Röportajlar

Bağımsız Sahne #102: Yeni teklisi “Basit Bir Depresyon Vakası”nı dinleyicilerle buluşturan Merve Ademo ile bir röportaj…

Bağımsız Sahne köşesinin yüz ikinci konuğu müziğin eğitiminden gelen ve zaman içinde çeşitli müziksel tecrübeler edinerek kendi şarkılarını yazan, kendi eseri ilk teklisi “Serçe” ile de dikkat çeken, en son yine kendi eseri olan alternatif tınılı yeni teklisi “Basit Bir Depresyon Vakası”nı dinleyicilerle buluşturan Merve Ademo oldu. Ademo (Merve Ademoğlu) ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Serçe’ye kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?

-Müzikle olan yakın ilişkim çok klasik bir hikayeyle başladı. Çocuk yaşta anneciğimin aldığı bir gitarla. Yazma, çizme işlerine meraklı bir çocuk olarak, yazdıklarımı müzikle bir araya getirme fikrine bayıldım ve mahallelinin “deli” olarak tanımladığı bir adamdan esinle, uydurduğum akorlarla ilk şarkılarımdan birini yazdım. Vokalimle tanışmam da, daha çok şarkı yazma çabamın bir sonucu olarak ortaya çıktı. Daha küçük yaşlarda, bir minibüs yolculuğunda (Bizimkiler dizisinden hatırlayacağınız) “Halil Pazarlama” jingle’ını seslendirmemin dışında, şarkı söyleme isteğime dair hiçbir emare göstermemişim! (gülüyor) Öyle okulumda yıldız olduğum bir çocukluk geçmişi yok yani. Müzikle tüm ilişkimi gizli yürütüyordum nedense. Ardından, lise yıllarımda, hemen hemen her müzik ilgilisi teenage gibi grup olarak çalma hevesine kapıldım ben de. Hırtlamba adını verdiğimiz müzik grubumuzla zaman zaman stüdyoda toplanıp çoğunlukla kendi şarkılarımız üzerinde çalışmaya başladık. Dönemi için ilginç ve iyi işlerdi bence. Felaket rockçı olduğumuz zamanlardı ama daha çok kendimize rockçıydık, pek paylaşmıyorduk başkalarıyla. Sonrasında ise konservatuvar geldi, daha klasik bir evrene girdim. Opera okudum ama o zor ve ihtişamlı sanatın sahnesi, benim için fazla göz korkutucuydu, zaten beceremezdim de bence. Hiç denemedim o alanda profesyonel bir kariyer edinmeyi. Ancak Opera; pek çok sanat disiplinini içinde barındırması, konuları, tarihi, estetik kaygısı ve performansa dönüştürme yaklaşımıyla ilham verici bir sanat alanı oldu benim için. Üstelik, müzik gibi tiyatro ve görsel sanatlara duyduğum ilgiyi de karşılıyordu. Okulla beraber, bilgimi ve pratiklerimi artırmaya başladığımda, biraz daha özgürleştim. Hala topu topu 7 nota vardı ama o 7 notayla yapabileceklerim artık daha fazlaydı. Polifoni ile yakinen tanıştık, potansiyelimi keşfetmem, sınırlarımı görmem adına hocalarımızın aktardıkları, yorum ve yönlendirmeleri her zaman ufkumu açtı. Ardından 10 yıl boyunca eğitimci olarak çocuklarla çalıştım ve odamda şarkı yazmaya çalışmaya devam ettim. 2016 yılında, hayvan haklarına dikkat çekmek için yazdığım bir şarkı olan “Beni Senden Farklı Görme” 18 müzisyen ve daha pek çok destekçinin gönüllü emeği ile bir sosyal farkındalık projesi olarak YouTube’da yayınlandı. Dahil olduğum en değerli işlerden biri olarak adını geçirmek isterim.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Serçe”nin oluşum süreci nasıl gelişti?

-Son birkaç yıl önceye kadar, yayın kararı almak gündemime pek uğramamıştı aslında. Çünkü müzikle aramdaki diyaloğun mahremiyetine, saf doğasına lüzumsuz bir sadakatle bağlıydım; alışık olduğum gizliliği bozmak, şarkılarımı ve hatta sesimi paylaşmak bile günlüğümü okutacakmışım gibi endişe yaratıyordu, yaptıklarıma karşı memnuniyetsizdim, müziğin endüstrisini hiç bilmiyordum, bulaşmaktan korkuyordum ve baskın kültürün bağrına basacağı sanatçı profilinden uzaktım. Yani, kendi gözümde kaybetmeye mahkum biriydim. Müzikle yakın ilişkimi odamda, kendi seyirciliğimde sürdürmek daha güvenli ve mantıklı görünüyordu. Fakat, alternatif dünyada yaşamın başladığını fark etmem bütün bakış açımı değiştirdi: bu işin kazanmak ya da kaybetmekle ilgisi yoktu, mühim olan yolun sonu değil kendisiydi, özgürce üretmek daha mümkündü ve postmodernizm tam benlikti!  Beraberinde de “Bu devirde albüm mü çıkarılır, tekli yayınla!” diyen pek çok kişiye rağmen, ilk olarak albüm yapma kararı aldım. Beraber çalışacağım Hakan Kamalı da, ne mutlu ki benim tarafımdaydı. İsmi “Serçe” olan tek bir şarkıyla yayına başlamak çok aykırı bir ihtimaldi. Hatta, Serçe’yi albüm repertuvarımıza almamıştım bile. Yol ise bizi bambaşka bir yere götürdü. Yuvasından bir türlü ayrılamayan ürkek kuş, odamdan çıktığı gibi sürünün başına geçiverdi. Ne güzel oldu!

Düzenlemeyi üstlenen Hakan Kamalı ile yollarınız nasıl kesişti?

-Hakan’la sanırım 15 yıllık tanışıklığımız var. Dolayısıyla müziğini, sektördeki tecrübesini, müziksel bilgi dağarcığını, çok tatlı bir insan olduğunu ve benim gibi bir acemi ile baş etme toleransını bilip, hiç çekinmeden arayabileceğim biriydi kendisi. Sağ olsun, onca yoğunluğuna rağmen; Adem Gülşen, Orhan Deniz ve Fırtına Kıral’dan oluşan müthiş bir ekiple beraber şarkıyı baştan yaratmamızın öncüsü oldu. “Beni Senden Farklı Görme”nin yetenekli ve iyi kalpli müzisyen kadrosunda da yer almış müzisyenlerden biridir Hakan. 

Serçe ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Sadece yayın sonrasında değil, Serçe ile yola koyulduğumdan bu yana, sancılı yayın sürecime eşlik eden insanlardan öğretici, destekleyici, övgü dolu ya da nazikçe eleştirili, çok değerli geri dönüşler alıyorum. Serçe’nin dizlerimi titreten yayın gününde, pek çok dostumun zahmet edip heyecanıma ortak olma gönüllüğü; arkadaşımın Niğde’deki annesinin arayıp “Serçe’yi uçurdunuz mu?” diye sorması, Serçe’nin aramızda bir sembole dönüşmesi, yeni tanıştığım insanlardan gördüğüm sevecen destekler gibi şarkıyı dönüştüren, daha özel kılan pek çok deneyimde payı olan herkese içimden her gün teşekkür ediyorum. Beni hayal etmeye cüret edemeyeceğim kadar güzel bir şekilde yola koydular. 

En son yeni tekliniz olarak Basit Bir Depresyon Vakası, yani kısalttığınız haliyle BBDV’nı yayınladınız. BBDV’nın oluşum süreci nasıl gelişti?

-BBDV, Serçe’ye göre nispeten eski bir şarkı. 2016’da yazıldı, yine Hakan’ın aranjmanı ve aynı müzisyen kadronun katkısıyla 2022’de kaydedildi. Şarkı, iki yas evresini içeriyor. Depresyon ve kabul. Sonrasında iyileşme başlayacak ama o bölümü henüz dinlemedik. Belki de BBDV bu yüzden yarım kalır gibi bitmiştir. 

BBDV ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Üzülmüş dinleyenler. Nakarata daha fazla kulak vermeliler. Bununla birlikte müziğinizi bağımsız olarak “dağınık oda” ismiyle dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmak, size yapmak istedikleriniz anlamında özgür bir alan sağlıyor mu?

-Elbette! Çocuk yaşlarımdan bu yana dağınık odamda şarkılar yazıyorum. Bu odada kural koyucular, sınırlar, yasaklar ya da mecburiyetler olmadı hiç ve müzikle bu sayede bağ kurdum. Geliştirmeye yönelik katılımlara, yeni renklere, fikirlere her zaman açık olsam da dahil olduğum çalışmaların içeriğinde de sunumunda da kendi üslubumu koruyabilmek ve bulunduğum alanı özümsemek isterim. Sevmediğim işler yapacağıma hiç müzikle ilgilenmemek daha iyi bir seçenek olur. 

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Eskiye bağlı, yeniye meraklı müzik.

BBDV’ndan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Olmaz mı! Yazdığım ve istediğim sürece şarkılarımı kaydetmeye, sevdiğim ve katkı sağlayabileceğim dost müzik projelerine eşlik etmeye devam edeceğim. Müzik işlerini sadece müzik işi gibi görmüyorum. Şarkıların her halini düşünüyorum. Resim, film ya da insan olsalar nasıl olurlardı mesela. Bu yüzden, küçük hikayelerimi müzikle anlatırken başka disiplinlerle de paslaşmak çok hoşuma gidiyor. BBDV sonrası böyle olacak sanırım! Ardından da, yaptığım kayıtlarla beraber, müziğimin tuhaf serüvenini paylaşmaya devam edeceğim.

Merve Ademo’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Basit Bir Depresyon Vakası”nı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.