Begüm Şengül ismini çoğu dinleyici, 2018 yılında yayınladığı kendi eseri ilk teklisi “Yalancı Fani” ile tanıdı. 2019’da yayınlanan “Sonbahar”ın ardından geçtiğimiz günlerde kendi müzik şirketi Siyah Keçi Records etiketiyle yeni teklisi “Sol Yanım”ı dinleyicilerle buluşturdu. Bununla birlikte müziğin eğitiminden gelen Şengül ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Yalancı Fani’ye kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda konservatuvar eğitiminiz size müzikal anlamda neler kattı?
-Konservatuvar eğitimime ilkokuldayken başladım. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda yarı zamanlı keman-piyano eğitimi alıyordum ve liseye kadar bu eğitimim devam etti. Bir yandan yazı yazmayı çok seviyordum ve ani bir kararla üniversitede Gazetecilik okumaya karar verdim. Ancak müzikten hiç kopamadım. Gazetecilik bölümünden mezun olduktan sonra konservatuvara tekrar dönüş yaptım; ama bu sefer Müzikal Tiyatro bölümünü okumak istedim. Müzikal Tiyatro ile hem şan tekniğimi hem oyunculuğumu geliştirme fırsatı yakaladım. Bu arada zaten şarkılar yazıyordum ve aslında birbirinden bağımsız olduğunu sandığım bütün eğitimlerim ve yaşadıklarım beni bu noktaya getirmişti. Dolayısıyla benim için kendi ürettiklerimle ilerlemek kaçınılmaz oldu.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Yalancı Fani’nin oluşum süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda PDND ve düzenlemenizi üstlenen Hüseyin Çebişçi ile yollarınız nasıl kesişti ve şarkı ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Yalancı Fani, yazdığım şarkılar içinde en hareketli parçaydı. Ben aslında biraz şarkılarımda söylenmeyi-şikayet etmeyi seven biriyim. Diğer şarkılarım da hep bu havada; gerçi Yalancı Fani de tam bir “aynayla dedikodu” kıvamında, yani onda da söyleniyorum! (gülüyor) Ama müziği çok enerjik, sözleri çok şımarık. Bir de o dönem müzikal şarkılarıyla çok haşır neşir olduğum bir dönemdi ve şarkı söylerken oynamak, mimik yapmak çok istedim. Yalancı Fani şarkılarım içinde buna en elverişli olanıydı. Bu yüzden onu seçtim. Şarkının aranjesini üstlenen Hüseyin Çebişçi ile eşim vasıtasıyla tanışmıştım, bestelerimi aranjör olarak ilk ona dinletmiştim hatta. İkimiz de ilk olarak Yalancı Fani’yi yapmaya yükseldik. Hüseyin’in Balkan müziği lezzetini katma fikri çok iyiydi mesela, iyi ki onunla yapmışız Yalancı Fani’yi. PDND, biliyorsunuz ki Soner Sarıkabadayı’nın müzik şirketi. Soner Abi’nin büyükleri ile benim büyüklerimin süregelen bir dostluğu var. Bu da bir şanstı benim için. İlk şarkımı başkasına emanet etmek istemedim, Soner Abi’nin hem deneyimine hem duruşuna olan güvenim tamdı ve emeğimi ona emanet ettim. İyi ki de ona emanet etmişim. Yalancı Fani ile ilgili çok güzel geri dönüşler aldım, Sonbahar şarkısı ile birlikte keşfedenler oldu mesela. “Keşfedip ezberledik, bayıldık!” diyenler oldu. Ben hala Yalancı Fani’nin misyonunu tamamlamadığını düşünüyorum. Onun daha çok seveni olacağına inanıyorum.

2019’da sizi Sonbahar ile dinledik. Şarkının oluşum süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda kendi müzik şirketiniz Siyah Keçi Records’u kurmaya nasıl karar verdiniz? Düzenlemenizi üstlenen Aytaç Özgümüş ile yollarınız nasıl kesişti?
-Ben Yalancı Fani’nin ardından, üzerimden o ilk acemiliği attıktan sonra, sosyal medyanın gücüyle yeniden şekillenen müzik sektörüne daha bağımsız yaklaşma kararı aldım. Bu karar beni, kendi şirketimi açıp, kendi YouTube kanalımdan özgürce sesimi duyurmaya kadar getirdi. Tık sayısına takılmadan kendi organik kitlemi oluşturmak yeni hedefim haline geldi. Siyah Keçi Records böyle kuruldu. Siyahı saçlarımdan, keçisi inadımdan geldi! (gülüyor) Aytaç Özgümüş’ün Gökhan Türkmen ile olan çalışmalarını hayranlıkla dinliyordum. Sonbahar’ı Aytaç yaparsa harika olacağını biliyordum ve öyle de oldu. Sadece Sonbahar değil Sol Yanım ve sizin henüz duymadığınız bir sonraki şarkımın düzenlemesini de Aytaç yaptı. Gerçekten şarkılarıma kattığı ahenk hayranlık verici.

Sonbahar ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Sonbahar’ı dinleyen herkes daha çok “ben”i gördüklerini söylüyorlar. Ne yalan söyleyeyim ben de öyle hissediyorum, sakin şarkılarım daha çok “ben”i yansıtıyor.

En son “Sol Yanım”ı tekli olarak yayınladınız. Bu bağlamda şarkının oluşum süreci nasıl gelişti?
-Sol Yanım, benim bu işi kafaya koyup yayınlamak üzere şarkı yazmaya başladığım zamanda bana gelen ilk şarkı. O niyeti duyurdum ve bana Sol Yanım geldi. Arabayı park etmek için otopark kapısının açılmasını bekliyordum, birden “her gün içimde bir sızı her gün acıyor canım” yankılandı kafamda! (gülüyor) Aslında Aytaç’a ilk götürdüğümde nakaratı daha farklıydı. “Yeni bir şey yaz!” dedi ve değiştirdik, kesinlikle eski halinden daha iyi bir sürüm oldu! (gülüyor)

Sol Yanım ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Şarkım daha çok yeni, 18 Aralık’ta çıktı. Sol Yanım’da kendinden bir parça bulacak olan herkesin içinin sızlayacağını düşünüyorum. Evli arkadaşlarımdan “Aşk acısı çektirdin!” diyenler oldu, “Dayanamayıp ağladım!” diyenler oldu… Ağlamaya da sevinilmez ama dinleyenin kalbinde saklanan o yaraya merhem dokundurmak çok kıymetli benim için.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Alternatif pop diyebilirim sanırım.

Sol Yanım’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Olmaz mı? Daha bir sürü şarkım var; “Şunu da yapsam, bunu da yapsam!” dediğim. Tabi şu an sırada yine Aytaç’ın (Özgümüş) aranjesini yaptığı “Sitem” hazırda bekliyor. Ondan sonra sıra hangisinde göreceğiz! (gülüyor)
Begüm Şengül’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Sol Yanım”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle