Müziğin eğitiminden gelen ve zaman içinde hem sahnede vokaliyle hem de kemanıyla orkestrada yer alarak, konservatuvar döneminde piyano eğitimiyle de kendisini geliştiren Cansın, bu sefer kendi müziği adına bir adım atarak kendi eseri ilk teklisi “Aşkı Cehennem”i Yanıbaşımda Records etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Cansın (Cansın Su Demir) ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Aşkı Cehennem’e kadar olan müziksel yolculuğunuzda neler yaptınız? Bununla birlikte konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?
-Müzik yolculuğuma ilkokul zamanlarımda Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’ndan keman eğitimi alarak başladım. Zaman ilerledikçe bunun bir hobiden ziyade yaşamımın bir parçası, mesleğim olması gerektiğine karar verdim. Şarkı söylemek benim için bir tutkuydu her zaman. Sesimi geliştirmek, bu alanda eğitim almak, kendimi geliştirmek istiyordum. Şu an bildiklerimi ve uyguladıklarımı çok değerli öğretmenlerime borçluyum. Okulum bana birçok sahne deneyimi sağladı. O zamanlar elimi kolumu nereye koyacağımı bile bilemiyordum. Birçok müzikal bilginin yanı sıra pratikte de çok şey öğrendim. “Kabuğumu yırttım!” diyebilirim. Bunların yanı sıra ikinci de bir enstrüman öğrenmeme vesile oldu kemanın yanına piyano da eklenmiş oldu.
Bununla birlikte zaman içinde çeşitli müzik yarışmalarına da katıldınız. Bu yarışmalara katılma süreciniz nasıl gelişti ve bu yarışmalardaki deneyimleriniz size müziksel anlamda neler kattı?
-İlk yarışmam TRT 1’de yayınlanan “Genç Mikrofon Liselerarası Müzik Yarışması”ydı. Okul grubu olarak katılınan bir yarışma programıydı ben de okul grubu solistliğine seçilmiştim. O yaşlarda yüzlerce insanın önünde performans sergilemek inanılmaz bir heyecan ve çok büyük bir deneyim oldu benim için. Daha sonra Star TV’de karşıma “Ve Kazanan” adlı bir yarışma programının fragmanı çıktı. Jüri üyelerinden birisinin kendime örnek aldığım isimlerden biri olan Şebnem Ferah olduğunu görünce bu yarışmaya katılmam gerektiğini düşündüm. Her şey bir anda gelişti; başvuru formu, seçmeler derken kendimi finalist olarak buldum. Kenan Doğulu ve Şebnem Ferah’ın yanı sıra bizi hazırlayan vokal koçlarımız, orkestramız, kısacası birbirinden değerli müzisyenlerle çalışma fırsatım oldu ve onlardan çok şey ögrendim diyebilirim.
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Aşkı Cehennem’in oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemenizi ve prodüksiyonunuzu (Yanıbaşımda Records olarak) üstlenen Cem Görgül ile yollarınız nasıl kesişti?
-Kendi teklimi yayınlamak seneler önce kendime koymuş olduğum bir hedefti. İçime sinen bir şarkı için doğru zamanı bekliyordum. Cem ile ortak arkadaş grubumuz vasıtası ile tanıştık. Kendisi de çok yetenekli bir müzisyendir. Bir araya geldiğimizde kendisine birkaç tane bestemi dinlettim. Aşkı Cehennem o zamanlar sadece bir nakarattan ibaretti. İkimiz de dinlerken o an “Bunu yapmalıyız!” dedik ve çalışma süreci başladı. Cem’in de dokunuşlarıyla birlikte yoğun bir emek sonrası son halini aldı ve yayınlamaya karar verdik.
Aşkı Cehennem ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Tepkiler gerçekten çok güzeldi. Tanıdığım, tanımadığım bir sürü insandan tebrik ve destek mesajları alıyorum. Aşkı Cehennem, yeni projeler için kapılar açmama, yeni müzik insanlarıyla tanışmama vesile oldu. Yaptığınız işin birilerinin kalbine dokunmuş olduğunu görmek gurur verici.
Klibinizi yöneten Berke Akın ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşumu nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Berke ile de de aynı Cem ile olduğu gibi yine ortak arkadaş grubu vasıtasıyla 3 sene önce tanışmıştık. Yaptığı işleri çok beğenirdim. Laf arasında hep “Ee sana ne zaman klip çekiyoruz?” diye konuşurduk. Ona bu projemden bahsettiğimde beni kırmadı, bana ve şarkıya inandı ve yoğun takvimi arasından bir boşluk yaratıp çekimi ve kurgusunu gerçekleştirdi. Senaryoyu kendim kaleme aldım ve Berke’ye ne istediğimi anlattım o da bunu ekrana yansıttı. Klibin geri dönüşleri de bizi mutlu etti oldukça güzel yorumlar aldık.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Müzik benim için bir terapi. Hislerimi dışa vurma biçimi. Bu yüzden müziğimi tanımlamak demek kendimi tanımlamak demek. Bir ok farklı tarz müzik yapıyorum aslında önemli olan kendimden bir şey bulmak bu yüzden belli bir kalıpla müziğimi tanımlamak doğru olmaz. Dinleyen herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, sıcak ve samimi, insanın içine işleyen şeyler yapmaya çalışıyorum diyebilirim.
Aşkı Cehennem’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Şu an ikinci teklim için çalışmalara başladık. Bundan sonrası için önümde uzun ve emek isteyen bir yol var. Emin adımlarla, üzerine koya koya üretmeye devam edeceğim ve her projemde daha önceden göstermediğim bir tarafımı yansıtmak, yapmadığım şeyleri gerçekleştirmek istiyorum. Belirli bir tarz kalıbıyla sınırlandırmak istemiyorum kendimi. Denemek istediğim farklı şeyler var, gerçek tarzımı henüz yansıtmadım! (gülüyor)
Cansın’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Aşkı Cehennem”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle