Müzik

‘İddiasız bir albüm’ MFÖ’nün yeni albümü ‘Kendi Kendine’..

MFÖ‘nün, 1 yıldır yapımcı firma DMC’nin değerli prodüktörü Samsun Demir tarafından verilen yeni albüm sinyalleri ve bununla birlikte Alanson’un iki ay önceki röportajında da müjdelediği yeni albüm haberi, geçen hafta kesinliğe ulaştı ve albüm 30 Mayıs tarihinde DMC etiketiyle raflarda yerini aldı.

 

MFÖ‘nün albümlerinde çok bilinen, akılda kalan şarkıların yanında, biraz daha iddiasız olan ancak bilinenler kadar başarılı olan eserler de vardır; Neye Niyet Neye Kısmet, Her Şeyden Vazgeçtim, Hep Aynı, Muhabbetler Sana Doğru gibi.

Bu albümdeki eserler de bu eserler gibi, herhangi bir iddiası bulunmayan ya da akılda kalıcı söz, slogan gibi unsurları barındırmayan, Alanson’un bir röportajında dediği gibi ‘balatların ağırlıklı olduğu’ ancak müzikalite bakımından çıtayı bir üste taşıyan eserlerden oluşuyor.

Lirik bir aşk şarkısı ‘Aşkın Kenarından’, Muhabbetler Sana Doğru tarzında ‘Bırakalım bu Facebook, WhatsApp’ı, gel seninle gezelim’ gibi güncel göndermeleri de bulunan güzel bir çalışma ‘Emin Misin’, yine aynı lirikliği sürdüren ‘Güzel Şeyler De Oluyor’ ve ‘Beyaz Sayfa’, diğer şarkılara nazaran biraz daha akılda kalıcı sözlere sahip ve benimsediğimiz MFÖ tarzını koruyan ‘Senin Hatırına’, Pek Yakında filminden hatırladığımız başarılı şarkı ‘Neden Bana Aşk Şarkısı Yazan Çıkmaz’, yine aynı lirikliği devam ettiren ‘Hayret Makamı’, hareketli yapısıyla ve akılda kalıcılığı ile ‘Maalesef Böyle Oldu’, Lay lalay kısımlarıyla akılda kalıcı olan başarılı bir çalışma ‘Yıllar Sonra’, yine hareketli ve güncel söz yapısıyla güzel bir eser ‘Ruh Halim Yerlerde’, Rahmi Saltuk’un yıllar önce Hasan Hüseyin Korkmazgil dizelerinden bestelediği eserin Mazhar Alanson tarafından bir kısmı aynı kalma şeklinde değiştirilmiş, 6 yıl önce Alanson’un YouTube hesabından kendi yaptığı bir kaydını eklediği, bu haliyle de sevilecek ‘Acıyı Bal Eyledik’ ve 1973 yılında Mazhar ve Fuat ismiyle çıkan ilk albüme ismini veren, Aşık Veysel dizelerine Alanson’un bestelediği ve ilk versiyondaki ‘Koyun gibi koytaklarda’ yerine ‘Türk’ün sesi kulaklarda’ eklenerek düzenlenen ve ilk versiyonunu dinlemeyen dinleyicilerin de keşfetmekten mutluluk duyacağı ‘Türküz Türkü Çağırırız’ ile albüm bitiyor.

Albüm, Güner’in ev stüdyosunda akustik olarak kaydedilmiş. Bununla birlikte piyanoda Turhan Yükseler’in yer almasıyla birçok önemli albümde piyano ve klavyede başarılı icralar gerçekleştiren bir ustayı da dinlemiş ve eserlere kattığı rengin de farkına varabiliyoruz.

‘İddiasız bir albüm’ dedim başlıkta, belki de bu özelliği bu albümü diğer çalışmalardan ayıran iyi yönde bir durum yaratmış.  Öyle ki, bu çalışma günümüzde değil de biraz daha eski dönemlerde yapılsaydı, değeri yıllarca anlaşılamayacak bir çalışma olarak kalacaktı. Biraz daha ‘popüler müzik’ türünde eserlerin gördüğü ilgi üzerine yenilerinin de gelmeye devam ettiği bir ortamda bu albüm, her bakımdan dinlemeyi özlediğimiz türden başarılı bir çalışma olmuş.

Hümeyra’nın 1984 yapımı Benim Şarkılarım albümündeki iddiasız, akustik havayı bu albümde de bulabiliyoruz.

 

Tam bir olgunluk dönemi albümü ‘Kendi Kendine’, ve dinleyicinin de gördüğü üzere, ‘bu üç değerimizin bize daha anlatacağı çok hikaye, zihnimize kazıyacağı çok melodi var..’