Röportajlar

Yeni teklisi “Yol”u dinleyicilerle buluşturan Çağla Korkmaz ile bir röportaj…

Almanya’da doğup büyüyen bir isim Çağla Korkmaz… Almanya ekseninde başlayan müzik eğitimine İstanbul’da konservatuvar ile devam eden ve ilk teklisi olarak “Al Eyvanda Han Kalmadı” türküsünü yayınlayan Korkmaz, şimdi ise kendi eseri olan yeni teklisi “Yol”u Avrupa Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Korkmaz ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Al Eyvanda Han Kalmadı’ya kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?

-Küçük yaşlarda müziğe ve özellikle Türk Halk Müziği’ne çok ilgi duyardım. Bu sebebten Almanya’da 6 yaşında bağlama kursuna başladım ve 8 yıl devam ettim. Yıllar geçtikçe çalıp söylemeye başladım. Düğünlerde sahneye çıkardım ve Insanlardan çok güzel geri dönüşler alırdım. Bağlama hocam Ali Alagöz, mutlaka kendimi geliştirmemi ve yetenekli olduğumu söylerdi. 2012’de Almanya Stuttgart’ta Cumhurbaşkanı himayesinde gerçekleşen “Bölgesel Gençler Enstrümantal ve Vokal Müzik Yarışması”nın bağlama bölümüne katılarak birinicilik aldım. Bir gün Ali Hocam Türk Halk Müziği’nin derinliğinden ve kaynak kişilerden bahsetti. Almanya’da yaşadığım için o kültürü tanımam çok zordu benim için. Doğru insanları dinleyip yozlaşmamış türkülerle beslenmem gerektiğini söylemişti. Benim vokal hakkında hiçbir bilgim yoktu ama dinlediğim sanatçıları taklit ederek söylemeye çalışırdım. Müzikten başka hiçbir şey ilgimi çekmiyordu diyebilirim. Bu işi meslek haline getirmek istediğime karar verdim ve hocama danıştığımda, bana bu işin ustalarının İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda olduğunu söyledi. Bana konservatuar okumak çok uzak bir hayal gibi gelmişti, çünkü Almanya’da doğup büyümüştüm. Türkçe’yi henüz doğru düzgün konuşamıyordum. Üstelik hocam Türk Halk Müziği’nin derinliğinden bahsettikçe korkmaya başladım “Başarır mıyım?” diye. Korkumun beni engellemesine izin vermedim, çünkü denemeseydim hep içimde kalacaktı ve kendimi affetmezdim. 2013 yılında İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı’nın Yabancı Uyruklu Ses Eğitimi sınavını kazandım ve 2018 yılında mezun oldum. Öncelikle İstanbul’da hayat çok hızlı ve zordu. Konservatuvarda müziğin ne olduğunu gördüm. Orijinal ve yozlaşmamış kaynak kişileri tanıdım. Ağız hançere teknikleri, yöre müziği ve müzik tarihi hakkında çok bilgi edindim. Bunları öğrendikçe çok fazla çalışmam gerektiğini ve ancak çok çalışarak eksiklerimi kapatabileceğimi anladım. Çünkü konservatuvarda çok güzel sesler ve çok yetenekli insanlar vardı. Birçok kişi kendi yöresinin müziğini küçük yaştan beri dinleyip müzikal anlamda kulağını geliştirmişti ve o kalıplar oturmuştu. Ben çok eksiktim çünkü kendime ait bir yörem yoktu. Hocalar beni çok zorlardı ama iyiliğim için yaparlardı bunu. Kendimi uzun süre konservatuvara ait hissedemedim maalesef. Müzik çok zor bir meslek ve çok nankör. İki gün çalışmayınca hemen belli olur. Aksanımdan dolayı ayrıca zorlandım türkü okurken. Ama çok çalışarak eksiklerimi yavaş yavaş giderdim. Ses eğitimi okumak bana çok şey kattı. Mesela sesimi doğru kullanabilmeyi, sesin ne olduğunu ve anatomik yapısını, diyafram kullanmayı, kafa sesi ve göğüs sesini güçlendirmeyi, en önemlisi bir türkünün nasıl okunacağını öğretti. Eski kayıtlarımı dinleyince, okuldan önceki sesim ile okuldan sonraki sesim arasında dağlar kadar fark olduğunu gördüm.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda Al Eyvanda Han Kalmadı türküsünü yorumlama fikri nasıl gelişti ve nasıl geri dönüşler aldınız?

-Al Eyvanda Han Kalmadı türküsünü bir dizi için hazırlayıp sunmuştum. Hem dizinin konseptine uygundu hem de anonim bir eserdi. Ama maalesef dizide çalmadı, ben de YouTube kanalımda paylaşmıştım. Bu arada ilk stüdyo deneyimimi bu türküyle yaşadım. 

Yeni tekliniz “Yol”un oluşum süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda düzenlemenizi yapan Caner Şahin ve Avrupa Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?

-Sürekli kendim yazıp üretiyordum ve bestelerimi insanlarla buluşturma cesaretini artık kendimde buldum. Yol, aslında kendi yolumu anlatan bir şarkı. Kendim için çizdiğim yolun zorluklarını, yorgunluklarını ve pişmanlıklarını anlatmak istiyor. Güzel bir yol ama bazen önünü göremediğin ve ne zaman görebileceğini bilemiyor insan. “Yolun neresindeyim?” diye soruyorsun kendine..Hem heyecanlı hem de çok yıpratıcı. Ben tekli yayınlama fikrini önce dönem arkadaşım sevgili Elif Bestehan’a söylemiştim. Kendisi bana mutlaka Caner Şahin ile çalışmam gerektiğini söyledi. Caner Şahin ile okulda tanışıyorduk zaten ve ben Caner’le iletişim kurdum. Kendisi bestemi çok sevdi ve görüldüğü gibi çok severek ve kaliteli bir iş çıkardı. Bana baştan sona kadar çok yardımcı oldu ve yol gösterdi. Caner kendi şarkılarını daha önce Avrupa Müzik’ten çıkarmıştı ve tecrübe sahibiydi. Beni Avrupa Müzik’te çalışan arkadaşı Cenker Çatalbaş ile tanıştırdı ve teklim Avrupa Müzik’ten çıkmış oldu.

Yol ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-İlk şarkım riskti benim için. Çünkü henüz tanınmıyorum ve şarkı da yeni. Buna rağmen “Yol” çok sevildi ve baya izlendi. Çok güzel mesajlar, yorumlar aldım ve çok motive oldum. Kendime inancım arttı ve daha güzel işler yapacağıma inanıyorum.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Etnik ve popüler tarzda müzik yapıyorum ve şarkılarımda halk müziği nağmeleri de duyulabilir.

Yol’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Yol sadece başlangıç oldu ve devamı tabi ki gelecektir. Yaşadığım son ana kadar yazmak, üretmek ve insanlara güzel şarkılar sunmak istiyorum. 

Çağla Korkmaz’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Yol”u tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.