Röportajlar

Yeni teklisi “Gece Güneşi”ni dinleyicilerle buluşturan Duygu Çevik ile bir röportaj…

Duygu Çevik… Çocuk yaştan beri müzikle hem koro hem de sanat merkezi-konservatuvar eğitimleriyle geliştirerek genç yaşta aktif bir müzik hayatına kavuşan Çevik, zaman içinde tekli ve EP çalışmalarıyla dinleyicilerin beğenisini kazandı. Halen Hadise gibi pek çok sanatçının vokalistliğini üstlenmeye devam eden Çevik, elektronik pop tınılı yeni teklisi “Gece Güneşi”ni Avrupa Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Çevik ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle “Boşu Boşuna”ya kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda sanat merkezi-konservatuvar deneyiminiz size neler kattı?

-TRT Gençlik Korosu’nda koristlik yapmaya başlamıştım. Buna müzik adına ilk profesyonel adımım diyebiliriz. Akabinde Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde Opera-Şan Bölümü’ne başladım ve buradan mezun olduğum anda kendimi popüler müzik piyasasında buldum. Süreç boyunca zaten kendi eserlerimin söz ve müziğini yazıyordum. Okuldan mezun olur olmaz Zeynep Dizdar ile vokalist olarak çalışmaya başladım. Takiben Leman Sam ile sahnelerimiz başladı. Leman Sam ve Zeynep Dizdar sonrası Hadise’ye vokal yapmaya başladım. Bu dönemde aynı zamanda bir sezonluğuna gündüz kuşağında yer alan bir  TV programının canlı yayındaki orkestra solistliğini yaptım.  

Öte yandan pek çok sanatçının vokalistliğini üstleniyorsunuz. Bu doğrultuda vokal ve sahne tecrübelerinizi nasıl özetlersiniz?

-İşini ciddiye alan, seven, disiplinli ve profesyonel bir isimle çalışıyorsanız, konsantrasyon süreci çok daha verimli geçiyor. Bu tip isimlerin ekibine sağladığı motivasyon da farklı boyutta oluyor. Çok farklı tarzda seyirciye sahne alma şansımız oluyor ve değişik durumlarda bulunabiliyoruz. Festival sahneleri, mekan sahneleri, VIP organizasyonlar hep farklı tecrübeler. 

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve sözlerini yazdığınız “Boşu Boşuna”nın oluşum süreci nasıl gelişti? Beste-düzenlemeyi üstlenen Volkan Asyalı ve yapımınızı Soley Tunes olarak üstlenen Su Soley ile yollarınız nasıl kesişti? Boşu Boşuna ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Su ile zaten eskiden beri tanışıyorduk ve o dönem Su, Soley Tunes şirketini kurmuştu. Volkan Asyalı da çok eski dostumdur ve uzun süredir beraber şarkı yazıyorduk. Bir akşam Su’ya Volkan ile yazmış olduğumuz şarkıları dinletiyorduk. O dönem “Boşu Boşuna” şarkımı Sibel Can da albümüne almak istemişti. Akabinde Sibel hanım albüm işini rafa kaldırıp dizi projesine başladı. Boşu Boşuna’yı Su Soley de beğenmişti ve eser boşa düşünce bu şarkıyı Soley Tunes etiketiyle çıkartmayı teklif etti. Bu şekilde başlamış olduk. O dönem Simge Sağın ile de çalışıyordum. Simge konserlerinde Boşu Boşuna’dan bir kuple söylüyordu ve seyircinin geri dönüşü, şarkıyı benimsemiş olması şaşırtıcıydı. Ayrıca kendi şarkınızı radyoda dinlemek de çok keyifli bir duygu.

Öte yandan Boşu Boşuna’ya bir farklı versiyon yapma fikri nasıl gelişti? Bu bağlamda Dance Mix’i düzenleyen Gürkan Kömürcü ile yollarınız nasıl kesişti? Dance Mix versiyonu ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Dance Mix, Su Soley’in bana sürprizi oldu. Bir gün Su’nun evine gittiğimde bana bu versiyonu dinletti. Çok heyecan vericiydi tabii. Dance Mix’in kitlesi oldu. Özellikle parti ve club ortamlarında hala çalıyor sosyal medya paylaşımlarından görebiliyorum. 

İkinci çalışmanız ise Asyalı düzenlemeleriyle bir ikili “Nefes Almalı” oldu. Öncelikle bu iki eserin “Nefes Almalı” ve “Kapanış”ın oluşum süreci nasıl gelişti? İki eser hakkında nasıl geri dönüşler aldınız?

-O dönem pandeminin yeni başladığı zaman aralığıydı. Kapanış elimde olan bir şarkıydı, Nefes Almalı ise pandemide yazdığım bir eserdi. İki şarkımı da çok seviyorum, eleştirmenlerden de olumlu mesajlar aldım ama pandemi süreci PR ayağının eksik kalmasına sebep oldu. 

Yeni tekliniz “Gece Güneşi”nin oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemenizi üstlenen Samuray Gökçe ile yollarınız nasıl kesişti? 

-Bu şarkımı da pandemi sürecinde yazdım. Pandemide müzik piyasasının durması, birçok sektörde olduğu gibi biz müzisyenlerde de derin izler bıraktı. Sürecin uzaması sebebiye evimi kapatmak ve arabamı satmak zorunda kaldım, uzun yıllar sonra babamın evine taşındım. Baba evinde eski odamda yaşamaya başladım. O odada birçok şarkı yazmıştım. Taşınma sırasında içimde yeni bir şarkı doğmakta olduğunu hissetmiştim. Daha ilk akşamında odamın camından bakarken içimdeki üzüntüyü ve hayal kırıklığını Gece Güneşi ile dışa vurmuş oldum. Gece Güneşi’nin doğumu bu şekilde oldu. İlerleyen dönemde yasakların kalktığı ama konserlerin henüz başlamadığı süreçte, stüdyolarda çeşitli kayıtlarda vokalistlik ve vokal koçluğu yapmaya başlamıştım. Bu dönemde yine Avrupa Müzik’ten yayınlanan Minval isimli bir grubun back vokal kayıtlarına gittim. Minval’in prodüktörlüğünü yapan Cem Sarıoğlu ile orada tanıştım. Cem’e elimdeki şarkıları dinlettim, o da aranjör olarak Samuray Gökçe ile anlaşabileceğimi düşündüğünü söyledi. Samuray Gökçe ile o vasıtayla tanıştık. Samuray, Gece Güneşi için aklındaki aklındaki sound’u bana anlattığında bu heyecan verici süreç başlamış oldu.

Avrupa Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?

-Prodüksiyon aşamasında Cem, Avrupa Müzik’in Gece Güneşi şarkısı ile ilgilenebileceğini ve bu bağlantıyı düşünüp düşünmeyeceğimi sordu. Ben de düşünebileceğimi söyledim ve şarkı biter bitmez Gece Güneşi’ni Avrupa Müzik’e gönderdik. Onlardan da son derece pozitif ve yapıcı bir geri dönüş aldım. Birlikteliğimiz bu şekilde başlamış oldu. 

Gece Güneşi ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Şu anda çok yeni şarkım ama genel olarak olumlu dönüşler alıyorum. Sürecin ilerleyen döneminde de bu pozitif enerjinin katlarak artacağını umarım. 

Gece Güneşi’nin klibini yöneten Ercan Mercankaya ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Klibin yönetmenliğini uzun yıllardır çalışmayı istediğim yakın dostum Ercan Mercankaya üstlendi. Şarkının genel havası çıktıkça, ekip olarak aklımızda bir görsel kimlik de oluşmaya başlamıştı. Neon renkler, boğucu metropol havası, gökdelenler, yüksek binalar arasına sıkışmış spor alanları, AVM’ler, tüneller gibi urban alanlar hep aklımızdaydı. Şarkının sözleri de bir sıkışma, boğulma hissinden kurtulma isteğini anlattığından, şarkının prodüksiyonu biter bitmez İstanbul içinde çeşitli lokasyonları alıcı gözüyle gezmeye başladık. Günlerce klip çekimi için uygun olabilecek mekanlarda dolaştım. Bu heyecan verici ve keyifli bir süreçti. Neticede şehrin ortasında bir tünel, bir AVM terası, bir spor sahası ve bir fotoğraf stüdyosunda karar kıldık. Ercan Mercankaya direktörlüğünde 17 saat süren heyecan dolu bir çekim maceramız oldu. Klibin organik, şehirli, kendine has bir havası olduğunu düşünüyorum. Ercan, tam olarak aklımdaki görselliği yansıtmayı başardı. Bu açıdan içim çok rahat. Klip kendini diğer pop eserlere kıyasla daha farklı bir yerde konumlandırdı. Videonun merkezinde şehrin ve metropol kültürünün yorucu ama enerji dolu havasında yoğurulmuş bir Duygu Çevik var. Bunu Ercan’ın tam da istediğim gibi yansıtabildiğini düşünüyorum. Klibe olan geri dönüşler de vermek istediğimiz havayı dinleyici-izleyiciye doğru şekilde geçirebildiğimizi bize gösteriyor. Bu mutluluk verici.  

Kendi müzik tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

-Gece Güneşi ile çıktığım yolu modern sound’lu elektronik pop, synth pop ve nu funk olarak özetleyebilirim.   

Gece Güneşi’nden sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Kendi YouTube kanalımı başlatıyorum. İçerikle ilgili çok da detay vermek istemiyorum ama ağırlıklı olarak canlı performanslarımdan yola çıkacağız kanalda. Orkestram ile çalışmalara da başladık. Orada da farklı bir sound ile sahnelere hazırlanıyorum. Öte yandan şimdiden yeni şarkıların da prodüksiyonlarına başladık. Bu enerjik sürecin aynı şekilde devamlılığını sağlamaya çalışıyorum.

Duygu Çevik’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Gece Güneşi”ni tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.