Röportajlar

İlk teklisi “Kanarım”ı dinleyicilerle buluşturan Yeliz Kuş ile bir röportaj…

Yeliz Kuş… Müzik tutkusuna ailesinin isteği doğrultusunda Hemşirelik eğitimi ve mesleği ile biraz ara verse de bu tutkusunu içinde yaşatarak kendi şarkılarını yapmaya başlayan, ilerleyen zamanlarda sunuculuk ve sahne performanslarıyla da tanınan Kuş, kendi eseri ilk teklisi “Kanarım”ı Seyhan Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Kuş ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Kanarım’a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?

-Müzik, hayatımda hep vardı. Fakat müzik yapmam babamın çok fazla istediği bir şey değildi. Bu sebeple öncelikle üniversitede hemşirelik okudum, biter bitmez konservatuvar sınavlarına girdim ve kazandım. Hem hemşirelik yaptım hem konservatuvar okudum. Müzikle ilgili bildiğim her şeyi orada öğrendim. çok değerli müzik hocaları ile çalıştım. Konservatuvar sınavlarında tanıştığım çok değerli Tufan Güldaş hocam sayesinde yüreklenip sınavı kazandım. Okulumun bana kattığı en önemli değerlerden biridir kendisi. Öğretmenlikte sabrın önemini öğreten Ali Çakar hocamı tanıdım. İnsan olabilmenin  önemini Alper Demir hocadan öğrendim. Her zamam arkamızda olan Zeynel Demir hocamız, Ufuk Demirbaş hocamız bende iz bırakan hocalarım. Tabii tüm hocalarımız çok büyük değer. Büyüdükçe küçülmenin ne demek olduğunu da Mustafa Hoşsu hocamızdan öğrendim. Ege Üniversitesi Devlet Konservatuvarı çok özel bir okuldur, bu konuda yol şanslıyım! Ayrıca televizyon sunuculuğu yaptım. Halen sahne çalışmalarıma ve müzik öğretmenliğine devam ediyor ve öğrencilerimi çok seviyorum! Çok enerjik ve öğrenmeye aç biriyim bu yüzden çalışmayı çok seviyorum. Sonunda şarkılarımı hikaye olmaktan çıkarıp, canlandırmaya karar verdim ve Kanarım ile bu yolculuğa çıktık!

Öte yandan sunuculuk kariyeriniz de var. Sunuculuğa başlama süreciniz nasıl gelişti ve bu deneyim size neler kattı?

-Ses tonum ve diksiyonumun dikkatini çekmesinden ötürü babamın bir arkadaşının vesilesiyle bir süre televizyon sunuculuğu yaptım. Çok keyifli ve unutulmaz anılarla doluydu. Benim gibi gülmeyi çok seven ve kendini tutamayan biri için canlı yayınlar hep olaylı geçerdi! (gülüyor) Hatta klip yönetmenliğimi yapmamda o yılların etkisi büyük. Göz önünde olan mesleklerin en büyük katkısı sizi konfor alanından hep uzak tutmasıdır. Sürekli kendini yenilemek ve çalışmak durumundasındır. Ayrıca düzenli yaşamak ve kendine özen göstermek bu işin esaslarındandır.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve “Kanarım”ın oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemenizi üstlenen Bulut Baru ile yollarınız nasıl kesişti?

-Yaşamımda sevgi hep ön planda. Kanarım da fazla “seven” bir şarkı. Bulut ile değerli  müzisyen arkadaşım hatta konservatuvardan sınıf arkadaşım olan Hamza Özbek sayesinde tanıştık. İlk günden itibaren enerjimiz çok uydu. Keyifle ve sabırla çalıştık. Ben çok ayrıntıcı ve işkolik biriyim. Buna uyumlu biriyle çalıştığım için mutluyum.

Seyhan Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?

-Seyhan Müzik ile tanışmamız yine benim gibi şarkıcı ve besteci çok değerli arkadaşım Onur Yılmaz sayesinde oldu. Bülent Seyhan ve Seyhan Müzik’in değerli yetkililerinden Ferhat Erzurum’a ayrıca teşekkür ederim bana ve şarkıma inandıkları için!

Kanarım ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Ben Kanarım ile bu kısa sürede çok önemli bir şey öğrendim. Hayatım boyunca benim için en önemli olan şeyin, yani sevginin içinde yüzdüğümü öğrendim… Özellikle kadın arkadaşlarım, kardeşlerim inanılmaz desteklediler, ki bu benim için çok önemli. Güçlü, etik değerleri olan, üreten kadınların hayranıyım. İnsanız sonuçta; yaşadıklarımız ortak olduğu gibi, bizde oluşturduğu duygular, yaralar, izler de aynı. Dönüşlerden bunu gördüm. Ben dile getirdim, müziğe döktüm, fakat yaşarken aynı şeyleri hissettik. Cismen tanımadığım insanlardan aldığım mesajlar beni mutlu etti. Çünkü müzikle yapmak istediğim şey bir terapi. Şarkıyı dinleyince ağlayabilir, eğlenebilir, farkına varabilir, hatırlayabilir ve daha bir sürü duyguyu hissedebiliriz. İşte bu hisler bizi iyileştirir! Bir dinleyicim mesaj atmış: “Unuttuğumu sanıyordum şarkıyı dinleyince unutmadığımı anladım!” diye. Bu da bir farkındalık ve bir süre sonra iyi gelecek!

Bununla birlikte kendi klibinizi yönetmeye nasıl karar verdiniz? Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Sunuculuk yaptığım için kameraya, stüdyoya alışkın biriyim. Fakat klip süreci hem çok zor hem de gerçekten çok güzeldi. Kliple ilgili ben hep “Klip, şarkıyı taşısın yeter!” derdim fakat geri dönüşler çok başka oldu. Çok beğenildi. Nostaljik havası olduğunu söylüyor izleyenler ki bu çok memnun etti beni. Keske 1990’li yılların klip ve müzik kalitesini günümüzle revize edebilsek… Özellikle iskele sahneleri çok beğeni aldı. Görüyorum ki klip şarkıyı taşımakla kalmadı, şarkıyı söyledi!

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Popüler müzik, alternatif pop diyebilirim. Ezgisinde de, sözlerinde de umut var şarkılarımın. En arabesk ruhlu şarkımda bile umut ve hayata bağlılık var. Bu önemli hepimiz için!

Kanarım’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Olmaz mı? Benim hayat amacımı gerçekleştirme yöntemim bu! Hali hazırda devam eden şarkılar var…

Yeliz Kuş’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Kanarım”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.