Röportajlar

Yeni teklisi “Dilek Feneri”ni dinleyicilerle buluşturan Bilge Nila ile bir röportaj…

İki yıl içinde hem solo hem de düet çalışmalarıyla üretken isimlerden biri haline gelen Bilge Nila, en son Avrupa Müzik etiketiyle “Dilek Feneri” teklisini dinleyicilerle buluşturdu. Şu aralar başladığı #evmodu projesiyle YouTube’da paylaştığı coverlarla da dikkat çeken Nila ile Bi’Kuble için müzik yolculuğunu, teklilerini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Geçer’e kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? 

-Geçer’e kadar olan yolculuk dediğinizde bir düşündüm, ne kadar uzunmuş; çok farklı yerlerde bulunup farklı işler yapmışım. Bu soruya çoğu müzisyenden farklı bir cevap veriyor olacağım, müzik ve şarkı söylemek hayatımın içinde her ne kadar sürekli olsa da fen lisesinde okudum ve İTÜ Matematik Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Lisede gitar ve solfej dersleri aldım, çeşitli etkinliklerde şarkı söyledim. Üniversitede müzikle bağlantım tek başımayken yazdığım şarkılarla sınırlı kaldı. Yazılım mühendisi olarak hayatımı sürdürürken ikinci mesleğim olarak müziğe yatırım yaptım diyebilirim. Şan dersleri alarak müzik kariyerim için altyapımı sağlamlaştırdıktan sonra profesyonel müzik kariyerime de küçük adımlarla başlamış oldum. Benim gibi müzik dışı bir eğitimi olup mesleğini sürdürürken bir yandan da güzel işler yapan birçok müzisyen var ve giderek sayımızın artacağını düşünüyorum. Yeni çağda insanlar hayatlarını tek bir patikada yürüyerek geçirmeyecekler, farklı yeteneklerini ortaya çıkarma konusunda daha cesaretli olacaklar. 

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda Arpej Müzik ile yollarınız nasıl kesişti? 

-Kenarda bekleyen birçok şarkımız vardı ve artık bu şarkıları içinde hapsoldukları sandıklardan özgür bırakmak gerekiyordu. Bir süre kendi bestelerinizi söyleyebildiğiniz ‘singer songwriter’ gecelerinde çıkıp akustik olarak çalmaya başladık, güzel geri dönüşler aldık. Bir sonraki adımda, ekip olarak canlı sahnelere başlamadan önce şarkılarımı yavaş yavaş yayınlamanın daha iyi olacağını düşündük. Geçer hazır olduğunda birkaç şirketle bağlantıya geçtik, Arpej Müzik’in samimi ve güven veren yapısını tanıdıktan sonra Geçer şarkım için anlaştık ve akabinde klibini çektik. 

İlk tekliniz sonrası Bi’ Yetenek yarışmasına katıldınız ve “Bu Gece Benim” yayınlanmış oldu. Bu yarışma sizin için nasıl bir deneyimdi ve nasıl geri dönüşler aldınız? 

-‘Sıralamada’ dereceye girmeme rağmen şunu söyleyebilirim sizi bir yere getirecek olan yarışmalar değil dinleyicilerdir.

Bilge Nila diskografisine baktığımızda kendi müziksel ekibini başarı ile kurmuş ve devam ettiren bir isim görüyoruz. Bu bağlamda Saygın Çelebi ve Özgür Bakkaloğlu ile yollarınız nasıl kesişti?

-Saygın Çelebi benim gibi hayatını mühendislik ve müzisyenlik üzerine kurmuş bir kişi. Mesleki ortaklığımız sebebiyle bir tanışıklığımız vardı ve müzik bizi başka bir noktada daha buluşturdu. Kendisi uzun yıllardır üreten, müzikal birikimine saygı duyduğum ve her yönden takdir ettiğim biri. Yollarımızın kesişmesi sonrası beraber beste çalışmaları yapmaya başlamıştık. Saygın bir yandan Ankara’da mix mühendisi Uğur Memiş ile solo albüm çalışmasını sürdürürken Özgür Bakkaloğlu ile tanıştı ve benim ilk şarkılarımın düzenlemeleri için aradığımız kişiyi bulmuş olduk. Özgür İzmir’de yaşıyor, böylece Geçer ve Bu Gece Benim şarkıları İstanbul-Ankara-İzmir üçgeninden çıktı diyebilirim. 

Teklileriniz ve Saygın Çelebi ile düetleriniz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Genel olarak güzel dönüşler alıyorum. İlk etapta farklı radyolarda çalarken yakalayıp gönderenler, mekanlarda çalarken yakalayıp sosyal medyada paylaşanlar derken dinlendiğini bilmek emeklerinin karşılığı olarak geri dönüyor diyebilirim. Her tekli kendi basına bir hikaye. Bir buçuk sene içerisinde 4 solo ve Saygın ile iki düet toplam 6 tekli oldu. Zaten canlı performanslarda 8-9 beste çaldığımız için yakın dinleyiciler artık şarkıları biliyorlar ve bir sonraki tekli hangisi olacak diye soruyorlar. Bu güzel bir duygu. “Bu Şubat Akşamı“ daha önce kaydedilen bir şarkı olmasına rağmen geçtiğimiz senenin başında Saygın bir gün bana “Sen Uyurken” isimli bir şarkıyla geldi ve Haydi bunu yayınlayalım!” dedi. Şarkıyı kaydedip birkaç ay içerisinde video klibi ile beraber ile yayınladık. Düzenlemesi, klibi ve kapağı ile 70’li yılların romantik Türk filmlerine gittiğimiz bir şarkıdır. 

Bu Şubat Akşamı tekliniz dikkat çeken bir çalışma. Teklinin oluşum süreci nasıl gelişti ve nasıl geri dönüşler aldı?

-‘Bu Şubat Akşamı’ ilk dinlemede aşk şarkısı olarak izlenim bıraksa da öyle değil. Elbette her dinleyen kendi dünyasında istediği gibi yorumlamalı ama esas olarak toplumda şiddet farkındalığı üzerine bir şarkı diyebilirim. Saygın’ın söz yazma yetkinliğinin bu şarkıda ön plana çıktığını düşünüyorum. 2015 yılında Şubat ayında hepimizi derin üzüntüye sokan Özgecan Aslan cinayetinden sonra bir gecede yazılan bir şarkı bu. İnanılmaz bir duygu yoğunluğu, bir haykırış. Geri dönüşler oldukça güzel hatta çok da duygusaldı fakat açıkçası bu şarkıda istediğimiz genişlikte bir kitleye ulaşamadık. Belki bağımsız yayınlamış olmamızın da etkisi olabilir. 

En son Dilek Feneri’ni yayınladınız. Bu teklinin oluşum süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda Avrupa Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?

-Neyse ki Dilek Feneri’nin kayıtlarını Covid-19 salgını öncesinde tamamlamıştık. Düzenleme yine Özgür Bakkaloğlu, mix çoğu işimizde birlikte çalıştığımız Abdulkadir Çığşar, mastering İlter Kalkancı imzalı. Bu tecrübeli ekip ile gerçekten güzel bir sinerji yakaladığımızı düşünüyorum. Şarkının son halini dinledik ve revize bile vermedik. Avrupa Müzik ile bir müzisyen dostumuz vasıtası ile görüştük ve yolculuğumuz başladı.

Dilek Feneri ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız? 

-Dilek Feneri’nin demosunu 2019 sonunda ‘Dur Biraz Düşüneyim’ isimli bağımsız müzik kanalında yayınlamıştık ve oldukça beğenilmişti. Bu bize bir motivasyon oldu. Şarkılarım yeni yayınlandığında yorumları okuyorum, bu sefer dinleyicilerden daha farklı bir enerji aldım. Bir şarkıda insanların kendini bulabilmesi, sözlerin yaşanmışlıklarına hitap edebilmesi güzel bir şey. Mesela sevdiği birini kaybeden birisi yorum yazmış, o yorumdan sonra daha önce aklıma gelmemesine rağmen ‘Hiç dönmeyecekmişsin gibi, yanıp giden bir dilek feneri gibi’ sözlerini başka bir farkındalıkla söyleyeceğim.

Kendi müziksel tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

-Ben müzik dinleyicisi olarak daha çok rock, jazz, blues, soul türlerini tercih ediyorum. Vokal tarzım bu müziklerin yanında elbette çocukluğumuzdan beri duyduğumuz, kulağımıza yerleşen Anadolu kültüründen de etkilenmiş durumda. Günümüzde müzik türleri birbiri içine girdi ve keskin ayrımlar pek kalmadı. Şimdiye kadar yayınladığım şarkılarda alternatif rock, pop ve elektronik unsurlar vardı diyebilirim.

Dilek Feneri sonrası yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Evet, bundan sonraki şarkım da hazır. Arayı fazla açmayacağım, bundan sonraki teklim Azad Et olacak, onun ardından da Aşkla gelecek… Bir albümü dolduracak kadar tekli yayınladıktan sonra bir EP veya uzunçalar albüm sürecine de girebilirim, zaman gösterecek. Bunun paralelinde #evmodu adı altında yeni bir projeye daha başladım. Sevdiğimiz cover şarkıları grup arkadaşlarımla beraber ev ortamında kaydederek YouTube kanalımdan yayınlıyoruz. Tamamen canlı kaydedilmiş vokal ile, sahnede nasıl söylüyorsam evde de aynı şekilde söylüyorum. Tek bir farkla, kedilerimle birlikte ve üzerimde pijama ile! Elbette cover projeleri keyifli oluyor ama bestelerimizin yeri bizim için çok farklı.

Bilge Nila’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. Dilek Feneri’ni tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.