Son dönemde dikkat çeken Alternatif tınılı müzik gruplarının arasında “ikili” müzik gruplarının başarısı da önemli bir yere sahip. Bu gruplardan birisi olan Kırık Pena, EP, tekli ve ortak çalışmalarıyla dinleyicilerin beğenisini kazanmaya devam ediyor. En son yeni teklisi “bir hiç gibi”yi Avrupa Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturan Kırık Pena grubu ile Bi’Kuble için, müzik yolculuklarını, yeni teklilerini, aldıkları geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle yollarınız nasıl kesişti ve Kırık Pena grubunun oluşum süreci nasıl gelişti?
Furkan Durtaş (solist-elektrogitar): Ben Furkan Durtaş. Grubun gitaristliğini ve solistliğini üstleniyorum. Müziğe küçük yaşta bir akrabamıza özenmemle başladım aslında. 8 senelik bir elektro gitar geçmişine sebep oldu bu durum. Henüz 12-13 yaşlarındayken konserlerde gitaristlik yapmakla sahneye alıştım. Daha sonra kendimde yeterli donanımı hissettiğimde kendi melodilerimi bulmaya, beste yapmaya başladım. Böylece bu müziğe ve bu gruba ilk adımı böyle atmış oldum. Sahne rollerimiz belli olsa da müziğin yapıldığı kısımda aslında her şeyi birlikte işliyoruz. Böylece tamamen “biz kokan” bir projeye sahip oluyoruz. İkimizin de birçok enstrümanı çalabiliyor olması da buna epey yardımcı oluyor tabii.
Yağızcan Yavuz: (bateri) Ben Yağızcan Yavuz. Grubun bateristliğini üstleniyorum. Müziğe küçük yaşta İbo Show’un orkestrasına imrenerek başladım. Daha sonra perküsyon, bateri, klarnet, kanun gibi birçok ayrı dala yöneldim. Birçok orkestra ve etkinlikte görev alıp sahne deneyimleri yaşadım. Daha sonra Furkan’la birleşmemiz bizi şuanki konuma getiren ilk adım oldu. Şimdiyse bu müzik için attığımız her adımda birlikteyiz. Biz aynı güzel sanatlar lisesinde okuyan iki kişiydik aslında. Başta pek haberimiz yoktu birbirimizden. Sonra ortak arkadaşlarımız sayesinde kapı kapıyı açtı, birbirimizin güçlü taraflarını tanıyıp aramızdaki kimyayı farkettik. Daha sonra Furkan’ın köşede temellerini attığı birkaç taslağı birleştirdik birlikte. Aslında en ihtiyacımız olan şey de buymuş. Bir puzzle gibi her şey oturdu ve biz de bu kimyaya sıkı sıkı bağlanıp bırakmamaya karar verdik. Böylece Kırık Pena, “Kırık Pena” oldu!

Bir EP yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Tek Başına”daki şarkıların oluşum süreci nasıl gelişti? “Tek Başına” EP’si ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Furkan Durtaş: Tek Başına EP’sinin başlangıcı da Yağız’ın bir önceki soruda anlattığı olaylara dayanıyor. Başta benim yarım bıraktığım taslakları tamamlayıp sonra üstüne birkaç şarkı yaptık. Daha sonra bunları birlikte yayınlayıp insanlarda bir Kırık Pena imajı ve tarzını uyandırmak istedik. Böylece bu EP ile ilk çıkışımızı yaptık. İstediğimiz hissi uyandırdık mı bilmem ama çok güzel geri dönüşler aldık ve bu bizi motive etmeye yetti.

İkinci çalışmanız “Bulutlara Ağıt”ın oluşum süreci nasıl gelişti? “Bulutlara Ağıt” ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Furkan Durtaş: Bulutlara Ağıt bizim için çok komik anısı olan bir şarkı. Bulutlara Ağıt başta parçanın en baskın ögesi piyanoyu yazmamla başladı. Pandeminin etkisiyle uzak kalmak ise bu şarkıyı mesajlaşarak ve karşı tepkilerle online olarak tamamlamamızı sağladı. Bu işleri de yaparken çok kolay yollardan geçmedik. Mesela şu an aynı zamanda grubumuzun en popüler şarkısı Bulutlara Ağıt bir iPhone 6 mikrofonu ve oyun kulaklığı ile kaydedilmiş bir şarkıdır. Şarkı çok hızlı bir şekilde işlenip bitti ve yayınlarken tek göz önünde bulundurduğumuz şey hoşumuza gitmesiydi aslında. Böyle bir tepki alacağını tahmin bile etmemiştik. Bu da bu işin en heyecanlandırıcı ama aynı zamanda üzücü, riskli noktası. Dinleyiciyi asla tahmin edemezsin. Bulutlara Ağıt da dinleyicimizin bize kazandırdığı mucizevi bir şarkı bizce.

Üçüncü çalışmanız “Petunya”nın oluşum süreci nasıl gelişti? “Petunya” ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Yağızcan Yavuz: Furkan bir gün şarkının başındaki elektro gitar melodisini akustik gitarla çalıp mırıldandığı bir ses kaydı gönderdi bana. Yine pandemiyle birlikte aslında zor bir zamandayken ailemin tatile gitmesiyle beraber elimize uzun ve rahat bir zaman geçti ama işler pek tahmin ettiğimiz gibi gitmedi. Çünkü şarkı bizi o kadar içine aldı ki bu şarkıyı her şeyiyle birlikte sadece 22 saat aralıksız çalışarak bitirip yayına verdik. Hala çok severiz, ayrı etkileyici bir hissi var bizim için. Oluşumu ise bu şekilde gelişti.

Dördüncü çalışmanız ise bir düet “Sonsuz” oldu. Giray Çağlar ile yollarınız nasıl kesişti? Sonsuz‘un oluşum süreci nasıl gelişti ve “Sonsuz” ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Furkan Durtaş: Sonsuz aslında çok özel bir şarkı. Kesinlikle diğerlerinden farklı bir yere koyulmalı. Çünkü biz genel olarak melankolik aşk şarkıları yapan bir grubuz. Ama Sonsuz bambaşka. Sonsuz bizim için tüm dünyaya bir isyan. Tüm karanlıklara haykırış aslında. Giray da aynı okulun üst mezunlarındandı. Orada karşılaştık kendisiyle, bir rap kısmı istiyorduk parçaya. Şarkıdaki isyana uyacağına inanıyorduk. Onun da bu isteğini ve ilgisini görünce bu şarkı ortaya çıktı. Sonsuz’u bolca dinleyin dinlettirin. Anlayın. Işık tutun insanlara. Uyandırın!

Beşinci çalışmanız “Zamansız”ın oluşum süreci nasıl gelişti? “Zamansız” ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Yağızcan Yavuz: Zamansız aslında bizim ilk hareketli şarkımız diyebiliriz. Daha elektronik daha günümüze yakın bir sound. Biz o an ne isterse yapmayı seven bir grubuz. Bu yüzden kendimizi bir tarza sıkıştırmayı doğru bulmuyoruz. O dönem elektronik bir şarkı yapma isteği gelmişti bize. Oturup üstüne çalışıp yine Kırık Pena gibi hissetirecek bir şarkı çıkardık ortaya. Çok da güzel oldu bence.

Altıncı çalışmanız da bir düet “Seninle Kaybolmaya Geldim” oldu. Vesaire ile yollarınız nasıl kesişti? Seninle Kaybolmaya Geldim‘in oluşum süreci nasıl gelişti ve “Seninle Kaybolmaya Geldim” ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Yağızcan Yavuz: Aslında Vesaire grubunun üyeleri benim bir WhatsApp grubu sayesinde tanıştığım arkadaşlarımdı. Sonra birkaç çalışma yayınladılar. Biz de o sırada çalışıyorduk. Sonra birlikte bir şey yapmaya karar verdik. Furkan da devreye girdi konuştuk, görüştük. Muğla ile İstanbul arasına bir kalp bağı kurduk. Şarkının altyapısını biz bu tarafta işledik. Şarkının ikinci kısmını onlar yazıp seslendirdiler. His dolu bir işbirliği çıktı sonunda.

En son, “bir hiç gibi”yi yayınladınız. bir hiç gibi’nin oluşum süreci nasıl gelişti? Avrupa Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?
Furkan Durtaş: Bu biraz “Bir şeyi gerçekten istersen olur!” politikasına dayanıyor. O dönem aklımızdan çok geçen bir fikirdi bir şirket ile işbirliği yapmak, ama kalkıp kimseye danışmamıştık. Bir gün Avrupa Müzik bize sosyal medya yoluyla ulaştı. Bizi çok şaşırttı ve mutlu etti olanlar. Biz de hemen tüm gücümüzle çalışmaya koyulduk. bir hiç gibi böyle ortaya çıktı. O da üzgün ama hareketli bir şarkı. Dinlenince güzel hissettiriyor.
bir hiç gibi ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Yağızcan Yavuz: Biz her zaman beklenmeyeni yapacak kapasitede bir grup olduğumuzdan, bu da yeni bir soluk oldu Kırık Pena severler için. Gayet güzel geri dönüşler aldık sağ olsunlar. Tüm şarkıların altına yazılan bize söylenen her yorum bizi çok mutlu ediyor. Başından beri yanımızda olan herkes tekrar sağ olsun.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
Furkan Durtaş: Özgür. Tartışmasız aklıma ilk gelen şey bu. Kırık Pena konusunda hiçbir konuda olmadığımız kadar çalışkanız dürüst olmak gerekirse. Henüz zerresini duymadığınız 25-30 Kırık Pena şarkısı var. Başka hisler, başka anılar, başka zamanlarla dolu… Biraz iç titreten bir müziğimiz var pek güldürdüğümüz söylenemez. Ama her hikaye de insanı mutlu etmez zaten. Biz her müziğimizi seviyoruz en başta, dinleyiciler de destekliyor sağ olsunlar. Özgür ve biraz da üzgün bir müziğimiz var diyebiliriz kısacası.
bir hiç gibi’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
Furkan Durtaş: Yakında çıkacak projeler elbette var. Biraz sürpriz olsun dinleyicilere. Zaten takip ediyorlarsa gelişmelerden haberdar olacaklardır. Tüm dinleyicilerimize Kırık Pena olarak sevgilerimizle!
Kırık Pena grubuna bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “bir hiç gibi”yi tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle