Röportajlar

Yeni teklisi “Unutama Beni”yi dinleyicilerle buluşturan Türker Otcu ile bir röportaj…

Türker Otcu ismini çoğu dinleyici bir yerden hatırlar; Ayna, Egoist gibi gruplardan, çalıştığı müzisyenlerden ve sahne performanslarından; ayrıca Nilgün Belgün ile düeti Sanat Varsa Hayat Var projesinden… Fikret Kızılok klasiği Zaman Zaman yorumu ile başlayan solo teklilerin devamı yine bir başka klasik; Esmeray ile özdeşleşen (eşi Şemi Diriker’in eseri) DMC etiketiyle yayınlanan Unutama Beni yorumuyla devam ediyor… Aynı zamanda müziğin eğitiminden gelen Ankaralı müzisyen Otcu ile Bi’Kuble için müzik yolculuğunu, teklilerini ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Sizi pek çok grup ile tanıdık. Öncelikle bu dönemi kendi açınızdan nasıl özetlersiniz? Bu bağlamda konservatuvar eğitiminiz size hayatınız boyunca müziksel anlamda neler kattı?

-Özetlemek gerekirse her şey Bodrum’da başladı, o dönem; yani 1990’ların başlarında canlı müzik her yerde idi, insanlar canlı müzik olan yerlere gidiyordu, canlı müzik tatilin vazgeçilmeziydi… Bodrum kale konserleri, Halikarnas Disco konserleri meşhurdu.. Çaldığımız yerin (Beyaz Ev) önünden sürekli ünlü sanatçılar geçiyordu… Harun Kolçak içeri girdi bir gün, gitarımı ve sesimi beğenmiş rahmetli. Ankaralı olduğumu öğrenince “İstanbul’a gelmelisin sen!” dedi. Zaten aklımda da vardı, 1996’da konservatuvar eğitimimi tamamlayıp, vatani görevimi yapıp istanbula taşındım. O dönem Harun Kolçak’ın orkestra şefi Eser Taşkıran ile hemen kaynaştık (O da bir İkizler’dir!) Birlikte konserler, televizyon programları derken, Eser ve Meltem Taşkıran kardeşlerin rock grubu Egoist, ardından Ayna grubu ile çeşitli çalışmalar, konserler düzenledik. Konservatuvar eğitimi konusunda ise şöyle söyleyim, ben müzikoloji okudum konservatuvarda, işin bilimsel kısmına, araştırma kısmına eğilen bir bölüm. Yani orada gitar dersi almadım ama Muammer Sun, Ahmet Yürür, Ertuğrul Bayraktar, İstemihan Taviloğlu, Çetin Işıközlü gibi önemli isimler hocalarımdı. Bence yıllar boyu bu insanlarla yaptığım etkileşimler bilgi alışverişinden kat kat daha önemli olmuştur… Hayata bakışları, deneyimleri, tecrübeleri ve anlattıklarını kitaplarda bulamayabilirsiniz. Mesela Ertuğrul hocam “Notaları borç aldığını unutma, geri ödeyeceksin, öyle kullan, bol keseden atma” dedi bir gün.. Şimdi bunu hangi Armoni kitabı bu kadar güzel anlatabilir? Okullarda öğrenciler ve öğretmenlerle yaşadığımız etkileşimlerde bilgiden çok daha fazlasını alırız… O yüzden konservatuvarda geçirdiğim yılların sadece müzikal anlamda değil, insan olarak Türker Otcu oluşumunda da yeri bence çok büyüktür. 

Sizi geçen sene bir proje ile dinledik. “Sanat Varsa Hayat Var” projesinin oluşumu nasıl gelişti ve Nilgün Belgün ile olan düetiniz nasıl geri dönüşler aldı?

-Nilgün Belgün ile 2000 yılında Haldun Dormen Tiyatrosu orkestrasında iken tanıştım… Yıllar boyu arkadaşlığımızı sürdürdük ve 2018’de sanatın birleştirici olduğunu, sanat çatısı altında toplum olarak birleşme çağrısını Nilgün ile benim icra ettiğim bir müzik olarak yapmaya karar verdik. Usta şarkıcı, besteci ve doktor İlhami Yava mükemmel bir söz ve müzik ile geldi, Eser Taşkıran aranjeleri ve kayıtları üstlendi, sözler Nilgün’ün vermek istediği mesajı ustaca yansıtıyordu. Kayıtlar mükemmel geçti… Sayın Polat Yağcı (Poll Production) da yapımcılığını üstlenip, bir video klip çekti. Klipte de Haldun Dormen, Nevra Serezli, Göksel Kortay, Suna Keskin, Nurseli İdiz, Oya Başar, Hakan Altuner, Kerem Atabeyoğlu, Tamer Karadağlı, Gülen Karaman, Doğa Rutkay, Şebnem Özinal, İrfan Kangı, Ümit Kantarcılar, Merve Sevi, Damla Cercisoğlu gibi tiyatro dünyasının sevilen isimleri göründü ve “Sanat Varsa Hayat Var” mesajını desteklediler. Geri dönüş anlamında ise şunları söyleyebilirim.. Nilgün, şarkıyı usta şarkıcıları kıskandıracak kadar güzel icra etti, ben de geri vokalleri ve şarkının rock ballad kısımlarını söyledim ki buradaki performansım ile çok övgü aldım gerçekten. Hem alaturka hem rock öğeleri içeren çok güzel bir çalışma oldu. Sanat adına yaptığımız bu çalışmadan hiç birimiz bir maddi kazanç gütmedik.  Cumhurbaşkanlığı videoyu Twitter’dan ve sosyal medyadan Dünya Tiyatro Günü’nde kutlama mesajı olarak yayınladı… Sonuçta mesaj belli, kısa ve öz. “Sanat Varsa Hayat Var”… Asla unutmamamız gerektiğini düşünüyorum.

İlk solo tekli olarak Zaman Zaman’ı yorumlamaya nasıl karar verdiniz, nasıl geri dönüşler aldınız ve bu bağlamda çalışmanızın zaten yıllardır tanıdığınız Atölyem Production’dan yayınlama süreci nasıl gelişti?

-Zaman Zaman, Amerika’dan döndükten sonra Eser Taşkıran ile yaptığımız ilk çalışma idi. Eser ile şarkıya karar vermiştik; rock gitarlar olması, aranjenin benim rock karakterimle uyuşması önemliydi… Ama nasıl bir şey olacağını kestiremiyorduk. Eser bir gece sabaha doğru, şarkının girişindeki bass ve elektrik gitar riff’ini yolladı. Çok beğendim, çok güzeldi… Gerisi çorap söküğü gibi geldi. Bitmiş halini Meltem Taşkıran çok beğendi ve prodüksiyonu üstlendi. Klip çekip şirketi olan Atolyem Productions’dan yayınladık.. Geri dönüşler genelde iyi oldu; şarkı, sevilen ve bilinen bir şarkı olduğu için insanlar rahat rahat söylüyordu. Sadece beni eskilerden tanıyanlar yüksek tonlardan rock tonu ile bağırarak, sahnedeki gibi söylememi istediklerini belirttiler. Zaman Zaman’ı kaydederken biraz daha kendiyle dertleşen bir tınıyla, sakin bir tonla kaydettik. Dinleyicilerin bu yorumları önemli benim için.. Onlar için yapıyorum sonuçta. Fikirlerini sosyal medyadan ulaştırmalarını seviyorum. Dikkate alıyorum.

Teklilerinizin de düzenlemesini üstlenen ve yıllardır birlikte çalıştığınız Eser Taşkıran ile yollarınız nasıl kesişti?

-Vatani görev sonrası, Harun Kolçak’ın orkestrasında yer almak üzere İstanbul’a taşındığımda Eser orkestra şefi idi. Rahmetli Harun için çok çaldık beraber ama bir de birlikte çok eğlendik; dediğim gibi o da İkizler zaten, hayata bakışımız, zevklerimiz aynıydı. Pek çok projede beraber çalıştık. Sonra deprem sonrası müzik endüstrisi durunca ve ben Amerika’ya gidince araya bir müddet boşluk girdi. Eğlence ve müzik sektöründekiler için yine çok zor zamanlardı… İlerleyen yıllarda uzaktan arkadaşlığımıza kaldığımız yerden devam ettik.

Unutama Beni’yi yeniden yorumlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda DMC ile yollarınız nasıl kesişti?

-Geçmişle günümüze köprü, ustalara saygı anlamında yine eskilerden bir yorum arayışımız vardı… Eser, “Unutama Beni” yi gündeme getirdi, biraz daha sert rock gitarlar ile hayal ettik… Rock davulları ile, açık ziller ile yapmak istedik… Anlatımı da üzgün bir sitemden daha farklı, bir bedduadan ziyade hayata, kadere ve en başta kendine kızgın bir adamın isyanı gibi gördük… Klibi de öyle çektik, Sevgili yönetmenimiz Melih Vatansever kamera arkasında ekibi ile harikalar yarattı; o üzgün, bitap, isyankar adamı çok güzel yansıttı. DMC ile yolların kesişmesi ise bir DMC sanatçısı olan ve geçmişte beraber sahne de aldığımız usta şarkıcı Barbaros’un (Büyükakkan) şarkıyı, klibi ve yorumu çok beğenmesi ile başladı. DMC bünyesindeki kendi ekibine çalışmayı gösterdi ve firmadan bana pozitif dönüş yapıldı. DMC’ye, Sayın Samsun Demir’e güveni ve desteği için tekrar teşekkür ediyorum buradan.

Unutama Beni yorumunuz ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Güzel, pozitif dönüşler aldık, müziğe de klibe de herkes hayran oldu. Bana bir kızkardeş gibi yakın olan güzel model Katarina Acar beni kırmadı ve oynadı klipte, usta yönetmen Melih Vatansever çekti. Zaten bakacak olursak artık müzik sunumu klip ile birleşti, güzel bir müzik ancak güzel bir klip ile birleştiğinde dinleyiciye, seyirciye ulaşıyor. Eskiden de öyleydi aslında, televizyonda klibiniz varsa insanlar albümü gidip alıyordu. Sanırım müziğimizin güzel olması klibin güzel olması ile birleşince beğeni arttı. Tabii rahmetli Esmeray’in ruhumuza işlemiş güzellikteki yorumunu da unutmamak gerekir. Saygı, sevgi ve rahmetle anıyorum kendisini buradan...

Uzun yıllar süren grup çalışmaları sonrasında kendi açınızdan baktığınızda sahne önünde solo olmak mı yoksa grubun içinde yer almak sizi mutlu etti?

-“Türker Otcu Band” olarak Kadıköy ve çevresinde sahne aldık, geri dönüşler güzeldi, zaten yıllarımızı sahnede geçirdiğimiz için dinleyicinin ne istediğini biliyorduk. Keyifli idi, yabancı rock ağırlıklı program yaptık. En son değişimlerle şu anda “Türker Otcu Allstars Band”de, bas gitarda İsmail Soyberk, davulda Aydın Şeref, klavyede Eser Taşkıran, gitar ve vokalde de ben varım. Usta müzisyen İsmail Soyberk ile yıllar önce Burak Kut’un kendi adıyla geçen ve “Tahtalara Vur” şarkısıyla bilinen albümünün kayıtlarında çalışmıştık; ayrıca kendisiyle geçen sene 2019 Alanya Jazz festivalinde de Eser & Meltem Taşkıran Manço Jazz Project’de de sahnede beraber olduk. Şimdi müziklerin yeniden başlayacağı günleri dört gözle bekliyoruz. Okurlarımız konser günlerini “turkerotcu” adı altinda sosyal medyadan takip edebilirler.

Amerika deneyiminiz size müziksel anlamda neler kattı?

-İngilizcemin yeterli bile olmadığı ilk dönemlerde, sadece müzik ile sahnede diğer müzisyenlerle nasıl anlaştığımıza hayret ettim mesela. Gerçekten sanatın ortak dil olduğunu gördüm ve yaşadım. Pek çok müzisyen ile çalıştım. Stüdyom oldu, pek çok sanatçıyı kaydettim. Bir dönem Tito Puente orkestrasının şefi Henry Brun ve orkestrası ile latin müzikleri yaptım; 3 dakika Santana eseri çalıp söylüyordum, aralara 10’ar dakikalık perküsyon soloları çalınıyordu… 2 ayrı davul seti vardı zaten sahnede ve davulcular senkron çalıyordu; ben tam ortalarında, tarifi imkansız bir surround stereo ile tüyler sürekli diken diken Santana çalıyordum… Özellikle Latin kökenliler ve Amerikalılar kendilerinden geçiyordu… Groove’un ne kadar önemli olduğunu yaşayarak gördüm… Dostlarla beraber üretmeye ne kadar hasret kaldığımı da anladım…

Unutama Beni’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Yorum anlamında şu anda kafamda bir eser yok. Tavisyelere açığım tabii. Beste çalışmalarım var. Artık sıra kendi bestelerimde. Eve ufak bir stüdyo kurdum, sürekli üretiyorum, yazıyorum çiziyorum. Yorum üretimi yapmayacağım demiyorum ama sanırım şu kafamdaki ve kalbimdekileri bir dökeceğim gibime geliyor. Okurlarımızın düşüncelerini de almaktan çok mutlu olurum. turkerotcu adı altında sosyal medyadan ulaşabilirler!

Türker Otcu’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. Unutama Beni’nin Otcu yorumunu tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.