Onur Çalışkan’ı çoğu müziksever, klarnetiyle yer aldığı Kardeş Türküler grubundan hatırlayacaktır. Bununla birlikte başta Can Kazaz olmak üzere yer aldığı ekiplerle de isminden söz ettiren Çalışkan, ilk olarak 2019 sonunda BGST Records etiketli ilk teklisi Tin’i yayınlamıştı ve bu tekli, Çalışkan’ın ilk albümü Esrik’in habercisi olarak dinleyicilerin ilgisini kazanmıştı; Esrik ise Şubat 2020’de dinleyicilerle buluştuğunda, hem Çalışkan’ın klarnetteki başarısı, besteciliği, yer verdiği eserler, hem de büyük bir kadroyu bir araya getirmesiyle yılın ilk dikkat çeken çalışmalarından biri olmuştu. Halen İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda eğitimine devam eden Çalışkan ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, albümünü ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle “Esrik”e kadar olan müzik yolculuğunda neler yaptın? Bu bağlamda konservatuvar eğitimi sana müziksel anlamda neler kattı?
-Klarnet çalmaya 10 yaşında başladım. Müziğe olan ilgim ise daha da öncesine 5 yaşıma dayanıyor. İlk olarak yaklaşık 3 yıl boyunca özel ders aldım. Sonrasında 2013 yılında, 8. sınıfta İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda yarı zamanlı eğitime başladım. Aynı yıl 2. Uluslararası Klarnet Festivali kapsamında düzenlenen yarışmada birinci oldum ve birincilik ödülümü sahnede Mustafa Kandıralı’nın elinden aldım. Bu unutamayacağım bi anı benim için. Sonrasında 2014 yılında yine İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda tam zamanlı olarak lise eğitimine başladım. 2015 yılında Madrid’de düzenlenen International Clarinet Festival kapsamında İstanbul Klarnet Korosu ile konser verdik. 2016 yılında İstanbul Woodwind Festival kapsamında farklı ekipler ve projelerle 4 konser verdim ve Philippe Cuper ustalık sınıfına katıldım. 2017 yılında DÇSO’da (Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası) çalmaya başladım ve DÇSO’nun Bodrum Müzik Festivali kapsamında verdiği konserde yer aldım. Aynı yıl Kardeş Türküler ve Can Kazaz ile çalısmaya başladım. 2018 yılında İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrasıyla solist olarak konser verdim. Bu konserde Carmen Fantasy seslendirdim. Aynı yıl Ostend’de düzenlenen International Clarinet Festival kapsamında İstanbul Klarnet Korosu ile konser verdim. Ve yine solist olarak Carmen Fantasy seslendirdim. 2019 yılında İKSV İstanbul Caz Festivali-Vitrin Turu kapsamında kendi ekibim ile konser verdim. Aynı yıl Bodrum Müzik Festivali kapsamında oda müziği grubumuz ile konser verdim.
Esrik albümünün oluşum süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda BGST Records ile yolların nasıl kesişti?
-Albümün oluşum sürecinin başlangıcı aslında birkaç yıl önceye dayanıyor. İlk olarak; “Böyle bir albüm yapsam mı? Daha yaşım çok genç, beklesem mi biraz daha?” gibi düşünceler içerisindeydim. Sonrasında ise cebimde neler varsa onlarla bir ürün oluşturmak mantıklı geldi. 20 yaşımda, 30 yaşımda, 40 yaşımda yapacağım her üretimin aslında beni yansıtacağı ve istemeden bile olsa hepsinin birbirinden farklı olacağını düşündüm; ve böylece albüm için çalışmaya başladım. Elimde bulunan bestelerimden iki tane seçtim; ve sonrasında geleneksel müzikler arasından sevdiğim, çalmaktan keyif aldığım dört parça seçtim. Neyzen Özsarı ile oturup parçalar üzerine konuştuk ve düzenlemeye başladık. Sonrasında ilk olarak 2017 sonuna doğru stüdyoya girdik, bir kısmını kaydettik. Yaklaşık 3 ay içerisinde sadece iki-üç gün kayıt yaptık. Sonrasında ise ben uzun bir ara verdim. Biraz kafamı toplamam gerekiyordu. Çünkü bir yandan okul, bir yandan çaldığım ekipler ve albüm; o an çok fazla gelmişti. Sonrasında 2018 sonunda tekrardan belli aralıklarla stüdyoya girip kayıtları yaptım. Tabi yine araya bir iki ay vakitler girdiği oldu. Son olarak kayıtlar bittikten sonra mix, mastering yapıldı. Bir parçayı önden tekli olarak yayınlamak istedim. 2019 Kasım ayında tekli olarak Tin’i, 2020 Şubat ayında ise ilk albümüm olarak Esrik’i yayınladım. BGST Records ile yolum Kardeş Türküler’e girdiğim an kesişmişti. Sonrasında BGST Records’dan yayınlama kararı aldım.
İlk tekli olarak Tin’in yayınlanmasına nasıl karar verildi ve ilk solo adım olarak nasıl geri dönüşler aldı?
-Tin albümdeki en çok sevdiğim parça ve kendi bestem. Bunlar etken sanırım. Geri dönüşler gayet iyiydi. Klarnetin alışılmış tarzı dışında buldu insanlar ve bu hoşlarına gitti sanırım. Tabi dediğim gibi klarnetin “alışılmış bir tarzı, stili” olduğundan eminim ki anlam veremeyen insanlar da oldu.
BGST Records’un özellikle Etnik olmak üzere alternatif türlere olan desteğini bir müzisyen olarak nasıl değerlendiriyorsun?
-Müzisyene, müzik çeşitliliğine, farklı dillere yer açan, destek veren bir şirket. Şu ana kadar BGST Records’dan yayınlanan albümlere baktığımızda genel bağlamda etnik olsa da hepsi birbirinden farklı türlere, yorumlara sahip. Yani bu sayede geniş kitlelere hitap eden bir şirket.
Albümde Dımbıllı, Felek Sen Ne Feleksen, Yağcılar Zeybeği gibi folklorumuzdan da eserlere yer verdin. Bu eserleri klarnete uyarlamak nasıl bir deneyimdi ve fikir olarak nasıl gelişti?
-Her üç eser de neredeyse klarnete ilk başladığım yıllardan beri bildiğim ve sevdiğim eserlerdi. Albüm öncesinde de çalıyordum bu eserleri. Sadece albüme uygun ve özgün bir düzenleme gerekiyordu. İlk olarak Neyzen Özsarı bu parçaları düzenledi ve getirdi. Sonrasında üstüne çalışıp eklemelerde bulundum, tabi stüdyoda da bayağı değişiklikler yapıldı. Aslında biraz ekip düzenlemesi gibi oldu.
Esrik’te kendi alanlarında usta başarılı müzisyenler sana eşlik ediyor. Bu kadronun albüme katılımı nasıl gelişti?
-Michael League Türkiye’ye geldiğinde bir gün buluşmuştuk; ve ona Dımbıllı’nın demosunu dinletmiştim, çok hoşuna gittiğini söylemişti. Ben de yakın zamanda kaydedeceğimden bahsettim. Konuştuk üzerine ve o da albüm ekibine dahil olmayı kabul etti, orada dahil oldu. Sonrasında Ediz Hafızoğlu, Çağrı Sertel ve Volkan Hürsever ile konuştum. Onlar da okey verdikten sonra direkt olarak kayda girdik; ve bu şekilde tüm parçaların kemik hali oluşmuş oldu. Sonrasında bayağı fazla müzisyen çaldı bu kaydın üstüne. Her birine buradan da teşekkürlerimi iletiyorum…
Albüm ile ilgili nasıl geri dönüşler aldın?
-Albüm ile ilgili geri dönüşler gayet iyiydi. Tabi zor bir zamanda çıkmış oldu bu albüm. 2020, ekonomi, şehitler, corona hepsi etken ama ona rağmen geri dönüşler beklediğim gibi oldu. Kitlesel bir müzik aslında; her şeyde olduğu gibi bunun seveni de vardır sevmeyeni de diye düşünüyorum. Ama herkesin dinlemesini tavsiye ederim! (gülüyor)
Albüm sadece dijital olarak yayınlandı; CD formatında da yayınlanacak mı?
-Henüz net olarak belli değil. Şu an CD pek kullanılmıyor. Çoğunlukla dijital platformlardan dinliyor insanlar ancak belki sınırlı sayıda CD formatı da yayınlayabilirim.
Günümüzde Türkiye’de enstrümantal müzik albümlerine bakış açısını bir müzisyen olarak nasıl değerlendiriyorsun?
-Bence son dönemde çok fazla ve iyi üretimler var. Özellikle caz müziği adına son dönemde bayağı ürün var Türkiye’de. Umarım böyle devam eder. Tabi ülkemizdeki enstrümantal müziğe daha fazla alan tanınsa, daha fazla caz kulüp açılsa, daha fazla festival yapılsa, bu festivallerin büyük bir kısmında yerli sanatçılar da yer alsa eminim ki üretim de çoğalacak, dinleyici de…
Albümden sonra yapmayı düşündüğün solo çalışmalar var mı?
-Var. Sanırım belli aralıklarla birkaç tekli paylaşacağım. Sonrasında ise hayalini kurduğum bir proje var, onu yapmak istiyorum. Sürpriz olsun!
Onur Çalışkan’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Esrik”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle