Röportajlar

Bağımsız Sahne #135: İlk teklisi “Eros’un Okları”nı dinleyicilerle buluşturan İlayda Demir ile bir röportaj…

Bağımsız Sahne köşesinin yüz otuz beşinci konuğu, müziğin eğitiminden gelen ve bu doğrultuda üniversitede farklı bir bölüm okurken bölümünü bırakıp içindeki müzik aşkıyla Opera bölümünü kazanıp başlayan, şimdi ise kendi eseri ilk teklisi “Eros’un Okları”nı dinleyicilerle buluşturan İlayda Demir oldu. Demir ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle “Eros’un Okları”na kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?

-Kendimi bildim bileli müzik hep hayatımdaydı ama profesyonel anlamda ilk Çevre Mühendisliği bölümünü bırakıp “Ben opera okuyacağım!” dememle başladı. Bunu dedim ama yaşadığım şehirde opera dersi veren bir şan hocası yoktu. Her hafta günübirlik Bursa’dan kalkıp İstanbul’a derse gidiyordum. Tabii asıl zorluğun konservatuvarı kazandıktan sonra başladığını bilmiyordum. Opera dersleri ağır solfeji ve armonisiyle oldukça zor. Ondan sonra kendi şarkılarımla uğraşmak bebeklerimle oynamak gibi bir şey. Herkes bunun gerekli olmadığını söyler ama ben biraz da mükemmeliyetçiyim, iyi bir eğitim almadan bu işe başlamazdım. 

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Eros’un Okları’nın oluşum süreci nasıl gelişti?Düzenlemeyi üstlenen İsmail Kopmaz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-İlkokuldan beri hep şarkılar şiirler yazıyordum. Şarkı yazmak benim terapim haline geldi. Çok fazla şarkı birikti ve artık onların odamdan çıkıp başka ruhlara dokunma zamanının geldiğini hissettim. “Eros’un Okları” metaforu aşkın karmaşık yapısını ve bir anda gelip kalbine saplanışını simgeliyor. Bu çaresizliğe olan öfkeyi anlattım aslında. Bu şarkıyı bir kalp kırıklığıyla yazdım. Tamamen gerçek ve yaşanmış bir hikaye yani. İlk başta iç dünyamı en saf haliyle yansıtmaktan tereddüt ettim çünkü o insanlarla hala iletişimim vardı. Aradan bir buçuk yıl geçtikten sonra şarkıyı çıkarma cesaretinde bulundum ve ilk şarkım olduğu için bu işin nasıl yapılacağını çok iyi öğrenmem gerekiyordu. Bu kısımda devreye İsmail giriyor. Yaptığı güzel işleri görünce hemen onunla iletişime geçtim. Şarkıyı çok sevdi, büyük bir heyecanla çalışmaya başladık. İsmail’in müziğe yaklaşımı ve yaratıcılığı şarkıya farklı bir boyut kazandırdı. Onun dokunuşlarıyla şarkı daha derin bir hal aldı. Şarkının ruhunu en iyi şekilde yansıttığıyla ilgili geri dönüşler aldık. 

Eros’un Okları ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Kendine has ve cıvıl cıvıl olduğuyla alakalı inanılmaz güzel mesajlar ve yorumlar alıyorum. Dinleyicilerin şarkıyla bağ kurması çok hoş bir hismiş. Ben bu şarkıya tam “kız şarkısı” diyorum. Sanırım kızlarım kendilerinden bir şeyler buldu. 

Ayrıca müziğinizi bağımsız olarak yayınlıyorsunuz. Bağımsız olarak müziğinizi yayınlamak aynı şekilde size müziğinizin sunumu adına aldığınız kararlar bağlamında özgür bir alan sağlıyor mu?

-Bağımsız bir sanatçı olmanın en büyük avantajı, müziğin her aşamasında tam kontrol sahibi olup özgürce yaratıcılığımı kullanmak. Tabii birçok zorluğu da var. Her detayı yönetmek benim için öğrenme süreci oldu. 

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Daha sadece bir şarkımı dinlediniz. Ama sizi neyin beklediğini söyleyebilirim. Hikayesi olan, özgün, cesur, avangart, asiliği tatlılıkla süslenmiş. Kısaca hayatımı besteliyorum!

Eros’un Okları’ndan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Tabii ki! İkinci şarkımı hazırlamaya başladım bile. Bu sefer yine hayatımdan ama farklı bir hikaye anlatıyor olacağım. 2 ay sonra görüşürüz. Takipte kalın!

İlayda Demir’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Eros’un Okları”nı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.