Röportajlar

Bağımsız Sahne #123: İlk teklisi “Anka Kuşu”nu dinleyicilerle buluşturan Tuğçe Şimşek ile bir röportaj…

Bağımsız Sahne köşesinin yüz yirmi üçüncü konuğu müzik tutkusuyla solistlik tecrübeleri edinen ve lisans alanında Sınıf Öğretmenliği alanında ilerlese de müzik tutkusunu taze tutan, kendi eseri ilk teklisi “Anka Kuşu”nu dinleyicilerle buluşturan Tuğçe Şimşek oldu. Şimşek ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle “Anka Kuşu”na kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?

-Üniversiteye başladığım zamandan beri otellerde, barlarda, üniversitelerde; bunun dışında pek çok organizasyonda, daha çok Türkçe ve yabancı pop müzik türünde, nostaljik şarkılardan oluşan repertuvarım ile yaklaşık beş yıldır solist olarak sahne almaya devam ediyorum. 

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Anka Kuşu”nun oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemeyi üstlenen Engin Erzurumlu ile yollarınız nasıl kesişti?

-Engin Hocam Kıbrıs’ta uzun süredir profesyonel olarak sahne alıyordu. Bir soliste ihtiyaçları olduğunu öğrendim ve o zamandan beri hep birlikte sahne alıyorduk. Birlikte sahne aldığımızda müzik yapmak bizim için bir iş olmaktan çıkıyor bir eğlenceye dönüşüyordu. Hiçbir zaman prova yapma ihtiyacı bile duymuyorduk. Bu nedenle kendimi inanılmaz şanslı hissediyorum. Fakat sonra ben üniversiteden mezun oldum ve pandemi dönemiyle birlikte tüm canlı müzik yapılan mekanlar geçici olarak kapatıldı. Çok fazla belirsizlik vardı ve ben Türkiye’ye dönmek mecburiyetinde kaldım. Müziği bırakmayı düşündüm ve 5-6 ay tamamen müzikten koptum. Ama Engin Hocam ve birkaç değerli arkadaşım bu süreçte vazgeçmemem için çok destekleyici oldu ve bana benden daha çok inandılar diyebilirim. Ben de her şeye yeniden başladım. Engin Hocam Kıbrıs’ta ben Türkiye’de olunca işler yavaş ilerliyordu. 6 Şubat depremini yaşamadan iki gün önce Engin Hocam’ın yanına, Kıbrıs’a gitmiştim, birkaç müzik kaydı almıştık. Türkiye’ye döndüğümde 6 Şubat depremi oldu ve ölümle burun buruna geldim. İki gün benden haber alamayınca Engin Hocam ve arkadaşlarım öldüm sanmışlar. Ondan sonra bu durumdan ders çıkardım ve işler hızlandı. Depremden önce müziği hep ikinci plana atmıştım sonra anladım ki şu hayata bir defa geliyoruz ve bizi hayata bağlayan yaşadığımızı hissettiren ne varsa onları ertelememeliyiz. Bunları anlatmamın da en büyük sebebi benim gibi hayalleri olan ve bunları erteleyenler için ilham olabilmek bir nebze de olsa. Anka Kuşu’ndan bahsetmem gerekirse ben şarkı sözü yazmadım hiç bu şarkıdan önce. Engin Hocam çok ısrar etti, bu beste öyle çıktı. Anka Kuşu şarkısını düşüp yeniden ayağa kalkma cesaretini gösterenler için yazdım. Ne olursa olsun vazgeçmeyenler için… Bu süreçte de her daim yanımda olan, başaracağıma her zaman inanan ve bana rehber olan değerli hocam Engin Erzurumlu’ya minnettarım.

Anka Kuşu ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Henüz bir şey söylemek için erken çünkü çok yeni. Müzik öyle bir alan ki bazen yıllar sonra bir şarkının kıymeti anlaşılabiliyor veya bir anda popüler olup birkaç ay sonra değerini yitirebiliyor. O yüzden biz buna çok takılmıyoruz. Sonuç ne olursa olsun bizim hedefimiz; yılların bile eskitemediği şarkılar yapabilmek, o şarkılarla insanların mutluluklarına, üzüntülerine ortak olabilmek ve insanlara ilham olabilmek.

Erzurumlu ile hazırladığınız klibin oluşum süreci nasıl gelişti? Klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Klip hazırlığında Engin Hocam ile fikir alışverişinde bulunduk o şekilde hareket ettim. Güzel dönüşler aldık; tamamen içimize sindi, çünkü şarkıyla güzel bir uyum gösterdiğini düşünüyoruz.

Bununla birlikte müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Bu durum size müziğinizi dağıtıp sunarken yapmak istedikleriniz anlamında özgür bir alan sağlıyor mu?

-Evet kesinlikle. Müzikte en çok dikkat ettiğimiz nokta rahatça hareket edebilmek ve tam olarak kendimizi yansıtabilmek. Özgün olabilmek bizim için en önemli konu. Diğer şekilde kısıtlanabileceğimizi ve ister istemez müdahale edileceğini bunun sonucunda da birbirinin tekrarı olan müziklerin ortaya çıkacağını düşünüyoruz.

Kendi müzik tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

-Kendimi o konuda sınırlandırmıyorum. Daha çok pop müzik olmak ile birlikte çoğu müzik türündeki şarkıyı söylemeyi de dinlemeyi de severim.

“Anka Kuşu”ndan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Anka Kuşu benim için bir başlangıçtı. Tabii ki ilerleyen süreçte yeni bestelerimizi paylaşmak için sabırsızlanıyorum.

Tuğçe Şimşek’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Anka Kuşu”nu tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.