Müzik

‘Usta işi’ bir ‘ilk’ albüm : Deniz Türkan – Üryan…

Deniz Türkan ismini ilk olarak Kalan Müzik etiketiyle dinleyiciyle buluşan ‘Kızılbaş 2’ albümündeki ‘Niyaz’ yorumu ve ‘Aleviler’e Kalan’ albümünde Gülbahar Medar düeti olan ‘Salındı Bahçaya Girdi’ yorumu ile tanımıştık. Şimdi ise Türkan, ilk solo albümünü yine Kalan Müzik etiketiyle dinleyiciyle buluşturuyor : ‘Üryan’

Albümde 13 adet eser alıyor; Minnet Eyledikçe‘de Ahmet Aslan ve Sultan Suyu Gibi‘deki Rıza Kılıç ile ortak çalışma hariç tüm düzenlemeler ve bağlamalar Deniz Türkan‘a ait. Albüme bütünüyle akustik ve sade bir hava hakim.

İlk eser bir Nesimi Çimen klasiği;  ‘Yine Bir Hasretlik Düştü Serime’ Deniz Türkan, bağlama ve yorumdaki başarısını diğer çalışmalarında olduğu gibi ilk eserden itibaren dinleyiciyle paylaşıyor. Bununla birlikte Murat Süngü‘nün çello eşliği, bağlamanın önüne geçmeyerek daha yalın bir renk katıyor esere. İkinci eser ise albüme adını da veren bir Karacaoğlan klasiği; ‘Üryan’, sade bağlama girişiyle ve Filiz Köse‘nin geri vokaliyle başarılı bir yorum oluyor albümde. Sıradaki eser ise bir canlı kayıt; usta müzisyen Yavuz Top‘un Geredeli Dertli‘den bestelediği ve Ahmet Aslan‘ın kendine özgü sazı Di-Tar‘ın ayrı bir renk kattığı ‘Minnet Eyledikçe‘de Türkan da kopuzuyla eseri tamamlıyor. Aslan & Türkan ortak düzenlemesi olan bu eserin ardından Keskin yöresinden bir semah geliyor; Hacı Taşan‘ın Pir Sultan Abdal‘dan bestelediği ‘Keskin Semahı‘, Türkan‘ın uzun bağlama solosuyla başlarken askı davulda Barış Güney öne çıkıyor.

Sıradaki eser ise Malatya‘nın yetiştirdiği yaşayan değerlerden Arguvan’lı Hasan Durak‘ın ‘Güzel Bu Nasıl Sevdaymış’ eseri. Eserde bağlamanın yanında Caner Malkoç‘un klarnet solosu epey başarılı. Eser, geçtiğimiz günlerde ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ dizisinde kullanılarak da dinleyiciyle buluştu.

Ardından; albümün en kalabalık kadrolu eseri geliyor; ‘Gerekmez Bana’. Şah Hatayi‘nin sözlerine Gerçeki mahlaslı Mehmet Koçak‘ın bestelediği ve Erdal Erzincan, Tolga Sağ ve Hüseyin Korkankorkmaz gibi önemli bir kadroyu barındıran bu yorum, Barış Güney‘in ritm eşliği, zil ve tabi ki ustalardan oluşan korosu ile albümün öne çıkan çalışmalarından biri. Sırada bir Aşık Fezai eseri var; ‘Paramparça Olsun Dünya’, eserde Erdi Aslan‘ın başarılı duduk klarnet eşliği ve Abbas Ulucan‘ın geri vokaliyle yine başarılı bir yorum meydana gelmiş. Şarkışla-Emlek yöresinden bir eserle devam ediyor albüm; Pir Sultan Abdal‘ın dizelerine Aşık İzzet Savaş‘ın bestesiyle ‘Bir Arzuhal Yazdım’ da ise yine akustik havayı devam ettiren bir şekilde bir ritm olarak beden perküsyonu kullanımı çok güzel düşünülmüş; burada Deniz Türkan ile birlikte Barış Güney, Erdi Aslan ve Bahadır Yıldız‘ın beden perküsyonu ile sözü ön planda tutan bir yorum olmuş.

Sıradaki eser; Ozan Rehberi olarak bilinen Ali Metin‘in bir eseri, ‘Senin Elinden (Uslanmadı)’ yine aynı akustik havayı devam ettiren bir başka eser. Ardından Maraş-Sanz yöresinden, Fuzuli‘nin dizelerine bir Hacı Bayrak bestesi geliyor : ‘Ben Bugün Hubları Gördüm’, Murat Süngü‘nün çello eşliği yine aynı başarıyı devam ettiriyor. Bir başka canlı kayıtla devam ediyor albüm; Kul Hüseyin‘in dizelerine Aşık Veysel‘in bestesi ‘Zamanede Bir Hak Gelmesin Başa’ ile devam eden albümde sırada yine değerli bir bağlama sanatçısı Rıza Kılıç ve Deniz Türkan‘ın ortak düzenlemesi bir eser var : ‘Sultan Suyu Gibi’. Pir Sultan Abdal‘ın dizelerine Lütfü Gültekin’in bestesi olan eserin ardından yine bir klasik geliyor : Pir Sultan Abdal‘ın dizelerine dayanan anonim eser ‘Uyur İdik Uyardılar’ Erdi Aslan‘ın duduk eşliğiyle yine esere güzel bir renk katıyor ve bu eserle albüm sonlanıyor. Albümde Deniz Türkan‘ın bağlamasının yanında yine sade havayı koruyan Barış Güney‘in ritm eşlikleri de üzerinde durulmayı hak ediyor.

Başlıkta ‘usta işi’ bir ‘ilk’ albüm demiştim; ilk albüme özgü denilebilecek ‘biraz daha şu yönleri geliştirilebilir’ diyebileceğimiz hiçbir şey yok. Yıllarca üzerine çalışılmış, beklenmiş ve uzun soluklu bir çalışma sonucu ortaya çıktığını her yönüyle belli eden ve bunun sonucu olarak da o ‘ilk albüm’ sürecini geçerek ‘ustalık’ dönemine geçmiş bir halde yapılmış; tam arşivlik bir çalışma.