Röportajlar

Yeni teklisi “Ay’ın Nefesi”ni dinleyicilerle buluşturan Köksal Ekinci ile bir röportaj…

Köksal Ekinci’yi çoğumuz 2000’lerde besteleriyle tanıdık. Zaman geçtikçe Ekinci’yi bu sefer tanıdığımız bestelerini kendi sesiyle sunmaya başladı ve o dönemden Yas, Dünya ve Belki şarkıları, Obez Müzik etiketiyle dijital platformlarda yerini aldı ve Ekinci’yi şimdi bir üçleme ile dinliyoruz… Venüs ve (Ekinci’nin kendi şirketi ANTE etiketiyle) Ay’ın Nefesi dijital platformlarda yayınlandı, yine eski bir Ekinci eseri olan Aşk’ın Kanatları da önümüzdeki günlerde yerini alacak. Bununla birlikte Melih Onur ile de Yok eserini seslendiren Ekinci ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklilerini ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Yas’a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?

-Müzik benim için bir varoluş biçimi. Eskilerin hep dediği gibi, anne karnında! Anneciğimin sesi çok güzeldi… Bana hamileyken söylediği tüm şarkılar, türküler, sesler ruhuma işlemiş demek ki… 6 yaşımda ilk bestemi yapmıştım, hala hatırlıyorum, sözünü ve müziğini, hiçbir yerde kayıtlı olmamasına rağmen… Sonrasında 2004 yılında yapımına başladığım, başka bir ses tarafından seslendirilen şarkılarımın yer aldığı ilk prodüksiyonumla profesyonelce ilgilenmeye başladım. Kendi şarkılarımı seslendirmeye de 2019 yılında 3 tekli çalışmasıyla başladık diyebilirim.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Yas’ın oluşum süreci nasıl gelişti?

-Geçen yıl yayınlanan ilk şarkım Yas… Biraz hüzünlü bir iç çekişin, ayrılığın hikayesidir. Ardından Dünya yayınlandı, en çok anlamı olan şarkılarımdan biridir.  Her gün azalmakta olan Dünya’nın sesi olmaya çalıştığım, çok derin anlamları olan bir şarkımdır. Hemen ardından Belki yayınlanmıştı, o da hala umut taşıyan ve her gün yeni bir güneş doğduğunu kendime ve tüm müzikseverlere hatırlattığım bir şarkımdır. Bu üç şarkım ilk olarak 2006 yılında başka bir ses tarafından seslendirilen, Aşk’ın Kanatları isimli, prodüktörlüğünü yaptığım albümde yer almıştı.

Obez Müzik, Ersen Kutluk ile yollarınız nasıl kesişti?

-Ersen Kutluk, ilk demolarımı paylaştığım, müzikal birikimine ve zekasına çok güvendiğim dostum benim. 2004-2005 yılında albüme başlamadan önce şarkılarımın taslaklarını yapan kişidir. Sonrasında albüm kayıtları sırasında, kendisi başka bir projeyi yönettiği için biraz aralıklı çalışmaya başlamıştık yine de benim ”hayallerime ses veren” kişi olduğu için 2018 yılında tekrar buluştuk ve ilk şarkımız olan Yas için ortalama 9 ay çalıştık beraber sonrasında Dünya ve Belki ile hız kazandık.

Teklileriniz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Dijital platformların en önemli tarafı, müzikseverlerin size direkt ulaşmalarına olanak veriyor olması..ben de gelen yorumlardan, takip isteklerinden, doğru yolda olduğumu ve kalplerine dokunan şarkılarımı beğendiklerini anlıyorum. Bu eşsiz bir duygu.

Venüs’ten Ay’ın Nefesi’ne kadar giden üçlemenin oluşum süreci nasıl gelişti?

-Ay’ın Nefesi ana melodisi 2 yıl önce bir anda ortaya çıkan şarkılarımdandır, ben öyle anlara ‘’mucizeli’’ dakikalar diyorum. Çok İlahi bir duygu şarkıyı söz/müzik birarada duymak. Ben bütün şarkılarımı böyle yapıyorum. Annemin nefesini çok özlediğim, vefat yıldönümünün yaklaştığı günlere rastlıyor ilk oluşumu, tam bir Akrep dolunayıydı o zaman da… Kendisi bana cennetten bir damla gönderdi diyebilirim kısaca! Venüs’de sabah meditasyonlarımda bana eşlik eden Işık dolu bir yıldız. Onun sesiyle duyduğum bir güne başlama şarkısıdır özü. İki şarkım da müzikseverler tarafından beğeniyle karşılandı, bunu hem izlenme oranlarında hem de bana gelen sosyal medya mesajarından görüyorum. Çok mutluluk verici. Üçlemenin diğer şarkısı Haziran ayında yayınlanacak, çok heyecanlıyım!

Ay’ın Nefesi ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Sadece Türkiye’den değil birçok ülkeden DJ’ler, soundealing (ses terapisi) ile ilgilenen kişiler benimle iletişime geçtiklerine göre, Ay’ın Nefesi her yere ulaşıyor diyorum, çok heyecan verici bunu yaşamak.

Son teklinizi kendi firmanız ANTE İletişim Danışmanlık olarak yayınladınız. Firmanın oluşum süreci nasıl gelişti?

-ANTE 2006 yılında kurduğum kendi şirketim. Bu son çalışmalarımda, daha aktif ve 360 derecelik bir pazarlama iletişimi planlaması yapıldığı için, yayıncı ajansımızın tercihi bu marka altında ilerlemek oldu.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Duygularımı süzerken süslemeye makyaja ihtiyaç duymuyorsam, aklım da kalbimle aynı dili konuşmaya başladıysa ve ruhum hepsine ”haydi bakalım parti başlasın!” diye müzikler çalıyorsa, bu müziği paylaşmalıyım diyerek yola çıktım. Yeni bir söyleme ve yeni bir müzik anlayışına geçiyoruz bence, eskinin standart sözleri, atarlar giderler, zengin notalarla yazılmamış şarkılar yerine, müzikal olarak daha nitelikli ve söylem olarak da daha özgür kelimelerin dile getirildiği ”yeni pop” dönemine girdiğimizi düşünüyorum ben ve bu dönemin, yeni şarkı yazarlarından biri olmak da benim için çok mutluluk verici. İsimlendirmek gerekirse ”bağımsız yeni pop” gibi veya ”organik elektronik, astro-müzik” gibi biraz daha farklı bir anlayışla, evrenin harmonisini gök kuşağının renkleri eşliğinde yansıtmaya çalışıyorum ben.

Ay’ın Nefesi’nden sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Geçen hafta, Melih Onur ile düetimiz yayınlandı, Yok isimli, derin bir aşk hikayesinin ardından yazılan bir şarkımdır ve hemen ardından yaz başında çıkacak olan ilk albümüm geliyor. Sonbaharda da yeni üçlü çalışmalarla müzikseverlerle buluşacağız bu yıl.

Köksal Ekinci’ye bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Ay’ın Nefesi”ni tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.