Röportajlar

İlk teklisi “Bir Şey Var”ı dinleyicilerle buluşturan Burcu Güney ile bir röportaj…

Son zamanlarda dikkat çeken ilk teklilerden birisi de, müziğin eğitiminden gelen ve zaman içinde pek çok müzik türüyle ilgilenen Burcu Güney’in kendi firması Jojo Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturduğu kendi eseri olan ilk teklisi “Bir Şey Var” oldu. Güney ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Bir Şey Var’a kadar olan müzik yolcuğunuzda neler yaptınız? Konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?

Liseden itibaren pek çok müzik grubu ve büyük orkestrayla çalıştım. Klasik rock, progresif rock gruplarım oldu, funk, soul, r&b gruplarım oldu. Birkaç jingle ve jenerik müziği kaydettim. Tecrübe kazandıkça Turhan Yükseler, Tayfun Balarısı, İskender Paydaş, Tarık Sezer gibi büyük ustaların orkestralarında söylemeye başladım. Bu isimlerle çıktığım her sahne benim için bir okul oldu. Konservatuvar eğitimi ise beni hem müzisyen hem de performans sanatçısı olarak bambaşka bir seviyeye taşıdı. Yeteneğin bilgiyle beslenmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Müzik teorisi öğrenmek, duyduğun sesi anlamak ve yazıya dökebilmek, farklı stiller için doğru ses teknikleri edinmek ve kapasitemin üst sınırlarına ulaşabilmek harika bir histi. En önemlisi de dans ve oyunculukla tanışmaktı, birkaç senedir uzak kalmış olmama rağmen mezun olduktan sonra bu alanlarda çalışmaktan da büyük keyif aldım.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda Bir Şey Var’ın oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemenizi üstlenen Bünyas Herel ile yollarınız nasıl kesişti?

-Uzun zamandır şarkı yazıyorum. Kimi tamamlanmış, kimi birkaç dize, kaç şarkım var bilmiyorum. Bir iki sene öncesine kadar kendimi tarz olarak Türk müzik piyasasında bir yere koyamıyordum, icra ettiğim müzikle dinlediğim ve ürettiğim müzik birbirinden kopuktu. Kendi şarkılarınızı yayınlamak ve duyurmak için ya bir plak şirketine teslim olmanız ya da araba parası harcamanız gerekiyordu. Neyse ki müziğin dijitalleşmesiyle beraber bu düzeni yıkan, kendine ve müziğine inanan şahane bir müzisyen güruhu ortaya çıktı ve ben onları görüp dinledikçe müziğimi bir kalıba sokmam gerektiği inancından kurtuldum. Bana bu ilhamı veren tüm müzisyen arkadaşlarıma teşekkür ederim. “Bir Şey Var”, 2016 yılında yazdığım bir parça. Şimdi görüyorum ki bu bahsettiğim sürecin sancılarını ve geleceğe dair umutsuzluğumu taşıyor. Samimi bir başlangıç olacağını düşündüm çünkü çok çıplak, savunmasız ama bir o kadar da güçlü, hesap soran, pes etmeyi kabul etmeyen bir kadın var orada. Bünyas Herek, yıllardır sahnede çalıştığım, müzikal zekasına ve yeteneğine hayran olduğum bir arkadaşım. Şarkıcılığımı, müzik zevkimi iyi tanıyor. Kendimi doğru anlatmak, anlaşılmak benim için çok önemliydi ve Bünyas bunu şahane bir biçimde başardı.

Teklinizi, kendi firmanız Jojo Müzik olarak yayınladınız. Jojo Müzik’in kuruluş süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda kendi firmanızdan yayınlıyor olmak, bu bağlamda kendi prodüksiyonunuzu üstenmek size yapmak istedikleriniz açısından özgür bir alan sağlıyor mu?

-Jojo Music eşim ve benim kendi yapım şirketimiz. Şu anda müziğimizi bağımsız olarak yayınlıyoruz. Dijital dağıtım ve yayın konusunda sevgili Hakan Kasapoğlu bize yardımcı oluyor. Fikirsel anlamda daha özgür bir alan sağladığı kesin fakat bu durumda da kendi imkânlarınızla sınırlanabiliyorsunuz. Günümüzde sıkı bir takipçi kitleniz yoksa ya da hali hazırda bir prodüksiyona dahil olmuyorsanız ilk tekliniz için yapım firmalarından elle tutulur bir yatırım almak sık rastlanan bir durum değil. Böyle bir ihtimal varsa bile kapı kapı gezip aklımızdakileri tarif etmeye çalışmak yerine, başlangıçta prodüksiyonu kendimiz üstlenirsek, şarkılarımızın ve görsellerinin kendilerini en saf haliyle anlatabileceğini düşündük. Böylece Jojo Müzik kuruldu. Neyse ki işine tutkuyla bağlı insanların birbirlerini bulmak ve sanatlarını özgürce konuşturabilmek adına bazı fedakârlıklarda bulunabilmek gibi huyları var ve bazen kısıtlı imkânlar yaratıcılığı teşvik edebiliyor. Şu anda bu şekilde çalışmaktan memnunuz fakat ilerleyen dönemlerde farklı seçenekleri de değerlendirebiliriz.

Bir Şey Var ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Hep duymayı hayal ettiğim geri dönüşleri aldım. Farklılığı, düzenlemesi, kırılganlığı ve dinleyicide bıraktığı his çok beğenildi. Dinleyicilerim kişisel listelerinde hayranı olduğum ve ilham aldığım birkaç müzisyenle art arda yer aldığını gördüm ve bu beni çok mutlu etti. Klip de çok ilgi gördü. Çok özel insanların vizyonu ve emeğiyle beklentimizin üstünde bir iş çıktı ortaya. Daha mutlu olamazdım.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Hisler benim için çok önemli. Müziğin size ne hissettirdiği, ne hatırlattığı, sözlerin hangi tavırla ne söylediği… Güçlü olmalı, kesinlikle söylediği bir şey olmalı. Bu cıvıl cıvıl bir aşk şarkısı bile olsa gerçek olmalı. Ben şarkılarımın söz ve müziğini aynı anda üretiyorum. Başkalarının müziğine söz yazdığımda da o müzikten aldığım hisse göre şekilleniyor hikaye. Dolayısıyla kelimelerin ve müziğin tüm gücünü kullanmayı seviyorum. Bu sonsuz evrende bir tarz seçmek benim için çok zor, o yüzden iyi ki Indie Pop var! (gülüyor) Belki zamanla daha belirgin bir tanımlamadan bahsedebiliriz.

Bir Şey Var’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Elbette. İkinci teklim “Âlâ” bitmek üzere. Klip hazırlıklarındayız. Yazın çıkarmayı düşündüğümüz sevimli bir parçamız daha neredeyse hazır. Sonbahar için biraz daha büyük plânlarım var ama sanırım içinde bulunduğumuz zaman öyle uzun vadeli sözler verme zamanı değil! (gülüyor)

Burcu Güney’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Bir Şey Var”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.

Emre Siyahoğlu

Her şey müzikle başladıysa da bir yandan sinema meraklısıydı, bir ara edebiyata yöneldi, sonra yine müziğe döndü ve şimdi her üç alanda da yazılarını Bi'Kuble'de paylaşıyor.

Yorum Ekle

Yorum Yap