Röportajlar

Bağımsız Sahne #42 : Ezgi Güvercin ile bir röportaj…

Bağımsız Sahne köşesinin kırk ikinci konuğu, müziğe olan tutkusuyla kendi şarkılarını önce YouTube’da, şimdi de tüm dijital platformlarda yayınlayan, müzik terapiyle ve vapur müzisyenliği alanında da çalışmalar gösteren Ezgi Güvercin… Güvercin ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklilerini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Oysa’ya kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız ve bu bağlamda X Factor’e katılmaya nasıl karar verdiniz? Bu tecrübeniz size müziksel anlamda neler kattı?

-Oysa’ya kadar olan müzik yolculuğum okul hayatımda katıldığım korolar, müzik yarışmaları ve dışarıda zaman zaman sahne alarak geçti. Aynı zamanda tiyatro ile ilgileniyordum ve bir dönemde keman çaldım. Hepsi birbirinden özel, anlamlı ve keyifliydi benim için. X Factor projesi henüz yeni bir yapılanmayken bana ulaşıp yarışmaya davet etmişlerdi. Gidip görüşmüştük. Sonrasında katılıp bu deneyimi yaşamak istedim. X Factor bana bir şey katmadı. Çünkü prodüksiyon söylenildiği gibi işlemedi. Bu sebeple benim için güzel bir anı ya da güzel bir tecrübe olarak kalamadı.

Kendi bestelediğiniz bir şarkıyı paylaşma fikri nasıl gelişti ve Oysa’nın oluşum süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda düzenlemenizi üstlenen Barış Yerli ile yollarınız nasıl kesişti? Oysa ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Aslında oldum olası bir şeyler çizip karalıyordum. Oysa da o dönem yaptığım parçalardan biriydi. O zamanın heyecanı ve isteğiyle “Neden yaptıklarımı paylaşmıyorum ki!” diyerek paylaşmaya karar verdim. Barış Yerli ile facebook üzerinden tanışmıştık. Stüdyosuna gittikten sonra ise bana yeri geldi arkadaş, yeri geldi abi oldu. Ona şarkımı yapmak istediğimi söylediğimde tam destek verdi. Böylece Oysa’yı sevgili Barış Yerli dokunuşuyla paylaşabildim. “Ben 100 kişi falan ancak görür herhalde!” derken tanımadığım insanlardan bile hiç ummadığım kadar güzel yorumlar aldım. Bu yorumlar belki binlerce, milyonlarca değil ama bu rasyonellik ile eşleşemeyecek kadar büyük bir değer benim için. Hiç tanımadan böylesine güzel yorumlar, böylesine güzel bir destek çok anlamlı. 2021 yılı olmasına rağmen hala geri dönüş alıyor olmak benim için çok özel.

Yine 2017’de Umut’u paylaştınız. Şarkının oluşum süreci nasıl gelişti ve nasıl geri dönüşler aldınız?

-Umut benim için o dönemde özel birine hazırlanmış özel bir parçaydı. Aslında çok daha öncesinde yapmıştım. Fakat dediğim gibi o zamanın heyecanı ve isteğiyle onu da paylaşmıştım. Ona da aynı şekilde çok tatlı geri dönüşler aldım. Şu anda bile bazı paylaşım ya da yorumlarda geri dönüşler alıyorum. Dediğim gibi bu benim için gerçekten çok anlamlı ve çok özel.

2018’de “Küçük Kız”ı paylaştınız. Şarkının oluşum süreci nasıl gelişti ve nasıl geri dönüşler aldınız?

-Küçük Kız o zamanlardaki köşeye sıkışmış, üzgün ve cam kavanozundan kaçmaya çalışan kanatları bükülmüş bir kelebekti. Antalya’da bir ormanın ucundaki kayalığa oturmuştum. Ayaklarım denize değecek kadar yakın, ruhum gökyüzünde kaybolacak kadar benden uzaktı ve oturduğum yerde baştan sona bu şarkıyı mırıldandım. Unutmamak için ses kaydına aldım. Dediğim gibi o dönemde benim için çok anlamlıydı. Şimdi de aynı anlam ve değerini taşıyor. Tek güzel yanı o anları hatırladığımda artık gülümseyerek hatırlıyorum. Geri dönüşler diğerlerinde olduğu gibi güzel, anlamlı ve değerli.

2020 ile birlikte üç şarkınızı dijital platformlarda paylaşmaya nasıl karar verdiniz ve dijitalde paylaşıldıktan sonra yeni dinleyicilerden de geri dönüşler aldınız mı?

-Aslında zaten YouTube kanalımda o 3 şarkım bulunuyor. Bir arkadaşım Spotify üzerinden paylaşım yapıyordu ve ona danıştım. Sonrada madem öyle şarkılarım YouTube kanalımda varken Spotify, iTunes gibi dijitalde de yer alsın istedim ve yükledim. Tarih düzenlemesini bilmediğim için hepsi 2020 görünmekte ama dediğim gibi aslında zaten var olan şarkılarımı orada da paylaştım. Tabii ki dijitalde yayınlanmasından dolayı güzel geri dönüşler aldım. 

Bununla birlikte müzik terapi ile de ilgilenmeye nasıl karar verdiniz ve size müziksel anlamda neler kattı?

-“Müzik ruhun gıdasıdır!” sözünü çok duymuşuzdur. Müziğimle, hissettiklerimle insanların kalbine dokunmayı hep istedim. Hala da istiyorum. “Bunu daha özel yapabilir miyim?” derken değişik şeyler araştırdım ve müzik terapi karşıma çıktı. “Nedir, eğitim nasıl alınır?” derken, detaylı bir araştırma yaptım ve Boğaziçi Kampüs’e kayıt oldum. Eğimimi tamamladım ve sertifikamı aldım. Müziksel olarak değil de daha çok ruhsal olarak çok şey kattığını söyleyebilirim. Bununla ilgili detayları bir video olarak hazırladım. Göz atmak isterseniz, videoyu Instagram profilimde ve YouTube kanalımda bulabilirsiniz.

Ayrıca vapur müzisyenliği de yapıyorsunuz, vapur müzisyeni olmaya nasıl karar verdiniz ve bu tecrübeniz halkın müziksel beğenisini de ölçmeniz konusunda size gözlemler kattı mı? Bununla birlikte Vapurda Çay Simit Sohbet’de yer alma süreciniz nasıl gelişti ve nasıl geri dönüşler aldınız?

-Sokak ya da metro müzisyenliğini düşünüyordum aslında. Babam metro müzisyeni çünkü… Sonra aramızda küçük bir iddialaşma oldu. Ben de “Metro değil vapur müzisyeni olacağım!” dedim. Başvurdum, sınav vs. derken vapur müzisyenliğine katıldım. Tabii ki pek çok şey kattı. Hatta beraber çalıştığım gitar çalan arkadaşım bir gün şey dedi: “Ezgi türkü kokuyor, kokuyu alıyor musun?” O an anlamamıştım ve sonrasında çok gülmüştüm! Gerçekten öyle bir tecrübe ki… Bu harika bir şey. Vapurda Çay Simit Sohbet programına katılmam çok güzel bir süreç oldu. Sevgili Nev ile tanışmıştım. Sağ olsun Ömer Bey’e (Öztürk) benden bahsetmiş ve Ömer Bey beni ofise davet etti. Tanıştık ve çok sevdik birbirimizi. Ömer Bey “Biz seni yarın programa alalım öyleyse!” dedi ve ben de büyük bir onurla kabul ederek programa katıldım. Program sonrasındaki geri dönüşler çok güzeldi. Hepsi tek tek çok anlamlı ve değerli benim için. Hatta vapurda şarkı söylerken tanıyanlar ve sohbet edenler de oldu. Benim için çok özel ve güzel bir deneyim oldu Vapurda Çay Simit Sohbet. Buradan sevgili Nev, Ömer Bey ve tüm ekibe tekrardan sevgiler, selamlar olsun!

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Bu soru çok özel. Şöyle ki, benim hiçbir eğitimim yok. Şarkı söylemeyi, şarkı yazmayı veya kendi müziğimi nasıl yapacağımı öğrenmedim. Sadece her zaman kalbimi dinledim. Bugün de aynı şekilde. Dolayısıyla kendi müziğimi şu a n için ancak şu şekilde tanımlayabilirim: Kalbindeki melodilerle inandığı yolda kanatlarıyla uçan bir kızın müziği… ve bu bir aşk!

Bununla birlikte müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Bu bağlamda bu durum size özgür bir alan sağlıyor mu?

-Elbette sağlıyor. Kimseye nereden, nasıl, ne yapmam gerektiğini sormuyorum. Kalbimden geçeni yapıyorum… ve bu bana şimdilik iyi geliyor!

Müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmanın sizce bir müzik firması aracılığıyla buluşturmak arasındaki fark nedir? Artıları, eksileri nelerdir?

-Daha önce bir müzik firması ile çalışmadığım için bununla ilgili net bir şey söylemem doğru olmaz. Artıları eksileri elbette ki vardır her şeyde olduğu gibi. Ama bunu deneyimlemediğim için bu soruya yanıt vermem doğru olmaz. Sadece herhangi bir yer ile ilerlemektense kendi başıma bir şeylere adım attığım ve elimden geldiğince çabaladığım için mutluyum. Belki günün birinde bir müzik firmasıyla daha mutlu olurum. Bunu bilemem… Yaşayıp göreceğiz!

Bununla birlikte çeşitli şarkıları yorumlayıp YouTube hesabınızda paylaşıyorsunuz. Bu tarz çalışmaları yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve sizce YouTube, yorumlarınızı duyurmada etkili mi?

-İlk YouTube kanalımı 2010’da açtım ben. O zaman başlamıştım aslında ve büyüyen bir kanalım vardı. Sonrasında daha iyi ve profesyonel şeyler yapmak için o kanalı sildim. Tabii aynı zamanda okulla beraber çok da vakit ayıramadım. Sonrasında 2017 yılında tekrar açtım kanalı. O zamanda sadece kendi yaptığım bana ait olan projeleri paylaşmaktı niyetim. Öyle olmadı; çünkü gelişim, öğrenim zamanında olduğum için -ki hala daha öyle tabii- ama o zaman daha çok ne yapacağımı bilemediğimden kanalı biraz daha büyütmek için 2010’da yaptığım gibi başka şarkıları yorumlamayı düşündüm. Böylece şu anki kanalım oluştu. YouTube bence kesinlikle etkili. Çünkü önerilenler veya başlıklar, etiketler vs. derken güzel bir yelpazeye yol açabiliyor.

Küçük Kız’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Elbette var, yapıyorum da. Ben hiçbir zaman boş durmadım, duramıyorum da. Sürekli üretiyor ya da bir şeyler deniyorum. Sadece eskisi gibi hemen paylaşmak yerine daha çok öğrenip, daha iyi şeylerin peşinde koşmaya başladım. 

Ezgi Güvercin’e bu güzel röportaj Için teşekkür ediyorum. “Küçük Kız”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.