Bengüsu Özkaya ismini çoğu dinleyici sahne performansları ve özellikle son yıllarda Benimle Söyle yarışması ile duydu. Çocukluğundan beri müzik üzerine eğitimler alan ve bu bağlamda kendi şarkılarını da yapmaya başlayan Özkaya, Alternatif Rock tınılı kendi eseri ilk teklisi “Duramam”ı GTR etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Özkaya ile Bi’Kuble için; müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Duramam’a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda müzik eğitimleriniz size müziksel anlamda neler kattı?
-Bizim tarzımızda müzik yapan aslında küçük bir kitle var, dolayısıyla konser verilecek, insanlarla iletişime geçilecek yerler de sınırlı oluyor ister istemez. Teenage’iz o zaman tabii! (gülüyor) Hemen bir grup kurduk arkadaşlarla. Şimdi Metal müzik yapıyorsunuz; orta dünyaya -Middle Earth- da ilgisi var bizim güruhun, ona göre grup isimleri falan seçiliyor tabii, arada Teenage’liğin verdiği alevlenmeler de oluyor… Çalıştık çabaladık ve 2005 yılında Taksim’de eskisen Alman Bira Evi’nin olduğu yer “Dorock Heavy Metal Club”ta sahne aldık. Zamanla bu sahneler haftalık programlara dönüştü… Çevresel faktörler, aile baskısı, okul vs. derken ekip çok değişti zamanla tabii… Ama sahneler bitmedi. Baktım olmuyor habire ekip değişiyor! (gülüyor) Böylece “BANG!” projesini hayata geçirdim, ağırlıkla heavy metal çalan bir cover projesi oldu. Zaten kısmen benim şahsi projem gibi bir şey oldu BANG! lakabım çünkü -ki hala öyle! (gülüyor)- Ben hiçbir zaman tam zamanlı konservatuvar eğitimi alamadım, daha çok önemli öğretmenlerin eğitimlerini aldım. O da Devlet sanatçısı ünvanına sahip olan Dedem Ali Bayraktar’dan kaynaklı oldu. İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda hafta sonları Obua üstadı Naci Türkay öğretmenim den dersler alıyordum. Ağlaya zırlaya gidiyordum tabii, çocuktum çünkü… -10/11/12 yaşlarımda 3 yıl- Sonra usta müzisyen Kamil Özler ile tanıştım, oğlu mahalleden arkadaşımdı… Onlara ne zaman gitsem Kamil amcayı izlerdim: sorardım, kitaplarını okurdum, disiplinini izlerdim, orkestrasyon yazımlarına dikkat ederdim, saatlerce muhabbetlerimiz olurdu. Özetlemek gerekirse; disiplin! İlk öğretilen şey disiplin gerisini zaten getiriyorsunuz. Sahnede müzisyen ve enstrüman takibi yapmanız icap ediyor tarz açısından, highnote-komplike sololar ve enstrüman partisyonları olabiliyor, bunları takip etmelisiniz. Çünkü bu tarzda sahnede hata yaparsanız pek geri dönüşünüz olmuyor ve başta da dediğim gibi küçük bir dinleyici kitlesi var, emin olun %95’i dinlediği müziğe hakim. Muhakkak ya bir enstrüman çalan ya da vokallik yapan insanlarla karşı karşıyasınız hata pek affedilir bir şey değil bizim tarzda. Benim eğitim geçmişim çok az hataya yer verdi. Ne demiş Orhan baba “Hatasız kul olmaz!”

Benimle Söyle yarışmasına katılmaya nasıl karar verdiniz ve buradaki tecrübelerinizi nasıl özetlersiniz?
-Ben veteriner kliniğinde çalışıyorum aynı zamanda… Bir gün klinikte otururken can sıkıntısından “Kabul edilirsem aksiyon olur!” diyerek başvuru formumunu doldurdum. Kabul de edildim! Profesyonel sahne hazırlığı, ekip koordinasyonu, çekim hazırlıkları… Yani bir sette ne yaşanıyorsa ilk kez görüyorum dolayısıyla orası muazzam bir tecrübe oldu bana bu konuda, işin arka planını gördüm. İlk kez profesyonel bir orkestrayla çalıyorsunuz işin ehli insanlarla temastasınız ve daha da korkuncu -ben korktum ilk etapta- sizi dinleyen insanların ve puanlayacak olanların içinde ülkenin müzik otoriteleri var… Bu büyük bir şey. 100 kişi var önünde senin hatanı arayan, memnun etmen, sesinle büyülemen gereken. Hayatta herkesi memnun edemezsin. Ama ettim. Bu da tabii yukarıda söylediğim gibi tamamen disiplinle alakalı. 100 jüri ayağa kalkınca bir gecede ikinci kez yarışmanın seyri değişti tabii… Bu da büyük bir gurur. Ama bu yarışmanın bana en büyük getirirleri Sevgili Mine Mucur ve Nebi Birgi oldu. İyi ki bu aksiyona girmişim!

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Duramam’ın oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemeyi birlikte üstlendiğiniz Ozan Mustafa Tuncal ile yollarınız nasıl kesişti?
-Pandemi… Herkes evde oturuyor, moraller bozuk, haberler kötü… Nebi’yle konuştum “Madem oturuyoruz, ben bir şeyler yapmak istiyorum. Konser yok, modlar düşük…” Sevgili Nebi biraz hiperaktiftir hemen bir rota çizdi; bu böyle yapılır bu şöyle yapılır fırt fırt! (gülüyor) Çalışmalara başladık. Nebi ön ayak oldu aslında. Çok da güzel oldu.
“Duramam” dört şarkılık bir hikaye. Kadın-erkek hatta cinsel yönelimi bile ayırt etmeksizin yazdığım genel bir manipülasyon hikayesinin giriş kısmını dinlediniz sadece. Yaşanmış ve hala bazı insanların hayatında yaşanmaya devam eden ve maalesef edecek olan bir hikaye yazdım. Dört şarkıda bunu en doğru şekilde izah etmem gerekti ama sonu pek bildiklerimiz üzerine tahmin edilen gibi bitmeyecek. Ozan’la zaten BANG! ekibinde birlikte çalışyorduk, tabii ki Dorock Heavy Metal Club’ta tanıştık ve arkadaş olduk. Şimdi bu işi yaparken en az hasarla varmaya çalışıyorsunuz gideceğiniz yere. Normalde çoğunluk bir gitaristle bu yola çıkar başta ben de öyle yaptım ama çalıştığınız insanın önce size inanması ve disiplinli çalışması lazım. İlk tercihim büyük bir fiyaskoydu gerçekten. Ama her şerde bir hayır vardır ya işte o hayır Ozan oldu. Ozan a gittim “Abi şarkı bu” dedim. Gittim bir kahve koydum, geldiğimde alt yapıları hazırdı. Artık nasıl hırslandıysak üç saatte birlikte altından girip üstünden çıktık. Başı böyle olsun, buraya bir florrtom, buraya bir solo, çıkışı böyle olsun derken şarkı bitti. Nebi ile birlikte son dokunuşları yaptık. Aklın aşkın önüne geçtiği bir hikayenin girişini dinliyorsunuz şu anda.

GTR Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?
-Nebi Birgi! (gülüyor) Aslında sadece böyle özetlemem lazım ama biraz daha açayım; dediğim gibi küçük bir güruh, icracı kitlesinden tutun dinleyici kitlesine kadar. Ben rock-metal müziğin insanların aklındaki o yer etmiş yapış yapış olan o olumsuz olgusunu, o oldschool düşünce yapısını biraz daha güncellemek istedim ve belki de bunun öncülüğünde ilk adımı attım. Bunu yaparken Rock-Metal müziğin kemikleşmiş prodüksiyon ve prodüktörleriyle çalışmak istemedim. Çünkü fanustan çıkmanız için fanusu kırmayı istemeniz gerekir. GTR’nin portföyünde böyle bi adım atılmamış ve yelpaze genişti. Nebi de en doğru yer orası diyerek yol gösterince GTR ile çalışmak hem onları hem bizi heyecanlandıracaktı. Bence en doğrusunu da yaptım. Kırdım o fanusu oh be! (gülüyor)

Duramam ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-İstatistikler…. İlk 24 saat dolmadan dijital platform listelerinde ilk 5’ten giriş yaptık. Yaptık diyorum çünkü bu bir ekip işi. Herkesin emeği çok büyük. Çok değerli. Hiçbir zaman hiçbir övgüyü, eleştiriyi kendi adıma almadım, almam da. Olumsuz bir şey söylenmedi. Sadece en başından beri tahmin ettiğim 2 soruyla karşılaştım; “Neden tarzın firmalarıyla değil de GTR ile çalıştın?” “Neden tarzın menajerleriyle değil de Vega Ajans’la Ahmet Berksoy’la çalışıyorsun?” Yaptıklarımız ve yaşadıklarımıza bakarak buradan da cevap vereyim;” Hiçbir şey iki kez aynı şekilde gerçekleşmez ve bu sebepten ötürü biraz ters köşe yaptım; işe de yaradı, size de tavsiye ederim! (gülüyor)
Klibi birlikte yönettiğiniz Celal Turgut ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Celal, iyi bir yönetmenden ziyade iyi bir insan. Ortak bir arkadaşımız vasıtasıyla telefonda tanıştık ve Milas’tan kalkıp Çınarcık’a geldi. Klibin storyboardlarını ben hazırladım zaten, benim evimde çekim yapılacaktı, hikaye belliydi. Storyboardlarda yer almayan ve tamamen sürpriz olan sahne kedim Ponpon’un çekim esnasında kucağıma gelmek istemesi oldu. Celal: “Ponpon da oynacayak klipte” dedi. Klipte gördüğünüz her detay sonraki üç şarkının spoiler’ını veriyor aslında. Diğer üç klipte de Celal Turgut’un imzasını göreceksiniz.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Rock ve Metal müzik kendi içinde ağaç gibi yukarıya doğru dallanıp budaklanan bir müzik türü aslında. Zamanla güncellenen soundlar oluyor; bir yere takılıp kalmamak, tarzda fanatikleşmemek lazım. Evrensellik önemli, pencereden bakmak yetmiyor günümüzde kapıyı açıp dışarı çıkmak lazım geliyor artık çünkü meraklı ve üretken bir nesil geliyor arkadan. E onlar sizin sizin dinleyici kitleniz olacaksa ufku genişletmek lazım. Biz Alternatif Rock ve Metal soundunu harmanlayarak bu işi ilk etapta %100 Türkçe yaparak hisleri elimizden geldiğince doğru aktararak yapmayı hedefledik ve yapıyoruz. Anlatılmak istenenin özünün kaybolmayacağı sertlikte, çekilen kliplerle duyguyu ve düşünceyi pekiştirerek aktarım sağlamaya çalışıyoruz.
Duramam’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Tabii ki var. Dediğim gibi 4 şarkılık bir hikaye ve siz sadece manipülatif olan başını dinlediniz ve izlediniz. Daha neler olacak neler! Ama söz, çok bekletmeyeceğiz.
Bengüsu Özkaya’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Duramam”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle