Serdar Kaptı… Çok yönlü bir sanat insanı olarak eğitimi doğrultusunda sinema alanında çektiği ağırlıklı olarak kısa filmler, müzik alanında yazdığı şarkılar ve sahne performansları ile ilerleyen Kaptı, müziği adına ilk önemli adımı atarak 21 sene önce yazdığı bir şarkı olan “Arabesk Dünya”yı Deep Revery etiketiyle ilk teklisi olarak dinleyicilerle buluşturdu. Kaptı ile Bi’Kuble için; müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Arabesk Dünya’ya kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Aslında uzun yıllar müzikle iç içe yaşadım. İstanbul Beyoğlu ve Kadıköy sınırları içerisinde irili ufaklı birçok mekânda kendi şarkılarımı dinleyicilerle paylaştım. Hiçbir zaman bir albüm yapmak doğrudan motivasyonum olmadı. Türkiye ve Dünya’da bu işlerin nasıl bir bürokratik sürece tabii olduğunu biliyorsunuzdur. Otuzlu yaşların başlarında aktif müzik hayatıma bazı geçerli nedenlerden dolayı ara verdim. Bu süre içinde sadece dinlemeye ve yazmaya devam ettim.
Ayrıca sizi sinema alanında da tanıyoruz. Bu alanda yaptıklarınızı nasıl özetlersiniz?
-Benim severek yaptığım iki mesleğim var. Bunlardan biri sinema diğeri ise müzik. Bunların kendi içlerinde ağırlığı dönem dönem değişmekte. Akademik olarak lisans ve yüksek lisansımı sinema üzerine tamamladım. Halen bir kreatif ajansta kreatif direktör olarak çalışıyorum.
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Arabesk Dünya’nın oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemeyi üstlenen Emrah Demiralp ile yollarınız nasıl kesişti?
-Çok eski müzisyen bir dostum olan Eren Çıralar, 2021 yazının ortalarında beni telefon ile aradı. Arabesk Dünya’yı benden yorumlamak için istedi. Şarkıyı 2001 yılında yapmıştım. Aslında yıllarca çalıp söylediğimiz bir şarkıydı. Ben de ileride bir fırsatım olursa kendim bir şeyler yapmak istediğimi söyledim ve konu kapandı. Aradan bir hafta geçti ve aynı arkadaşım tekrar aradı. Bu sefer Arabesk Dünya’yı benim için bir tekli olarak hazırlamayı teklif etti. Ben de kabul ettim. Emrah Demiralp ile hazırladığımız teklinin prodüktörü Eren Çıralar sayesinde tanıştım. Şarkının yıllar içerisinde oturmuş net bir trafiği vardı. Ancak hepimiz modernize edilmesi gerektiği düşüncesindeydik. Emrah gerçekten sihirli birkaç dokunuşla şarkıya yapılması gereken güncellemeyi attı. Kayıt performansları ve çıkan sound, kendi adıma beni gerçekten mutlu etti.
Deep Revery ile yollarınız nasıl kesişti?
-Deep Revery ile yine eski arkadaşım, dostum Eren Çıralar aracılığı ile tanıştık. Lakin kendisi bu şirketin kurucu sahibi. Onların yeni bir oluşum olması, benim bilinmeyen bir şarkıcı olmam, onların bana, benim ise onlara katkı sağlayabileceğim samimi bir iş ilişkisi ortaya çıkardı.
-Arabesk Dünya ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Ne iyi ne de kötü bir dönüş yoktu aslında. Ben bu tekli kararını aldığımda sıfır bir beklenti ile yola çıktım. Sonrasında önce en yakınlarınız, sonrasında uzak kaldıklarınız ve en sonunda hiç tanımadığınız birkaç kişiden birkaç iyi yorum geldiğinde mutlu olmaya ve yeni motivasyonlar aramaya başlıyorsunuz. Örneğin bana bu röportaj için ulaştığınızda şaşırmadım desem yalan olur! Ama bir kişi de olsa, size yaptığınız yolculukla alakalı bir soru da sorsa, bu benim dünyamda alışverişimizin karşılıklı olduğunu ispatlıyor.
Yönetmenliğini üstlendiğiniz klibin oluşumu nasıl gelişti? Klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Arabesk Dünya, aslında yönetmenliğini benim yaptığım “B Planı Çıkmaz Sokak” isimli filmden devşirme bir klipe sahip. Pandeminin içinde hem ekonomik hem de sağlık kaygıları bana böyle bir yol izletti. Sadece kendi performans sahnelerimi çekerek hızlı bir aksiyon aldım. Sonuç olarak prodüksiyonu güçlü görünen ancak farklı zamanlarda çektiğim işlerimi kendi şarkılarım için tekrardan derleyip düzenliyorum. Bu bana geri dönüşüm hissi veriyor ve çok mutlu oluyorum. Türkiye ve Dünya’da klip senaryoları ekonomik nedenlerden dolayı pratik prodüksiyonlar karşında maalesef yenik düşüyor. Arabesk Dünya’dan sonra birkaç klip teklifi aldığımı söylemek isterim! (gülüyor)
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Ben her yaptığım işte bir dil yaratma çabası içerisindeyim. Bu bir bulmaca ve gizemli bir iletişim tercihi. Kendi müziğimi bir otobiyografi olarak tanımlıyorum. Yaşadıklarım ve yaşarken hayal ettiğim her şey sözleri, o sözler hangi tınıları çağırırsa besteleri ortaya çıkartıyor. Düzenlemelerin de bu özgürlüğe sahip olmasını hep hayal ediyorum. Aslında bir tarz yok. Bazen konuşur gibi şarkılar söylüyorum bazen bağıra bağıra. Bu gidişata enstrümanlar da eşlik ediyor tabii ki.
Arabesk Dünya’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Şu an üzerinde çalıştığımız bir tekli daha var : Dünyanın Valsi… Bunun dışında yıl içerisinde 3 tekli daha hazırlamayı planlıyorum.
Serdar Kaptı’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Arabesk Dünya”yı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle