Röportajlar

Yeni teklisi “İzafi”yi dinleyicilerle buluşturan Melisa Zey ile bir röportaj…

Melisa Zey… Çocukluk yıllarından beri müzikle ilgilenip kendi şarkılarını yazmaya başlayan Melisa Zey, zamanla alternatif tınılı coverlarıyla da bilinirken, Akustikhane ile tanışarak ilk teklisi olacak olan İngilizce bestesi “Ease My Mind” ile dinleyicilerin beğenisini kazanmıştı. Şimdi ise yeni teklisi olarak ilk Türkçe teklisi “İzafi”yi Akustikhane Records etiketiyle dinleyicilerle buluşturan Melisa Zey ile Bi’Kuble için; müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Ease My Mind’a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?

-İlk aktif olarak müzik yapmaya başlayışım 11 yaşındayken gitar dersleri almamla oldu. Hep kendi kendime şarkı söylüyordum fakat gitar çalmamla birlikte şarkı da yazmaya başladım. Günlük tadında biraz komik şarkılardı tabii. Üniversitede çeşitli cover gruplarında solist olarak yer aldım, konserler verdik. 2017’de Boğaziçi Caz Korosu’nda 1 sene süren bir polifonik koro deneyimim oldu. 2018’de Instagram’dan gitar veya klavye çalarken şarkı söylediğim cover videoları paylaşmaya başladım. 2019 yılında kendi kendime biraz prodüksyon öğrendim ve böylece hem kendi bestelerime demolar yapmaya başladım hem de altyapısını da kendim hazırladığım özgün coverlar yapıp YouTube’a yükledim bazılarını. 2020’nin sonuna doğru da yollarımız Akustikhane ile kesişti. 

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Ease My Mind’ın oluşumu nasıl gelişti? Akustikhane Records ile ve bu bağlamda prodüksiyonu üstlenen Cüneyt Yamaner ve düzenlemeyi üstlenen Cihan Mert Karayazı ile yollarınız nasıl kesişti? Ease My Mind ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Bir yerden başlayacaktım elimdekileri yayınlamaya, ama nasıl ve hangi yolla olacağını çok bilmiyordum ve yeterince kovalamıyordum da sanırım. Sadece üretiyordum. Akustikhane bana cover videolarım sonucu ulaştı ve demolarımı dinlemek istediler. Demolardan bir tanesinde karar kıldık ama o şarkıyla çıkış yapmak içime sinmedi. O sıralar bulunduğum ruh haliyle eşleşmedi beste kafamda, fazla dramatikti. Pilot kayıt için belirlediğimiz gün gelmeden Ease My Mind’i yazdım ve fikir değiştirip Ease My Mind’da karar kıldık. Tabii ben şarkıyı 3-4 akor ile bestelemiştim, Cüneyt Abi (Yamaner) bambaşka bir boyut kattı prodüksyonda. Cüneyt Yamaner ve Mert Karayazı ile yine Akustikhane aracılığıyla tanıştım, iyi ki de tanışmışım diyorum. Şarkıya dönüşler hep çok olumlu oldu sadece birçok insan şarkıyı coverladığımı zannetti. “Kimin şarkısı bu? Orijinali kimin?” gibi sorular aldım. İngilizce oluşundan herhalde bilmiyorum.

En son Yamaner düzenlemesi ile ilk önce canlı kaydıyla yayınlanan İzafi’yi yayınladınız. İzafi’nin oluşumu nasıl gelişti?

-Ease My Mind’ın canlı versiyonunun YouTube’da yayınlanması sonrasında “Neden Türkçe beste yapmıyorsun?” sorusu gündeme geldi sürekli bir şekilde. Bestelerimi İngilizce yapmak benim konfor alanımdı birkaç farklı sebepten dolayı. Bunu kırmak istedim kendimle alakalı, gelişmek istedim ve Türkçe yazarak ilerlemeye başladım. “İzafi” 2021’in Haziran ayında bitirme tezimi yazdığım bir dönemde geldi. Mühendislik tezi yazarken hayatımı müzik yaparak kazanmak istediğimden emindim ama nasıl olacağını bilmiyordum pek. Şarkı bir iç monolog aslında. Telefonun öbür ucunda yine ben varım yani. Göcek’teki konserde İzafi’nin çalınması tamamen spontaneydi. Organizasyon gereği sahne alan her sanatçının 2 şarkısı YouTube’a konulacaktı. Ben Ease My Mind ve bir tane de coverım kaydedilir diye düşündüm, çünkü yayınlanmış başka bir şarkım yoktu. İzafi’nin demosunu Akustikhane’ye dinletmiştim, prodüksiyonu yapılmamış olsa da onaylaşmıştık karşılıklı “Bunu yayınlarız!” diye. Konser günü Akustikhane’nin yapımcısı Zafer Yılmaz provasız da olsa “İzafi’yi söyle, cover yerine onu kaydedelim!” dedi, ben de “Tamam!” dedim. Ama orkestra şarkıyı bilmiyor, bulunduğumuz adada internet çekmiyor, demo Google Drive’da vesaire. Kısacası sıfır provayla kafa göz girdik şarkıya. Ben biraz gergindim ama orkestradaki müzisyenlerin hepsi birbirinden yetenekli olduğu için her şeye rağmen ortaya güzel müzik çıktı. Canlısı biraz jam session tadındaydı ve o anda ortaya çıktı çalınan her şey. Stüdyo versiyonu biraz daha soul müziğe yakın diyebilirim.

İzafi ile ilgili genel anlamda -canlı ve tekli versiyonları- nasıl geri dönüşler aldınız?

-Çok güzel yorumlar aldım gerçekten. Bir de Türkçe olmasından kaynaklı herhalde, daha büyük bir kitleden daha seri dönüş aldım, insanlara müziğimle ulaşabilmek mutlu edici. Bunlarla birlikte ilk defa negatif yorum da aldım birkaç tane, ama bu bile garip bir şekilde hoşuma gitti. Çünkü bir şarkıyı her dinleyenin sevmesi doğal bir şey değil, hele ki bu kadar alternatif bir iş özelinde.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Müziğim; pop, R&B, hip-hop, soul ve caz elementler barındırıyor. Alternatif pop da denilebilir herhalde. Bu kategorileri çok düşünmeden içimden geldiği gibi besteler yapıyorum o yüzden sınıflandırmak zor geliyor. Önce kendim sevmeye bakıyorum.

Processed with VSCO with c1 preset

İzafi’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Var tabii ki, albümlerim olsun istiyorum. Ama önce sırada birkaç tekli daha var, yakında çıkacaklar.

Melisa Zey’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “İzafi”yi tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.