Şubat ayı içinde dikkat çeken ilk teklilerden birisi de, müziğin eğitiminden gelen ve zamanla çeşitli şarkıları yorumlayıp paylaşınca dinleyicilerin tanımaya başladığı PEKİ’nin Pop ve Afro tınılı DMC etiketli ilk teklisi “Sar Beni” oldu. PEKİ (Ece Bozkurt) ile Bi’Kuble için; müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk. (Fotoğraflar : Duru Börü)
Öncelikle Sar Beni’ye kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?
-Müziğe başlangıcım piyanoyla oldu. Altı yaşımdan itibaren piyano çalıyorum. Şarkı söylemeye başlangıcım ise bundan bir süre sonra çıkan Mariah Carey’nin Glitter albümüydü. Yedi yaşındaydım ve albüm pembe simliydi tabii, dıştan içe beni çok etkileyen bir albümdü! Piyanoyu ne kadar seviyor olsam da tatillerde yanımda taşıyamadığımı fark edince de gitar eğitimi almaya başladım. Bundan sonrasında da sesime ve şarkılarıma ikili ortağım oldular. İlköğretim yıllarımda okulumdaki müzik gecelerinde grubumuzla sahne alıyorduk, her müzik etkinliğine dâhil oluyordum, okul hakkındaki en sevdiğim şey bu olabilirdi. Bunun ardından da şaşırmamak gerek ki lisede Güzel Sanatlar Lisesi okumayı tercih ettim. Lisede küçük İngilizce ve Türkçe şiirler yazmaya başlamıştım. Şarkı yazma anlamında küçük küçük adımlar atmaya başlayışım bu şekilde olmuştu. Lise bittikten sonraysa konservatuvarı istediğimden %100 emin olarak sınavlarına girdim ve sınavları kazanıp İstanbul’da Haliç Üniversitesi’nin konservatuvarında Opera bölümünü bitirdim. Konservatuvar eğitiminin bana kazandırdığı en büyük şey sesimin dinamikliğini ve esnekliğini keşfedip sınırların olmadığını sınırları kendimizin oluşturduğunu anlamamdı. Ayrıca sahne dersimiz de fiziksel anlamda duygularımı karşıya ifade etmemde ve empati yetimi farklı bir boyuta taşımamda büyük etkisi oldu. Kendim dışında birisini oynamak ya da onun bakış açısından, onun hisleriyle şarkı söylemek çok ilham vericiydi… Kesinlikle halen özlediğim ve sevdiğim bir ders!
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Sar Beni’nin oluşum süreci nasıl gelişti? Sözleri birlikte yazdığınız ve düzenlemeyi yapan Polen (Zeki Alper Gülay-Mehmet Mutlu) ile yollarınız nasıl kesişti?
-Yabancı şarkıları yorumlayıp eklediğim bir sayfam vardı. Burayı günlük gibi kullanıyordum. Hem mutluyken hem de üzülünce yorumladığım şarkıları paylaştığım bir günlük niteliğindeydi. Bir gün bana menajer olduğunu söyleyen birinden bir mesaj geldi. Dedim “Eyvah, dolandırılacak mıyım?” (gülüyor) Kendisi şu an menajerim olan Çağlar Tavşanoğlu’ydu. Kendisi benim en büyük şansım oldu ve onunla tanışmam benim için müthiş bir anı olarak hep aklımda çivi gibi çakılı kalacak! Sonra Çağlar Tavşanoğlu vesilesiyle Polen ile tanışıp şarkılar yapmaya başladık. Açıkçası zaten Polen ile yazıp biriktirdiğimiz yabancı ve Türkçe birçok şarkımız vardı. Arasından en hit olanı seçtik diyebilirim. Sar Beni’de herkesin empati kurabileceği ve hissettiğim duygulardan yola çıktım. Sevdiğime birlikte olursak en dibe bile batsak birlikte üstesinden gelebileceğimizi ama zaman zaman da benim kendi kafamdaki endişelerimden ve kaybetme korkumdan bahsettiğim bir şarkı oldu sonunda. Sar Beni’yi yaratma süreci de kayıt süreci de inanılmaz içime sinen ve tekrar tekrar deneyimlemek istediğim pozitif hisler veren bir süreçti. Her vokal, her ses, her ayrıntı istediğim gibi oldu. Hayalimdekini gerçeğe dönüştürmek mükemmel bir şanstı. İşin stüdyoda pişirme kısmı da en az yaratma kadar favorim diyebilirim. Her bir süreç ayrı, hepsinin yeri de ayrı kalbimde. Polen ve ben muhteşem bir uyum yakaladık; müziksel anlamda da inanılmaz bir enerjimiz oldu, kendisine çok minnettarım. Polen ile çalıştığım için kesinlikle çok şanslıyım. Müthiş tatlı, yetenekli insanlarla hazırladım ilk bebeğimi, yani Sar Beni’yi. Yetenekli insanlar bana hep ilham verip yükseltiyor o yüzden onlarla olmak da keyif doluydu.
DMC ile yollarınız nasıl kesişti?
-DMC ile menajerim Çağlar Tavşanoğlu sayesinde yollarımız kesişti. Bu benim için heyecanlı olan sürecin sadece başlangıcıydı.
Sar Beni ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Sar Beni’nin geri dönüşleri beni mutluluktan ağlattı diyebilirim. Çünkü nerdeyse bir tane bile negatif bir dönüş yoktu. Bir şarkı yarattığınızda siz onu ve potansiyelini biliyorsunuz fakat bunu başka insanların görmesi, sizi desteklemesi ve güzel yorumlarda bulunması sizi mutluluktan uçuran bir şey gerçekten! Bende de öyle oldu, şu an buluttan konuşuyorum sizinle! (gülüyor) İnsanların Sar Beni’de kendilerinden bir parça bulmaları beni çok mutlu ediyor. Bunu yapmaya devam etmemdeki en büyük sebeplerden biri geri dönüşler. Bana doğru yolda olduğumu bir kez daha hissettiriyor.
Klibi yöneten Eyüp Öztürk ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşumu nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Eyüp’le menajerim Çağlar Tavşanoğlu sayesinde tanıştım ve gerçekten iyikilerimden oldu kısa zamanda. Genç, inanılmaz vizyon sahibi ve yaratıcılığı olan bir insan. Ne istediğimi anlattığım anda bunu hayalden gerçeğe dönüştürdü. Ben bir tek hayalimde görürüm sanıyordum kafamdakini fakat Eyüp gerçekten bunu her detayıyla gerçeğe dönüştürdü. Sette olsun set dışı olsun iyi ki tanımışım diyeceğim yetenekli bir insan kesinlikle. Klip günü o kadar her şey içime sinmişti ve o kadar rahattım ki sanki o evinde aynanın önünde en sevdiği şarkıya dans edip şarkı söyleyen kızdım tekrardan. Bunu kendi şarkımda yaşadığım için çok mutluyum.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Kendi müziğimi ben de yeni keşfediyorum açıkçası çünkü bir şey yaratırken “şu tür yapmalıyım”dan çok hislerimle neyin hoşuma gittiğini deneyimleyerek adım atıyorum o yüzden belirli bir tür söyleyemem. Ama Sar Beni Pop ve Afro beatleri içeren bir şarkı oldu bir sonraki şarkı nasıl olur bilinmez, hislerim ne söylerse bakalım birlikte göreceğiz yani!
Sar Beni’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Elbette! Elimde o kadar fazla şey var ki, dinleyicilerle buluşturmak için sabırsızlanıyorum!
PEKİ’ye bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Sar Beni”yi tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle