Bağımsız Sahne köşesinin yetmiş ikinci konuğu, eğitim bağlamında İşletme alanından gelse de, çocukluk yıllarından beri ilgilendiği müzik üzerine de eğtimler alarak kendisini geliştirerek kendi şarkılarını yapmaya başlayan; bu bağlamda alternatif tınıları takip eden ilk EP çalışması “Düşler Büyür”ü dinleyicilerle buluşturan Melike Cem… Cem ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, EP çalışmasını, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Düşler Büyür’e kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda MSM Actor Studio eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?
-İlk öğrenim yıllarım boyunca okulların müzik korolarında yer alıp, değerli müzik öğretmenlerinden eğitim aldım. Hacettepe İşletme’de okurken Modent topluluğunda çok değerli hocamız Prof.Dr. Ayten Kaplan’dan 3 yıl boyunca aldığım müzik eğitimim beni çok etkiledi ve besledi diyebilirim. Her yıl sahneye koyduğumuz bir müzikli oyunumuz olurdu. Tüm yıl ona hazırlanıp sıkı çalışırdık. Üniversiteden sonra MSM Actor Studio’da da çok değerli sanatçılardan oyunculuk, şan ve dans eğitimleri aldım yaklaşık 1 yıl kadar. Şan dersi hocamız İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçısı Alp Köksal’dı. Kendisinin de üzerimde olumlu çok etkisi oldu diyebilirim. Sonrasında müzik eğitimim bireysel şan ve piyano dersleri şeklinde devam etti ilerleyen yıllarda. Hayatımın ayrı evrelerinde aldığım bu eğitimlerle kendimi müziksel anlamda beslemeye hep devam ettim.
Bir EP yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Düşler Büyür EP’sinin oluşumu nasıl gelişti? Düzenlemenizi üstlenen Emre Şen ile yollarınız nasıl kesişti?
-Aslında içimde uzun yıllar boyunca büyüttüğüm düş kendi şarkılarımı yapıp onları seslendirmek şeklindeydi. Ama açıkçası ilk aklımda olan tek bir şarkı yapmaktı. İlk şarkımı yaptıktan sonra dahasını yapmak ve bir albüm çıkartmak isteğiyle yanmaya başladım. İlk şarkım olan Sevda İçinde şarkısını korona olup evde eşimden ve ikiz oğullarımdan ayrı kalmak zorunda olduğum izolasyon günlerimde yazdım besteledim. 4-5 gün boyunca düşmeyen ateşim bana gerçekten bir korku ve hüzün vermişti… Ateşimin düştüğü ve umudumu, neşemi tekrar kazandığım gün içimdeki şükür duygusuyla “Sevda İçinde”yi yaptım. İkinci şarkım olan “Serin”i ise bir gece izlediğim bir filmin sonunda çalan klasik bir eserden ve filmdeki ölüm temasından etkilenip yaptım. Zannedersem içimdeki korkuları, melankoliyi müzikle dönüştürmeyi öğrendim yıllar içinde. Sanatın dönüştücülüğü harika gerçekten… Eşim de bu süreçlerde hep bana destek olup beni cesaretlendirdi. Şarkılarımı yapıp ilk dinlettiğim kişi hep o oldu. “Serin” ve “Gözlerim Senin” şarkılarımı yaptıktan sonra ikisini de eşimin yakın arkadaşı olan Velvet grubunun bas gitaristi ve vokalisti Kıvanç Kaplan’a gönderdik. Kıvanç da bizi grubunun solo gitaristi ve aynı zamanda aranjör olan Emre Şen’e yönlendirdi. Emre ile kurduğumuz arkadaşlık ve iş birliğiyle de projeyi biraz daha büyütüp EP çıkartmaya karar verdik. Yine 18 günlük tam kapanma dönemindeydik ülke olarak. Bu süreçteki karmaşık duygularımı da kullanarak kalan 3 şarkımı da tam kapanma döneminde yapıp albümün çıkışına kadarki süreçleri Emre ile birlikte tamamladım. Onunla bu süreçleri yönetirken eşim de her anımda yanımdaydı. Bunun için çok şanslıyım.
Düşler Büyür EP’si ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Aldığım tüm dönüşlerin çok pozitif ve beni motive edici tarzda olduğunu söyleyebilirim ki bu da benim üretme isteğimi arttırıyor. YouTube’da klip şarkım “İçimde Yangınlar” şimdiden 150 bin dinlenmeye ulaştı. Spotify’da yine 10. günümde 25.000 dinleyiciye ulaştım. Bunlar beni çok mutlu etmeye yetti şimdiden. Ayrıca klip şarkım ilk kez Radyo Başakşehir’de çaldı. Bu güzel başlangıç yeni güzelliklerle süsleyecek yolumuzu hissediyorum.
İlk klibiniz “İçimde Yangınlar”ı yöneten Cem Yolyapan ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Klip yönetmenim Cem Yolyapan ile yollarımı kesiştiren aranjörüm Emre Şen’dir. Emre bana klibim için kendisini önerince hemen Cem ile irtibata geçtim ve ilk konuşmamızda “Klibin nasıl bir teması olabilir, mekanı neresi olabilir, kostümü nasıl olmalı?” şeklinde konuları belirleyip klibimize bir tarih belirledik. “İçimde Yangınlar”ı yaparken korona etkisi vardı çok, klip süreçlerine de ülkemizdeki yangınların etkisi damgasını vurdu ve klibi çekerken tüm bu duyguları içimde yaşayıp onları vermeye çalıştım açıkçası herkese. Yani bence şarkılar, eserler yapıldığı dönemin izlerini taşırlar ve bu izleri veren sanatçı ile insanlar arasında duygusal bir bağ kurulur bu vesileyle. Bence bu bağ çok kıymetli. Klibin izlenmesi de dediğim gibi şu an 150 binlerde. Umarım katlanarak artar, çünkü ne kadar çok kişiye dokunabilirsem şarkılarımla kendimi o kadar çok mutlu hissederim.
Bununla birlikte müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Sizce müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmanın bir müzik firması aracılığıyla buluşturmayla farkı nedir? Artıları, eksileri nelerdir?
-Albümü ilk bir yapımcıyla müzik piyasasına sunacakken son anda albüm üzerindeki tüm hakimiyet bizde olsun istediğimizden bağımsız olarak çıkartmaya karar verdik. Yani bu kararı vermemde yine dijital pazarlama sektöründe 20 yıldır tecrübesi olan eşimin etkisi büyüktür. Artık dünya bu yöne gidiyor bence. Her sanatçı kendi işini teknolojinin nimetlerinden faydalanarak kendisi yapabilir. Bu dünyanın her yerinde mümkün ve sanatçıya inanılmaz bir özgürlük ve güven duygusu veriyor bence. Aracı bir firma olduğunda hem her şeyi kontrol etmek mümkün değil hem de proaktif olamıyorsunuz. Bir de işin finansal kısmı var tabii ki. Bir aracıyla anlaştığınız zaman kazancınızın büyük bir kısmını aracıya vermek zorundasınız. Tabii ki bazısı için bu da bir seçenek ama biz işin başında olup tüm emeği kendimiz verip sonucun mutluluğunu da kendimiz yaşamak istedik. Hepsi tercih meselesi ve her iki seçeceği seçenlere de saygım sonsuz. Bu seçim tamamen kişiye kalmıştır.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Müziğim bence insanların hislerini uyandırıyor… Bazı şarkılarımda daha çok hüzün, melankoli ve isyan varken bazı şarkılarımda umut, şükür ve pozitif bakış açısı var. “Serin” şarkımda lounge ve jazz müzik etkisi varken, “İçimde Yangınlar” şarkımda daha çok pop rock etkisi mevcut. “Sevda İçinde” şarkımda ise soul müzik etkisi vardır. Ben aslında tarz olarak en çok soul müzikten etkilendiğimi söyleyebilirim. En bayılarak dinlediğim kadın müzisyenler Aretha Franklin, Whitney Houston, Nina Simon, Alicia Keys ve Billie Eilish’tir. Türk kadın vokallerden de en çok beğendiğim Dilek Türkan, Birsen Tezer, Nilüfer, Şebnem Ferah ve en yenilerden Ezgi Alaş diyebilirim. Kendi müzik tarzımda da beni etkileyen bu müzik türlerinin etkisi mevcuttur ama tüm şarkılarımın ortak noktası bence insanların hislerini uyandırmasıdır.
Düşler Büyür’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Elbette. Yeni şarkılar üretmeye devam edeceğim. Şimdiden yeni 2 şarkının başlangıcını yaptım bile. İlerleyen aylarda da 2. klibimizi çekebiliriz. Aynı zamanda bir vokal koçuyla da çalışmaya başlayacağım. Müzik yolunda olmak harika bir duygu benim için çünkü bir çocukluk hayalimi gerçekleştirdim. Bu yolda yapacak, öğrenecek, denenecek, üretilecek daha çok şey var… Işığımızın giderek arttığı güzellik dolu, üretkenlik dolu yollar diliyorum herkese.
Melike Cem’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Düşler Büyür”ü tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle