Ecem İlhan… Çocuk yaşlardan beri içindeki müzik tutkusuyla ilerleyen ve bu bağlamda hem doğup büyüdüğü şehir Ankara’da sahne önünde var olan hem de müziğin mutfağında çalışmaya başlayan İlhan, Milha isimli solo projesini yine başarılı bir müzisyen olan arkadaşı Deniz Kabu’nun prodüktörlüğünde BBI Music Co. etiketli kendi eseri bir ilk tekli ile başlattı : Like Me (Hayat Böyle)… Ecem İlhan ve Deniz Kabu ile Bi’Kuble için, müzik yolculuklarını, Like Me (Kural Böyle)’yi, geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle “Like Me (Kural Böyle)”ye kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
Ecem : Müziğe başladığım yaşları aslında net olarak hatırlamıyorum. Müzik hayatımda hep vardı. Henüz konuşamıyorken bile evde ailemle org, vurmalı, tef vs gibi müzik aletleriyle saatlerce oynadığımızı ve hafta sonları ailem evdeyken oturup evdeki CD’leri tek tek takıp dinlediğimizi hatırlıyorum. İlkokula başlamadan önce Kral TV’deki sanatçıların şarkılarını ezberler, evde kendi kendime sürekli söylermişim. Okula başladıktan sonra yabancı dilimin gelişmesiyle MTV, VH1, Number 1, Dream TV gibi kanallara okuldan sonra koşarak açıp, kanalize olmuş bir şekilde pek çok tarzda şarkılar dinler ezberler ve evde ayna karşısında söylemeye başlardım. İlkokul 1’de piyanoya ailemin beni yazdırmalarıyla birlikte profesyonel anlamda müziğe ilk adımı atmış oldum sanırım. 4. sınıfta rock müziğe olan yoğun ilgim beni gitar çalmaya teşvik etti. Basit akorlara basmayı öğrenir öğrenmez hemen kendi bestelerimi oluşturmaya başladım. Henüz orta okuldayken konserler vermeye başlamıştım bile, bir TV kanalının program yayını için teklif aldığımı bile hatırlıyorum! (gülüyor) Lise yıllarımda metal müziğe olan ilgimin artmasıyla yakın kız arkadaşım Deniz ile 80’s Babies adında Glam Metal grubu kurduk ve bu grupla Ankara’da sahneler almaya başladık. Bu sırada TED Ankara Koleji’nde yer alan çok sesli koroda Soprano olarak çeşitli müzikallerde ve büyük çaplı konserlerde yer aldım. Bilkent Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra 9 yaşımda bana gitar çalmayı öğreten hocamdan 20 seneye aşkın Blues/Jazz/RocknRoll cover grubu Little Big Band’e vokal olmak için teklif aldım ve yine Ankara’da çeşitli gözde mekanlarda bu grupla sahneler aldım. Daha sonra İstanbul’a taşındım. Burada ayaklarımın üstünde durabilmek için ofislerde, kurumsal şirketlerde birkaç sene çalıştım. Bu esnada kazandığım parayla çeşitli müzik prodüktörlüğü dersleri aldım ve evde kendi müziğimi hem analog hem dijital olarak kayda almaya başlayıp besteler oluşturmaya devam ettim. Bu adımlar beni bu sektörde mix üzerine olan ilgimi ve bilgimi de oldukça arttırdı. Zamanla parçalarımın söz-müzik ve prodüksiyonları tamamlanmaya başladım ancak tek bir dokunuş eksik kaldı, o da Deniz Kabu!
Deniz : Müzik yolculuğum 2002’de henüz ben 12 yaşındayken babamin bana basit bir klasik gitar almasıyla başladı. Gitarı çok fazla elime almıyordum, arada bir çalmayı deniyordum. Can Ozan ile ilkokul 1’den beri (1997) yakın arkadaşız. Bir hafta sonumu bana kalmaya geldiğinde, gitarımı eline alıp Duman’ın yorumladığı Her Şeyi Yak’ı çalmaya başladı, bu oldukça hoşuma gitmişti ve bana da nasıl çalınacağını gösterdi. O günden sonra elim gitar tutmaya başladı diyebilirim. Bir süre klasik gitarla idare ettim ve bir gün Metallica’nin “Frantic” klibini izledim. Benim için orada işler biraz değişmeye başladı. 2004’de elektro gitar çalmaya başladım ve Can ile birlikte bir grup kurduk. 2010 yılına kadar Dorock Taksim, Kemancı gibi yerler de sahne aldık. Opeth, Lamb Of God, Dream Theater, Megadeth en çok çalmaktan keyif aldığım gruplardı. Daha sonra Dubstep’i keşfettim ve elektronik müzikle ilgilenmeye başladım. Bir sonraki adımım ise House müzik oldu. Zamanla da sound’um oturmaya başladı. BBC Radio One, Tomorrowland gibi yerlerde yaptığım işler, bazı popüler DJ’ler tarafindan çalınmaya başladı. 2019’da Solomun, Moskova’da Adrenaline Stadyumu’nda “In A Life” isimli parçamı çaldı. Bu durum kariyerime güzel bir etki getirdi. Elektronik müzik sürecim hala devam etmekte. Güzel projelerim yolda. Karantina sürecinde evde geçirdiğim zamanlar, üretmek açısından lehime işledi ve yeni şeyler denemeye de fırsat yarattı. Milha projesi de bunlardan biri. Trip-Hop ve R&B her zaman yapmak istediğim bir türdü. Ecem bu anlamda tam olarak aradığım bir vokal. Birlikte çok güzel bir enerji yakaladık. Bu yolculukta birlikte ürettiğimiz projeler bizi oldukça heyecanlandırıyor. Güzel işler bekliyor olacak hepimizi.


Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda Like Me (Kural Böyle)’nin oluşum süreci nasıl gelişti? Yollarınız nasıl kesişti?
Ecem: Prodüktörlük üstüne olan ilgimin yoğunlaşmasıyla soluğu Erekli-Tunç Stüdyosu’nda stajyer olarak çalışmaya başlarken buldum kendimi. Burada hem sektörel, hem ekipman, hem de mix üzerine bilgiler öğrendim. Aynı zamanda pek çok sanatçı ile arkadaş oldum, bunlardan biri Can Ozan. Kendisi aynı zamanda Deniz Kabu’nun çocukluk arkadaşıydı. Hem aile ziyareti hem de hava değişikliği olsun diye Can’la gittiğim Ankara yolculuğumda, ağabeyim Jey ile Deniz Kabu’nun yanlarında kalıyor idi, bizde eder gitmez yanlarına uğradık. Vardığımızda ev adeta kurumsal bir stüdyo ortamı gibiydi! (gülüyor) Ben dahil herkes bir köşede müziğini yapıyordu! Aylar önce alt yapısıyla uğraştığım ve sözlerini tamamladığım bir parçamın mix’i ile ilgili bir takım sorunlar yaşıyordum, bunun için Deniz’in yanına gittim ve yardım istedim ve aslında bakarsanız Deniz o kadar yoğundu ki, bu soruyu ona sorduğumu ertesi gün hatırladı ve sorunu çözmek için parçayı dinlemeye başladı. Ben o sırada Deniz’in yüz ifadesini gördüm ve ne yapacağımı şaşırdım! (gülüyor) Yani kitlenmiş bir şekilde dinliyordu ve başka hiçbir şey ile ilgilenmiyordu, son saniyesine kadar en ufak bir yorum yapmadan dinledi. Kulaklığını çıkardı ve elini uzattı : “Hayırlı olsun, bu parça bitmiş.. aradığım vokali buldum.. Bana bu parçayı gönder, gerisi bende!” İşte o parça “Like Me (Kural Böyle)”. Bu parçanın vokallerini ve alt yapısı için gereken kaliteye ulaşması için plug-inleri ve kayıtları oldukça uğraşı gerektiren süreçlerle tamamlamıştım ancak sözlerini yaklaşık tahminen 15 dakika süren bir ilham ile yazdım, temel melodilerini oluşturmam ve sesleri mix’lemem de aynı şekilde yarım günden fazla sürmedi, sadece genel ses dengesi konusunda epey uğraştım ve istediğim gibi olmadığı için Deniz’den yardım istedim, o ise soundu bambaşka yerlere taşıdı. İnanılmaz bir yetenek. Ertesi gün İstanbul’a dönmem gerekiyordu, ailemi gördükten sonra Deniz’in yanına tekrar uğradım, şarkıyı 1 gecede hiç uyumadan bitirdiğini söyledi. Açıp bana dinlettiğinde gerçekten tüylerim diken diken oldu. Nasıl bir uyum yakaladığımıza ikimizde inanamadık. Şarkı şu an o haliyle yayınlandı, hiç oynamadık.. o günlerin büyüsü var, tozu kalkmasın!
Deniz: Ecem’den şarkıyı alıp incelediğimde, parçanın alt yapısında yer verdiği sound’lar, kafamda hayal ettiğim şey için oldukça tatmin ediciydi. Sesini kullanma şekli, parçaya adeta Trip-Hop ruhu katıyordu. 1 gecede çalışma masamın üstüne ara ara sızıp, kalkarak bu projeyi tamamladım. Finalde ortaya çıkan ürünü birlikte dinlediğimizde, ikimizde bu işin devamında gelecek olan projelerle ilgili heyecanlanmaya başlamıştık.
BBI Music Co. ile yollarınız nasıl kesişti?
Ecem : Geçen sene Ankara’da sosyal medya üzerinde fotoğraflarıyla ilgimi geçen Anıl Yalçın ile tanışmamla başladı her şey. Kendisine Like Me’nin demosunu göndermemle, parçadan ve çalışma tekniğimizden etkilendiğini ve bizimle projenin görsel tarafıyla ilgili çalışmak istediğini söyledi. Bu yolculukla her birimizin cebinde sadece hayatta kalabilecek kadar parası varken, bir anda sağdan soldan gelen güzel geri dönüşlerle projede yer almak isteyen gönüllüler giderek artmaya başladı. Anıl BBI ile daha önce bir iş için bir araya gelip çalışmıştı. Parçamızı BBI’a dinletmişti. BBI’da aynı zamanda görüntü yönetmenliği yapan Berkay Öktem de bu proje için gönüllü olmak istemiş, Anıl bana bu haberi verince ben sevinçten hemen bir araya gelmek istediğimi dile getirdim. Daha sonrasında malum Like Me ile birlikte bir yolculuğa çıkmış olduk.
Like Me (Kural Böyle) ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Gayet olumlu dönüşler oldu bizim açımızdan. Yayınladığında “Spotify New Music Friday Türkiye” listesinde (ilk parçamız olmasına rağmen) yer aldı, bu bize güzel bir başlangıç motivasyonu oldu diyebiliriz. Bunun yanı sıra, Apple Music “Yeni Sanatçılar” listesinde 2 numarada yer aldık, Deezer ve diğer platformlarda da aynı şekilde listelerdeydik. Bunun haricinde dünyanın pek çok yerinden sosyal medya paylaşımları oldu. Henüz 24 saat dolmadan, telefonlarımız bazı radyo-televizyon ve basın mensupları tarafından çalmaya başladı. Bazı PR ekipleri tarafından destekler gelmeye başladı. Buradan hepsine çok ama çok teşekkür ederiz.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Electronic downtempo/trip-hop.
Like Me (Kural Böyle)’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Evet, tabii ki. Elimizde şimdiden yayınlanmayı bekleyen parçalar var. Çalışmalarımıza da tam gaz devam etmekteyiz.
Ecem İlhan ve Deniz Kabu’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Like Me (Kural Böyle)”yi tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle