Röportajlar

İlk teklisi “Hayat”ı dinleyicilerle buluşturan Seher Çelik ile bir röportaj…

Seher Çelik… Müziğin eğitiminden gelen ve hem eğitimci, icracı, besteci kişiliğiyle de bilinen Çelik, bunca zaman içinde biriktirdiği tecrübe sonrasında, Şehrazat eseri olan ilk teklisi “Hayat”ı DMC etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Çelik ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Hayat’a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?

-Lisans, yüksek lisans ve doktora öğrenimim devam ederken, profesyonel iş yaşamıma Haliç Üniversitesi Konservatuvarı’nda akademisyen olarak başlamıştım. Burada 7 yıl boyunca repertuvar ve şan dersleri verdim. Ardından Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi / Tiyatro Bölümü’nde Öğretim Görevlisi olarak şan eğitmenliğine başladım. Bu sırada Yeditepe Üniversitesi’nde Dünya Müzikleri Topluluğu’nu kurdum. Daha sonra kulüp olmasını sağladığım bu topluluğun halen şefi ve genel sanat yönetmeni olarak görevimi sürdürüyorum. 2016 yılında göreve başladığım T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı / İstanbul Devlet THM Korosu’nda, Ses Sanatçısı olarak görevime devam ediyorum. Konservatuvar eğitimi mühim tabii ama Türk müziği daha çok sahada öğrenilecek bir tarz. Okulda öğrendiğiniz bilgiler yetmez. Hayatın içine karışıp, sahadan beslenmeniz gerekir. Hayat’a değmeyen hiçbir sistem benden geçmez. Ben daima saha anlayışında bir akademisyen oldum. Sahnede solfej yapmıyoruz öyle değil mi? Eğitim, mevzuların bilimsel arka planını anlamak ve bu perspektiften bakabilmek adına çok önemli. Ama söz konusu performans olunca işler değişiyor. İnsan ruhunu besleyen müziktir. Eğer gönüllere giremiyorsanız aldığınız eğitimin bir tesiri yoktur. Bunu bir eğitimci olarak söylüyorum. Burada asıl dikkati çekmek istediğim nokta, sahayı sınıf sayma, bir uzmanlığı kendi sahasında öğrenme eğitiminin önemine vurgu yapmaktır. Tabii ki profesyonel bir anlayışla. Ama sahada! Yaşayarak…

Profesyonel bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda Hayat’ın oluşum süreci nasıl gelişti? Eserin sahibi Şehrazat ile yollarınız nasıl kesişti? 

-Şehrazat şarkılarından çok etkileniyorum. Hayata karşı o dik duruşu, müdanasızlığı, dünyasını yansıtan duygu yüklü söz ve melodileriyle her zaman hayranlık beslediğim bir sanatçıydı Şehrazat. Herkesin hayalidir bir Şehrazat şarkısı yorumlamak. Benim ki de öyleydi. Çok değerli ağabeyim Nurcan Sabur vesilesiyle kendisiyle tanıştım. Uzun yıllardır profesyonel bir tekli proje yapmak istiyordum. Siyahı, beyazı, grisiyle yaşamın tüm renklerini kapsayan bir şarkıydı aradığım. Ben bir aşk öyküsünden ziyade, hayatı anlatan bir şarkı arıyordum. Şehrazat Hanım’ı ilk ziyaretimde dinlediğim ilk şarkı “Hayat”tı. Herkesin içinde kendi hikayesini bulabileceği bir şarkıydı “Hayat”. Mücadele ruhunu anlatıyordu. Bu yüzden Hayat’tan çok etkilendim ve onu seçtim. Şarkımız, hayattan alacaklı olan ve zorluklar karşısında yılmadan yorulanların öyküsünü anlatıyor. Şehrazat gibi bir duayenin şarkısını yorumlamak büyük gururdu. Üstelik şarkının yükü de ağırdı. Hayatı anlatıyorsunuz. Bu kolay bir şey değil. Hele ki Şehrazat gibi bir değerin şarkısını taşıyabilmek hiç kolay değil! 

Hayat’ın klibinin oluşum süreci nasıl gelişti?

-Klibimizin yönetmen koltuğunda Ecem Gündoğdu oturuyor. Görüntü yönetmenliğini Veli Kuzlu’nun üstlendiği klipte sürrealist teknikler ve imgeler kullanıldı. Çekimler SVC Stüdyoları’nda gerçekleşti ve 10 saat sürdü. 35 kişilik bir ekibin eşlik ettiği klibimizin yapımını Sun Film Production üstlendi. Hayatın içindeki karmaşayı bilinçaltımıza göre resimleştirdik ve sürreal bi anlayışla aktarmaya çalıştık. Tüm bunlar 4 farklı setupta işlendi. Görseller ışık oyunlarıyla zenginleştirildi… 

-Düzenlemenizi üstlenen Erhan Bayrak ile yollarınız nasıl kesişti?

-Şarkımızın düzenlemesi aynı zamanda prodüktörüm olan sevgili Erhan Bayrak’a ait. Beni tanıyan herkes bilir. Uzun yıllardır onunla çalışmayı hayal ediyordum. Sonunda öyle bir şarkıda buluştuk ki, adeta bir sanat eseri çıkardı ortaya! İtiraf etmeliyim ki, bazen yalnızca şarkının playback’ini dinliyorum! Erhan Bayrak, titizliği ve disipliniyle bilinen değerli bir müzik insanı. Bu nedenle de stüdyo aşaması uzun solukluydu. Son derece titiz bir anlayışla yönetilen projemizde başta Cihan Okan, Erdem Sökmen, Ercüment Vural ve Aylin Alaz Bayrak olmak üzere, birbirinden değerli müzisyenler yer alıyordu. Bayrak Records bir okul. Uzun yıllar eğitim alanında çalışmış olsam da, burada bilmediklerimle karşılaştım. Çok verimli ve keyifli bir yolculuktu.  

DMC ile yollarınız nasıl kesişti?

-DMC, bünyesinde çok sayıda değerli sanatçıyı barındıran özel bir yapı. O nedenle de DMC gibi bir yapım şirketiyle çalışmak, hemen her şarkıcının hayalidir. Samsun Demir, emeğe çok değer veren ve saygı duyan bir insan. Verilen emekler karşısında etkilenerek çalışmaya destek olmak istedi ve pek çok katkı sağladı. Benim için unutulmaz bir süreçti. DMC çatısı altısında yer almaktan gurur duyuyorum. 

Hayat ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız? 

-Hayat, beklentimin çok üzerinde bir ilgi gördü. Başta Ajda Pekkan ve Nilüfer gibi duayen sanatçılar olmak üzere, birbirinden kıymetli pek çok sanatçının şarkımıza gösterdiği ilgi son derece gurur vericiydi. Hayat’ı ticari bir kaygıyla yapmadık. Amacımız ‘iyi müzik yapma’ anlayışına hizmet etmekti. “İnsanı silkeleyen ve sağlamlaştıran bir şarkı” tarzındaki yorumlara çok rastlıyorum…

Hayat’tan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Yapmak istediğim pek çok proje var. Ama bir sonraki projede sürpriz bir cover düşünüyoruz. 

Seher Çelik’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Hayat”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.