen Orçun Tekelioğlu ile yollarınız nasıl kesişti?
-“Yazılmış Tüm Mektuplar” gerçekten yaşadıklarımdan yola çıkarak yazdığım şarkılardan oluşuyor. Çok fazla hata, ayrılık, hüzün, özlem barındıran şarkılar yaptım. Hepsini bir araya toplayıp yayınlamak gerekti ve ben sahneden o kadar da keyif almadığım bir zamanda müziğin bir şekilde çıkış olduğunu biliyordum. Hala da öyle. Çünkü sahne her zaman asal işim ama müzik beni birçok olumsuz düşünceden kurtardı. Orçun’la yıllarca Şehir Tiyatroları’nda beraber müzikallerde oynadık. O orkestradaydı, ben sahnede. Birlikte bir şeyler yapma düşüncesi her zaman vardı. “Biraderler Cabaret” oluşumunu planladığımda konuştuğum ilk isim Orçun’du. “Beraber müzik yapalım mı?” dedim, “Olur!” dedi ve sonrası çorap söküğü gibi geldi. Şimdi bütün işlerimizi birlikte yapıyoruz.

“Yazılmış Tüm Mektuplar” ve “Başımın Üstündeki Kadın” teklisi ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Ne albüm ne de “Başımın Üstündeki Kadın” ticari olarak yapılmış işler değil. Biz biraz “90’lar müzik tarzını bugünün sesleriyle ve teknolojik yöntemleriyle yakalayabilir miyiz?” diye başladık şarkıları düzenlemeye. Galiba başardık. Dinlenme veya internette tıklanma oranlarıyla çok uğraşmıyorum çünkü kendi hayran kitlesini yarattı şarkılar ve bu da benim asıl arzu ettiğim şeydi. Eminim dinlendikçe daha çok sevilecektir hepsi. Daha çok yolu var.
“Gece İle Mercan” teklisinin oluşum süreci nasıl gelişti ve nasıl geri dönüşler aldı?
-Gece ile Mercan da benim hikayem. Bitmiş bir ilişkinin doğmamış çocukları için yazıldı o şarkı. İsimler gerçek, hayaller gerçek ama şarkıda da yazdığım gibi güzel bir hayal, o kadar. Bu tarzda hikayesi olan şarkı maalesef çok az ve bu yüzden dinleyenin içine dokunması beni çok mutlu etti. Anladım ki hikayemi doğru yazabilmişim.
En son “Stuttgart” isimli teklinizi yayınladınız. Teklinin oluşum süreci nasıl gelişti ve nasıl geri dönüşler aldı?
-Stuttgart Mayıs sonunda yayınlanan Gece ile Mercan’dan önce yazılmış bir şarkıydı. Aslında iki şarkının da kayıtları Ocak ve Şubat aylarında başlamış ve aynı anda çıkışı planlanmıştı ama araya uzun bir zaman girince ve herkes işlerini ya evden yapıp ya da ertelemek zorunda kalınca bu zamana sarktı. Hikayesi İstanbul’da başlayıp İstanbul’da biten bir şarkı Stuttgart. İsminin bu olması tamamen Stuttgart’ta finallenmesinden… Yani şarkı bu haline orada geldi ve sözlerin içinden bir isim beğenmeyince, finallendiği şehrin adını taşısın istedim. Zaten önemli olan yazdığım tüm şarkıların, dinleyenlerin ortak hikayesi olması. Yani bu duyguları yalnızca ben yaşamıyorum. Herkes yaşıyor ve bu şekilde müziğe döküldüğünde artık hepimizin ortak şarkısı oluyor, bu güzel. Stuttgart da bunun iyi bir örneği. Söz ve müziği bana ait ve yine bir Orçun Tekelioğlu aranjesi fakat bu sefer aranje kısmında Murat Tunalı da dahi şarkıya. Yani üçümüzün ortak ürünü diyebilirim. Şu ana kadar da çıktığı andan itibaren en çok dinlenen şarkım oldu Stuttgart.
Yayınlanan tüm çalışmalarınızı bağımsız olarak yayınladınız. Bu çalışmalarınızla ilgili herhangi bir müzik firmasıyla çalışmayı düşünüp konuyla ilgili girişimleriniz oldu mu, yoksa bağımsız olarak devam edeceğiniz o tekliden sonra belli miydi?
“Biraderler” adlı bir sahne sanatları yapım şirketi kurdum 2016’da. Yaptığım her işi de bu isim altında yapmaya gayret ediyorum. Doğal olarak bir albüm ya da tekli çıkaracağım zaman da bu isim altında çıkarmak en doğrusu. Müzik yapımcısı biriyle ya da firmayla çalışmak hiç geçmedi aklımdan. O piyasanın standartları ve kalıplarına uyacak bir yapım yok ne yazık ki. “Bu yaptığım mı doğru yoksa o kalıplara girmek mi?” diye düşündüğümde, “Ben özgürce şarkı yazmak ve kaydetmek istiyorsam kendi şartlarımla devam etmeliyim!” diye düşünerek yola devam ettim. Yani herhangi bir yapım şirketine ya da kişiye “Bu şarkıları yayınlar mısın?” demedim. Full kreatif kontrol bende olmadığı zaman şarkı ya da herhangi bir sahne eseri benim değilmiş gibi hissediyorum.
Müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmanın sizce bir müzik firması aracılığıyla buluşturmak arasındaki fark nedir? Artıları, eksileri nelerdir?
-Artılarından bahsedeyim önce; bir kere kimse gelip “Bu şarkıyı şöyle yap, araya şu enstrüman girsin, şu çıksın, klibi de böyle olsun!” diyemiyor. “Ben bunu bu şekilde istedim ve yaptım!” diyorum ve o şekilde oluyor. Orçun ve Murat Tunalı’yla birlikte tüm yapıya karar veriyoruz ve aracı internet siteleri üzerinden tüm dünyaya yayınlıyoruz şarkıları. Eksilerine gelince; elbette bir medya desteğini arkanıza almadan başlıyorsunuz her şeye. Tanıtım, satış kanalları vesaire hep sizden bir adım önde olanların elinde oluyor fakat bunu da bir dezavantaj olarak görmeden sadece keyif için müzik yapınca iş yine full kreatif kontrolün verdiği hazza geliyor ve orada, “İyi ki kendim yapmışım!” diyorsunuz.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Ben 80’ler çocuğu 90’lar genciyim. O zamanların müzik ruhunu çok iyi kavradığımı düşünüyorum. Şu zamanda bile hep o yıllara bakılması, referansın hep o senelerden alınması benim de yaptığım müziğin o zamanın tınılarına benzemesi, hatta o zamanların ruhunu taşıması anlamına geldi. Duygu ağırlıklı, melodik bir yapı ve kendini tekrar etmeyen akılda kalıcı şarkılar. Bir de belki saçma gelecek ama ben her tür müziği yapabileceğimi ve her türün iyi bir örneğini ortaya çıkarabileceğimi göstermek istiyorum. Rap, pop, caz hatta ve hatta arabesk. Tüm bunları çok kaliteli ve yüksek standartlarda yapabildiğimi göstermek benim için çok mühim.
Stuttgart sonrasında yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Sırada, kayda girilecek bir hip-hop şarkı var ve devamı da elbette gelecek. Müzik yaptıkça kendini iyi ve mutlu hissedebilen herkes gibi ben de şarkılarım dinlendikçe kendimi mutlu addediyorum. Zamanın ruhuna aykırı, hala insani duygular barındıran şarkılar yapmak ve söylemek de bu zamanda benim görevim olsun istedim. Sonrası senfonik konserler… Umarım! (gülüyor)
Arda Aydın’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Stuttgart”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle