Röportajlar

Yeni teklisi “İyileştim”i dinleyicilerle buluşturan Ayben Ersoy ile bir röportaj…

Ayben Ersoy’u ilk olarak “Kapak Olur” teklisi ile tanıdık. Zaman içinde hem Türkiye’de hem de Kazakistan’da bilinen bir sanatçı haline gelen; en son Deniz Erten sözleri ve Deniz Erten & Onur Çamur bestesi, Gürsel Çelik düzenlemesi “İyileştim”i Erman Çaltı Production etiketiyle dinleyicilerle buluşturan Ersoy ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle “Kapak Olur”a kadar neler yaptınız? Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?

-Her anı müzik dolu olan bir evin içinde doğdum. 9 yaşında bir yandan musiki eğitimi alırken diğer yandan da klasik batı müziği ile piyano ve solfej eğitimi almaya başladım. Lise yıllarıma geldiğimde profesyonel meslek hayatıma ilişkin bir seçim yapmam gerekiyordu. Bu seçimi tabi ki her parçamdan taşan notalara kulak vererek güzel sanatlar lisesinden yana kullandım. Ardından profesyonel mesleki eğitimimi sahne sanatları opera bölümünden birincilikle mezun olarak tamamladıktan sonra akademik kariyerimi sürdürme niyetinde olduğum için yüksek lisansımı dahi tamamlamıştım. Ancak o ana kadar yaptığım tüm planlar, içimden gelen  “Hayata sunabileceğin en büyük katkıyı sağlamalısın!” sesini işitince değişti. Ailem, arkadaşlarım, tanıdığım ve yeni tanıştığım özetle beni sahnede yalnızca bir kez gören herkesin ortak betimlemesi geniş bir dinleyici kitlesine hitap eden büyük sahnelerde Ayben Ersoy’un varlığını göstermesi gerektiği üzerineydi. Birilerinin sizin için birşey dilemesi, hem gözlerinde hem gönüllerinde bir yere oturtması çok kıymetli. Bunca olumlu enerjinin, betimlenen tarafa akması quantum alanda son derece beklenen bir durum zaten. Diğer taraftan, her insanın bir zamanı var ki hayatın manasıyla ilgili derin uyanışlar yaşadığı. Kalbime ilham olan o uyanışların bir kırıntısı ise ‘’hayata olabildiğince katkıda bulunmak’’ başlığı altında açılmaya başladı içimde bir yerlerde. Şu anki vizyonumun bana ilk gösterdiği yol ise profesyonel müzik dünyasına giriş yapmam gerektiği oldu. Böylelikle hem dostlarımın betimlemeleri hem de içimde filizlenen bir “uyanış” tohumu, beni bir tekli yapma yolunda seferlere çıkartmış oldu. Olabildiğince geniş kitlelere uzanmalıydım. Bunun ilk adımı olarak da “Kapak Olur” projesini geliştirdik. Eğitimin, herhangi bir konuda teknik bilgilerle buluşmamıza yardımcı olduğu gerçeğinde hemfikiriz. Muhakkak sizi bir noktadan alıp başka bir noktaya taşıyor. Ancak hedeflerinize ulaşma konusunda sadece teknik bilgiyle donanmak yeterli midir? Cevap elbette kocaman bir “Hayır!”. Gerek akademisyen, gerek özel eğitmen, gerek opera sanatçısı yahut popüler müzik şarkıcısı, hedefiniz ne olursa olsun teknik eğitiminiz inşa etmeyi tasarladığınız yapının sadece temelinden ibaret. Gökdelen inşa etmek istiyorsanız temelin üzerine koymanız gereken binlerce tuğla olduğunu biliyor olmanızda fayda var. Binlerce kişinin sizinle göz göze tek bir ağızdan şarkı söylediği konserlerin eğitimini okulda almak nasip olmuyor…

Silkway Star yarışmasına katılma süreciniz nasıl gelişti ve sizin için nasıl bir deneyim oldu?

-Daha önce yarışmacı, solist ya da korist olarak çeşitli ülkelerde temsil etmiştim ülkemizi. Ancak bu sefer jüri koltuğunda temsil etmek nasip oldu. Silkway Star, farklı ülkelerdeki milyonlarca insanın televizyon yayını aracılığıyla izlediği bir yarışmaydı. 9 farklı ülkenin katıldığı, kültürlerin birbirlerini tanımasına destek olan, haftalarca süren oldukça uzun soluklu bir yarışmaydı. Sahne, dekor, dans çalışmaları, genel olarak yapımın tüm üretimleri oldukça başarılıydı. Bu yarışmada jüri olarak ülkemizi temsil etmek çok ilginç bir deneyim oldu benim icin. İnsanın omuzlarına büyük de bir yük yüklüyor aslında. Neticede, konuşmanızdan, oturup kalkmanıza, sohbetinizden, yarışmacılara yönelttiğiniz yorumlara, öyle ki yemek yemenize kadar ve de en başta müzikal birikiminizle bir bütün olarak temsil ediyorsunuz ülkenizi. Bu görevin gerekliliklerini en iyi sekilde yapmak icin var gücümle çaba sarfettim. Her kelimemi dikkatlice sectim ve neticede de çok güzel dostluklar kurdum. Her birini ayrı ayrı çok sevdim ve bir arı gibi hepsinden mümkün olduğunca çok bal toplamaya çalıştım. Hala görüşmeye devam ediyoruz ve hatta bazılarıyla ortak projeler üzerinde çalışıyoruz. Özet olarak sunu söyleyebilirim ki müzik hayatim suresince bulunduğum projelerde Türk müziğini yaymak icin çabaladım ve gala yayınında seslendirdiğim Sezen Aksu’nun “Geçer” şarkısının yarışmadan sonra Kazak dostlarımın diline dolandığını görmek bu çabalarıma değdiğini bir kez daha hissettirdi bana. Gelecekte de buna benzer güzel planlarım olduğunun ipucunu da şimdiden vermiş olayım. 

Kazakça bie eser olan “Közimnin Karası”nı yorumlamaya nasıl karar verdiniz ve nasıl geri dönüşler aldınız?

-Kazakistan’da çeşitli projeler sebebiyle birkaç kez bulundum. Bu seyahatlerim sürecinde Kazak müziğini dinleme fırsatım oldu ve ezgilerinin bizim halk müziği ezgilerimizle benzer olduğunu farkettim. Melodilerinde, türkülerimizde hissettiğim Anadolu kokusu kapladı içimi. Közimnin Karası’nı ilk duyduğumda, eserin sözlerini dahi anlamıyor olmama rağmen, kalbimin derinliklerinde başı ve sonu gözle görünemeyen bir nehir akmaya başladı. O anda, köklerimizin bir olduğunu, bir zamanlar aynı topraklarda yaşadığımızı her iki millete de hatırlatacak, kültürler arasında köprü olacak bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim ve evet; tam olarak Kazak müziğinin rengini de o anda hissettim. Eserin bestecisi ve söz yazarı olan Abay Kunanbayev’in 175. doğum günü kutlamaları anısına bu projeyle katkıda bulunmak çok iyi bir fikir olarak karşımıza çıktı. Biz de modern ancak eserin duygusunu da dejenere etmeden bir düzenleme yapmaya çalıştık. Cover çalışmasının aranjesini aynı zamanda prodüktörüm olan Erman Çaltı yaptı. Çalışma Kazak dostlarımız arasında oldukça kısa sürede yayıldı. Ulusal TV kanallarının hemen hemen hepsinde ana haber bültenlerinde yayınlandı. Kazakistan Kültür Bakanlığı gibi resmi mercilerden tebrikler ve davetler aldık. Ne yazık ki pandemi tedbirleri gerekçesiyle henüz icabet edemedik. Cover çalışmamız şu anda ulusal radyolarda çalınıyor ve her geçen gün daha fazla dinleyiciye ulaşmaya devam ediyor. En kısa sürede tekrar Kazakistan’a gidip kültürler arasında daha sıkı köprüler oluşturacak yeni projeler üzerinde çalışmayı sabırsızlıkla bekliyoruz. 

Yeni tekliniz olarak “İyileştim”i dinleyicilerle buluşturdunuz, sözleri yazan (ve müziği de Onur Çamur ile besteleyen) Deniz Erten ile yollarınız nasıl kesişti?

-Deniz Erten bilindiği üzere İşaret serisi kitaplarının yazarı. Herkes gibi ben de kitabını okuyup etkilenen bir okuyucusu olarak kendisini bulabileceğim bir imza günü, seminer, konferans vs araştırırken bir imza gününde tanıştım kendisiyle. Yoğun duygular içerisinde hayat bulan muhteşem bir günü birlikte geçirmemizin ardından daha detaylı tanımak istedim kendisini ve bir müzisyen olduğunu, söz yazarı ve besteci olduğunu öğrendim bu vesileyle. O anda, yaşadığımız herşeyin ilahi bir plan dahilinde olduğunun bilincine yeni yeni varmaya çalışan bir Ayben olarak bir şarkısını seslendirmeyi çok içten dilemiştim. “İyileştim” i dinlediğimde pandemi öncesiydi. O kadar çok beğendim ki hemen seslendirmeyi çok istedim. Ancak elbette herşey ilahi bir plan dahilindeydi ve tanışmamızın üzerinden tam iki yıl geçtikten sonra kendimi ‘’İyileştim’’ i seslendirirken buldum. Doğru zaman bu zamanmış dedim. Dolayısıyla ben mi “İyileştim”i yorumlamaya karar verdim, “İyileştim” mi benim tarafımdan yorumlanmak mı istedi, siz verin bu sorunun cevabını.

“İyileştim” ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Profesyonel anlamda müzik camiası; radyo, TV ve yazılı basın sektörlerinde bulunan dostlarımızın hemen hemen hepsinden aldığımız yorumlar mutluluk verici. Sıradaki çalışmamızı sabırsızlıkla bekleyen bir ortam var şu anda. Bizi onurlandıran tüm dostlarımıza sevgi ve saygılarımızı gönderiyorum. Değerli dinleyicilerimizden ise çok güzel mesajlar alıyorum. Bir önceki sorunuzdaki cevabıma atıfta bulunarak, ortada henüz bir pandemi yokken dinlediğimiz bir şarkı en fazla anlam içereceği zamanı kendisi bildiği ve doğru zamanda çıkış yaptığı için kalplere şifa olurken bize de şifa niteliğinde dönüşler sağlıyor. ”İyileştim” Dünya’mızın gerçekten içten bir “iyileştim!” demeye ihtiyacı olduğu bir dönemde çıktı. Dolayısıyla da günümüz itibarıyla herkes kendinden bir parça buluyor “İyileştim”in içerisinde. İlk 3 – 4 dinlemenin ardından sihirli bir şekilde şarkının içine çekiliyorsunuz. Tarif edilemeyen bir tılsımı var “İyileştim”in. Dinleyicilerimizden aldığımız yorumlar da bu yönde. İnşallah herkese ve tüm hayata şifa olur…

İyileştim’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalarınız var mı?

Hem yurtiçi hem de yurtdışı olmak üzere çalışmalarımız var. Onlar da ilahi plan dahilindeki sergilenme sıralarını bekliyorlar.

Ayben Ersoy’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “İyileştim”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.