Bağımsız Sahne köşesinin on altıncı konuğu, sanatın içinde hem seslendirmen hem de müzisyen olarak bulunan, vlogları ile de tanınan ve zaman içinde teklilerini dinleyicilerle buluşturmaya başlayan Ezgi Kerkaya… Geçtiğimiz ay yeni teklisi “Işık”ı yayınlayan Ezgi ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Kayıp Gibi’ye kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Kayıp Gibi’ye kadar olan müzik yolculuğumda kendimi arayış içindeydim. Aslında hala öyle; kendimi keşfetmek, hiç sonu gelmeyen bir yolculuk… Müzik, bu arayışlarımdaki en güzel yardımcım. Bir enstrüman çalmak, yeni şeyler öğrenmek, kendimi geliştirmek odaklıyım. Kayıp Gibi’yi yapana kadar da “Nasıl daha iyi gitar çalabilirim ve müzikte kendimi nasıl daha iyi ifade edebilirim?” sorularına cevaplar bulmaya çalışıyordum.
Profesyonel bir tekli çıkartmaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda Kayıp Gibi’nin oluşum süreci nasıl gelişti?
-Profesyonel bir tekli çıkarmamda aslında beni yüreklendiren çok sevdiğim bir arkadaşım var. Sedef Sebüktekin. 17-18 yaşlarımdan beri her zaman müziğe ilgim olmuştu. Yıllarca kendimce çalışmalar yapıp, daha fazlasını düşünmemiştim. Bir gün Sedef’le bir aradayken “Anlat”ı yapmam konusunda beni çok cesaretlendirdi. “Anlat”ın akustik versiyonunu yayınladıktan kısa bir süre sonra şehirden uzaklaştım. Bu, bana ve ruhuma çok iyi geldi. Zaten sürekli bir şeyler yazıyordum. Zihnimi boşaltmamın verdiği ilhamla “Kayıp Gibi” oluştu. Sonrasında hemen stüdyoya girip kaydettik.
Kayıp Gibi ve Anlat teklilerinizle ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-“Kayıp Gibi”, nedense çok fazla kitleye ulaşamadı, ama dinleyenlerin hepsi çok sevdi. “Anlat” daha fazla kitleye ulaştı. “Anlat”ın ilk akustik versiyonundan sonra Kerkayas şarkıyı bambaşka bir boyuta taşıdı. İnsanlar kendi yaşadıklarından bir şeyler bulmuş oldu. Bu da beni çok mutlu ediyor.
Yeni tekliniz Işık ile son çalışmalarınız arasında iki yıllık bir süre var. Bu iki yıl içinde müzik üzerine neler yaptınız?
-2 yıllık sürede hep üretimdeydim. Yazdığım ve bestelediğim her şarkının içime sinen en iyi hali için çalıştım. Yazmak, her zaman en iyi dostum oldu. Durup dinlenmem gereken noktayı bilip, kendimi yıpratmadan ya da bir yarış haline girmeden çalıştım. Gitar çalmayı çok seviyorum ve hep kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Müzik yaparken aynı zamanda dinleyici de oluyorsunuz. Ben de dinledim, okudum, çalıştım… Bu hala da böyle devam ediyor.
Işık ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-“Işık” tahminimden de çok sevildi. Yayınlandıktan 2 gün sonra haftanın en iyi yeni çıkış yapanları listesine girdi. Dinleyenler bana sosyal medyadan ulaşıp şarkıyı çok sevdiklerini söylediler. Sevenlerin şarkıyı paylaşması, bana ulaşması benim için nasıl bir mutluluk tahmin edersiniz…
Tüm teklilerinizi bağımsız olarak yayınlıyor ve düzenleme-prodüksiyon aşamalarını da eşiniz Kerkayas (Süleyman Kerkaya) ile birlikte üstleniyorsunuz. Bu bağlamda bu durum size özgür bir alan sağlıyor mu?
-Benim için müzik en özgür olabildiğim noktam. Tabi ki bağımsız şekilde içimden geleni üretiyor ve yayınlıyor olmak benim için büyük bir lüks. Şarkıların düzenleme ve prodüksiyon kısmında Kerkayas ile çalışıyoruz. Kerkayas 15 yılı aşkındır prodüksiyon ve müzisyenlik anlamında oldukça donanımlı ve bana da çok iyi bir rehber. Çalışmalarım son haline gelmeden önce mutlaka onun düzenlemesinden geçiyor. Eşim olması benim en büyük şansım. Evde küçük bir stüdyomuz var her an kayıda girip üretime geçebiliyoruz. Günümüzde bu çok büyük bir avantaj.
Müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmanın sizce bir müzik firması aracılığıyla buluşturmak arasındaki farkı nedir?
-Bir müzik firmasıyla çalışmak sanırım biraz daha kısıtlayıcı oluyor. Tabi ki ben de bir gün çalışmak isterim ama bağımsız olduğunuz zaman kendi patronunuz sizsiniz. Günümüzde yapımcıların sanırım pek bir rolü kalmadı. Ama sanatçının müziğine çok fazla müdahale etmeden çok iyi işler yapan sizi bütün dünyada temsil edebilecek Label’lar var. Bu şirketlerle çalışmayı tabi ki tercih edebilirim.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Birkaç kelimeyle ifade edecek olursam, özgün, içten ve dinlendirici diyebilirim sanırım. Böyle düşünmemde aslında en büyük rol yine dinleyicide. Bana gelen geri dönüşlerin geneli yaptığım müziğin çok rahatlatıcı ve farklı olduğu yönünde oluyor. Çalışmalarımı yaparken o anki ruh halim nasılsa onu yansıtıyorum. Üzgünsem ekstra neşeli olmaya çalışmıyorum. Duyguyu yansıtabildiğim zaman bu durum dinleyene de yansıyor.
Bununla birlikte vloglarınızı da paylaşıyorsunuz. Vlog serileri hazırlama fikri nasıl gelişti ve nasıl geri dönüşler aldı?
-Ben, Sinema-TV / Spikerlik-Sunuculuk mezunuyum. Medyayla uğraşmayı her zaman çok sevdim. Okul bittikten sonra sektörde çalıştım ama beni yansıtan projeler bulamadım. Günümüzde artık sosyal platformlar daha çok revaçta. Ben de kendimce içerik üretmeye, ilgi duyduğum şeyleri insanlarla paylaşmaya yöneldim. Vlog çekerken çok eğleniyorum, neysem oyum. Yapmış olmak için yapılan her işe karşıyım. Vlog çekmek bana özgür olabildiğim başka bir kapı daha açtı. Sağlıklı yaşam üzerine ürettiğim içerikler başkalarına da ilham oluyor. İnsanların hayatlarına dokunabilmek, sizde kendilerinden bir şeyler bulmaları çok ilham verici.
Işık’tan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Evet, şu an üzerinde çalıştığım yeni şarkılar var. Her ay yayınlamayı düşünüyorum. Pandemi sürecinde ben de eve kapandım. Böylelikle daha fazla üretmeye ve daha fazla çalışmaya başladım. Umuyorum yeni şarkılar da dinleyicilerin ilgisini çeker.
Ezgi’ye bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Işık”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle