İlk iki teklisi sonrası Gündoğarken’in Mucize şarkısını yeniden yorumlayıp Ada Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturan ve aynı zamanda akademisyenliğe devam eden Salih Dinçel ile Bi’Kuble için, teklilerini, Mucize’yi ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle ilk iki teklinize kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Müzik yaşantım küçük yaşlarda Barış Manço, Cranberries, Gündoğarken dinleyerek başladı. 20’li yaşlarım ya sahnelerde ya da beste yaparak geçti. Profesyonel olarak müzik işlerine 2017’de girmiş bulundum. İnan ve Kahveyi Kim Ismarlayacak? isimli iki single yaptım. Bunlar da birden olmadı diyebilirim. Çok şey kaybettik ya da kazandık, olağan süreçlerdi. 2019 Nisan ayında ise Mucize isimli şarkım çıktı.
Teklileriniz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-En çok ilgiyi Mucize aldı diyebilirim. Genellikle de çocukların sevdiğini tespit ettim. Yeğenim Algan’ın anaokulunda çocukların hep bir ağızdan söylediğini öğrendim. Açıkçası bu bir süreç, yaşam bana izin verdiği takdirde daha çok şarkı çıkaracağım. Bunlar benim çocuklarıma ve dinleyicilerime bırakacağım külliyatım. Tepkileri ölçmekten daha çok üretim odaklıyım. Bir gün mutlaka birileriyle aynı rafta bulunacağız.
Mucize’yi yorumlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda Burhan Şeşen ve düzenlemenizi üstlenen Gürol Ağırbaş ile yollarınız nasıl kesişti?
-Mucize ile 2000 yılında tanıştım. Gündoğarken’in o yıllarda çıkardığı çok güzel bir albüm var, “İstanbul Atina İstanbul” adında. O albümde yer alan ve Burhan Şeşen’in söylediği birkaç eserden biriydi. O yıllarda arşivime aldığım ve genellikle umutsuzluğa düştüğümde dinlediğim bir şarkıydı. Yıllar sonra bir konser öncesi Burhan abiyle tanıştığımızda onlara “Mucize”yi her sahnede çaldığımızı söyledim. Benim de dostum olan kıymetli eşi Gizem Duman Şeşen o akşam video çekip Burhan abiye göndermiş. O da beğenmiş diye umuyorum ki şarkıyı kullanabilir demiş. Gerçi beğenmeyipte kullan da demiş olabilir, kocaman bir kalbi var.
Gürol abiyi yıllardır takip ederdim. Müziğe bakış açısı, üretimleri farklıdır. Onunla çalışmak her müzisyen gibi benimde hayalimdi. Yine Gizem’in uğraşları sonucu oldu aslında. Gizem’de ayrı bir dünyadır bu arada. Kelimeler anlatmaya yetmez. Aurası ve becerisi çok yüksek. Beni hep havaya taşımıştır.
Ada Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?
-Ada Müzik, benim iklimime en uygun yapım firması. Firma, kurumsal kimliği ile birlikte yapılan yaptığım sanatın 100 yıl sonra da geleceğe aktarılacağının güvenini veriyor. Bir toplantı yaptık değerli Ada Müzik sahibi Bülent Forta ile. “Mucize’yi tozlu raflardan aldık, çıkarmak istiyoruz!” dedik. Projelerimizi anlattık. Sağ olsun tam destek verdi. Keşke yapım firmalarının gerçek bir denetleyici mekanizması olsa ve Bülent Forta da başında olsa isterdim. Müzik piyasasını yalnızca ekonomik olarak değil, sosyal, teknik ve politik boyutlarıyla değerlendiren biri.
Mucize ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Mucize belirli bir kitleye ulaştı, ileride bu şarkıyı dinlemeyen bir çok insanın yeni bir keşif yapar gibi şarkıyla yollarının kesişeceğine inanıyorum. Biz sanat yaptık. Mucize çok özel bir şarkı. Biz istesek de yerinde tutamayacağız. Bir gün tüm Türkiye’nin şarkıdan haberdar olacağını biliyorum ve inanıyorum. Belki yarın belki 50 sene sonra. Bu kısmı bilmiyorum.
Mucize, sadece dijital olarak yayınlandı. CD olarak çıkarılması düşünülüyor mu? Bu bağlamda ilerleyen zamanlarda bir albüm çıkartmayı düşünüyor musunuz?
-Evet yeni çıkaracağımız albüm CD olarak da basılacak. Tekli veya üçlü, beşli şarkıların CD olarak basımını da israf olarak görüyorum.
Aynı zamanda akademisyenliğe de devam etmektesiniz. Kendi açınızdan akademisyenlik mi yoksa müzik mi daha çok uğraş gerektiriyor?
-İkisinin de yolu farklı. Akademisyenliğin dinamikleri ile müzisyenliğin dinamikleri farklı. Uyuştuğu yön; akademisyenlik ve müzisyenlik -okur, yazarlık bir de düşünce gücü- istiyor. Bu anlamda akademisyenlik müzikle bağdaşsa da, müziğin arka planında sahne işleri, organizasyon işleri, PR gibi parametreleri var. Bir öğrenciye bir şey anlatmak 1000 kişiye konser vermek tadında, 1 kişiye konser vermek 1000 kişiye konferans vermek tadında. Net bir şey söylemek zor.
Mucize’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Şu an yeni albüm kayıtları devam ediyor. Projemizin adı Hayyam. 21 şarkıdan oluşuyor. Her biri maksimum 2 dakikalık ve Hayyam’ın seçilmiş Rubailerine yaptığım bestelerden oluşuyor. Aranjörlüğünü ve düzenlemelerini gene usta bir isim Şuayip Yeltan yapıyor. Şarkıları ben de okuyabilirim, Hayyam’ı seven sanatçılardan oluşturduğumuz isimler de okuyabilir. Henüz karar aşamasındayız. Bakalım zaman her şeyi gösterecek.
Salih Dinçel’e bu güzel röportaj için teşekkür ederim. Mucize’yi tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle