Bağımsız Sahne köşesinin yüz altıncı konuğu müziğe olan tutkusunu çocuk yaştan beri koruyan ve eğitim alanında farklı bir sanatsal alan seçse de yine müzikle olan bağıyla kendi şarkılarını yapmaya devam eden, kendi eseri ilk teklisi “Beni Siz Yordunuz”u geçtiğimiz haftalarda dinleyicilerle buluşturan Melis Toker oldu. Toker ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle “Beni Siz Yordunuz”a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Müzikle çok küçük yaşlarda babamın yönlendirmesiyle tanıştım. Kendisi amatör bir müzisyendir. Henüz 4 yaşındayken babamın klavyesi ile kulaktan şarkıları çıkarmaya başladım. Ortaokuldayken keman eğitimi aldım. Liseye geldiğimde ise ablamın bas gitarist olmasından etkilenerek, klasik gitar öğrenip beste yapmaya başladım. Bu süreçte üflemeli enstrümanlarla da doğaçlama müzik deneyimi kazandım. Üniversite yıllarımda Venüs adlı müzik grubumla solist olarak sahne alma fırsatı yakaladım. Duygularımı müzikle ifade edebilmek ruhum için her zaman tamamlayıcı bir yol oldu. Benliğimi sözlere, notalara aktarabilmek benim için en büyük şans. Yakın çevremde müzisyen arkadaşlarımın olması ve yönlendirmeleri de Beni Siz Yordunuz’un bugün dinleyicilere kavuşmasına ciddi mertebede ön ayak oldu.
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? “Beni Siz Yordunuz”un oluşum süreci nasıl gelişti? Besteyi birlikte yaptığınız ve düzenlemeyi üstlenen A. Orkun Uğraş ile yollarınız nasıl kesişti?
-Beni Siz Yordunuz 2019 yılında Sarp Palaur’un Susamam adlı müzik projesinden ve “Ölmek istemiyorum!” diyerek kızının yanında can veren Emine Bulut’tan etkilenerek aynı yıl içerisinde yaptığım bir beste. Kurulu düzen sanılan bu bozuk sistemin yarattığı sanrının içinde kaybolurken, isyanımı bir şarkı yaparak yansıttım. Kadına şiddetin, çocuğa istismarın, doğaya, hayvana katliamın meşrulaştırıldığı, yabancılaştığımız bu ülkeye “Beni Siz Yordunuz” diyerek haykırdım. Orkun ile çok küçük yaşlarda mahallemizde tanıştık ve bir araya geldiğimiz zamanlarda muhakkak müzik yaptık. Kendisini her anlamda en iyi şekilde eğitmiş ve eğitmeye de devam eden birisi. Kulağına ve sanatçı kimliğine gözüm kapalı güveniyorum. Piyasadaki birçok sadece PR amaçlı yapılmış tekli projelerini gördükçe iç daralması yaşayarak, mart ayında Orkun’u aradım ve projemden bahsettim. İkimizin heyecanı da aynı frekanslarda kavuştu ve ilk projemiz böylelikle hayata geçmiş oldu. Bestenin ham hali, Orkun’un dokunuşlarıyla pişti ve son haliyle de insanlığa haykırabildi.
Beni Siz Yordunuz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-İlk teklim için geri dönüşlerin oldukça olumlu olduğunu söyleyebilirim. Devamlılık konusunda da yoğun bir istek söz konusu. Dinleyicilerin kalbine dokunabilmiş olmak, hislerini tercüme edebilecek bir eser yaratabilmiş olmak çok heyecan verici. Desteklerinden ötürü buradan da herkese teşekkürlerimi iletmek isterim.
Video klibinizi kendiniz yönetmeye nasıl karar verdiniz? Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Güzel Sanatlar Fakültesi / Çizgi Film Animasyon bölümü mezunu olmam bugün bu klibin yaratım sürecinde oldukça fayda sağladı. Eğitim hayatımda edindiğim bilgi ve tecrübeler kısa süre içerisinde bu klibi var etmemiz için en büyük etkenlerden biri oldu. Klip hem beni, hem şarkıyı yazarken ki hislerimi, hem de birçoğumuzun yaşadığı buhranı seyirciye geçirebilsin kaygısı en temel başlıktı. Klip öncesi storyboard hazırlıkları yaparak en kısa sürede kaliteli bir iş çıkarabilmek adına çalışmalarıma başladım. Böylelikle klibi ne şekilde yöneteceğim konusunda artık hazırdım. Bu süreçte çekimleri sevgili Burak Çelenk layığıyla gerçekleştirdi. Çekimler süresince oldukça keyifli ve bizi tatmin eden bir süreç geçirdik diyebilirim. Çekimler bittiğinde ve artık kurguya oturduğumda yüreğimde durduramadığım bir heyecan balonu oluşmaya başladı. Projenin her noktasında nefesimle var olmak, var edebilmek, benim adıma muazzamdı. Klip seyirciye tamamen hazır olup yayına girdiğinde, aldığım olumlu geri dönüşler heyecanımı ve bir sonraki projeye olan şevkimi ikiye katladı.
Bununla birlikte müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Bu durum size müziğiniz hakkında yapmak istedikleriniz anlamında özgür bir alan sağlıyor mu?
-Evet, kesinlikle özgür ve de “özgün” bir çalışma olmasının yegane nedeni “bağımsız” çalışmış olmamızdı. İlk projemle özgür bir başlangıç yapmanın beni daha yapıcı ve eğitici bir yola sokacağına inancım sonsuz. Lakin elbette bu bağımsızlık bir sonraki süreçlerde nasıl şekillenir şu an için net bir şey söylemek pek mümkün değil. İleriki süreçlerde başarılı müzik şirketleri ile bir araya gelebileceğimize inancım sonsuz.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Müziğimin “özgün” olduğuna inanıyorum. Öncelikle içimde sıkışmış birçok duygunun kelimelere döküldüğü anda ortaya çıkan melodiler, bana bir “isyan”ı anımsatıyor. Melodi bütününe baktığımızda manik-depresif bir hal sergiliyor. Enerjik, soft, tatlı başlarken bile yıkıcı sözleri barındırıp, devamında imalı, iğneleyici, pasif agresif bir tavırla yağmur yağdırıyor. Tıpkı Ankara gibi… Sıcak, samimi ama kara bulutların altında o güneşi görebilmek sadece onu sevenlerin, anlamak isteyenlerin hakkıymış gibi! (gülüyor)
Beni Siz Yordunuz’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Elbette! İkinci projem için altyapı oluşturmaya birkaç hafta öncesinde başladık. Çok farklı, bizi de çok heyecanlandıran bir proje. Bu proje bende “Acı Sanki Dans Ediyor” hissini uyandırıyor. Devamında gelecek projelerimi sıralandırmaya başladım bile. Bugüne kadar yaptığım bestelerimi dinleyicilerle buluşturmak için sabırsızlanıyorum. Müzik benim için çok özel bir tutku ve heyecan. İmkanlar el verdikçe üretmeye, hissetmeye ve gerekirse savaşarak var olmaya devam edeceğim!
Melis Toker’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Beni Siz Yordunuz”u tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle