Röportajlar

İlk teklisi “Sensiz Geçen Her Bahar”ı dinleyicilerle buluşturan Elvan Elvan ile bir röportaj…

Elvan Elvan… Çocukluk yıllarına dayanan müzik tutkusuna Tıp eğitimi ve sonrasında doktorluk doğrultusunda ara verse bile bu tutkuyu taze tutan Elvan, zaman içinde dersler alarak kendi şarkılarını yazmaya başladı ve ilk teklisi “Sensiz Geçen Her Bahar”ı bu tekliyle birlikte kurduğu firması Samuray Müzik Yapım etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Elvan Elvan (Elvan Gaye Elvan) ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle “Sensiz Geçen Her Bahar”a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? 

-5-6 yaşlarında müzik aletlerinden çıkan seslere hayrandım. Altı yaşında büyük bir hevesle melodika aldırtmıştım anneme ve melodika ile kulaktan duyma şarkılar çalardım. İlkokul birinci sınıf müsameresinde de mini org ile Barış Manço şarkıları çalmıştım. Ben çocukken ailede ablam keman ve gitar dersleri alır;  org çalardı. Ben de sevdiğim şarkıları kulaktan duyma tek elle org ile çalardım. Lisedeyken birçok arkadaşım seçmeli ders olarak ikinci bir yabancı dil seçerken; ben müzik seçtim. 16 yaşında da 1 yıl org kursuna gittim. Kursu başarı ile bitirdim. Org dersleri veren öğretmenim kulağımın ve sesimin çok iyi olduğunu; beni koroya almak istediğini söyledi. Ancak o sıralar Tıp fakültesini kazanmıştım çok yoğun bir çalışma ve eğitim temposu beni bekliyordu ve ben koro saatlerine ayak uyduramadığım için katılamadım. Sonrasında müzik eğitimi ve müzik aletlerinden uzak; sadece iyi bir müzik dinleyicisi oldum. Kimselere tek başıma solo şarkı söyleyemeyecek kadar da utangaçtım aslına bakarsanız; sadece yalnız kaldığım zamanlarda şarkılar söylerdim. Anesteziyoloji ve Reanimasyon doktoru olarak hep çeşitli illerde ve hastanelerde geçen çok yoğun bir çalışma tempom oldu. Kasım 2020’de geçirdiğim Covid enfeksiyonu sonrası koku duyumu kaybettim. Arkadaşım Prof Dr İsmail Koçak’ın kliniğine koku testi için gittim. Dr Voice Clinic’te müzik aletlerini ve de hep rüyalarımı süsleyen piyanoyu gördüm. İçim kıpır kıpır olmuştu. Dr İsmail Koçak’a ve kliniğin direktörü Ceyda hanım’a “İçimde hep ukde kaldı piyano çalabilmek ve de şan dersi almak; 4 yıl önce şan dersi için bir kursa gittim ama eğitmen ayrılınca oradan; yarım kaldı!” dedim. Onlar da “O halde burada derslere başla!” dediler. Meğer ses terapileri de yapılan bu keyifli klinikte şan dersleri veren bir hoca varmış. İşte hayatımı değiştiren; tekli yayınlayıp şarkılarımı sevdiklerimin ve başka insanların da duyması için beni yüreklendiren vokal koçu, opera sanatçısı Günay Acar ile böyle tanıştım.  O sıralar çok ciddi sağlık problemleri atlatmıştım ve bana çok iyi gelebileceğini düşünerek; Ocak 2021’de şan derslerine başladım. İsmail Koçak ve bu güzel kliniğin çalışanları bu konuda çok destek oldu bana. Her derse keyifle, ayrı bir heyecanla gittim. Eve de hemen bir piyano aldım. Yıllardır hasret kaldığım müzik eğitimine tekrar başladım. Müzik, şan dersleri, şarkı söylemek benim için zamanımı verimli değerlendirdiğim iyi  bir terapi oldu. Ekim 2021’de son 11 yıldır çalıştığım hastanedeki Anesteziyoloji ve Reanimasyon görevimden ayrıldım. Biraz dinlenip; kendimle baş başa kaldım. Bu arada şan eğitimine;  stüdyo çalışmalarını da ekledik. Birkaç ay sonra da tekrar iş hayatına başladım. Bu defa yıllardır yurt dışında ve yurt içinde eğitimlerini aldığım çok sevdiğim medikal estetik ve mezoterapi alanında özel part time çalışmaya başladım. Böylece hem kendime işim olan doktorluğa, hem kendime, hem de müziğe yeterli zaman ayırabilir oldum.

Aynı zamanda Tıp alanında başarılı bir kariyere sahipsiniz. Bu bağlamda müzik ve tıp alanları size yaşam bağlamında nasıl bir bakış açısı kattı?

-Tıp alanında 21 yıl boyunca anestezi uzman doktoru olarak ameliyathanelerde ve yoğun bakımda çalıştım. Doktorlukta yüreğinizle, bedeninizle ve de beyninizle çalışıyorsunuz. Çoğu zaman yaşamla ölüm arasında ince bir çizgidesiniz. Hastalarımı sağlığına kavuşturduğumda, ameliyatlardan başarılı bir şekilde uyandırdığımda, iyi olduklarını gördüğümde bunun manevi tatmininin tarifi mümkün değil. Öyle anlar oluyor, öyle hastalar görüyorsunuz ki; hiç birimiz için yarının garantisi olmadığını, hayatı ertelememek gerektiğini anlıyorsunuz. Çoğu zaman ne kadar boş işlerle zamanı harcamış olduğunuzun  farkına varıyorsunuz. Beden ve ruh sağlığının ne kadar öncelikli olduğunu; hayatta başarılı olmak, doya doya yaşamak için bedenimize ve ruhumuza öncelikle çok iyi bakmamız gerektiğine defalarca şahit oluyorsunuz. Şimdilerde artık Mezoterapi ve Medikal Estetik ile uğraşıyorum. Aslında yine bu da bir nevi sanat. Müzik ve tıpta ikisinde de ortak nokta insan ve canlılar iyi bir doktor bedenlere, ruha şifa dağıtırken; iyi bir müzisyen de ruhları tedavi eder. Müzik benim için de içimdeki boşluğu dolduran, ruhumu tazeleyen, zor günlerimde bana arkadaş olan, çok iyi bir terapi oldu. Elbette şarkı sözü yazmak ve bestelemek o kadar da kolay olmuyor. Ruhunu, duygularını bilgi birikimini, yaşanmışlıklarını, şahit olduğun hikayeleri harmanlıyorsun. Her kelimeni özenle seçiyorsun. Artık yazıp, bestelediğim şarkıları ve içimden söylediğim bilinen şarkıları sizlerle de paylaşmak istiyorum. Sözlerimle, müziğimle sesimle duygularınıza tercüman olabiliyorsam gönüllerinize dokunabiliyorsam, ruhlarınıza iyi gelip; hayatlarınıza renk ve  güzellik katabiliyorsam ne mutlu bana.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Sensiz Geçen Her Bahar” oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemenizi üstlenen Hakan Güngör ile yollarınız nasıl kesişti?

-Kasım 2021’de piyanomun başında kulaktan duyma şarkılar çalarken; parmakların yanlış tuşlara dokunmaya başladı. Piyanomun 4-5 tuşu arasında gidip geliyordum. Çok hoş bir melodi yakalamıştım hicaz daha önce hiç duymağım bir melodi. Aylarca ara ara aklıma geliyordu bu melodi; bazen içimde çalıyordu sanki beni yıllar öncesine götüren bildiğin bir şarkı gibi. Şubat 2022’de kaburgamı kırmıştım.  Bir gece ağrıyla ansızın uyandım, uyku tutmadı. Aklımda yine bu melodi öyle iyi geldi ki bana, “Buna söz yazmalıyım!” dedim ve bu müzik beynimde çalarken  kelimeler mısralar dökülmeye başladı, içimden elime kağıt kalem alıp yazmaya başladım  hemen ve piyanomun başına gittim. Melodinin önünü arkasını sözlerle bütünleştirip tamamladım. Benim külahıma ruhuma muhteşem gelen bir şarkı çıkmıştı ortaya, çok mutluydum. Ertesi gün hemen hocam Günay Acar’a dinlettim şarkımı, çok heyecanlıydım. Bana “Sen bayağı dokuz sekizlik çok güzel bir şarkı yapmışsın, harika. Bu şarkıyı değerlendirmelisin. Başkaları da dinlenmeli!” dedi. Hakan Güngör ile 1,5 yıl önce kendisinden kanun dersleri alan bir doktor arkadaşımın kliniğinde tanışmıştık. Kendisi yurt içinde ve yurt dışında isim yapmış, çok iyi bir müzisyen, iyi bir insan. Tarzımız da çok tutuyordu. Hakan Güngör’ü aradım bir şarkı yaptığımı söyledim. O önce ciddiye almadı “Evet bu sıralar herkes bir şarkı yapıyor ve gönderiyor bu tarz şiirler!”deyip bir tekerleme okudu. “Sen önce bir dinle istersen” dedim. Şarkıyı ona gönderdim. İki gün sonra beni aradı ve “Şarkını çok beğendim, tamam düzenliyorum, çok da güzel olacak” dedi. Çok mutlu olmuştum. Nitekim çok beğendiğim tam bana göre  bir düzenleme yaptı şarkıma sevgili Hakan Güngör.

Öte yandan kendi müzik firmanızı, Samuray Müzik Yapım’ı kurmanız nasıl gelişti?

-Müzikle uğraşmayı başlayıp; kendi bestelerim ortaya çıkınca Samuray Müzik Yapım olarak kendi şirketimi kurdum. İlk teklim olan Sensiz Geçen Her Bahar’ın dağıtımını ise Avrupa Müzik üstlendi.

Sensiz Geçen Her Bahar ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Sensiz Geçen Her Bahar daha ilk günlerinde çok sevildi. Çok güzel geri dönüşler alıyorum. Hasret kaldıkları müzik türünde bir boşluğu doldurduğum, 70’li yılların saflığını Türk Sanat Müziği asaleti ile bir araya getirdiğim, şarkım ve sesimle dünyalarını güzelleştirdiğim, şarkımın dillerine dolandığı, sesimin kendilerine huzur verdiği gibi mesajlar aldığım binlerce mesajdan sadece bir kısmı. Şarkılarımın devamını istiyorlar ve beni sahnelerde de görmek dinlemek istediklerini söylüyorlar. Üniversiteden, liseden hocalarım, çok kıymetli değer verdiğim doktor arkadaşlarım hocalarım arıyor tebrik edip; bu yolda devam etmemi söylüyorlar.  Gerçekten her aldığım mesajda, her tebrik aramasında çok mutlu oluyorum. İnanılmaz bir keyif insanların, arkadaşlarımın, dostlarımın, sevdiklerimin yüreklerine dokunabilmek ve mutlu olduklarını görmek.

Kendi müzik tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

-Biraz Pop, biraz da Türk Sanat Müziği.

Sensiz Geçen Her Bahar’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Evet var. Bu şarkı o kadar çok sevildi ki devamını istiyorlar. Ben de söz ve müziği bana ait olan yeni şarkılarım için çalışmalara başladım. Bu arada çok yakında sevilen bilinen şarkılardan oluşan bir “cover” albümü de çok yakında sizlerle buluşturacağımın haberini vermek isterim.

Elvan Elvan’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Sensiz Geçen Her Bahar”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.