Röportajlar

İlk teklisi “Saklı”yı dinleyicilerle buluşturan Gülçağ ile bir röportaj…

Gülçağ Konçe… Çok yönlü bir sanat insanı olan ve eğitimi doğrultusunda resim üzerine çalışmalara imza atarken, yoga alanıyla da ilgilenen ve en sonunda müziğe olan ilgisiyle beraber çalışmalara başlayarak kendi eseri ilk teklisi “Saklı”yı geçtiğimiz hafta Universal Music Türkiye etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Gülçağ ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk. 

Öncelikle Saklı’ya kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?  

-2006 yılından itibaren sanat eğitimi almaya başladım. Resim bölümü mezunuyum ve mezuniyet projem iki buçuk dakikalık bir “videoart”tı. Sanatsal ifade biçiminin çok sınırsız olduğuna inanıyorum. 2010 yılında “Oda” kavramı üzerine çalıştım. Kavramın farklı sanat disiplinlerince ele alınışı hakkında bir tez yazdım. 2017 yılında resim ve müzik ilişkisi üzerine çalışırken kendime de bir enstrüman edindim “ukulele” ve denemeye başladım. Sözler ve müzik birlikte oluştu. “Saklı”nın sözlerinde “Oda” konulu resimlerimde kullandığım imgeleri duyuyorsunuz. Yalnızlık, koku, sarılmak, mahremiyet… Kapalı bir yerden haykırmak gibi… Bu alanlardan beslenerek ortaya çıktı “Saklı”…

Profesyonel bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda Saklı’nın oluşum süreci nasıl gelişti? Prodüksiyonunuzu ve düzenlemenizi üstlenen Deniz Özveren (Deniz Denizer) ile yollarınız nasıl kesişti?

-“Saklı” yı besteledim ve uzun zaman önce tanıştığım çok yetenekli bir müzisyen olduğunu düşündüğüm arkadaşım Deniz Özveren’le birlikte heyecanla stüdyoda çalışmaya başladık. Denizer de aranjesiyle kendi yorumunu ekledi şarkıya. Bu anlamda yenilikçi olduğunu düşünüyorum.

Universal Müzik Türkiye ile yollarınız nasıl kesişti?

-Projemiz artık tamamdı. İçimize sindi ve Universal Müzik ile paylaştık. Güzel haber geldi ve “Saklı” yayınlanacaktı. Denizer’in bu konudaki desteği benim için çok önemlidir. 

Saklı ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Oldukça güzel yorumlar aldım. “Kapalı bir yerden haykırmak gibi” dedim ya, buna benzer şöyle bir yorum dikkatimi çekti: “Sakinleştirici bir tavrı var ama bir yandan da sözlere kapılıp daha da yükselmek istiyorsun…” 

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız? Bu bağlamda resim üzerine olan eğitim ve tecrübeniz ile yoga felsefesine olan hakimiyetiniz, müziğinizdeki yaratınıza da katkı sağlıyor mu?

-Aslında ilk soruda kısa yolculuğumu anlatmaya çalıştım. Tamamen beni besleyen sihirli kaynak ve ifade yolları; resim, müzik ve yoga. Yoga farklı bir bilinç düzeyi getiriyor dünyayı algılamamıza. Kendi merkezinden dünyaya açılan bağ kuran bir bilinç. Sanatsal ifadeyi ve algılamayı da besleyen sonsuz bir kaynak. Ben de hala yolda olan merak eden biriyim. 

Saklı’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Elbette, sanatsal ifade benim için bitmeyen bir yolculuk. Daha söyleyeceklerim var! (gülüyor) 

Gülçağ’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Saklı”yı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.