Pelin Çelik… İçindeki müzik tutkusuyla okul yıllarından başlamak üzere eğitimler alan ve kurduğu gruplarla da sahne alan Çelik, kendi eseri-düzenlemesi olan Alternatif Rock tınılı ilk teklisi “Mimoza”yı geçtiğimiz günlerde dinleyicilerle buluşturdu. Çelik ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle “Mimoza”ya kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Müziğe 5 yaşımda piyano çalarak başladım. Saint-Joseph Fransız Lisesi’nde okurken şan ve gitar eğitimi aldım, arkadaşlarımla rock grupları kurduk. Bu gruplarla birçok yarışma ve festivalde sahne aldık. Sonrasında ben solo akustik konserler de vermeye başladım, 6 dilde şarkılar söyledim. Fransa, Almanya gibi farklı ülkelerde sokak müzisyenliği ve Şehir Hatları’nda vapur müzisyenliği yaptım. Müzisyenlik mesleğinin farklı yanlarını tanımaya, her halini yaşamaya çalıştım. Bir yandan da içimde hep kendime ait bir üretim ortaya koyma tutkusu vardı.
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Mimoza”nın oluşum süreci nasıl gelişti?
-Şarkı yazmadan önce de şiir ve kısa öyküler yazıyordum, bu alanda kazandığım ödüller vardı. Bana göre iyi bir şarkı önce iyi bir şiir olmalıdır. Bir hikaye anlatmalıdır. Ben de yaşadığım hikayelerden yola çıkarak hep bir şeyler yazıyor, o anda düşündüklerimi ve hissettiklerimi bir kenara not alıyordum. İçimde, kendime ait bir şarkı üretmemi söyleyen ses yükseldiği zaman artık onu susturmak ya da geciktirmekle büyük hata yapacağımı anladım. İcracı olmak yeterli gelmiyordu, söz ve beste yazarı olmak, deyim yerindeyse “yaratmak” istiyordum. Oturup aylarca yazdıklarımı gözden geçirdim, yeniden yazdım, düzenledim. Daha önce kaydettiğim melodileri dinledim, besteler yaptım. Çalışarak ilhamı çağırdım. Özellikle pandemi sürecinde eve kapanınca elime geçen zamanla şarkılarımın sayısını artırdım. Kayda değer bir sayıya ulaştıklarında da “Söyleyecek bu kadar çok şeyim, anlatmaya değer bulduğum bu kadar çok hikaye varken, bunları neden kendime saklayayım? Belki başkaları da benimle aynı duyguları/düşünceleri paylaşıyordur ve bu şarkılar onlara da ilham olur” diye düşündüm. Zaten hangi sanatı icra edersek edelim; boyalarla, sözcüklerle ya da notalarla olsun, bence sanatçı olmak, bir sanat eseri üretmek ve üretimi paylaşmak olarak iki ana temel üzerine kuruludur. Duygu ve düşüncelerimi müzik aracılığıyla insanlarla paylaşmaktan bağımsız bir üretim hiç düşünmedim. Bir tekli yayınlamak, bu konuda ilk adımı atmak anlamına geliyor.
Avrupa Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?
-Şarkılarımı paylaşmamda yanımda olacak doğru adresi uzun süre aradım, birçok kişi ve kurumla görüştüm, konuştum. Müzik sektöründe, yolun başındaki bir sanatçı olarak dikkatli davranmalısınız. Avrupa Müzik, Türkiye’deki sayılı önemli müzik şirketlerinden biri, benim de severek dinlediğim birçok değerli sanatçının dinleyiciye ulaşmasında emeği geçen bir yapı. Şarkım hakkında olumlu geri dönüş aldıktan sonra birlikte bir yola girdik. Hepimiz için hayırlısı olsun.
Mimoza ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-İlk tepki ve yorumlar çok güzel, çok şükür. Günlerdir tarifsiz duygular içindeyim. Desteklerini ve beğenilerini dile getiren, benimle paylaşan herkese çok teşekkür ederim.
Ayrıca düzenlemenizi de kendiniz üstlendiniz. Bu durum, size yapmak istedikleriniz bakımından özgür bir alan sağlıyor mu?
-Aslında, şarkımı en iyi tanıyan kişi olarak, bunun bir anlamda kaçınılmaz olması gerektiğini kısa bir süre önce öğrendim. Bu konuda ilk çalıştığım kişilerin yaptığı düzenleme, şarkımın doğasından çok uzaktı, kalabalık ve birbirinden bağımsız seslerle doluydu. Oysa şarkı sadece enstrümanlar eşliğinde hikayesini anlatmak istiyordu. Ayrıca eser sahibinin düzenleme sürecinden tamamen uzak tutulduğu bir tutum da profesyonelce değildi. Çalıştığınız kişiler, kaliteli bir iş ortaya koymayı umursamayıp yalnızca o işten alacakları parayı düşündüklerinde böyle oluyor. Ne mutlu ki karşımıza iş ahlakına sahip, iyi insanlar da çıkıyor. Bu zorlayıcı tecrübenin ardından, Bluenote / Jeremy Stüdyo ile birlikte çalıştık ve kısıtlı sürede çok güzel bir prodüksiyon süreci yürüttük. Her yerde bulunamayacak bir sağduyu ve kaliteli iş ortaya koyma tutumu ile her adım içime sindi ve şarkı bugünkü doğal haliyle ortaya çıktı. Özgür olmasaydım ve başta anlattığım gibi, kendi eserim üzerinde söz sahibi olan kişi bir başkası olsaydı, ortaya o kişinin dünyasına ait bir iş çıkardı ve bu benimkiyle uyumlu olmadığında beni mutsuz ederdi. Özgürlük bu sektörde belki her şeyden daha önemli. Müzik kariyerim boyunca bu özgürlüğü hiçbir zaman kaybetmeyeceğim adımları atacağım.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-İçinde hüzün taşısa bile her zaman umutla sonlanan, yaşayışın mucizesine ve gizemine duygularla cevap arayan rock baladları.
Mimoza’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-O kadar fazla ki. Sırada bekleyen çok şarkı var. Öncelikle, sıradaki şarkılarımda akustik müzik-rock müzik oranını değiştirerek ilerlemeyi hayal ediyorum. Detay vererek tüm sürprizleri bozmak istemem ancak farklı tarzları harmanlayan şarkılar da olacak. Yalnızca müzik alanında değil, edebiyat alanında da yazdığım öyküler, denemeler; çekmek istediğim belgeseller var. Hepsinin sırasının gelmesi için sabırsızlanıyorum. Bu yolculukta bana eşlik edecek herkesin keyif almasını diliyorum.
Pelin Çelik’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Mimoza”yı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle