Müzik

Kökleri sağlam bir “ağaç” : Emrah Oğuztürk – Roye Ma / Our Soul…

Yıllardır müziğin içinde olan bir müzisyen Emrah Oğuztürk… Roye Ma grubuyla birlikte de yurtdışında Türk Halk Müziği’mizi başarılı bir şekilde temsil etti… 

Bununla birlikte Kardeş Türküler, Aynur gibi pek çok başarılı grup ve sanatçıya sahnede nefeslileriyle eşlik etti… Kendi deyimiyle bu süreçte ‘hep başkaları için’ nefes alıp verdi. Fakat bir gün ‘kendi için nefes alıp vermek’ isteyen Oğuztürk, bu bağlamda kendini aramaya, iç dünyasını keşfetmeye başladı ve bu yolculuğun sonucunda kendini yansıtabileceği bir enstrümantal albüme Ahenk Müzik etiketiyle imza attı : Roye Ma / Our Soul’…

Roye Ma, Oğuztürk’ün Metin & Kemal Kahraman’ın bir eserinde duyduğu bir deyim (Benim ruhum) ve burada hem kendisinin hem de Roye Ma’da çalıştığı arkadaşlarının ruhu olduğu için albüme de bu ismi veriyor.

Oğuztürk’ün sadece enstrümantal bir albüme imza atma isteği de, hem çaldığı nefesli enstrümanları solist olarak kullanmak ve dinleyicinin sözleri düşünmeden ‘kendileri ile buluşmalarına aracı olma’ isteğinden kaynaklanırken, bu albüm yolculuğunda kendini bulduğunu zannederken ‘bir o kadar da kaybolduğunu’ belirtiyor.

Oğuztürk, albümde enstrüman doğaçlamalarına (improvisation) önem vererek, onları ‘bir eserin başlangıcı’ gibi değil, ayrı eserler olarak sunuyor.

Hollanda’daki Utrecht Sanat Üniversitesi’nde kaydedilen albümün kaydı Cengiz Aslanpay’a, mix çalışması ise Nihat Yurtsever’e ait. Tüm düzenlemeleri ve müzik direktörlüğünü Oğuztürk üstlenmiş.

İlk eser, Oğuztürk’den bir ‘Duduk Improvisation’ Oğuztürk’ün doğaçlamadaki başarısını gösteren bir açılış oluyor. Ardından bir Ermeni Halk Şarkısı olan ‘Mer Dan’ geliyor; Koray Berat Sarı’nın uduyla başlayan esere Oğuztürk duduğuyla dahil olurken, Thomas Kolarczyk ise kontrbasıyla eserin altyapısını tamamlıyor. Orta kısımdan itibaren Sarı’nın gitarı ve Eren Yıldırım’ın perküsyonu, Orkun Ağır’ın tamburuyla eklenerek dengelenirken, Oğuztürk ise kavalıyla bu atmosferi güçlendiriyor. Son kısımda ise Oğuztürk duduğa geri dönerek Sarı’nın enstrümanları ve Yıldırım’ın perküsyonuyla ilerliyor; Sarı’nın gitarı esere güncel bir anlayış katıyor. Eserin değişken temposu esere canlılık katıyor.

Üçüncü eser, Erzurum’un ölümsüz ‘Dadaş Dinlendirme Havası’ Ağır’ın bağlaması ve Sarı’nın gitarıyla başlayan eserde Şafak Sarı da davuluyla dahil olurken, Yıldırım’ın perküsyonları ve Oğuztürk’ün duduğu da bu dengeyi güçlendiriyor. Orta kısımda Oğuztürk bu sefer meyiyle dahil oluyor; sonrasında kavalı da esere dahil olarak ve eserin duygulu yapısına katkı sağlıyor. Kolarczyk’in kontrbası da altyapıyı tamamlıyor. Enstrümantal müzik severlerin listelerine ekleyeceği bir eser olacaktır. Ardından Thomas Kolarczyk imzalı bir ‘Kontrbas Improvisation’ geliyor. Ortam sesleri de kayda ayrı bir doğallık katıyor. Değişken yapısıyla dikkat çeken solo, kontrbas severlerin de beğeniyle dinleyececeği bir kayıt olacaktır. 

Albüm, Sarı & Kolarczyk imzalı enstrümantal eser ‘Ağaç’ ile devam ediyor. Sarı’nın bağlaması ve Kolarczyk’in kontrbasıyla başlayan eserde Oğuztürk de kavalıyla dahil oluyor. Yıldırım da perküsyonuyla eserin hızlı yapısını güçlendiriyor. Sarı’nın bağlaması başarılı bir şekilde öne çıkarken Oğuztürk orta kısımda bu sefer meyiyle Sarı’nın bağlamasıyla bir atışma içinde güzel bir birlikteliğe imza atıyor. Albümden öne çıkan başarılı bir eser. Ardından Orkun Ağır’dan bir ’Tambur Improvisation’ geliyor. Ağır, tamburun duygulu yapısını bu solosuyla dinleyiciye kendince başarılı bir şekilde sergiliyor.

Sırada, bir diğer Sarı eseri ‘Dilgeş’ var. Sarı’nın gitarıyla başlayan esere Ağır’ın tamburu da ekleniyor ve Yıldırım’ın perküsyonu da Kolarczyk’in kontrbası ile desteklerken Oğuztürk ise esere duduğu ile dahil oluyor ve orta kısımda duduğu ile öne çıkıyor. Son kısımda ise Oğuztürk’ün kavalı da dahil oluyor. Albümden öne çıkan bir diğer başarılı Sarı bestesi. Ardından Sarı imzalı bir ‘Bağlama Improvisation’ geliyor. Sarı’nın bağlama ve kopuzunun desteğiyle besteciliğindeki özgünlüğü sürdüren akılda kalıcı bir bağlama solo oluyor.

Son iki eser ise art arda iki geleneksel eser: Van’dan ’Şerane’ Oğuztürk’ün duduğu ve Ağır’ın bağlamasıyla birlikte başlayan esere Şafak Sarı da davuluyla destek oluyor. Son kısım, Ağır’ın bağlaması ve Yıldırım’ın perküsyonuyla birlikte hızlanarak eseri canlı katıyor. Elazığ’dan ‘Güvercin Barı’ Sarı’nın şelpe bağlamasıyla başlayan esere Oğuztürk meyiyle dahil oluyor ve Ağır da bağlamasıyla eserin hareketli ortamını destekliyor. Yıldırım da perküsyonuyla eseri güçlendirirken Sarı’nın gitarı da esere güncel bir anlayış katıyor. Ağır’ın tamburu da Kolarczyk’in kontrbasıyla eseri tamamlıyor. 

Oğuztürk’ün hem enstrümanlarındaki hem de düzenlemelerdeki başarısıyla, beste ve enstrümanlarıyla albümü güçlendiren müzisyenlerin katkısıyla, yıllar içindeki deneyimlerle köklenen, kökleri sağlam bir ‘ağaç’ bu albüm; yine aynı başarıda çalışmaları da beraberinde getireceği umulan…