Nazım Çınar… Müziğin içerisinde hem icracı ve besteci hem de akademisyen olarak uzun yılları geride bırakan, zaman içinde pek çok projede de yer alan Çınar, zaman içinde biriktirdikleri bir ilk albüm ile Kalan / Z Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu : Anka…
Albümün orkestrasyonları, midi programları, kayıt ve mix çalışması Nazım Çınar’a ait. Kayıtlar Çınar’ın ev stüdyosunda tamamlanmış ve mastering aşaması Kalan Müzik stüdyolarında Cafer Ozan Türkyılmaz tarafından yapılmış ve tüm eserler İstanbul’da bestelenmiş. Çınar, albümde pek çok enstrümanı (kopuz, dede sazı ve Mehmet Taşkara yapımı Anadolu merkezli yaygı çalgı Menat gibi.) da icra ediyor. Albümdeki eserlerin büyük kısmında vokal olarak Nazım Çınar’ın annesi Zehra Çınar’ı da dinliyoruz. Bununla birlikte albümün ismi, albüm kapağında Anka / Phoneix ve (Ermenice) / Անքա olarak yer alıyor.
Albüm, 2008’de bestelenen (Albüm için 2014’te kaydedilen) bir eser ile açılıyor, sözleri Nazım Çınar ve annesi Zehra Çınar ortak çalışmasına, müziği Nazım Çınar’a ait olan bir Zehra & Nazım Çınar düeti “Turnalar” yaylı ve Nazım Çınar ile Zehra Çınar’ın geri vokalleriyle başlayan ve Özgür Kelleci’nin kavalının da öne çıktığı eserde İsmail Kaya’nın çellosu da eseri dengeliyor. Zehra Çınar’ın vokaliyle ve Nazım Çınar’ın bağlamalarıyla (dede sazı) devam eden eserde elektronik ritmler ve Çınar’ın perküsyonları da eserin duygusunu yansıtıyor ve Nazım Çınar’ın vokali de eserin duygusunu destekliyor. Çift ses vokaller de eseri canlı tutuyor. Ardından Nazım Çınar’ın 2014 yılında babası Rıza Çınar’ın 2008 yılında yazdığı sözlere bestelediği “Sevgi Olabilmek” geliyor. Çınar’ın bağlamasıyla başlayan ve Çınar’ın piyanosuyla da desteklediği eserde Özgür Kement’in keman solosu da öne çıkıyor. Çınar’ın çift ses vokali de eseri tamamlıyor.
Sırada, albüme ismini veren, sözlerini Serli Miranda Erkunt’un, müziğini Nazım Çınar’ın 2014’te yaptığı Ermenice eser “Anka” var. Yaylı ve Zehra Çınar’ın vokaliyle başlayan eserde Nazım Çınar’ın flütü ve Serkan Emre Çiftçi’nin trompeti de eseri destekliyor. Orta kısma doğru Nazım Çınar da şiirsel bir vokalle dahil olarak eserin senfonik yapısını perküsyonlar ile destekliyor ve son kısma doğru Nazım Çınar’ın geri vokalleri eseri güçlendiriyor. Son kısımda Kement’in kemanı ve Çınar’ın piyano solosunun uyumu başarılı. Kaya’nın çellosu da eseri tamamlıyor. Albümden öne çıkan epik tınıda bir eser. Ardından, sözü ve müziği Zehra Çınar’a ait 2014 yapımı “Veda” var. Nazım Çınar’ın menatının fonuyla Zehra Çınar’ın yorumladığı ve elektronik ritmlerin takip ettiği eserde Zehra Çınar, duygulu yorumuyla dikkat çekiyor.
Sıradaki eser sözleri Zehra & Nazım Çınar ortak çalışmasına, müziği Nazım Çınar’a ait olan 2013 tarihli “Bülbül” oluyor. Çınar’ın bağlaması-elektrosu ve Umut Yenilmez’in basıyla başlayan rock tınılı eserde Çınar’ın flütü ve Serkan Emre Çiftçi’nin trompeti de bu tınıyı destekliyor ve Çınar’ın synth-moog eşliğiyle birlikte eseri canlı tutuyor. Nazım Çınar’ın geri vokalleri de eseri tamamlıyor. Albümden sevilecek bir başka eser. Ardından, 2013 tarihli bir Nazım Çınar eseri “Yalnız Gezgin” geliyor. Çınar’ın elektronik piyano ve klavyesinin Nazım & Zehra Çınar’ın geri vokalleriyle birleşmesiyle açılan eserde Nazım Çınar, eserin duygusunu çift ses vokalinin yanı sıra elektronik ritmlerle ve kopuz solosuyla destekliyor. Yenilmez’in bası da eseri tamamlıyor. Bir önceki eserdeki rock tınısını devam ettiren bir çalışma oluyor.
Albüm, 2007’de bestelenen (İlk olarak Emel Çelebi’nin “Gündelikçi” belgeselinde seslendirilen) bir Zehra Çınar eseri “Serçe” ile devam ediyor. Zehra Çınar’ın enstrümansız seslendirdiği ve vokaldeki başarısıyla dikkat çektiği bir eser. Ardından, 2009’da bestelenen bir Nazım Çınar eseri “Papağan” geliyor. Ömer Arslan’ın perküsyonları ve bas marimba-yaylı fon ile başlayan eserde Nazım Çınar’ın cümbüşü öne çıkıyor ve çift ses vokal-bas ile dengeleniyor. Günümüze de ufak ve haklı bir eleştiri niteliğinde bir eser.
Son iki eserden ilki, Lütfik Lafçıoğlu anısına ithaf edilen, sözleri Zehra Çınar & Dençali Lafçıoğlu ortak çalışmasına, müziği Nazım Çınar’a ait olan (2014’te Vank’ın Çocukları belgeseli için bestelenen ve 2016 tarihinde sözlü olarak ele alınan) Ermenice “Garodıs / Özlemim” oluyor. Yaylı ve Hasan Ali Koyun’un duduğunun Zehra Çınar’ın vokaliyle birleşerek başladığı eserde bağlama da eseri arka fonda destekliyor. Çınar’ın flütü ve kopuzu, Melisa Yıldırım’ın kemanesiyle öne çıkıyor. Orta kısma doğru perküsyon ve Nazım Çınar’ın mandolini ve geri vokallerdeki desteğiyle de zenginleşen eserde Çınar da piyanosuyla eserin duygusunu destekliyor. Son eser ise, 2013 tarihli bir Nazım Çınar eseri; Çınar Darçın’ın seslendirdiği “Küçük Kuşlar” oluyor. Çınar’ın piyanosuyla başlayan eserde elektronik ritm-latin tınılı perküsyon ve akordeon tınılarıyla ilerleyen eserde Çınar Darçın da eseri hem çift ses vokaliyle hem de eserin masalsılığıyla örtüşerek başarıyla seslendiriyor. Ahmet Anaırk’ın klarneti ve Nazım Çınar’ın flütü-geri vokali de eseri tamamlıyor.
Nazım Çınar, bestecilik ve icracılığının yanı sıra vokaliyle de başarılı bir bakış açısı çizerken Çınar’ın annesi Zehra Çınar da aynı doğrultuda solo-düet-vokal bağlamında albümün önemli noktalarından biri oluyor. Çınar, ilk albümüyle ağırlıklı olarak çeşitli kuş isimlerini eserlerine isim olarak vererek belli bir konsepti oluştururken, kendi müziğinin küllerini toplayan bir gezgin gibi, başarılı bir müzisyen kadrosunun desteğiyle kendi alanında zamanla değeri anlaşılacak ilk albüme imza atıyor.
Yorum Ekle