Müzik

Caz ile flütün hikayesi devam ediyor : Eren Coşkuner – Respective…

Başarılı müzisyen Eren Coşkuner’i en son 2013 yıllında Caz müziği ile flütü buluşturan ilk Türk caz flüt albümü ‘The Long Way’ ile dinlemiştik ve albümde Coşkuner’in flütünün ön planda olması da Caz müziğine farklı bir renk katmıştı. Şimdi ise Coşkuner, bu doğrultuda yine kendi besteleri ile, bu sefer Los Angeles’ta kaydedilen ve orada yaşayan Caz müzisyenlerinin eşlik ettiği ikinci albümünü Esen Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu : ‘Respective…’

İlk eser ‘AssistantDennis Hamm’ın klavye solosu ile başlıyor, 1980’lerin synth eşliklerini anımsatan solonun ardından Chaun Dupre Horton’un davulları ve Dan Lutz’un basıyla devam eden esere Coşkuner flütü ile dahil oluyor, Mike Miller da gitarıyla altyapıyı başarılı bir şekilde tamamlıyor. Orta kısımda flüt-bas-davul uyumu devam ediyor. Horton’un davul atakları eserin hareketli yapısını destekliyor ve sonrasında Hamm da klavyesiyle aynı 1980’ler havasını devam ettiriyor. Eserin değişken ritmi dinleyicinin dikkatini canlı tutuyor. Ardından ‘Emotional Quotient’ davul-bas-klavye uyumuna Katisse Buckingham’ın saksafonu da ekleniyor ve Coşkuner’in bas flütü, saksafon ile uyumlu bir birliktelik sağlıyor. Bununla birlikte Miller’ın gitarı da eserin altyapısını güçlendiriyor. Orta kısımda Buckingham’ın saksafon solosu başarılı. Son kısımda Coşkuner’in bas flütü, Lutz’un bası ve Horton’un davulu ile dengeli ilerliyor. Albümün hızlı başlangıcını bir kademe daha düşüren ve dinleyiciyi albümün havasına sokan başarılı bir çalışma.

Sıradaki eser ‘Love FeelHorton’un davuluyla başlayan esere Lutz’un bası ve Hamm’ın klavyesi de ekleniyor; Coşkuner’in flütü de esere giriş yapıyor, Miller’ın gitarı da bu havayı destekliyor. Biraz daha slow bir havaya sahip olan ve klavye ile flütün bir atışma içinde olduğu, orta kısımda Lutz’un bası ve Miller’ın gitarı ön plana çıkıyor ve Coşkuner’in flütü de kademe kademe bas ve gitarı arkasına alıyor, son kısımda klavye solo da eserin yapısını bir anda synth-caz haline getiriyor ve finalde Coşkuner’in flütü ve Lutz’un bası da ekleniyor, dinleyiciyi şaşırtacak bir finale sahip olan eser, albümden öne çıkan başarılı bir eser. Ardından ‘PanicMiller’ın gitarı ve Coşkuner’in flütü ile başlıyor; Miller’ın sabit giden gitarına Horton’un davulu da ekleniyor ve Lutz da basıyla tamamlıyor. Orta kısımdan itibaren Hamm da klavyeleriyle dahil olarak esere retro tınılar katıyor, bununla birlikte eserin değişken ritmi esere canlılık katıyor. Son kısımda Hamm’ın klavye solosu ve Horton’un davulları eseri -sanki diğer eser başlamış gibi- farklı bir hale getirirken, Coşkuner de son ölçüde flütüyle dahil olarak eseri tamamlıyor.

Albüm; ‘Grandmother’s Clock’ ile devam ediyor. Hamm’ın klavyesi ve Lutz’un basının dengeli uyumu ile başlıyor, Miller’ın gitarı da Horton’un davulu ile ekleniyor, Coşkuner’in flütü de başlangıç kısmından sonra dahil oluyor. 1970’lerin caz orkestralarını anımsatan eserde ikinci kısımda Hamm’ın klavyesi, üçüncü kısımda da Lutz’un bası ön plana çıkıyor. Son kısımda Hamm bu sefer elektronik piyanosuyla dahil olarak, yine aynı caz orkestrası etkisini devam ettiriyor ve sololardan sonra Coşkuner de flütü ile dahil oluyor; biraz daha diğer enstrümanların sololarını duyabildiğimiz uzun bir eser. Ardından ‘Electronic Times’ gitar-bas-davul-klavye uyumuyla başlayan hareketli bir eser, Coşkuner de flütüyle dahil oluyor. Bizden tınıları da ara ara duyabildiğimiz bir Coşkuner bestesi, orta kısımda Hamm’ın klavyesi ön plana çıkıyor, sonrasında Coşkuner bu sefer alto flütüyle dahil oluyor. Lutz’un bası da altyapıyı güçlendiriyor. Coşkuner eserde ayrıca bas flütüyle de yer alıyor. Son kısımda Horton’un davulu ile Coşkuner’in flütü bir atışma halinde başarılı bir finale imza atıyorlar.

Sırada ‘Life On Indistinct Coşkuner’in flütünün ön planda başladığı, gitar-bas-davul uyumunun devam ettiği, Hamm’ın klavyesinin de ara ara duyulduğu bir başka hareketli eser, Horton’un davul atakları dikkat çekiyor. Orta kısımda Coşkuner’in alto flüt solosu başarılı. Son kısımda Hamm’ın elektronik piyano solosu eserin hareketli havasını devam ettiriyor. Ardından ‘Imagine’ senkoplarıyla esere canlılık katarak başlıyor, davul-piyano ve flütün bir arada başladığı, Lutz’un basının da Miller’ın gitarı tamamladığı, bir başka hareketli ve canlı eser, sololar esere Rock tınılar katıyor. Son eser de hızı arttırıyor ‘Perpetual MotionCoşkuner’in flütünün Horton’un davulu ile ön planda olduğu, Lutz’un bası ve Hamm’ın klavyesinin tamamladığı, ikinci kısımda Hamm’ın klavye solosunun da bu hızlı havayı desteklediği, Lutz’un basının da güzel bir boyut kattığı bir eser. Orta kısımda ritm değişimiyle, Coşkuner’in çalış üslubundaki farklılıların ve efektler eseri canlı ve özgün kılıyor. Miller’ın gitarı da esere saykodelik tınılar ve katıyor. Eserin son kısmı başarılı bir kaos ortamı sağlıyor. Bu bakımdan albümün en deneysel eserlerinden biri ve albüme güzel bir final oluyor.

Başlıkta, Coşkuner’in kartonetteki yazısından ilham aldığım gibi Coşkuner, ilk albümdeki başarılı havayı, ikinci albümünde de orkestrayla uyumlu bir şekilde özgün besteleriyle yansıtmış. Caz flüt çalışmaları, ülkemizde caz üzerine özellikle dinleme yapmayan dinleyicilerin bile 1970’lerin Türk filmlerinde efsane caz flütistlerinden Herbie Mann’in yaptığı caz flüt albümlerinin kullanılmasıyla aşina olduğu bir tür. O nedenle ülkemizde de o türe aşina olan -özellikle caz dinlemeyen- dinleyicinin de seveceğini düşündüğüm, arşivlik bir çalışma.