Röportajlar

Bağımsız Sahne #36 : İlk teklisi “Sonsuzluğa”yı dinleyicilerle buluşturan grup Aysberg ile bir röportaj…

Bağımsız Sahne köşesinin otuz altıncı konuğu, psikolog Caner Özdemir ve seramik sanatçısı Seçilya Biçer’in bir araya gelmesiyle oluşan İzmirli alternatif grup Aysberg… İsmini Freud’un bilinçaltı tezinden esinlenerek alan ve çalışmalarını Biçer’in atölyesinde sürdüren ikili, sözleri Özdemir, müziği Hande Ertürk’e ait olan, grup deyimiyle “British Rock türünün Türkçe bir örneği” olan “Sonsuzluğa”yı geçen yılın sonunda dinleyicilerle buluşturdu. Aysberg ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle yollarınız nasıl kesişti ve Aysberg grubunun oluşum süreci nasıl gelişti?

Caner: Seçilya ile müzisyen platformunda tanıştık. Elimde hali hazırda bir şarkı vardı. Seçilya’dan o şarkıyı söylemesini istedim ve aradığım vokalin o olduğuna karar verdim. Böylelikle Aysberg olduk. Seçilya’nın atölyesi buluşma noktamız oldu.

Seçilya: Uzun zamandır piyasada müzik yapıyordum. Caner ile bir müzisyen platformunda tanıştık. Bana bestelerinden bahsetti. Çok heyecanlanmıştım. Şarkının hikayesi beni çok etkiledi. Birkaç deneme yaptık ve böylece Aysberg’in bir parçası oldum. 

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Sonsuzluğa”nın oluşum süreci nasıl gelişti?

Caner: Gitarı elime aldığım çocukluk yıllarından beri hep şarkı yazmaya çalıştım. Bir beste yapıp piyasaya sürmeye daha o yıllarda kafama koymuştum. Seçilya ile tanışınca hikaye başladı.

Seçilya: Daha ilk provada Caner ile ortak duyguyu yakalamıştık. Zamanla birbirimizi tamamladığımızı görünce kayda geçtik.

Düzenlemenizde (aynı zamanda Ekho grubuyla bildiğimiz) ağabeyiniz Çağdaş Özdemir ile çalıştınız. Bu bağlamda ağabeyinizle çalışmak size alınacak ortak kararlarda özgür bir alan sağladı mı?

Caner: Ağabeyimin düzenlemeyi yapması benim için çok değerliydi. Ağabeyimle ortak müzik tarzlarına sahibiz. Benim iç dünyamı ve tarzımı bilmesi avantaj oldu. Aranje, ses mühendisliği ve prodüksiyon, şarkı yazmanın ya da enstrüman çalmanın ötesinde bir uzmanlık alanı. Benim ihtiyacım olan özgür bir alandan ziyade,  besteyi rock müzikle uygun biçimde bir araya getirebilen bir aranjörün varlığı. Çağdaş Özdemir bu konuda başarılı. Zaten Ekho grubunun, “Alışmam Gerek” ve “Neşter” gibi şarkıları da bunu ispatlıyor. 

Sonsuzluğa ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

Seçilya: Çok güzel geri dönüşler aldık. Tanımadığımız insanlardan ve müzisyenlerden bir çok mesaj aldık. İnsanlarla ortak duyguda bütünleşmek tamamlanma hissiyatı veriyor.

Caner: Devam etmemiz için yüreklendiriyorlar. Seçilya’ya katılıyorum. Güzel bir bütünleşme yaşıyoruz.

Bununla birlikte müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Bu bağlamda bu durum size özgür bir alan sağlıyor mu?

Seçilya: Kesinlikle. İnteraktif ortamlar sayesinde yapım şirketlerinin “En iyisi budur!” dayatmalarına maruz kalmadan özgürce müziğimizi yapıyoruz. Burada önemli olan unsurlardan birisi de dinleyici ile direkt temasa geçmek ve hedef kitleyle diyalog imkanı da sağlamaktır. 

Müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmanın sizce bir müzik firması aracılığıyla buluşturmak arasındaki fark nedir? Artıları, eksileri nelerdir?

Seçilya: Biz, müziğimizi kapitalist ve tekelleştirici işleyişten uzak tutarak korumaya çalıştık. Dolayısıyla kendi hak ve özgürlüklerimizi de koruduk. Tabi ki müzik firmasıyla çalışmanın avantajları yadsınamaz. Sesinizi duyurabilmeniz açısından reklam, PR vs. büyük önem arz ediyor. Ama biz bu Yol da pusulamızı kendimizden yana çevirmeye karar verdik.

Caner: Seçilya’ya katılıyorum. Çalışırken etrafımızda sponsorlar, medya uzmanları ve imaj danışmanları yok. Hiçbir şey önünüze hazır gelmiyor. Bu birçok şeyi deneyerek yanılarak öğrenmenize neden oluyor. Tabi geç ilerliyorsunuz ama bu dayanışmayı da güçlendiriyor. Aslında rock müziğin özünü yaşıyoruz böylece. Biz aynı zamanda bir yapım şirketiyle çalışmaya kapalı da değiliz yanlış anlaşılmasın. Ancak, kendimizden ödün verdiğimiz anlaşmalar yapmayız…

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

Caner: Sound olarak “Sonsuzluğa şarkısı için “British Rock müziğinin bir Türkçe örneği” diyebiliriz. Hayattan ve insan yaşamından beslenen bir müziğimiz var. 

“Sonsuzluğa”dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

Seçilya: Hayata geçmeyi bekleyen şarkılarımız var. Onları dinleyicilerimizle buluşturmak için sabırsızlanıyoruz.

Aysberg’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Sonsuzluğa”yı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.