2018 yılı, alternatif ve akustik tınılı şarkılar yapan pek çok genç sanatçıyı tanıdığımız önemli yıllardan biriydi. Bu alanda 2018 bitmeden tanıdığımız genç bir isim de, ilk teklisi “Umudu Yok” ile Sıla Bilgin olmuştu. 2019’da yayınladığı üç tekliden sonra dört yıl yeni bir tekli yayınlamasa da müzik çalışmalarına devam eden Bilgin, şimdi ise dört yıl aradan sonra alternatif rock tınılı kendi eseri “Sor Kendine”yi OneRPM dağıtımı ile dinleyicilerle buluşturdu. Bilgin ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle “Umudu Yok”a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Müzik yolculuğum ben 8 yaşındayken dedemin bana ilk gitarımı almasıyla başladı. Gitar dersleri almaya başlamıştım böylece. Aldığım derslerle gitarı tanımaya başlayınca bu hissi çok sevdim. Bir daha hiç elimden bırakmadım. Gitar çalarken eşlik de etmeye başladım 11-12 yaşlarımda. Bu beni daha da müziğin içine çekti. 13 yaşımda ilk şarkım “Umudu Yok”’u yazmıştım.
Bir tekli yayınlamaya nasıl kadar verdiniz ve “Umudu Yok”un oluşum süreci nasıl gelişti? “Umudu Yok” ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Yazmak, üretmek, müzik bana iyi gelen ve hislerimi, kendimi görmemi sağlayan bir yoldu her zaman. Hep dönüp dolaşıp kendimi bunları yaparken buluyordum. Paylaşmak biraz da özgürleşmekti aslında, bu yüzden yayınlamaya başladım bestelerimi. 2018’in Kasım ayında ben 15 yaşındayken “Umudu Yok” Şölen Müzik etiketiyle tüm dijital platformlarda yayınlandı. NOES’le tanışmamın ardından onun aranjesiyle süreç hızla gelişti ve ilk şarkımı yayınlamış oldum. Yayınlanalı 4 yıl olmuş, hala daha yeni dinleyicilerimden olumlu dönüşler alıyorum. 13 yaşımda yazdığım o ilk şarkının ruhunun hala hissediliyor olması beni oldukça mutlu ediyor.
“Umudu Yok”un ardından art arda üç tekli yayınladınız. Bu teklilerin oluşum süreci nasıl gelişti, bu tekliler ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız ve sizce en çok bu teklilerden hangileri daha çok ilgi gördü?
-Üç şarkım da 2019 yılında yayınlandı. Üzerlerinde farklı aranjörler ile çalıştık. Üçünü de ”Umudu Yok” ile aynı dönemde yazmış ve bestelemiştim. Kayıtları da evde kendi imkanımla, sahip olduğum birkaç ekipmanımla alıyordum. Sinan Özdemir’in aranjesini yaptığı “Şarkımız Bitince” aralarında en çok sevilen oldu. “Rüya” ve “İçimde Bi’ Korku Var” için de benzer güzel dönüşler aldım. Bu şarkılarımın hepsini çocukluk hislerim olarak görüyorum, hepsini 13-14 yaş aralığımda yazmıştım. Bir arayış, hayatı kavrama çabası gibi. Bu yüzden onları olduğu gibi kabul etmeleri benim için çok değerli.

En son “Sor Kendine”yi dinleyicilerle buluşturdunuz. “Sor Kendine”nin oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemeyi üstlenen Ali Özcan ile yollarınız nasıl kesişti?
-Bazı günler vardır: kendinizi saatlerce duvarı izlerken bulursunuz. İşte “Sor Kendine”yi 2 yıl önce öyle bir günde yazmaya başladım. Kaybolmuş hissettiğim bir dönemi anlamaya çalışıyordum. Ben de anlamak için önce dile dökmek, bazen kendine dökülmek gerektiğine inandım. Bu yüzden “Yaşanır mı böyle?” diye cesurca sormaya gerek vardı. 2019 yılından beri bir şarkı yayınlamamış ve konservatuvar hazırlık sürecine girmiştim. Şarkılarımı yayınlamıyor olsam dahi birçok şarkı yazıyor ve üretim sürecim durmaksızın devam ediyordu. 4 yıl bu şekilde ara verdikten sonra bestelerimi yayınlamak için bir arayıştaydım. Tam da bu süreçte Ali Özcan ile tanıştık. Ali’nin ellerine “Sor Kendine”yi teslim ettim böylece. Kayıt sürecinde ikimiz de şarkının ruhunu hissetmeyi ve hissettirmeyi çok önemsedik.
“Sor Kendine” ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Bu kadar ara verdikten sonra yeni bir şarkımı yayınlamak, sanki ilk defa şarkı yayınlıyormuş gibi hissettirdi bana yeniden. O yüzden oldukça merak ediyordum ben de geri dönüşleri. Dinleyiciler çok güzel karşıladılar ve sevdiler. Daha yayınlandığı ilk günden bunu bana hissettirdiler. Bu çok değerli benim için. Niceliği önemsemiyorum başından beri. Ortak bir paydada; histe, anıda, yaşantıda buluşmak çok ama çok daha değerli. Bunun peşindeyken aldığım dönüşlerden çok memnunum. Bunlar bana “neden bu işi yaptığımı” yeniden hatırlatıyor.
Sor Kendine’nin prodüksiyon ve dağıtımını kendiniz üstlendiniz. Bu bakımdan kendi müziğinizin dağıtımını üstlenmek size yapmak istedikleriniz anlamında özgür bir alan sağlıyor mu?
-Evet sağlıyor. “Sor Kendine” ruhunu kaybetmeden, olması gereken halini bularak dinleyiciyle buluştu. Korktuğum bir şey benim, şarkının ruhunun doğru yansıtılmaması. Bu anlamda Ali’nin çok emeği var. O da benim kadar şarkıyı içselleştirdi ve anlamaya çalıştı. Bu süreçte OneRPM’den yayınlama fikri ve gelişen süreç de Ali sayesindeydi.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Müziğimde kendimi arıyorum. Hislerimi anlamak özellikle de anlatmak her zaman zordu benim için. Bir mum diyebiliriz. Karanlığın içinde bana bir ışık, bir yol gösterici.
“Sor Kendine”den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Tabii. Birçok bestem var ve bir daha bu kadar uzun bir ara vermeyi kesinlikle düşünmüyorum. Hepsini en kısa sürede yayınlamayı ve dinleyicilerle buluşturmayı istiyorum.
Sıla Bilgin’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Sor Kendine”yi tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle