Buket Bengisu ismini pek çok yerde duyduk… Grup Safir olarak 2002’de Eurovision’nda Estonya’da ülkemizi temsil etti, pek çok projede yer aldı, sahne performanslarıyla isminden söz ettirdi… Ancak dijital müzik platformlarına baktığımızda, Bengisu’nun solo bir çalışması olmadığı gözlemleniyordu ve Bengisu, bu uzun yıllardır sürmeye devam eden müzik yolculuğunu bir yorum “Drama Köprüsü” ve CS Müzik Yapım etiketli bir ilk tekli “Asla Asla” ile taçlandırarak dijital platformlarda yerini aldı. Bengisu ile Bi’Kuble için müzik yolculuğunu, teklisini ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Asla Asla’ya kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?
-Her şeyden önce, tüm Bi’Kuble izleyenlerini buradan sevgiyle selamlamak istiyorum. İlk sorunuzun kısa cevabını “Sadece müzik”, detaylı cevabını ise, “Sahne, eğitmenlik, prodüksiyon, organizasyon ve en önemlisi, mesleğime dair, hiç bitmeyen bir öğrenim” şeklinde verebilirim. İkinci sorunuza gelince; konservatuvar, size resmi anlamda müzik eğitimi veren çok önemli bir yapı. Burada aldığınız eğitim en başta, mesleğinizde teknik ve artistik olarak “ayakta durmanızı” sağlıyor. Bu işi yıllarca sürdürebilmeniz için gerekli donanımı size veriyor. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda hem opera şarkıcılığı, hem de müzikal bölümlerini bitirmiş bir müzisyen olarak, bu değerli kurumdan gerek akademik anlamda, gerekse tecrübe anlamında çok özel kazanımlar edindiğime inanıyorum. Sizi eğiten hocaların yanı sıra, aynı mesleği icra etmeye aday diğer öğrencilerden de müziğe dair, sanata dair, hayata dair çok şey öğreniyorsunuz. Ama özet olarak her şey sizde başlayıp sizde bitiyor.
Aynı zamanda Eurovision’da Grup Safir ile ülkemizi temsil etmiştiniz. Eurovision sizin için nasıl bir deneyimdi? O dönem katılmaya nasıl karar vermiştiniz ve nasıl geri dönüşler almıştınız?
-Bizim katıldığımız yıl, yani 2002, TRT’nin halka açık yarışmayla eser kabul ettiği son Eurovision katılımımızdır. Bestecimiz Fani Hodara, daha önce pek çok konserinde sahne paylaştığım kıymetli bir müzisyen ablam olarak bana bu şarkıyı seslendirmem için teklifte bulundu. Ben de konservatuvardaki arkadaşlarımla görüşerek “Grup Safir”i oluşturdum ve macera başladı. Hiç kuşkusuz Eurovision, her sanatçı için büyük bir deneyim ve heyecan. Ama en önemlisi orada ülkenizi temsil ediyorsunuz. Yani kelimenin tam anlamıyla milli formayı giyiyorsunuz ve de bir o kadar önemlisi, dünyanın gözü önündesiniz ve “Türk Kadını”nı temsil ediyorsunuz. Yarışmadan bugüne dek, Türkiye ve dünyadaki Eurovision fanları bana hep çok büyük bir sempati gösterdiler. Dünyanın pek çok yerinde şarkılarımız çalındı, çalınıyor, hatta 2013 yılında Portekiz Eurovision fanları tarafından düzenlenen konsere Türkiye adına davet alan ve orada konser veren tek sanatçı onurunu da yaşadım.
Orhan Osman Live Balkan Express Project’e katılmanız nasıl gelişti ve sizin için nasıl bir deneyim oldu?
-Orhan Osman’a sahne çalışmalarında partnerlik yaptığım sıralarda bu proje gündeme geldi. Orhan daha önce de dünya müzisyenleriyle buluştuğu “çılgın” işlere imza atmış, Türkiye’nin gururu bir sanatçı. Benden bu konserde “Jarnana” isimli eseri Ateshan Yuseinov ve Skiller ile birlikte seslendirmemi istedi ve işin en güzeli bu konser canlı kaydedilip dijital platformlarda yayınlandı.
Sizi solo bir çalışmayla Cem Session albümünde dinledik. Bu bağlamda bu projeye dahil oluşunuz nasıl gelişti ve CS Müzik Cem Sayar ile yollarınız nasıl kesişti?
-Benim dijital platformlarda resmi olarak yerini alan ilk solo çalışmam Cem Session-Vol.1’de yer alan “Drama Köprüsü”dür. Folk kategorisinde eserlerin yer aldığı bu albümde Şevval Sam, Nejat Özgür, Gülay gibi değerli sanatçılarla birlikte yer almaktayız. Cem Sayar ile dostluğumuz uzun yıllara dayanmakta. Kendisi günün birinde yapımcılığa başlayacağını söyleyerek, benim -yakın bir gelecekte dinleyeceğiniz- bir şarkımı kendi firmasından yayınlamak istediğini söyledi. Ben de hemen kabul ettim.
Asla Asla’nın oluşum süreci nasıl gelişti? Bununla birlikte Asla Asla eşiniz Doğan Kospançalı’nın bir eseri. Eşinizle birlikte çalışmak ortak kararlarda size özgür bir müziksel alan sağlıyor mu?
-Eşim Doğan Kospançalı, yoğun trafikte kaldığı sıralarda telefonunun kayıt cihazına sürekli bir şeyler kaydeder. Günün birinde, öğlene doğru, telaşla yoldan beni arayıp bir şarkıyı bir anda, bütün olarak kafasında yazdığını ve eve gelir gelmez bu şarkıyı çalışmamız gerektiğini söyledi. Aslında başka bir sanatçı dostumuz için düşünüyorduk bu eseri ama benim birden kanım çok ısınıverdi şarkıya ve kendime ayırmaya karar verdim. Ama sanatçı dostlarımız için daha pek çok güzel şarkımız var. Doğan Kospançalı, Grup Rapsodi ve Grup Turkuaz’ın kurucusu, deneyimli bir eğitimci, besteci, aranjör, şarkıcı ve bir çok enstrümana hakim, çok donanımlı bir müzik adamı. Suat Suna, Soner Arıca, Alpay, Aysun & Ali Kocatepe, Aydın Tansel, Coşkun Demir, Engin Evin, Cemil Demirbakan, Harun Kolçak, Bulutsuzluk Özlemi, Kayahan, Barış Manço ve daha birçok sanatçıya sahnede veya albümlerinde eşlik etmiş ve halen de sahnede aktif olarak, bir yandan solistliğini yaptığım Grup Rapsodi’nin şefi sıfatıyla yer alan önemli bir müzisyen. Bu özellikleriyle, kolektif çalışma ve müzisyene saygı konusunda örnek bir kişilik. O benim kararlarıma ışık tutarken, bu kararların hayata geçmesinde çok büyük rol oynuyor. Bunca yıldan sonra, benim kendimi gerçekleştirmeme yardımcı olacak en doğru kişi olarak görüyorum kendisini. Ayrıca müzikal düşünce yapımız o kadar güzel uyuşuyor ki, sahnede de birlikte olmayı tercih ediyoruz.
Asla Asla’nın düzenlemelerine Eser Taşkıran da eşlik etti. Kendisiyle çalışma süreci nasıl gelişti?
-Kıymetli müzisyen Eser Taşkıran ile eşim Doğan hem çok eski arkadaş, hem de Grup Rapsodi bünyesinde uzun yıllar birlikte çalışmışlar. İkisinin kafaları müzikal anlamda çok güzel uyuşuyor bu da bana olumlu şekilde yansıyor. Üstelik sevgili Eser stüdyo, kayıt ve mix konularında da son derece ustalaşmış bir yapımcı aynı zamanda.
Asla Asla ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Şarkımızın klibi pandemik sürecin bir ürünüdür. Eşim bir akşam “Gel bak ne yaptım!” diye heyecanla beni yanına çağırıp klibi izletti. Kendi kendine, stok görüntüler ve benim fotoğraflarımla bir klip yapmış şarkıya. Çok şaşırdım; fakat çıkan ürün de çok hoşumuza gitti. Bu, yapımcımızın da hoşuna gidince şarkı tekli olarak yayınlandı. Gerek radyolar, gerekse dijital platformlardan çok güzel dönüşler alıyoruz. Özellikle Avrupa dinleme/izleme rakamları bizi çok mutlu ediyor.
En son PopMod Eski Nesil Meyhane programlarınızla duyduk sizi, PopMod ile yollarınız nasıl kesişti?
-PopMod’un işletmecilerinden Turgut Bey, Doğan’ın lise arkadaşı, Damla Hanım da benim çok yakın arkadaşım. Bu işler biliyorsunuz karşılıklı güven, dostluk ile ve “kazan-kazan” sistemini çalıştırabilirseniz yürüyor. Bizim yolumuz da tesadüfen ama güzel bir şekilde bu keyifli mekanla kesişti.
PopMod Eski Nesil Meyhane’de Buket-Doğan olarak yer almanızın yanında bir başka değerli müzisyen Devrim Atvur’un da katılımıyla Buket-Devrim-Doğan olarak da sahneye çıkıyorsunuz, üçlü olarak nasıl geri dönüşler aldınız?
-Devrim Atvur, hem çok yakın dostumuz, hem de çok ama çok donanımlı, deneyimli, bir o kadar “eğlenceli”, adeta tadından yenmez bir müzisyen. Sahip olduğu müzikal özelliklerle, bir meyhane ortamında bile bir Charles Aznavour, bir Jacques Brel dinletebilen karizmaya sahip. Bu özellikleri Doğan Kospançalı ve Buket Bengisu ile bir üçgene dönüştürdüğümüzde ortaya butik ama eğlenceli, kaliteli ama sempatik bir program çıkıyor.
Asla Asla sonrasında yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Öncelikle YouTube kanalımı biraz geliştirmek istiyorum. Çeşitli sürpriz “cover”lar olacak, onları Buket Bengisu kanalından izleyebileceksiniz. Elimde hazır halde bekleyen bir albümlük şarkı var. Eski zamanlar olsa albüm yayınlamak an meselesi ama günümüzün tüketim şartları içinde bu eserleri doğru zamanda dinleyicilerimle buluşturmak en büyük arzum.
Bengisu’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Asla Asla”yı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle