Müzik

Yılların verdiği tecrübenin başarılı bir ürünü : 21.Peron – Sanki Hep Buradaydık…

1973 yılından beri -bazı kadro değişikliklerine rağmen- ana kadroyu koruyabilmiş ender topluluklardan biri 21. Peron. Bir dönem ‘Seviyorum’ eseriyle de anılan grup, yayınlanan eski kayıtları dışında, uzun yıllar sonra geri dönüş albümleri ’Tapon’ ile yine grubun kitlesini mutlu eden ve yeni dinleyicilerin de keşfetmesini sağladıkları bir çalışmaya imza atmışlardı. Şimdi ise 21.Peron’u 4 yıl aradan sonra yeni bir albüm ile dinliyoruz : Sanki Hep Buradaydık…

Ahmet Safa İkiz’in vokalde, Alp Gültekin’in keman ve viyolada, Andreas Wildermann’ın klavye, elektronikada, Erden Erdem’in vurmalılarda, Gökhan Akçay’ın basta, Haluk Öztekin’in ise akustik ve elektrik gitarlarda yer aldığı albümde, albüm kartonetinde belirtildiği gibi; albümün hiç bir aşamasında MIDI kullanılmamış.

İlk eser, Haluk Öztekin’in bir eseri ‘Sessizlik Ürkütür’ Andreas Wildermann’ın düzenlediği, Öztekin’in akustik gitarıyla başlayan, Wildermann’ın klavyesiyle dengelenen eserde Erden Erdem’in davulu da Alp Gültekin’in viyolasıyla birlikte yer yer öne çıkıyor ve eserin hareketli yapısını destekliyor. Orta kısımda Öztekin’in elektro solosu başarılı. Öztekin ve Wildermann eseri vokalleriyle de destekleyerek İkis’in vokalini güçlendiriyorlar. Gökhan Akçay’ın bası da eseri tamamlıyor.Son kısımda elektro-viyola-klavye birlikteliği başarılı. Albüme enerjik bir açılış oluyor. Ardından sözleri A. Dilek Wildermann’a, müziği ise Andreas Wildermann’a ait olan ‘Mani’ geliyor. 21. Peron ortak düzenlemesi olan eserde Öztekin’in elektrosu ve Wildermann’ın klavyesinin uyumuna Gültekin’in viyolası da ekleniyor. Albümün aynı tempolu yapısını devam ettiren eserde Gültekin’in akılda kalıcı gitar riffi ve Wildermann’ın 1970’ler tınıları katan klavye solosu başarılı. Erdem’in davulu ve Akçay’ın bası altyapıyı tamamlıyor. Geri vokaller eseri güçlendiriyor. Son kısımda kemanın tınısı eserin rock altyapısına güzel bir renk katıyor. Sözleriyle de dikkat çeken, albümden ilerleyen zamanlarda ismini duyuracak bir eser.

Sırada bir enstrümantal eser ‘Hopidi Hop’ (Urla’da kaydedilen) bir böcek sesi ve Gültekin’in viyolosıyla başlayan, Öztekin’in gitarlarının da Erdem’in davuluyla dahil olduğu eserde Gültekin’in kemanı, o böceğin sesiyle bir atışma halinde ve Wildermann’ın klavye fonu da eseri güçlendirirken, yer yer öne çıkıyor. Orta kısımda temposu artan eserde enstrümanlar doğaçlamadan çıkıp özgün bir tınıya yaklaşıyorlar ve Hopidi Hop vokali eserde eğlenceli bir tını sağlıyor ve eser böcek sesiyle sonlanıyor. Ardından sözleri A. Dilek Wildermann, müziği Andreas Wildermann imzası taşıyan bir başka eser ‘Bakıştık Bakakaldık’ Wildermann’ın klavyesiyle sakin bir tınıda başlayan eserde Erdem’in davulu ve perküsyonları da dahil oluyor. Akçay’ın bası ve Öztekin’in elektrosu da esere ekleniyor ve elektro ile Gültekin’in kemanının tiz tınılarıyla dengeleniyor. Geri vokallerle başlayan eser, sanki 1980’lerde yapılmış da şimdi günümüze sunulmuşçasına bir naiflik içerisinde. Perküsyon ve kemanın yer yer öne çıktığı eserde orta kısımda Öztekin’in elektro solosu başarılı. Son kısımda perküsyonların uyumu esere güzel bir final oluyor.

Albüm, Debussy’nin ‘Children’s Corner’ piyano suitinin grup deyimiyle ‘peronize’ edilmiş düzenlemesi ‘The Little Shepherd’ ile devam ediyor. Wildermann’ın klavye ve elektronikasının ön planda olduğu, piccolonun ve Öztekin’in de sert gitar tınılarıyla dengelediği enstrümantal çalışma, bu bağlamda yer yer elektronik müziğe göz kırpan bir altyapıya sahip. Eserin içindeki değişken yapılar, dinleyicinin dikkatini canlı tutuyor ve ara ara kendisini tekrarlayan bölümler de bu canlılığı destekliyor. Ardından sözleri A. Wildermann ve müziği Öztekin & Wildermann imzası taşıyan ‘Terketmeyiz’ geliyor. Öztekin’in gitarlarının önde olduğu ve Erdem’in davulunun da Akçay’ın basıyla desteklediği hareketli eserde vokal ekosu da o Rock tınısını sağlıyor.  Geri vokallerin de bu havayı desteklediği eserde sözlerdeki esprili yapı da bestenin eğlenceli yapısıyla örtüşüyor. Son kısımda Wildermann’ın klavyesi ve Gültekin’in kemanının finali başarılı. Albümden öne çıkan bir eser.

Son iki eserden ilki, enstrümantal ‘İsteplerde Stepne’ Wildermann’ın klavye fonuyla karamsar bir tınıyla başlayan ve Öztekin’in gitarının da bu tınıyı devam ettirdiği, Erdem’in perküsyonunun da yer yer duyulduğu eserde Wildermann’ın piyanosu da Gültekin’in viyolasıyla birleşirken, Akçay’ın bası da yer yer öne çıkıyor. Orta kısımda Wildermann’ın electronicası da eseri tamamlıyor. Wildermann’ın klavyesi, çeşitli tınılarıyla esere farklı renkler katıyor. Son kısımda Wildermann’ın klavyesi ve Gültekin’in viyolasının hareketlendirdiği ve Erdem’in perküsyonlarının da destekleyerek eğlenceli bir hale gelen eserde Gültekin’in kemanı eserin finalini güzel bir tınıyla Wildermann’ın klavye solosuna bırakıyor. Deneysel çalışmaları seven müzikseverlerin beğeniyle dinleyeceği bir çalışma. Son eser ise , bir başka A.D. Wildermann & A. Wildermann eseri ‘Bu Ben Değil’ klavye-davul-gitar uyumuyla başlayan eserde vokalde bu sefer Gökhan Akçay yer alıyor. Gültekin’in viyolası ve Akçay’ın basının da yer yer öne çıktığı eserde geri vokaller aynı coşkulu yapıyı devam ettiriyor. Orta kısımda Öztekin’in elektro solosu başarılı. Son kısımda enstrümanların uyumu, grubun diğer eserlerindeki enstrüman uyumunu sürdürüyor. Erdem’in davulu ve Wildermann’ın klavyesi esere güzel bir finali hazırlıyor.

Uzun yılları geride bırakan grup, yılların verdiği tecrübelerini hem vokallerdeki uyumlarını hem de başarılı müzikselliklerini bu albümleriyle yeniden dinleyicilerle paylaşarak, bu tecrübelerin yıllarca beğeni ile dinlenecek başarılı bir ürünü ortaya çıkarmış.