Bağımsız Sahne köşesinin yetmiş beşinci konuğu, çocukluğundan beri şiire ve müziğe olan tutkusuyla kendi şarkılarını yapmaya başlayan ve ilk teklisi “Sev”in ardından yine kendi eseri olan “Meğer”i dinleyicilerle buluşturan Beyza Demir… Demir ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Sev’e kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Müzik yolculuğum aslında şiire olan merakım ile başladı. Evdeki şiir kitaplarını açar okur ve o şiirleri kendimce besteleyip şarkı haline getirir söylerdim. Daha sonra kendime bir şiir defteri oluşturdum kendi şiirlerimi yazmaya başladım. Sonra da onları besteledim ve söyledim. 12-13 yaşlarımdan bahsediyorum. Bir parantez açıp şunu da söylemek istiyorum… Yazmanın hayatımızdaki önemi çok büyük. Her duygu tabii dışa vurulmak zorunda değildir fakat insanın kendini keşfetmesini sağlayan bir yolculuktur yazmaya başlamak. Ne kadar bu keşif yolculuğunun içinde olsam da müziğe olan ilgimin artmasında hayatımdaki kişilerin etkisi de çok oldu. Şarkı söyleme isteği çok küçük yaşlarda teyzem sayesinde başladı. Sevdiği şarkıları bana ödev verir gibi “Yarına ezberle gel!” derdi! (gülüyor) Birlikte söylerdik. O zamandan beri şarkı söylemeyi ve şarkıları kendimce yorumlayarak söylemeyi çok sevmeye başladım. Karaokeler bir kalıp olduğu için yorumlama isteğimi karşılayamıyordu. Gitar çalmak çok istedim ama zor bir enstrüman olduğunu düşündüğüm için hep yapamayacağımı düşünüp erteledim. Bu konuda da benim için çok değerli birinin desteği etkili oldu ve gitar çalmaya başladım. Kendi kendime öğrendim tabii hala çok eksiklerim var. “Zor ama isteyen her şeyi yapar!” gibi klişe bir cümle ile bitireyim! (gülüyor)
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda “Sev”in oluşum süreci nasıl gelişti? İki teklinizi de düzenleyen Studio Ambiance ekibi (Cihat Atlığ ile Enes Atlığ) ile yollarınız nasıl kesişti? Sev ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Sev; hayatımın, sevmenin zorla olmayacağını öğrendiğim döneminde oluştu aslında. Sevmezsen değil de “sevemezsen” dememin sebebi de bu sanırım. Bestelerken çok keyif aldım. Kendimi kaydedip otobüste başımı cama yaslayıp dinliyordum! (gülüyor) Bestelerimi ailemle ve arkadaşlarımla paylaştığımda çok beğeniyorlardı. “Keşke bir şarkıya dönüşse de dinlesek!” diyorlardı. Benim için de yalnızca bir hayaldi aslında. Ben bu kadar dinlenileceğini, sevileceğini düşünmemiştim. Studio Ambiance ekibini internetten araştırma yaparken buldum. İletişime geçtiğimde bana demo, amatör bir kayıt teklifi sundular. Fiyat olarak da gayet uygundu. “Profesyonel bir şeye gerek yok!” diye düşündüm çünkü sadece benim ve arkadaşlarım için bir anı olarak kalacaktı. Yayınladığımda kendi sosyal medya hesaplarımdan paylaştım ve kendi çevremden çok samimi, olumlu geri dönüşler aldım. En başta kulaktan kulağa reklam gibi bir durum oldu. Herkes kendi çevresi ile paylaştı. Sonra Keşfet FM yöneticileri bana mail attı ve şarkımı YouTube kanallarında paylaşmak istediklerini söyledi. O kanalda ve Spotify listelerinde Sev büyük bir kitleye ulaştı.
En son “Meğer”i yayınladınız. Şarkının oluşum süreci nasıl gelişti?
-Meğer’in sözlerini çok seviyorum. Meğer yaşanılan bir hikayeden doğmadı aslında. Kafamdan tasarladığım bir ayrılık senaryosundan doğdu! Meğer’i yayımladığım dönemde ise inişli çıkışlı olan hayatın inişli olduğu bir dönemdeydim. Paylaşmaya, reklam yapmaya hevesim hiç yoktu. “Meğer” herkeste bir duygu oluşturmayabilir. Zamanın sebep olduğu gidişlerden yara alanları etkileyebilecek bir şarkı…
Meğer ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Meğer ile ilgili dinleyenlerden güzel geri dönüşler aldım fakat ulaşabildiğim kişi sayısı çok az oldu. Meğer’e yeterince olumlu enerji gönderemediğimi düşünüyorum bu konuda! Ama bende yeri çok ayrı olacak…
Bununla birlikte müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmanın sizce bir müzik firması aracılığıyla buluşturmak arasındaki fark nedir? Artıları, eksileri nelerdir?
-Bu tamamen kişinin hedefleri ile ilgili bir konu. Benim bir müzik kariyerim yok. Geçimimi müzik ile sağlamıyorum. Ben hayatta en küçük şeyin bile bir sebebi olduğuna inananlardanım. Dinlemesi gereken bu şarkıyı zaten dinleyecektir düşüncesiyle bağımsız olarak yayımlamak istedim. Tabii ki bir müzik kariyeri oluşturulmak ve büyük kitlelere ulaşılmak isteniyorsa müzik firmaları ile iletişime geçmek daha sağlıklı olacaktır.
Kendi müziğini nasıl tanımlarsınız?
-Müziğimi tanımlayacağım kelime sanırım “doğal”. Müziğin çok büyük bir matematiği var. Dinlediğimiz şarkılar aslında basit süreçlerden geçmiyor. Araştırma, planlama, değerlendirme gibi adeta bilimsel süreçlerle ilerliyor müzik yapımı. Benim müziğim insanların ruhuna doğal ve daha çabasız bir seslenişi yansıtıyor.
Meğer’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Çok sayıda bestem var. Hepsini vakti geldiğinde paylaşmak istiyorum. Biraz daha hareketli ve aktif şarkılar oluşturmak istiyorum. Sıradaki teklimin daha pozitif bir enerjisi olacak diye düşünüyor ve umuyorum. Müzik hayatımızda hep olacak. Üreten insanlara saygım sonsuz. Bu kişilerin olumsuz düşünceleri bir kenara atıp cesaretli olmasını ve ürettiklerini cesurca paylaşmasını diliyorum. Bana bu cesareti veren başta aileme, arkadaşlarıma ve varlıkları ile güç bulduğum herkese teşekkür ederim; ve duygularımı paylaşma, bu teşekkürleri etme fırsatını elde etmemi sağlayan röportaj için size de teşekkürlerimi sunuyorum.
Beyza Demir’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Meğer”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle