Röportajlar

Yeni teklisi “Portakal Şekeri”ni dinleyicilerle buluşturan Fulya Özentürk ile bir röportaj…

Ay içinde dinleyicilerle buluşan tekli çalışmalardan biri de, geçen yıl ilk teklisi Sis ile dinlediğimiz ve müziğin eğitiminden gelen Fulya Özentürk’ün Seyhan Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturduğu yeni teklisi Portakal Şekeri’ydi. (Aşkın Tatlı Şarkısı) Özentürk ile müzik yolculuğunu, yeni teklisini ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Sis’e kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bununla birlikte konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?

-Müzik yolculuğum aslında ailemin sanata olan yakınlığından dolayı çok küçükken başladı. Ablam Türk Müziği ile ilgileniyordu, sevdiği şarkıları bana da öğretirdi ve çocukluğum evde şarkılarla, şarkı söyleyerek başladı diyebilirim. 15 yaşında konservatuar eğitimi almak istediğime karar vermiştim. 17 yaşında çok değerli hocam Ender Ballıbaba’dan Türk Müziği dersleri alarak başladım, daha sonra İ.T.Ü Türk Müziği Devlet konservatuarı Ses Eğitimi bölümüne girdim. Konservatuar eğitimi almak benim için çok keyifli bir yolculuktu, çünkü çok istediğiniz bir eğitimi almaya hak kazanmıştınız; çok mutlu olduğum bir beş yıldı diyebilirim. Prof.Dr. Selahattin İçli, Prof.Dr. Alaeddin Yavaşça ve Erol Uras gibi usta hocalarla çalıştım. Bu anlamda akademik bir eğitim almak bana bir duruş ve bir tavır kazandırdı; yönümü bulmama ve ne yapmak istediğime dair bir hedef geliştirdi. Akademik eğitimin insana kazandırdığı en önemli özellik budur; çünkü bir yerden sonra diploma yeterli olmayabiliyor, aldığınız eğitime kendinizden bir şeyler katmak zorundasınız. Yoksa kuralcı eğitim sizi sığlaştırabilir. Müzik eğitimimin hemen ardından, halen devam ettiğim öğretmenliğe başlamıştım ve uzun bir süre sahne çalışmalarım devam etti. Türk Müziği dışında yabancı müzik repertuarımı da geliştirdim, bir ara yolum usta sanatçı ve eğitimci Haldun Dormen ile kesişti. Kendisiyle 7 ay kadar müzikal çalışması yaptık, harika geçen bir dönemdi.

Bir tekli çıkartmaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda Sis’in oluşum süreci nasıl gelişti? O dönem Sekiz Müzik Yapım ile yollarınız nasıl kesişti?

-Birkaç yıl önce idi, kısa bir durgunluk dönemim oldu. Aslında yapmak istediğim, gitmek istediğim yönü bulmak ve kendimle yüzleşmek istediğim zamanlardı. ‘Sis’ biraz şekil değiştirmişti, müzikal skeçler yazıyordum kısa kısa, aslında bunlar denemelerdi. Yazdığım konuya uygun bir müzikal şarkı gerekiyordu, önce sözleri yazdım. Aslında o anki düşüncem yazdığım hikayelere şarkı oluşturmaktı; sonrasında müziğini yazdım. Bir gün bir müzisyen arkadaşıma dinlettim “Bunu hangi kafayla yazdın, sözler çok güzel olmuş! Bir stüdyo kaydı yapalım” dedi ve stüdyoya girip kaydı yaptık. Aradan 5 ay geçti, onun üzerine birçok şarkı ve söz yazmaya başladım. Bu duygu beni çok heyecanlandırdı, kendimden ve tecrübelerime dayanarak bir şeyler yazmak ve üretmek bende bir tutku oluşturdu. Yazarak geçirdiğim 6 ayın sonunda Sis’i tekli yapmaya karar verdim ve aranjörlüğünü yaptığı Volkan Konya ile konuşup çalışmalara başladık. Uzun bir süreç oldu, şarkının kaydı ve aranjesi bittiğinde yayınlamak için bir müzik şirketi ile anlaşmak istedim. Bir internet araştırmasında tesadüfen Sertaç Ekiz ile tanıştık ve hemen görüşme yaptık, fikirlerimiz ve beklentilerimiz birbirine çok yakındı. Şarkıyı dinledi ve Sekiz Müzik’ten çıkmasına karar verildi. Benim için çok heyecanlı bir süreç ve deneyimdi…

Sis ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-“Sis” benim kendi imkanlarımla yaptığım ilk çalışmamdı, ilklerin günahı olmaz derler; süreç prodüksiyona gelene kadar biraz ağır ve yetersiz geçti. Bazı değişimler oldu. İstediğim beklentiyi karşılamasa da güzel geri dönüşler geldi. Müzik hayatımda ilk göz ağrısı olarak kalacak…

Portakal Şekeri’nin oluşum süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda Seyhan Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?

-“Portakal Şekeri” benim en çok heyecan duyduğum parçamdır aslında, bir Eylül sabahı idi, sabah yeni kalkmışım; yüzümü yıkarken kafamda bir ses “Haydi aşkımıza bakalım, portakal şekeri katalım” diye çınlıyor… Bütün bir gün devam etti “Geliyorum, beni yaz!” der gibi… Gündüz dışarıda işlerim var konsantre olamıyorum, sürekli çınlıyor; üretim süreci böyle bir sey, sanki doğum sancısı gibi geliyor ve onu ortaya çıkarmak durumunda kalıyorsunuz! Eve döndüm, laptopu açtım; önce sözler geldi sonra müzik… Bittiğinde enerjim tavan, fıkır fıkırım; yazdığım şeyi aynı zamanda film gibi yaşıyorum! (gülüyor) Özellikle “Karıştır da haydi bir olalım” cümlesi beni heyecanlandırıyor, belki bir dinleyici bunu anlayabilir hissedebilir düşüncesi… Sevgide, tek bedende bir olduğunuzda bütünleşiyorsunuz; evrende bir olmak, ruhsal anlamda tek olmak… Genellikle bir şey yazarken önce bir fikir gelir bana, sonra bunu geliştirmeyi seviyorum; ama Portakal Şekeri’ni çok güçlü bir enerjiyle yazdım, bu anlamda heyecanlandıran bir şarkı oldu. Aslında “Portakal Şekeri“ni Sekiz Müzik’le çıkaracaktık. Sertaç ile görüştük, aranjesini o üstlendi ve çalışmalara başladık. Ben klip için araştırmalara başladım, bir arkadaşımın aracılığı ile sevgili yönetmen Serdar Yıldırım ile tanıştık. Çok renkli ve hangi işi nasıl yapması gerektiğini bilen bir insandı. Şarkıyı dinledi, çok beğendi ve üzerinde çalışmaya, planlamaya başladık. Şarkının hareketli soundu olmasından ötürü konsept olarak Cunda’yı seçtik. Aslında çekim esnasında çok güzel tesadüfler oldu, işin yürümesi ve akması açısından bize şans getirdi. Sonuçta rengarenk bir klip çıktı. Her şey bitmişti, yayınlanmak için biraz zaman kalmıştı Bülent Seyhan ile tanışmamız da bir tesadüftür aslında, şarkıyı bir yakınım dinletmiş kendisine, beğenmiş “Gelin, görüşelim!” demiş. Her şey bir-iki gün içinde gerçekleşti ve Seyhan Müzik’le anlaşmış bulunduk.

Portakal Şekeri ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız? 

-Evet, çok güzel geri dönüşler var tabi ki; izlenme oranı da her geçen gün yükseliyor… Bu şarkının bana şans getireceğine inanıyorum, içinde sevgiyi barındıran her emeğin bir geri dönüşü oluyor. Hayırlısının olacağını umuyorum….  

Her iki tekliniz de sadece dijital olarak yayınlandı, Portakal Şekeri’nin CD olarak da yayınlanması düşünülüyor mu? Bu bağlamda ilerleyen zamanlarda bir albüm yayınlamayı düşünüyor musunuz?

-Şarkılarımı bir CD yapmayı planlamıyorum açıkçası, zaten CD de yapsanız artık herşeyin dijital ortamda yayınlanmasından ötürü insanlar yine sizi netten izleyip takip edecek. Çünkü net artık her türlü pazarlamayı yapabileceğiniz güçlü bir organ, eskiden albümler satılırdı şimdi ise kaç dinleme ve görüntülenme yapılmış bunu takip ediyoruz. Fakat ileride kendi söz ve bestelerimden oluşan bir albüm yapmayı istiyorum; bu, müziksel anlamda kendimi ifade edebileceğim bir kimlik olması açısından önemli. Umarım bu hayalim en kısa zamanda gerçekleşir…

Portakal Şekeri’nden sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-İleriye yönelik yapmak istediğim çalışmalar, yazdığım söz ve besteleri daha da geliştirmek ve bunlardan oluşan bir albüm hazırlamak; bu şarkıların duygusunu doğru ifade edebilecek aranjörlerle tanışmak-çalışmak, keza bu şarkının duygusunu doğru verebilmek adına çok önemlidir. Yazdığım şarkılarda hayatın içindeki, yaşadığımız ve hissettiğimiz duyguları yaşatmak; dinleyicilerin kendinden bir şeyler bulmasını sağlamakla da dinleyicilere müzik aracılığıyla işitsel hizmette bulunmak hedeflerimin başlıca amacıdır… 

Fulya Özentürk’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. Portakal Şekeri’ni tüm dijital platformlardan bulabilirsiniz.