İlkim Aydın… Müziksever bir aileden yetişerek kendi müzikselliğini zamanla oluşturmaya başlayan Aydın, Sevdana Gönül Verdim teklisi ile çoğu dinleyicinin beğenisini kazanmıştı. Şimdi ise Sezen Aksu klasiği “Sarı Odalar”ı yeni teklisi olarak Dinç Müzik Yapım etiketiyle dinleyicilerle buluşturan Aydın ile Bi’Kuble için; müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Sevdana Gönül Verdim’e kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Ben küçük yaşlardan beri kendi isteğimle dayımın müzik grubunda şarkılar söyler, kendi kendime bir şeyler katmaya çalışırdım. Yani evin bir odasına kurulu orkestra vardı, canım sıkıldıkça dayımın yanına gider orda şarkı çalışırdım. Dayım bana hiç duymadığım isimleri katmıştır. Neşet Ertaş’ı dedemden, Zeki Müren’i dayımdan öğrendim… Dayımdan Yaşar Özel’i dinlerken dedemden Suat Sayın’ı dinledim. Müzikle iç içe bir aile değildik ama müziği severlerdi. Bu bağlamda benim keman çalmama vesile olan ardından hayallerime uzanan bu yolda bana hep destek olan bir ailem vardı. Üniversite sonrası okuduğum bölümü değil müzik yapmak istediğimi söylediğimde “Sen en doğrusunu yaparsın!” dediler. Onların desteği ile sahnelerime başladım. Çok şükür hep kaliteli mekanlara çıktı yolum. Hiç kötü, kapısından girmekten hicap duyacağım ya da ailemi üzeceğim bir yolculuğum olmadı mekanlarda… Şanslıydım. Ama tabi ki kontrolcüyüm de. O Ses Türkiye’ye katılıp 2. Turda elendim. Hadise’nin takımındaydım. Ardından Hakan Peker’e vokal yaptım ama vokalist olmayıp yalnız sahne almam gerektiğini söyledi. Kendimce kendi çevremle ilerlerken bir gün Sevdana Gönül Verdim ile yollarımız kesişti…
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Sevdana Gönül Verdim’in sahibi Burak Çetin ve düzenlemeyi-prodüksiyonu üstlenen Mustafa Canbazlar ile yollarınız nasıl kesişti? Sevdana Gönül Verdim ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Hiç aklımda yoktu aslında, ben o dönem TRT Müzik’in beste yarışmasına katılmıştım ve kazanmıştım. TRT Müzik klibimi çekti ama aranje bana aitti, ben de bu konularda tanıdığım tek arkadaşım Mustafa’dan yardım istedim. O şarkıyı hazırladık ve şarkı çıktı ama sadece TRT’de yayınlandı anlaşma gereği. Ardından Mustafa bir gün bana bir şarkı var dedi ve “Sevdana Gönül Verdim”in Flamenko versiyonunu dinletti. Açıkçası önce sıcak bakamadım tarzıma uymadığı için. Ama Mustafa iyi bir iknatördür! (gülüyor) Beni ikna etti ve biz işe başladık. Burak Çetin’den şarkıyı ben aldım. O da şarkısı başka bir versiyon olacağından çok heyecanlandı. Tamamen kendi imkânlarımla ve çok büyük aksiliklerle şarkıyı çıkarttım. Açıkçası dinlediğim versiyona benzemedi aranje ama insanlar sevdi. Klibimi TRT’de klibi çeken yönetmen Adem Doğan çekti. Yalova Esenköy’e gittik. Eşimiz dostumuzla bir klip çektik. İlkin günahı olmaz ama eldeki imkânlarla çok tatlı bir proje çıktı. İnsanlar çok sevdi...
En son Sezen Aksu klasiği “Sarı Odalar”ı buluşturdunuz. Sarı Odalar’ı yorumlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda Dinç Müzik Yapım ve düzenlemeyi üstlenen Cüneyt Yalmaz ile yollarınız nasıl kesişti?
-Cüneyt ile pandemide tanıştık, ben pandemide insanların beni özlediklerini düşünerek bir akustik proje hazırlamak istediğimi söyledim. Cüneyt beni kırmadı; iki şarkı anlaştık, şarkı biri Yıldız Tilbe’den Kardelen, diğeri Ersay Üner’e ait Ebru Gündeş’ten dinlediğimiz Söyleyin’di. Akustiklerimi Cüneyt tesadüf eseri Polat beyle paylaşmış. Polat bey çok beğenmiş ve benimle görüşmek istemiş. Takdir edersiniz ki sektörde bunu çok yasıyoruz. Umut hırsızlığı ile ben de çok karşılaştım. Bu toplantı hem biraz inançsızlığım hem de hastalığım ve iş yoğunluğum derken çok çok sonra gerçekleşti. Ama Polat Şenol ile yollarımızın kesişmesi hayatımın dönüm noktasıydı. O kadar iyi yürekli o kadar candan bir insandı ki.. En önemlisi dürüsttü. Yapamayacağı hiç bir şeyi vaat etmedi, gerçek bir prodüktör ile çalışma sansını böylelikle yakalamış oldum. Şimdi aile gibiyiz; iyi ki tanımışım, iyi ki yollarımız kesişmiş. Cüneyt’in de sanatına ve müzik kafasına çok inanıyorum. Vizyonlu bir aranjör.
Sarı Odalar yorumunuz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Açıkçası korkuyordum. Sezen Aksu ile hafızalara kazınmış bir şarkıyı nasıl okuyacağım konusunda hiç bir fikrim yoktu. Hatta vokal koçu ile okumayı düşünüyordum. Ama Polat bey benim yorumuma çok güvendiğini kimseden etkilenmeden kendi yorumumla okumam gerektiğini söyledi. İyi ki onu dinlemişim, bir kez daha tecrübelerine güvendiğim için mutluyum. Şarkıyı İlkim olarak okudum ve insanlar çok beğendi. Bir iki kötü yorum dışında hiç eleştiri almadım. Onlar da sahte hesaplardı zaten! (gülüyor)
Klibi yöneten Enes Bilal Taşçı ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşumu nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Yönetmenimiz ile beni prodüktörümüz tanıştırdı. İkinci tekli çalışmamızda da Enes Bey ile çalışacağız o daha farklı olacak. Klibi kar sebebiyle iç mekanda çektik. Maslak’taki film sokağında Honey Bee stüdyolarında çektik. Aksiliklerle dolu bir süreçti ama çok güzel bir sonuç oldu. Ben çok memnunum. İnsanlar klibin konusunu ve sadeliğini çok beğendiler. Herkes bu hayatta ayrılık yaşar biz de onu en güzel şekilde yansıttık ekrana… İki sevgili, giden kadın… Bu şarkıyı gitmeye cesareti olan tüm kadınlara ithaf ettik!
Kendi müzik tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
-Ben popçu değilim ama pop okurum. Türkücü değilim ama türkü de okurum… Aslında Sarı Odalar şarkısında tam olarak beni dinledi dinleyici. İlkim bu! Ama modern arabesk denilebilir tarzıma… Bunu bir sonraki çalışmamızda görecekler…
Sarı Odalar’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Evet şarkı bitmek üzere… Yeni teklim “Fosforlu Cevriye” ile geliyoruz… Çok heyecanlıyım… Çok güzel olacağına eminim… Şimdiden ses getirdi hatta, çünkü sevilen bir şarkı benim sesimde can bulacak…Sahnelerimde hep benden istenir… Artık profesyonel olarak dinleyecekler, umarım beğenirler…
İlkim Aydın’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Sarı Odalar”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle