İsmail Karayün… Kendini bildi bileli müzik tutkusuyla şarkılar söyleyen, programlarda yer alan ve bu doğrultuda kendi şarkılarını yapmaya başlayan Karayün, ilk EP çalışması “Gece Şarkıları” ile de dinleyicinin dikkatini çekerken 2020 ile birlikte 23 müzisyeni bir araya getirdiği ilk albümü “İnsan İnsanın Kılıcı”nı Ahenk Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturan, müzisyenliğinin yanı sıra aynı zamanda Lojistik alanında öğretim görevlisi olarak akademik hayatını sürdüren Karayün ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, albümünü, aldığı geri dönüşleri ve yeni çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle “Gece Şarkıları“na kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Gece Şarkıları’na kadar olan dönem aslında tam bir demleme ve pişme dönemiydi benim için. Çok iyi bir dinleyici olduğumu söyleyebilirim. Hayatımın her döneminde yer etmiş olaylar şarkılarla bütünleşir ve çoğunu öyle hatırlarım halen. Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği eserlerini de çok sevdiğim için hep bu tarzda müziklerin icra edildiği çok çeşitli korolarda bulundum. Okul müsamerelerinde sürekli şarkı söyletilen o çocuk bendim işte! (gülüyor) Radyoya olan merakım yolumu TRT Antalya Radyosu ile kesiştirdi. Akademisyenliğe başladığım dönemde, aynı yıl TRT Antalya Radyosu’nda da birçok canlı yayın programında hem konuk hem de sabit müzisyen olarak yer aldım. Dolayısıyla dinlediklerim ve yaptıklarım birikti, deniz oldu, sonra kalbimden akıp kendi sözlerimi mayaladı. Sonra da “Gece Şarkıları” çıktı ortaya.
Bir EP yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve “Gece Şarkıları”nın oluşum süreci nasıl gelişti Düzenlemenizi üstlenen Gürkan Çakıcı yollarınız nasıl kesişti? Gece Şarkıları ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Şu an Kıbrıs’ta yaşayan, Erkan Oğur’un da öğrencisi olma değerine erişmiş çok değerli gitarist dostum Serkan Çankaya ile hep konuşuyorduk. “Bir gün kendi şarkılarımı yazdığımda nasıl düzenleriz, nasıl altyapılarla süsleriz, hangi enstrümanlara yer veririz?” diye uzun uzun sohbet ederdik. Serkan, Türkiye’de olmadığı için beni yine benim gibi Antalya’da yaşayan sevgili Gürkan Çakıcı ile tanıştırdı. Gürkan ile kimyamız, hislerimiz ve düşüncelerimiz o kadar bağdaştı ki 2015 yılında yazdığım ilk şarkım Gece Alevlenir Sevdalar’ı kendisine gönderdiğimde neredeyse üçüncü gün “Bir dinle bakalım beğenecek misin?” diyerek şarkının altyapısını bana gönderdi. Hiçbir şey değiştirmedim ve de eklemedim. Çünkü tüm enstrümanlar, düzenleme ve her şey yerli yerinde bir ev gibiydi. Gürkan’ın çatı katındaki evinde kaydettik Gece Alevlenir Sevdalar’ı. İnsan sözünü ve müziğini kendisi yaptığı bir şeyi ortaya koyduktan sonra pek rahat duramıyor. Hayatım boyunca üretmeden duramadım zaten. Gece Alevlenir Sevdalar’dan bir yıl sonra “Bir Sen” isimli şarkımı yazdım ve besteledim. Bu şarkının bendeki yeri çok başkadır. Müzikal anlayışımı biçimlendiren, beni hep yüreğiyle ve varlığıyla destekleyen ve her sürecimde yanımda olup bana ışık olan çok değerli dostum, kıymetlim sevgili Birsen Tezer’e; 2016 yılında Antalya’dan çıkıp İstanbul’a gidip, konserini izleyip, kuliste gözyaşları içinde doğum günü hediyesi olarak armağan ettiğim şarkımdır. Lütfen yanlış anlaşılmasın, burada kesinlikle sevgili Tezer üzerinden prim yapmak ya da onun adını kullanarak kendime yol açmak gibi bir gayem yok. Bizim aramızdaki samimiyet ve dostluk her zaman çok başka. Sevdiğimiz müzisyenlerin, sanatçıların kıymetini yaşarlarken bilmeliyiz diye inanıyorum hep. O yüzden de onun müziğinden esinlenip, etkilenip belki de kendime kılavuz yapıp kendi kalbimden sözlerle süslemek istedim Bir Sen’i. Sonra Gece Alevlenir Sevdalar ve Bir Sen, 2017 yılında Polonya’da eğitim alırken seher vaktinde sahilde çektiğim o bol ışıklı iskele fotoğrafıyla dijital platformlarda yerini aldı. 2018 yılında TRT İzmir Televizyonu tarafından Neşeli Sokaklar programı için Gece Alevlenir Sevdalar isimli şarkıma Antalya’da tarihi Kaleiçi’nde Hadrianus kapısında bir klip çekildi. O klip hala TRT Müzik kanalında yayında. Şarkılar yazıyor ve besteliyordum. Her şeyin başlangıcıydı. Sabırlı olmak, beklemek, demlemek ve doğru zamana inanmak lazımdı. Eşim, dostum, arkadaşlarım haricinde şarkıları dinleyen de yoktu pek. TRT’nin hazırlamış olduğu kliple kıpırdanmalar başladı elbette. Mutlu bir azınlık içinde daha yenilerini üretmenin heyecanı çok daha başkaydı benim için…
2020 ile birlikte ilk albümünüz “İnsan İnsanın Kılıcı”nı dinleyicilerle buluşturdunuz. Albümün oluşum süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda sanat yönetmenliğinizi üstlenen Kadri Karahan ile yollarınız nasıl kesişti? Albümde Çakıcı’nın yanı sıra Ege Miraç Yavuz ve Selim Aydın düzenlemelerinizi üstlendi. Kendileriyle yollarınız nasıl kesişti?
-İnsan İnsanın Kılıcı, aslında 10 şarkılık bir albüm projesi değildi. Gece Şarkıları’nı yayınladıktan sonra, yine söz ve müziği bana ait olan iki yeni şarkının yer aldığı bir EP yayınlamak istemiştim. İstanbul’da şu anda müzikal anlamda çok kıymetli işler üreten bir müzisyenle aslında ilk görüşmelerimizi yaptık. Ben İstanbul’a gittim. Şarkıları belirledik, altyapısını hazırladık. Ancak sonra her ikimiz de kendi yoğunluklarımıza daldık ve o proje o şekilde kaldı. Bir süre sonra bu konunun içimde çok büyük bir yara olduğunu hissettim. Yarım kalan hiçbir şeye tahammülüm yok çünkü. İmkansıza pek inanan birisi değilim. İnandığınız ve çabaladığınız her şeyin karşılığını evrenin mutlaka doğru bir anda verdiğine inanıyorum. Sevgili Burcu Tatlıses’in Antalya konseri sonrasında kulisinde sohbet ederken, kendi albümü olan Uzaklar’ı çok beğendiğimi söyledim. O albümün de düzenlemelerini büyük oranda Pinhani grubundan da tanıdığımız değerli müzisyen Selim Aydın yapmıştı. Sevgili Burcu beni Selim Aydın ile tanıştırdı ve o günden beri aynı Gürkan ile olduğu gibi Selim ile de kopamadık. Selim sayesinde Miraç Yavuz ile tanıştım ve bu tanışıklıklar büyüdü kocaman bir albüme dönüştü işte. Selim Aydın ile müzikal anlamda duygularımız çok örtüştü ve çok kısa bir sürede “İnsan İnsanın Kılıcı” ile “Gönül Kitap Dil Kalem” isimli iki şarkıyı hazırladık. Ben o sırada albümdeki diğer şarkıları yazmaya başladım ve “Gece Alevlenir Sevdalar” ve “Bir Sen”e “İnsan İnsanın Kılıcı” ve “Gönül Kitap Dil Kalem” de eklenip dört şarkı elimizde olunca bu projeye devam edip albüm yapalım dedik ve “Öğretir Böyledir Dünya”, “Hesap” ve “Canımın Yangını”nı yazıp besteledim. Kadri Karahan çok uzun yıllar Birsen Tezer’in basın danışmanlığını yaptı. O dönemde kendisini takip ediyor ve yaptığı şeyleri ilgiyle izliyordum. Sosyal medya aracılığıyla başlayan arkadaşlığımız sonra harika bir dostluğa, kardeşliğe ve müzikal anlamda sırtımdaki bir ele dönüştü. Her adımı birlikte attık, hala da öyle yapıyoruz. Kadri’nin müzikal anlamdaki birikimi, bu alandaki deneyimleri ve öngörüleri benim için çok kıymetli. Kalbi çocuk olan insanların saf yanları asla törpülenmez. O yüzden bu ilk ciddi işimin sanat yönetmenliğini de Kadri yapmalıydı. Sadece onunla kalmadı; albümün içindeki tüm fotoğraflar ve kapak fotoğrafı da Kadri Karahan imzası taşıyor. Artık sadece müzikal bilgisi değil, gözlerinin gördükleri de albümümde yerini aldı sevgili Kadri’nin. Çok sevdiğim bir Rumeli türküsü olan “Yeni Cami Avlusunda Ezan Sesi Var” da evde kendimce kaydedip dinlemesi için Kadri Karahan’a gönderdiğim bir eserdi. Kadri’nin etkilenmesi ve isteğiyle bu türküye de albümde yer vermek istedik. Köklerimden bir parça olsun istedim albümde ve bu çok haklı bir istekti benim için. 2019 yılı Mart ayında başladığımız albüm kayıt süreci benim sürekli İstanbul’a gidip gelmelerimle yine aynı yıl Aralık ayında tamamlandı. Hepimiz inanın özgürce ürettik. Tüm enstrüman kayıtları canlı alındı. Herkes kendi kısmında özgürce nasıl hissediyorsa öyle çaldı. Asla müdahale etmedim. Ben yazıp besteledim gerisi sizde dedim. Çünkü hem Selim, hem Miraç hem de Gürkan zaten benim ne istediğimi çok iyi biliyorlardı. Su aktı yolunu buldu bir nevi. Albümdeki Selim Aydın ve Miraç Yavuz düzenlemeleri olan şarkılar Selim ve Miraç’ın İstanbul’daki Nordic Prodüksiyon Stüdyosu’nda, Gürkan Çakıcı düzenlemeleri olan şarkılar da Antalya’da Studio Black’te kaydedildi. Her şey bittiğinde bir şarkı hariç hepsinin söz ve müziği bana ait olan şarkılar vardı kulağımda. Hatırlıyorum da, çok duygulu ve mutlu bir anımdı. O anının hala kalbimdeki odalarını süslüyorum her gün. İyi ki.
Albümde size düet olarak eşlik eden Ece Şeşen ve bir eserde vokalde yer alan Burcu Tatlıses’in albüme dahil olması nasıl gelişti?
-Burcu Tatlıses sayesinde Selim Aydın ile tanıştıktan sonra, ilk kayıt günüm için Burcu Tatlıses’e de haber verdim. “İnsan İnsanın Kılıcı”nı kaydediyorduk. Sevgili Burcu bütün gün zamanını ayırdı bize ve baştan sona kayıt boyunca yanımda oldu. Sonra şarkıyı çok sevdi ve nakaratta küçücük sesini kattı şarkıma. Çok şaşkındım. Bunlar öyle kıymetli şeyler ki, daha ilk işinde birinin böylesine yanında olması çok kıymetli. Hele de bu ülkede Türk Pop Müziği alanında Burcu Tatlıses gibi bunca güzel eser yazmış ve bestelemiş birisi söz konusu olunca tüm dengeler çok değişiyor insanın zihninde. Ece Şeşen’i Ceylan Ertem’e vokalistlik yaptığı dönemde takip etmeye başladım. Güçlü sesleri gerçekten çok seviyorum. Böyle sesler şarkı söylediği zaman sanki her kelime insanın içine ve kalbine daha derin işliyor gibi oluyor. Birsen Tezer’de de bunu hissettiğim için hep en kıymetlimdir. Ece’de de hep bunu derinliği hissediyorum işte. Sosyal medya üzerinden birbirimizi takip etmeye başladık ve sonra bir gün “Hesap” isimli şarkımı kendisine gönderip eğer izni olursa ve beğenirse birlikte albümde düet yapmak istediğimi söyledim. Düetlerde iki erkek ya da iki kadın sesinden ziyade bir erkek bir kadın sesini birlikte duymak beni daha çok mutlu ediyor ve doyuruyor açıkçası. Ece bir süre sonra Antalya’ya tatile gelmişti, buluştuk ve “Hesap”ı okumaya karar verdik. Miraç Yavuz altyapıyı hazırladı ve 2019 yılı Eylül ayında Kadıköy’de ikimiz de karşılıklı oturup tek bir mikrofonda okuduk “Hesap”ı. Albümdeki en özel şarkılarımdan biridir “Hesap”. Bu şarkının öncesinde ve sonrasında ne defterler açıldı, ne hesaplar görüldü, neler yaşandı ve bitti bir bilseniz. En önemlisi de Ece ile harika bir anımız kaldı müziğe. Bu düetin birçok yerde bangır bangır çalmasını o kadar isterim ki. Elbet bir gün.
Albümde size büyük bir müzisyen kadrosu eşlik etti. Bu kadronun bir araya gelmesi nasıl gelişti?
-Samimiyet benim için en önemli duygu bu hayatta. Samimi hissetmediğim hiçbir şey beni mutlu etmez ve adeta bir kedi gibi tırnaklarımı çıkarıp kaçıyorum öyle anlardan ve mekanlardan. Dolayısıyla albümdeki kayıtlar da çok samimi olmalıydı. Mümkün olduğunca hazır elektronik yapılardan uzak, müziğin kendi tınısı içinde, gitarın gerçek tel sesinde, kemanın arşe çekişinde ve rebabın acı gülümsemesinde duymalıydı şarkıları herkes. İş böyle olunca tüm enstrümanlar daha önce de belirttiğim gibi canlı çalındı. Sevgili Selim, Miraç ve Gürkan her şarkıda çok kıymetli müzisyenleri bir araya getirince dev bir orkestra çıktı ortaya. Dile kolay 23 müzisyen. Her birine albüm yayınlandıktan sonra tek tek ulaşıp teşekkür ettim. Ben yazdım ve besteledim. Ama onlar vücut verdiler. Her birine yeniden çok teşekkür ederim; kalplerinden kocaman sarılarak.
Ahenk Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?
-Albümdeki şarkıları bitirdikten sonra yapım şirketi arayışına girdim. Her müzisyenin en başta yaşadığı gibi; eğer henüz bir isminiz yoksa, ya da yapım şirketlerine sonsuz haklar verip karşılığında hiçbir şey talep etmeyeceksiniz süreç çok hızlı işler. Ama bu benim için geçerli değildi. Bunca emeğin karşılığı bu olmamalıydı ve bekledik, analiz ettik ve Ahenk Müzik ile sevgili Sercan Yılmaz ile buluştuk. Ahenk Müzik’ten yayınlanan birçok albümün kapağında sevgili Kadri’nin fotoğrafları vardır. Kadri, Sercan Bey ve ben oturduk, konuştuk ve anlaştık. Benim tek şartım vardı. Bu albüm mutlaka CD olarak basılmalıydı. Arşivci birisi olduğum için, her bir albüm kartonetini çocukluğumdan beri okur, hangi müzisyenler yer almış detaylıca incelerim. Albümler bizim gibi vokalistler için olduğu kadar enstrümanistler için de çok önemli bir vitrin benim gözümde. 23 müzisyen orada tek tek, açık açık yer almalıydı. Sercan Bey de kabul etti ve bu şekilde albüm 2020 yılı Nisan ayında hem dijitalde yayınlandı, hem de müzik marketlerde satışa çıktı. Ahenk Müzik ile olan yolumuzu bu yıl Mayıs ayında ayırdık. Aramızdaki dostluk her daim baki. İş ve arkadaşlık çok ayrı konular. Artık kendi etiketimle ve adımla şarkılarımı dijital platformlarda yayınlamaya devam ediyorum.
İnsan İnsanın Kılıcı ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Bu konuda çok samimi ve net bir yanıt vereceğim. Özellikle şunu belirtmem gerekiyor ki; ben bu albümü öncelikle kendim için, kendi ruhum için ve müziğe olan sevgim ve tutkum için hazırladım ve yayınladım. Her aşamasını tek tek planladım, ölçtüm, tarttım, yazdım ve hesapladım. Ülkemizde bir şeylerin dikkat çekmesi, beğenilmesi, birileri tarafından yorumlanması için çok başka türlü şeyler yapmanız gerekiyor artık. Suni dinlenme ve izlenme rakamları, PR şirketlerine dökülen bolca paralar, olmamış şeyleri olmuş gibi gösterip havalı paylaşım yapmalar ve dahası ne yazık ki daha ilgi çekici görünüyor. Benden çok daha iyi biliyorsunuz ve görüyorsunuz siz de eminim ki. Ben hiçbir zaman böyle bir derdin içinde olmadım. Çünkü bir anda parlayan şeylerin ömrünün çok kısa olduğuna inanıyorum. Hemen tüketilen şeyler, hem müziği hem de insanı kökten yaralayan ve mengeneye sıkışmış gibi hissettiren azaplar. Müzik Ekspres’in editörü Kadri Karahan ve siz haricinde ülkemizdeki değerli müzik yazarlarının hiçbirisi albümle ilgili henüz bir değerlendirme yazısı paylaşmadı. Size bu yüzden albümdeki tüm şarkıları tek tek inceleyip yorumlarınızı paylaştığınız için minnettarım. Hatta çok sevdiğimiz ve değer verdiğimiz bazı yazarlardan albümün amatörlüğünden tutun da, “sonraki işlerine göre bakar karar veririz”e kadar uzanan yanıtlar aldım. Köşeler tutulmuş, isimler belirlenmiş ve yeniliğe pek açıklık söz konusu değil anlayacağınız. Bunu da böyle sinirle ya da öfkeyle anlatıyor değilim sakın yanlış anlaşılmasın. İnanın bunlar artık normal şeyler. Dediğim gibi; şarkıları kendim yazdım, kendime yaptım bu albümü. Dinleyen de dinlemeyen de sağ olsun; bakış açım hep bu yönde. Ama yurt dışında albümle çok önemli övgüler aldım ve hala da alıyorum. Hollanda’da Heaven Magazine’de tüm albümün incelemesi yapıldı ve tam sayfa basılı olarak adı geçen dergide yer verildi. Şu an derginin bana ulaşmasını bekliyorum. Yine Hollanda’da Concert Zender isimli uluslararası radyoda World Music Night gecesinde albümdeki tüm şarkılar 45 dakika boyunca çaldı ve dinlendi. Belçika’da Rootstime isimli önemli bir müzik dergisinde albümle ilgili çok güzel ifadelere yer verildi. Tüm yurt dışı haberlerinde albümün müzikal anlamdaki kalitesine ve vokal olarak duygusunun çok etkileyici olduğuna dair bilgiler yer aldı. Bunlar müthiş geri dönüşler. Dilinizi bilmeyen birileri sizi “ne dediğini anlamıyorum ama çok etkileyici” olarak tasvir ediyor. Daha ne isterim ki?
Albümden beş esere klip çektiniz. “Öğretir Böyledir Dünya” “Yeni Cami Avlusunda Ezan Sesi Var” “Canımın Yangını” “Hesap” ve “Gece Alevlenir Sevdalar”… Kliplerin oluşum süreci nasıl gelişti? Kliplerinizin yönetimini-montajını üstlenen Erkan Güneş ve Can Koca ile yollarınız nasıl kesişti ve klipleriniz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Albüm aslında pandeminin başlarında yayınlandı. Zaman olarak iyi mi kötü mü derken sonunu bilemediğimiz bir süreçte buna takılmadık ve ani bir kararla albümü yayınladık. İlk klibimiz “Öğretir Böyledir Dünya” için tüm arkadaşlarım, dostlarım klipte yer aldı ve evlerinde kısacık görüntülerini gönderdiler ve sevgili Erkan Güneş onları montajlayıp klibi oluşturdu. Sonrasında yine Erkan Güneş ile “Canımın Yangını” ve “Hesap” isimli şarkılarımın kliplerinde de çalıştım. Erkan Güneş de benim gibi Antalya’da yaşıyor ve o zamana kadar yaptığı işleri hep çok yakından takip ediyordum. Ortak tanıdıklarımız da olunca tanıştık ve çalışmaya başladık. Sevgili Can Koca ise benim Antalya’da verdiğim konserlerde tüm canlı yayın kayıtlarımızı alan, onları kliplendiren ve Youtube videolarımızı hazırlayan arkadaşımız. Dolayısıyla bu ilişkiler bizi farklı zamanlarda farklı şarkıların kliplerinde bir araya getirdi. Tüm klipler içerisinde ilk yayınlanan “Öğretir Böyledir Dünya” olsa da; aslında ilk çekilen klibimiz “Yeni Cami Avlusunda Ezan Sesi Var” isimli eserin klibidir. Bu eserin klibini İstanbul’da stüdyoda kayıt esnasında canlı olarak çektik. Kopuzda Merih Aşkın ve rebabda sevgili Ali Saran ile birlikte şarkıyı seslendirip, çalıp kaydederken Can da görüntüleri aldı ve aynı anda hem kaydı hem de klibi tamamlamış olduk. “Öğretir Böyledir Dünya”dan sonra da hemen YouTube’da yayına verdik bu klibi de zaten. Devamında 2020 yılı Temmuz ayında Alanya’da Erkan Güneş yönetmenliğinde “Canımın Yangını” için kamera karşısına geçtim. Antalya sıcağı ve Temmuz ayı diyeyim siz düşünün. Ama işte insan çok sevdiği bir şey yapınca ne sıcak ne de soğuk hiç işlemiyor. Alanya ve Gazipaşa ilçelerinde farklı noktalarda klibimizi tamamladık ve Ağustos ayında Youtube üzerinden yayına verdik. Aynı yıl Eylül ayında bu kez “Hesap” için kamera karşısına geçtik. Ancak şarkı bir düet şarkı olduğu için ya Ece Şeşen’in Antalya’ya gelmesi ya da benim İstanbul’a gitmem gerekiyordu. Ancak pandemi koşulları nedeniyle hiçbirimiz yerimizden oynamadık ve Antalya’da Manavgat’ta benim görüntülerimi Erkan Güneş çekerken, İstanbul Şile’de Ece Şeşen’in görüntülerini Kadri Karahan ve Behlül Üçışık birlikte çektiler. Aynı gün ve aynı saatte bir ekip Antalya’da ve diğeri İstanbul’da aynı işin heyecanı için çalıştık. Sonra tüm görüntüleri Erkan Güneş kurguladı ve Ekim ayında klibimiz Youtube’da yayına girdi. En son klibimiz ise Aralık ayında, kendi evimde, şarkılarımı yazdığım o masanın başında otururken çektiğimiz Can Koca imzalı “Gece Alevlenir Sevdalar” oldu. İlk göz ağrımı en sona sakladım. Albümün kapanış klibi olarak beşinci klibimiz olarak Aralık ayında yayına girdi o da. Tüm kliplerimiz için hep çok güzel geri dönüşler aldık. Şükür ki emeklerimiz ve uğraşlarımız karşı tarafa hep güzel yansıdı, hala da yansıyor. Az ama özüz. Zamanla çoğalacaktır eminim.
Mesleki anlamda müzik dışı bir alan; Lojistik alanında öğretim görevlisi olarak akademik hayatınıza devam etmektesiniz. Tüm bunların yanında sanat ile de uğraşıyor olmak, size yaşam bağlamında neler kattı?
-Ben aslında sanatla uğraşmıyorum; onun içinde yaşıyorum ve yaşam enerjisi buluyorum. Sanatın bana verdiği sınırsız özgürlüğün ve üretmenin heyecanını, öğrencilerime müzik dışında yıllarca sektörde çalışarak elde ettiğim mesleki deneyimlerimi aktararak büyütüyorum. Müziğin içinde olmak ile akademisyen olmak arasında çok bir fark yok bana göre. Her ikisinde de bildiklerinizi aktarıyorsunuz. Öğrencilerimle de üniversite dışında zaman zaman sahne aldığımda beni izlemeye geldiklerinde buluşuyor ve onları sahneme davet ediyorum. Enstrüman çalanlar var ise birlikte de çalıp söylüyoruz. Artık dünyada güzel şeylere, paylaşmaya ve sanatla çoğalmaya ihtiyaç var. Ben de bunu kendimce doğru görüyor ve bu şekilde ilerlemeye gayret ediyorum. Tabi bir gün önce YouTube üzerinde bir klipte gördükleri hocalarını ertesi gün derste boğaz parçalarken görmek onlar için de çok ilginç bir duygu eminim ki! (gülüyor) Birinde mesleki bilgiler ve deneyimler, diğerinde kalbin derininden ezgiler. Hepsi bundan ibaret. Hayat renklerle güzelleşiyor.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Biliyor musunuz bunu ben de hep düşünüyorum. Bir kalıba dahil miyim, değil miyim? Pop müzik mi yapıyorum, yoksa yeni bir akım alternatif müziğe mi hizmet ediyorum? Tek bildiğim şey şu; çocukluğumdan beri evimizde dinlediğim Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği eserlerini okumaya sesim o kadar alıştı ki, yazdığım şarkılarda da bu ezgilerin yansımalarından pek kopmak istemiyorum. Köklerimden ayrılmayı çok seven birisi değilim. Yeni şeylere elbette açığım; ama müzikal anlamda beni besleyen ezgilere pek arkamı dönemiyorum. En nihayetinde çoğumuz popüler müzik yapıyoruz ve dinlensin istiyoruz aslında.
İnsan İnsanın Kılıcı’ndan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Elbette var. Hatta şu anda hazır olan çalışmalarımız bile var. Muhtemelen Haziran ya da Temmuz ayında salgın nedeniyle zor durumda olan müzisyenlere destek olmak amacıyla oluşturulan Olta Dayanışma’nın 8.albümünde “Şu Karşıki Dağda Kar Var Duman Yok” isimli Hatay yöresine ait anonim bir türkü seslendirdim ve onu dinleyeceksiniz. Onun haricinde yeni yazdığım bir şarkım üzerinde çalışıyoruz. Yaz aylarının ortasında onu da yayınlamayı düşünüyorum. Türk Pop Müziğinde 90’lar dendiğinde aklıma gelen en sevdiğim isimlerden birisi olan sevgili Soner Arıca’nın söz ve müziği kendisine ait olan bir şarkısını Gürkan Çakıcı ile yeniden düzenledik ve kendi tarzımda seslendirdim. Soner Bey de şarkıyı çok beğendi. 2021 yılı Eylül ya da Ekim ayında güzel bir kliple ismi sürpriz olan şarkımızı da sunacağız. Salgın döneminde 20’ye yakın yeni şarkı yazdım. Hepsi zamanı geldiğinde paylaşılacak ve ulaşacak sevenlere. Sevgili dinleyicilerimizden ve okuyucularımızdan ricam; Spotify, iTunes ve diğer tüm dijital mecralardan ve YouTube kanalımdan beni takip ederlerse en güncel gelişmeleri yakından görebilirler. Her zaman güzele ve şarkılara doğru olsun yollarımız. Çok sevgimle.
İsmail Karayün’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “İnsan İnsanın Kılıcı”nı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle