Röportajlar

İlk teklisi “Hikayem Çok”u dinleyicilerle buluşturan Anıl Bayraktar ile bir röportaj…

Anıl Bayraktar… Çocukluğundan beri müzikle ilgili olan, bu bağlamda hem sahne önünde hem de sahne arkasında çalışan, müziğin eğitiminden gelen ve kendi şarkılarını yapmaya başlayan Bayraktar, alternatif tınıları takip ettiği ilk teklisi “Hikayem Çok”u geçtiğimiz günlerde Sony Music Türkiye etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Bayraktar ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve yeni çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Hikayem Çok’a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda Müzik Teknolojileri eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı? 

-Müzik yolculuğum ortaokul yıllarına dayanıyor o dönemler ailemin yardımıyla aldığım bir gitarla başladı diyebilirim. Sonrasında lise yıllarında kurduğumuz bir müzik grubu oldu onlarla çeşitli konserlere, yarışmalara katıldık. Lise sonrasında ise İstanbul Üniversitesi-Gazetecilik bölümüne başladım yaklaşık 3 sene müzik yapmadığım bir dönem oldu. Daha sonrasında tekrar müziğe dönme kararı aldım. Bu karar ile birlikte de çeşitli müzik gruplarında roadie, gitar teknisyeni olarak çalıştım. 2017 yılında kendi bestelerimi yapmaya başladım. Evdeki ufak çaplı stüdyomda demolarımı kaydettim. Bu süre zarfında gazetecilik bölümünü bırakıp Yıldız Teknik Üniversitesi-Müzik Teknolojileri bölümüne hazırlandım. 2018 senesinde bu okula başladım. Elbette bölümün bana kattığı çok fazla şey oldu. Bu benim ilk aldığım müzik eğitimi diyebilirim. Daha önceki dönemlerde biraz kendi çabalarımla, izleyerek, dinleyerek ilerlemişti müzikal yolculuğum. Hocalarımdan ve okuldaki sıra arkadaşlarımdan çok fazla konuda faydalandım. Bakış açımın değişmesine büyük yardımları oldu. Yaklaşık 5-6 ay önce de Sony Music Türkiye ile yollarımız kesişti. Demo olan şarkılarımı artık daha profesyonel ortamda kaydetme imkanı buldum. Hikayem Çok da bu şekilde yayınlandı diyebilirim.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda Hikayem Çok’un oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemenizi üstlenen Çağahan Öztürk ve prodüksiyonu üstlenen Mert Medeni ile yollarınız nasıl kesişti? Sony Music Türkiye ile yollarınız nasıl kesişti?

-Tekliden ziyade kendi bestelerimi yayınlama isteği uzun süredir olan bir durumdu. Bahsettiğim gibi 2017’den beri besteler yapan biriyim, kıyıda, köşede 30’un üzerinde bana ait şarkı bulunuyor. Bunları bir şekilde kaydedip çevremdeki insanlara dinletip, yorumlarını alıyordum. Çağahan’da bunlardan biri. Çağahan ile Yüzyüzeyken Konuşuruz’da birlikte çalışıyoruz teknik ekip olarak. Yollarımız o şekilde kesişti. Şarkılarımı ona dinlettiğim zaman “Birlikte bir şeyler yapalım!” dedik. Ben şarkılarımı ona gönderdim o da düzenleme işine girişti, süreç içerisinde de sürekli irtibat halinde olduk. Çağahan düzenlemenin yanı sıra Mert Medeni ile birlikte prodüktörlüğü de üstlendi. Mert Medeni ile yollarımız da aslında Yüzyüzeyken Konuşuruz üzerinden kesişti. Aynı ekipte çalışıyorduk tıpkı Çağahan gibi. Onun deneyimine ve önerilerine sonsuz güvendiğim için birlikte çalıştık. Söz ve müziği bana ait olsa da kolektif bir çalışmanın ürünü oldu bu şarkı. Hikayem Çok’un ortaya çıkışı teknik açıdan böyle. Fakat şarkının hikayesi açısından anlatılacak elbette pek çok şey var. İlk bakışta bir “aşk şarkısı” izlenimi bıraksa da insanlar nezdinde pek öyle değil. Geçmişime, yaşadıklarıma, aramızda olan olmayan herkese bir saygı duruşu bir nevi. Bu sebeple çıkış şarkısı olarak seçtim. Bir yola girdim ve bu bir başlangıç dilim döndüğünce hikayelerimi anlatmaya devam edeceğim. Hikayem Çok ilk adım aslında. Sony Music Türkiye ile yollarımız menajerim Hakan Yalçın sayesinde kesişti. Çevremde şarkılarımı dinlettiğim insanlardan biri de o olmuştu. Bunların bir şekilde yayınlanması gerektiğini ve ön ayak olacağını söyledi. Bir takım görüşmeler sonucu da Sony ile anlaştık.  

Hikayem Çok ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Şu ana kadar açık söylemek gerekirse olumsuz bir eleştiri henüz almadım. Çevremdeki ve tanımadığım insanlardan büyük destekler söz konusu oldu. Herkes şarkıyı beğendiğini ve devamını beklediğini ifade etti. Önerileri olanlar da onları iletti. Bu insanı sevindiren bir durum. Bu vesileyle de herkese buradan da teşekkür etmek isterim. 

Hikayem Çok’a Haydar Taştan yönetiminde çektiğiniz klibin oluşum süreci nasıl gelişti? Kendisiyle yollarınız nasıl kesişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Haydar benim eski ev arkadaşım, aynı zamanda da en yakın arkadaşlarımdan biri. Kendisi aynı zamanda yönetmen olduğu için şarkı, şarkının hissiyatı, sözleri, benim iç dünyam gibi durumları ona açıkladım. O da bu şekilde bir öneri ile geldi. Yakın arkadaşım olduğu için hislerimiz de bir nevi ortaklaştı. O sebeple çok fazla zorlanmadık. İkimizin de şarkıdan ve klipten beklentilerimiz aşağı yukarı aynıydı ve bu şekilde bir ürün çıktı ortaya. Özellikle no name isimler çıkış şarkılarının kliplerinde kendilerini fazlaca gösterirler, biz bunu çok tercih etmedik. Biraz daha işin hikayesine odaklandık. Klip ile ilgili dönüşlerimiz de aslında şarkıyla paralellik içindeydi. Çoğu kişi “Bu şarkıya zaten böyle bir klip çekilirdi!” gibi yorumlarda bulundu. Bizim de içimize sinen güzel bir çalışma oldu diyebilirim. 

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Geldik en zor soruya. Bir şeyleri tanımlama konusunda hep zorlanmışımdır şimdiye kadar bu hele kendi müziğimse daha da zor oluyor. Çok büyük cümleler kurmaktan da hep çekinmişimdir ama sanata bakış açımla yaptığım müzik biraz örtüşüyor. Basit olanın, gündelik olanın edebiyatını hep sevmişimdir. Müziğimde de gerek sözler gerekse melodik açıdan hep bunu tercih ettim. Bir şeyler anlatma kaygısı kendimi bildim bileli içimde olan bir durum. Bir ifade biçimi olarak da müziği seçtim diyebilirim. Kendi hikayemi, toplumun hikayesini, “göz ardı edilenler”in hikayesini görünür kılmayı kendime biraz düstur edindim. Müziğimde de bunu kullanıyorum. Bir şair değilim ama o titizlikle yaklaşıyorum çalışmalarıma. Tür itibariyle ise çok tanımlayamıyorum fakat indie-pop, synth-pop, özetle alternatif bir müzik diyebilirim.

Hikayem Çok’tan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Temmuz ayında ikinci tekliyi yayınlamayı düşünüyorum. Daha sonrasında da bir albüm gelecek gibi duruyor. Şu an onların da hazırlıklarını yapıyoruz bir yandan. Dediğim gibi Hikayem Çok müzik yolculuğumun bir başlangıcıydı. Devamı da elbette gelecek. Bu bir “merhaba” oldu benim için, herkes ile bu şekilde selamlaştım. Tanışma sürecimiz de biraz uzun sürecek! (gülüyor)

Anıl Bayraktar’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Hikayem Çok”u tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.