Röportajlar

İlk teklisi “Tam Başlarken”ı dinleyicilerle buluşturan grup Tavşantepe ile bir röportaj…

Tavşantepe… Bir internet ilanının 2017 yılında bir araya getirdiği ve zamanla şimdiki halini alan, alternatif tınıları takip eden grup, ilk teklisi “Tam Başlarken”i geçtiğimiz haftalarda Fono Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Tavşantepe grubu ile Bi’Kuble için, müzik yolculuklarını, teklilerini, aldıkları geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle yollarınız nasıl kesişti ve Tavşantepe grubunun oluşum süreci nasıl gelişti?

Murat Olgun (vokal): 22 yaşındayım. Radyo-TV okudum. Çocukluğumdan itibaren şarkı sözü ve şiir yazmaya ilgim vardı. Müziğe gitar çalarak başladım ve devam eden süreçte müzisyen bir çevre edinmeye başladım. Tavşantepe macerası da internetten müzisyenlerin bulunduğu forumlardaki bir ilan ile oldu. Daha sonra 2017 yılında bu ilana Bora cevap verdi ve tanışmış olduk.

Alp Ergün (gitar): 21 yaşındayım. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde eğitim görmekteyim. Müziğe çocukken piyano ile başladım ve ilerleyen merakım ile sonrasında gitara başladım. Çoğu kişinin aksine ilk enstrümanıma ilgim, artık çalamasam da var. Başkaları ile müzik yapma isteği ile 2018’de grup arayışına girdim ve gördüğüm bir ilan aracılığı ile Tavşantepe ile tanıştım ve gruba katıldım. Dostluk ile başlayan erken grup yılları devamında profesyonelliğe doğru giden yolları getirdi ve her zaman hayalini kurduğum şarkı kaydetme, yazma ve yayınlama işlerine grup arkadaşlarım ile gerçekleştirebildik. Gelecekten beklentilerim umutlu ve bu işe tam başlarken heyecan dorukta.

Doruk Ergün (davul): İstanbul Teknik Üniversitesi’nde okuyorum. Tavşantepe grubuna 2018 yazında davulcu olarak geldim. Enstrüman çalmaya 13 sene önce, bateri çalmaya 9 sene önce başladım. Gitar ve piyanoyu bırakıp bateri üstünde yoğunlaşmamın nedeni kendimi en özgür ifade edebildiğim ve enerjimi, duygumu en rahat yansıtmama yardımcı olan enstrüman olması oldu. Dinlediğim müziklerdeki en büyük etki çaldığım enstrüman olmuştur. Çalım tarzım da dinlediğim zamanki müziklere göre hızlıdan serte, sertten swing’e, swing’den progresif, progresif’den groove’a diye değişti ve halen de değişmeye devam ediyor. Yeni bir kafada beğendiğim bir müziği bulup bu tarzın teknikleriyle kendi tekniğimi birleştirmek beni müziğe bağımlı bir hale getiriyor.

Efe Mıstık (bağlama): Boğaziçi Üniversitesi’nde Yönetim Bilişim Sistemleri okumaktayım. 22 yaşındayım. Bağlama öğrenmeye başladığım 10 yaşımdan beridir müzikle iç içeyim. Müziğin hem etnik tarafını hem de batı müziğini özümsemeye çalıştığımı söyleyebilirim. 2018 yılında, değerli arkadaşım Bora ile hali hazırda yeni bir oluşum olan Tavşantepe grubunda müzik yapmaya başladığımdan beridir müziği hissetmeye ve özgün eserler üretmeye çabaladığımı söyleyebilirim. Kültürümüzde var olan bağlama ezgilerini, çağımızdaki müzik anlayışıyla sentezleyip ortaya aslında çoğumuzun sevebileceği bir “sound” çıkartmak üzere her geçen gün grup arkadaşlarımla birlikte çalışıyoruz.

Bora Or (beste ve bas gitar): 26 yaşındayım. Müzik hayatıma 5 yaşında başladığım piyano eğitimi ile girdi. Tavşantepe’yi kurduktan sonra odağım bas gitar üzerine yoğunlaşmaya başladı. Üniversitede Gastronomi eğitimi aldıktan sonra ideallerime daha yakın ilerlemek için Sanat Yönetimi Yüksek Lisans programına başladım, eğitimim hala devam ediyor.

Gitarda Alp Ergün ve ikizi olan Doruk Ergün bateride. Efe Mıstık elektronik saz ile bestelerimiz de bulunuyor. Ben bas gitar ile beraber beste ve söz yazarlığı üzerine çalışıyorum. Murat Olgun da solistimiz olarak grubumuzda yer alıyor. Toplamda 5 kişilik bir grubuz.

Bora Or: 2017 yılında girdiğim bir müzik dükkanında, tanıştığım bir gitarcı sayesinde bir grup kurmaya karar verdim. Bana bas gitarcı aradığını söyledi ben de o dönemde yeni başlamıştım. Kendini geliştirme esnasında anlaşamadık ve yolları ayırdık. Grup oluşturmak adına arayışa girdim ve Alp Ergün ile yollarımız kesişti. Alp ikizinin bateri çaldığını söyledi ve “Gruba gelsin mi?” teklifinde bulundu. Denemeye karar verdik ve Doruk Ergün de bize katıldı. Sonrasında 2018 yılında Efe elektro gitarla geldi bana kendisiyle 2014 yılında bir bilgisayar oyunundan tanıştık. O sırada Eskişehirdeydi. Grubun çok klasik olduğunu düşündüm. Efe’nin çocukluğundan itibaren saz çaldığını biliyordum ve elektro saz ile gelmesini istedim. Efe de bu fikre çok sıcak baktı. O esnada Boğaziçi Üniversitesi’ni kazandı ve İstanbul’a yerleşti. Gruba gelmesi aslında Eskişehir’den İstanbul’a gelmesi ile oldu. Klasik bir grup olmaktan çıkarak coverlar ve kendi çalışmalarımıza devam ettik. 2020 yılında eski solistimiz ile yolları ayırdık. 2017’de tanışmamıza rağmen Murat Olgun şu zamana kadar hiç bir çalışma yapmadık. 2021 yılı Ocak ayında “Tam Başlarken”i besteledim. Bu esnada Murat ile birlikte ilerleme düşüncesine girdim ve çalışmaya başladık.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Tam Başlarken”in oluşum süreci nasıl gelişti?

Bora Or: Tekli yayınlamaya Fono Müzik’in çalışma şekli ile karar verdik. Normalde albüm kültürünü daha çok seviyoruz. Toplantılarımız sonucunda bir tekli üzerine yoğunlaşmaya karar verdik ve çalışmaya başladık. Murat ile çalışma kararı aldıktan sonra hemen bir beste düşündüm ve “Tam Başlarken”e yoğunlaşmaya başladık. İlk notlar oluşmaya başladığında stüdyoya girdik ve güzel tınılar aldık, bunun üzerine söz yazmaya odaklandık. 2 aylık bir süreçte hem şarkıyı hem sözleri bitirdik. Fono Müzik ile bu şarkı sayesinde çalışmaya başladık aslında. Kendileriyle biz kontak kurmuştuk, görüşmelerimiz sonucunda “Tam Başlarken” hakkında olumlu geri dönüşler aldık ve çalışma sürecimiz başlamış oldu.

Fono Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?

Bora Or: Biz kendilerine mail atarak ilk başta iletişim kurmaya çalıştık. Burak Güngörmüş’ün de etkisi oldukça büyük oldu. Kendisi bize referans oldu ve bize yardımcı oldu. Böylelikle Fono Müzik ile görüşmelerimize başlamış olduk.

Tam Başlarken ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

Bora Or: Çok kişiye sorduk. Öncelikle akranlarımız, arkadaşlarımız ve çevremiz olmak üzere geri dönüşleri adık. Akılda kaldığı, kulağa hoş geldiği ve herkesin dinleyebileceği gibi geri dönüşler edindik. Melodiyi çok seviyorlar. Sözler de bazı insanlar çok seviyor bazı insanlara çok hitap etmeyebiliyor. Ama genel anlamda olumlu geri dönüşler aldım diyebilirim.

 Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

Alp Ergün: Bana Tavşantepe hakkında gelen sorular arasında cevaplamakta en zorlandığım sorulardan birisi “Ne tür müzik yapıyorsunuz?” sorusudur. Bu soruya cevap olarak hangi türü cevap verirsem hata yapmış olurum. Bana göre hepimizi etkileyen çeşitli sanatçılar ve akımlar bizim kişisel tarzımızı oluştururken, grubun tarzını da üyelerin tarzlarının birleşimi oluşturuyor. Ama bireysel olarak sorulursa; “füzyon” diyebilirim.

Murat Olgun: Kalıplara sığmaz bir şey yaptığımızı iddia etmiyorum ama müziğimizi belli bir tarz içine almaktan hoşlanmıyorum. Benim icin özgürce istediğim her şeyi yapmak önemli. Grubumuz için hepimiz farklı şeyler dinliyoruz ben daha çok synth-pop havalarından hoşlanıyorum bunu da ileride uygun bir projede yapmayı isterim.

Efe Mıstık: Hissettiğim duyguların bir dışavurumu olarak kendi bestelerimi kullanıyorum. Farklı ekollerden aldığım ilhamla, füzyon olarak nitelendirebileceğim bir tür ortaya çıkarıyorum. Yerel bir enstrüman olan bağlamayı müziğin evrenselliğiyle harmanlayıp kendime özgü bir sound ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Özellikle 1980’li yılların R&B tarzından aldığım ilhamla ve “groove” hissiyle her geçen gün daha güçlü hissettiğim müzik yapma ihtiyacını karşılamaya çalışıyorum.

Doruk Ergün: Grupta az çok herkes birbirinin dinlediği ve sevdiği müzik türlerine aşina. Hepimiz kendi sevdiğimiz şeyleri bir araya katarak bir füzyon yapıyoruz denebilir. Grup kurulduğunda da “Bir rock grubu, bir blues grubu, bir pop grubu olacağız?” gibi bir konuşma da gerçekleşmedi. Arkadaşlarım da ben de müzikleri dinlerken genre’larına bakmıyoruz zaten. Şahsen en beğendiğim davulcular session davulcuları olmuştur ve onların içinde olduğu albümleri dinlemekten büyük zevk alıyorum çünkü şarkılara yakışır bir parça oluşturuyorlar ve genellikle eski çaldıklarından farklı bir şey çıkartıyorlar.

Bora Or: Referanslarımdan bahsedersem progresif müziğin etkisi var diyebilirim. Her bir üyenin farklı referansları olabiliyor. Bu da grubu besleyen bir durum. “Doğu batı sentezini sağlamayı istiyoruz!” diyebiliriz aslında. Bağlamayı modernleştirerek, jazz seviyesine çekmek ilgimizi çekiyor. Geleneksel bir ürünü batılaştırarak herkesin kulak zevkine hitap edecek şekilde aktarmayı istiyoruz. Olağanın üstüne olağan dışı bir şey koymak olarak değerlendirebiliriz bunu. Bunun için çabalıyoruz. Daha müziğin çok başındayız kendimizi geliştiriyoruz. Her tanıştığımız insan şekillendiriyor bizi. Piyasada var olan yerine daha farklı bir şey yapmak istiyoruz. Pop müziğe “Tam Başlarken” ile eğilmeye başladık. Ama standart bir pop tınısı yerine kendi tekniklerimiz ile oluşan bir derleme içerisindeyiz. Pop tarzını kendime çok yakın görmesem de kendi müziğimiz ve solistle beraber bu sentezi bizi tatmin edecek şekilde sağlayabiliyoruz. Yaptığımız müziğin bir kimliği olduğunu düşünüyorum.

Tam Başlarken’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

Bora Or: 3 tekli yayınlayıp sonra albüme yönelmek bana daha sağlıklı geliyor. Çıkacak tekli bazlı değerlendirirsem öncelikle “Tam Başlarken” dinleyici üzerinden analiz yaparak ilerlemeyi planlıyoruz. İnsanların düşüncelerine ve reaksiyonlarına göre kurgulamak bize de kolaylık sağlayacak bir durum. Farklı tarzlar da deneyimleyerek süreci şekillendirebiliriz.

Tavşantepe grubuna bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Tam Başlarken”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.