Röportajlar

İlk teklisi “Kimse Bilemedi”yi dinleyicilerle buluşturan Pınar Hatipoğlu ile bir röportaj…

Pınar Hatipoğlu… Sanatın pek çok alanında, müzikten tiyatroya pek çok başarılı çalışmada yer alan Hatipoğlu, zaman içindeki çalışmaları içerisine bir ilk tekliyi ekledi ve kendi eseri “Kimse Bilemedi”yi GR8 Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Hatipoğlu ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Kimse Bilemedi’ye kadar olan müzik yolculuğunda neler yaptınız? Bu bağlamda konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?

-Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Opera Anasanat Dalı Müzikal bölümünde üç yıl (bölüm kapanmıştı) ve Tiyatro Anasanat Dalı’nda iki yıl (ön lisans) eğitim gördüm. Mimar Sinan, konservatuvarların incisidir, çok kıymetli, yetkin hocaların; ustaların elinden geçmiş oluyorsunuz; ki bu büyük hediye, sadece sanat değil yaşamı da ince ince oya gibi işleyerek öğretiyorlar. Müthiş beyinlerin ve yeteneklerin dans ettiği büyülü bir balodur konservatuvar ve okurken yıllarınız sürekli içinizden “Ne kadar şanslıyım!” diye şükrederek geçer. Hikaye konservatuvarda başlamış gibi gözükse de aslında çocukluğumdan beri hep şarkı söyledim. Kendimi hayat içinde ifade ediş yolum bu sanırım, ve bir de şanslıydım. Çünkü yolum en iyi en güzel yürekli müzisyenlerle başladı ve devam etti. Kendi orkestramla ülkemize en şahane yerlerinde programlar yaptık. Uluslararası festivallerde ülkemizi gururla ve heyacanla temsil ettik. Daha sonra sevilen kıymetli sanatçılarla back vokal yıllarım başladı ki, bu benim için çok yönden öğretici olduğu kadar bol seyahatli bol ama dopdolu lakırtılı, müziğin kalitesiyle baş döndürücü bir serüvene dönüştü. Dün bunlar olurken Darüşşafaka ve ENKA okullarındaki öğretmenlik yıllarım ise bambaşka bir deneyimdi. 

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Kimse Bilemedi’nin oluşum süreci nasıl gelişti?

-Kimse Bilemedi bir “aşka derbeder olma” hali değil aslında. Kendi halime ve kişiler arasındaki yalnızlığımızı anlatma ihtiyacı sonucu şarkılarımla söylemek istediklerim var. İlk gönlümden geçen “Kimse Bilemedi” idi.

Düzenlemenizi üstlenen Burak Özbilen ve firmanız GR8 Yapım ile yollarınız nasıl kesişti?

-Burak Özbilen benim dostum. Öncelikli sıfatı bu benim için. Müzisyenliği ise tartışılmaz. Kendisi orkestrası ile müthiş sahnelere imza atan bir adamken aranjörlüğü ile de büyülüyor artık. Onu bunca yakından tanımama vesile olan Burak Özbilen’in şirketi GR8 Yapım’ın sanatçılarından Ersen Köse’ye büyük bir teşekkürü borç bilirim. Burak birlikte çalıştığı insanları doğru enerji ile motive eden ve harekete geçiren ne yapacağını çok iyi bilen bir profesyonel. İyi ki var. İyi ki onu tanıyorum…

Kimse Bilemedi ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Tanıdıklarım ve tanımadıklarımdan aldığım geri bildirimler pozitif ve heyecan verici. Sanırım şarkım insanların kalbine dokundu. Ne mutlu bana.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Sözün büyü olduğuna inanıyorum. Benim şarkımda melankolik amma, keder içinde mühürlenmiş bir çıkmazdan çok empatik seviyeden gelen duygu durum hallerini anlatmak daha evla benim için. Müziğe gelince içimdeki bahçe çiçek çiçek; yarın bir alaturka şarkıyla, öbür gün latin bir aranjeyle beni dinleyebilirsiniz. Çünkü müzik güzelse güzeldir.

Bununla birlikte müzikallerde de yer aldınız. Bu bağlamda edindiğiniz çok yönlü sanatsal bakış açısını kendi gözünüzden nasıl tanımlarsınız?

-Müzikalller benim gözbebeğim. 6 yaşımdan itibaren beni bale ve tiyatro ile müzikallerle tanıştıran, içimdeki ateşi görebilen canım anneme ne kadar teşekkür etsem azdır. O vizyon sahibi zarif bir Cumhuriyet bilim kadınıdır. Böyle de şanslıyım işte. Müthiş bir bedene ve sisteme sahibiz, ve tüm amaç anlamlandırıp ifade edebilmek, müzikaller ise bu ifade edişi gümüşten harika bir tepsi sunuyor. Diyor ki “Makineyi çalıştır.” Her yönüyle… Sevgili Nedim Saban’ın tiyatrosu Tiyatro Kare’nin sahnelediği “Fosforlu” müzikali, canım Ayça Varlıer ve diğer kıymetli oyuncu arkadaşlarımla güzel bir düş görmemize vesile oldu. Şehir şehir gezip dans ettik, şarkılar söyledik, güldük, hüzünlendik. Müthişti. Tam tüm Türkiye turnesi yapmaya hazır olduğumuzda ne yazık ki pandemi erteledi bizi. İnşallah tüm şu zor günleri bir an evvel atlattıktan sonra bomba gibi döneceğiz.

Kimse Bilemedi’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Şarkılarım, projelerim ve anlatmak istediklerim var, kendimi ifade ediş için en güzel yaşımdayım. Kendimize doğru gözlerle bakıp, tanımaya başlayabilmemiz için yaşlanmamız gerektiği gerçekmiş meğer. Sesimin kırklık tınısını seviyorum. Duygularımı, bedeni, değişen ve gelişen düşünce sistemimi de. Kendine bakacak cesaretin varsa ve yüzleşmeye hazırsan gerisi pırıl pırıl. Yine pandemi sebebiyle duraklatmak zorunda kaldığımız şarkılarını benim seslendiğim sevgili Doğan Adnan Dileroğlu’nun yazdığı ve ışık saçan dostum Meral Asiltürk ile beraber oynadıkları “Aşk Dediğin” isimli kabaremizin bir an evvel yine seyircisi ile buluşmasını yine gönülden diliyorum. Farklı renklerdeki şarkılarımı sizlere sunmayı ümit ediyorum ve özellikle hem tanıdığım dünya tatlısı sanatçı dostlarımı şenlendireceğim ve henüz tanışmadığım meslektaşlarımla birlikte müzikle aşkla tanış olabileceğimiz bir program hazırlıyorum. Dilerim her şey hepimiz için kolaylıkla ve neşeyle olsun. 

Pınar Hatipoğlu’na bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Kimse Bilemedi”yi tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.