Dilek Çevik… Eğitimi gereği bir televizyoncu ve oyuncu, yıllarca içinde biriktirdiği müzik aşkıyla ve yaptığı şarkılarla bir besteci… Kısacası çok yönlü bir insan olarak tüm bu yönlerin hepsini içinde barındırabilmesi sonucu kendi bestelerini değerlendirmeye başlayarak ilk teklisi “Olmuyor”u geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle dinleyicilerle buluşturan Çevik ile Bi’Kuble için; müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle “Olmuyor”a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Bizim evde müzik hep açıktı. Çocukluğumdan beri müziği seviyorum. Hatta ilk şarkımı 10 yaşındayken büyük hayranı olduğum Kerim Tekin’i kaybettiğimizde yapmıştım. Onun vefatı beni o yaşta çok üzmüştü. Ayrıca babam iyi bir bağlama üstadıdır. Özetle “Olmuyor”a kadar olan müzik yolculuğumda hep müzik dinledim, söyledim ve şarkı yazdım. Ayrıca Süheyla Yengi’den şan eğitimi aldım.
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve “Olmuyor”un oluşumu nasıl gelişti? Düzenlemeyi üstlenen Uğur Balcı ile yollarınız nasıl kesişti?
-Olmuyor, benim tam 10 sene önce yazmış olduğum özel bir şarkı. Yazdım ancak öyle kaldı. Ara ara kendime söyledim hiç üzerinde durmadım, başka telaşlarım vardı çünkü o zamanlar. Radyo-TV eğitimli olduğundan dolayı pek çok kanalda çalıştım. Sonra ise Banka ve Sigorta alanında çeşitli banka, sigorta şirketlerinde çalıştım derken artık içimde bastırdığım müzik aşkını tutamaz hale geldiğim, artık hayallerimle bir hareket etmem gerektiğinin farkına vardım. Tam da kurumsal hayattan ayrıldığım zaman, yani 3 sene önce Müzisyen Hakan Yelbiz’le tanıştık. Bu tamamen tesadüf. “Müzikle bir bağlantın var mı?” dedi bana ve ben de “Şarkılarım var aslında!” dedim “Olmuyor”u söyledim, çok beğendi ve yolculuk böyle başladı. Müziğime ilk dokunan isimdir Hakan Yelbiz. Uğur Balcı ile sektörden bir arkadaşımız tarafından tanıştırıldık. “Bu şarkı tam Uğur’luk!” dedi. Gerçekten de öyle oldu. Uğur şarkıyı dinler dinlemez, “Bu şarkıyı ben yapmalıyım!” dedi. İyi ki de Uğur yaptı. Uğur başka his yoğunluğu olan çok yetenekli müzisyen ve çok emek verdi şarkıya, bu yüzden bence düzenleme çok güzel oldu.
DMC ile yollarınız nasıl kesişti?
-Demirören Medya Müzik Kanalları Genel Yayın Yönetmeni Murat Duran sayesinde kesişti. Kendisiyle tanıştırılma hikayem de oldukça ilginçtir. Yeni müzisyenlere ve yeteneklere yol açan, el uzatan çok yüce gönüllü biri… Bana ve işime çok inandı. Üstelik DMC ile görüşmemin olduğu gün Murat beyin babası vefat etti ve moralim bozulmasın diye benden bunu gizledi. İmzayı attıktan sonra öğrendim, tabii yıkıldım. Üzerine başka cümle kuramam sanırım. Sonsuz minnet duyarım.
Olmuyor ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Gerçekten şu ana kadar aldığım dönüşlerin çoğu, çok iyi olduğu yönünde. Zaten ben bu şarkı üzerinde 3 sene çalıştım. Bir nabız yoklamıştım! (gülüyor) Ses, yorumculuk, beste, aranje ve de kliple ilgili ayrı ayrı çok güzel yorumlar alıyorum ve tabii ki, patili dostum Daisy’le de! (gülüyor) Maşallah diyelim!
Olmuyor’un klibini yöneten Ömer Kılınç ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşumu nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Çok sevgili dostum, Limon Film Genel koordinatörü Ahmet Bircan tanıştırdı, Ömer Kılınç’la. Çok sabırlı bir yönetmen. 1+1 evin içinde mucizeler yarattı. Alıştığımız şatafatlı ve gerçeği yansıtmayan kliplerin aksine şarkıya da uygun olarak yorgun, doğal, samimi bir klip olsun istedik. Aslında bir müzik altı sahne gibi tanımlayabiliriz klibi. Biraz da oyunculuğumu sergilemek istedim. Bu arada klip 1 günde çekilmiş gibi görünse de, montajı, tekrarları vs. oldukça zaman harcadık. Sadece ara nağmedeki yatak sahnesini ayrı ayrı günlerde 4 tekrar çektik! O süreçlerde yaşamış olduğum yorgunluğun da klibe yansımasından dolayı da oldukça mutluyum. Çünkü, yorgun ve yalnız bir kadının hikayesi “Olmuyor”… Gerçeği yansıttığını düşünüyorum. Ayrıca ben 500 bin TL bütçem de olsa yine aynı klibi çekerdim çünkü ancak böyle anlatabilirdim şarkıyı ve ruhunu. Klip diye izlediğimiz şey aslında benim evim, benim hayatım! Soruya gelecek olursak evet kliple ilgili çok iyi geri dönüşler alıyorum. Samimiyetini sevdi insanlar.
Bununla birlikte sizi çeşitli projelerde oyuncu olarak da tanıdık. Oyunculuğa başlamanız nasıl gelişti ve bu bağlamda edindiğiniz tecrübeler size sanatsal anlamda neler kattı?
-Yıllar önce kurumsal hayattayken, eski ev arkadaşım, kendisi ve benim adıma bir ajansa başvuru yapmış. Benim haberim yoktu. Menajerden kabul mesajı gelmiş ama ben mesajı 7-8 ay sonra görmüştüm. O süreçte de başka bir arkadaşım oyunculuk yapmak istiyordu ona vesile oldum derken, kendimi Osman Yağmurdereli’nin oyunculuk okulunda buldum, sonra da bir anda dizilerde oynadım ve tiyatro yaptım. Sahne ve kamera tecrübesiyle birlikte heyecanımı kontrol altına alabildiğimi ve rahat olabildiğimi fark ettirdi. Sıkı çalışma ve disiplin duygumu pekiştirdi.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Alaturka Pop ve sentez diyebilirim ancak şu an tam olarak tanımlayamam. Ben şarkılarıma hizmet ediyorum. Pop şarkım da var, Hicaz da, Nihavend de… Mesela Olmuyor, Kürdi bir şarkı ama içinde sabâ makamı da bulunduran, alaturka bir şarkı. Bunu 90’lar pop akustik sounduyla harmanladık ve her melodi net bir şekilde duyulsun istedik. Sanırım zaman yapacak müziğimin tanımını.
Olmuyor’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Bu son 4 yılda özellikle çok şarkı yaptım. 150’nin üzerinde bestem var. Kendimle kalmak ve pandemi bana çok yaradı. Hızla yeni şarkılarımı yapacağım ve yayınlayacağım.
Dilek Çevik’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Olmuyor”u tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle