n parmağında on marifet bir isim Merve Akıncı… Oyuncu, sunucu ve müzisyen… Müzik kariyerinin asıl başlangıcını 2022’deki ilk teklisiyle başlatan Akıncı, şimdi ise DMC etiketli üçüncü teklisi “Kitaplar Yazacak Aşkımızı”yı dinleyicilerle buluşturdu. Akıncı ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Vazgeçilmezsin’e kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda konservatuvar eğitiminiz ve diğer müzik alanındaki tecrübeleriniz size müziksel anlamda neler kattı?
-Kariyer yolculuğum aslında çocuk yaşta başladı diyebilirim. Sahnede şiir okuyarak, sunum yaparak okulumda ilk adımımı attığım, keyifli ama iyi dediğim çocukluk anılarım var. Tabii ki böylece kökten yetişmiş alışmış oluyorsun. O günden bu güne 13-14 senedir Türkiye’deki birçok markanın ve festivalin sunuculuğunu yapıyorum. Birçok TV kanalında projelerde spikerdim. Kendime ait müzik grubum vardı lise ve üniversite yıllarında… Ne kadar bu yıllara göre, amatörce çalışmalar da olsa, sahne bana uzak değildi. 2010’da üniversiteden döndükten sonra ek olarak bir eğitim daha almak istedim ve konservatuvarda sanat müziği eğitimi aldım. Birçok projede Türk Sanat Müziği koromla sahne aldım. Solisttim. Sonra Zaten TRT ve First FM’de yaptığım radyo yayıncılığı beni müzik hayatına daha çok yaklaştırdı ve 2022 senesinde 14 Şubat’ta “Vazgeçilmezsin” ile bu yolculuğa adım attım. Ülke gündemi, tekrar bir çalışma çıkarma sürecimde ara vermeme sebep oldu. Ama 2023 Mart ve Nisan ayında 2 eseri arka arkaya çıkardım: Biri Alaturka tatta özlemi ve hüznü anlatan “Dayan”, Diğeri en son çıkan “Kitaplar Yazacak Aşkımızı” oldu. Her katkı birbirini besler. Konservatuvarda sahne disiplinini, sunuculukta sahne iletişimini iyice öğrenmiş oldum!
Bununla birlikte sizi çeşitli projelerde sunucu ve tiyatrocu olarak da tanıdık. Sunuculuğa ve sonrasında tiyatroculuğa başlamanız nasıl gelişti, bu bağlamda bu iki alanda edindiğiniz tecrübeleri nasıl özetlersiniz? Bu tecrübeler size sanatsal anlamda neler kattı?
-Tiyatro hayatım Antalya Devlet Tiyatrosu’nun Çocuk bölümünde başladı. O yıllarda tiyatrolar arası yarışmalar vardı. Onlara hazırlanmıştım. 7 Kocalı Hürmüz de Hürmüz’ü, Müjdat Gezen’nin bazı oyunlarında da önemli roller da yer aldım. Sonra bir dönem tiyatro eğitimlerim üniversite döneminde tiyatro oyunları dahil olmak üzere devam etti. Tiyatronun bana kattığı en önemli şey, sahnede doğaçlama yeteneğidir. Zaten sahnede çok rahat bir insanım ama bununla beraber daha özgüvenli oluyorsunuz. Sahne rahatlık ister Sunuculuğa gelecek olursak, aslında milli eğitimde bazı özel günleri sunarak ortaokulda başladım desem yalan olmaz! (gülüyor) Ama profesyonel anlamda konuşursak, Bilişim Sistemleri okumak için gittiğim Kıbrıs’ta 2005 senesinde Genç Tv’de spiker olarak başlamamı örnek verebilirim. Kıbrıs’ta 3 sene birçok projede spikerlik ve sunuculuk yaptım. TV, magazin, haber, radyo her alanda çalıştım. Oradan Antalya’ya döndüğümde TRT Ses oluru aldım.Sonra yolculuğum ATV’ de gezi programı sunarak, dijitalde canlı yayınlar yöneterek ve en sonda da Kanal D Stüdyoları Demirören Medya’da Milli Piyango’nun Sunuculuğunu yaparak devam etti.
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve “Vazgeçilmezsin”in sahibi Ayaz Uris, düzenlemesini üstlenen Tamer Özkan ve Ra Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?
-İstanbul’da sevdiğim bir arkadaşımın doğum günündeydim. Ben Antalya’lı olduğum için esas şaşırdığım kısım oraya gittiğimde oradaki herkesin Antalya’lı olduğunu öğrenmemdi! (gülüyor) Bu zaten ilginç bir başlangıçtı. O gün şarkılar söylendi, keyifli bir gündü ve sevgili Ayaz Uris (Aziz Certel) bana bu şarkıyı iyi okuyabileceğimi söyledi ve inanın sadece 3-4 günde Tamer Özkan ve Candar Köker desteğiyle bu güzel çalışmayla sanat hayatına adım attık!
Vazgeçilmezsin ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-“Tam seni anlatan bir şarkı olmuş Merve!” dediler.Kıpır kıpır olduğun gibi.. O yüzden o şarkıdan, “Kadın başarıları” kategorisinde ödül bile aldım. Evet ben Latin ve İspanyol esintilerini çok seviyorum. Bu yüzden enerjisi yüksek bir çalışma ile başladım. Sadece vakit klip için yetmedi. 14 Şubat’a yetiştirelim diye profesyonel klip çekemedik ama yine de doğal ve hatta tam 1990’lar tadı oldu! Bu tarz şarkılar yapmamı çok istedi herkes.
İkinci tekliniz “Dayan”ı yorumlamaya nasıl karar verdiniz? Dayan’ın sahibi-düzenlemesini üstlenen Mustafa Arapoğlu ve Replay Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?
-Mustafa benim eski dostumdur. Sanat hayatında güzel işleri var. Çok konuşurduk birlikte bir şeyler yapmak için. Kısmet bu seneye oldu. Onun stüdyosuna uğradığım bir gün bu okuduğum eserini birisine tavsiye ettiğini gördüm. Çok beğendim. O kişi “Dayan” şarkısını o anda almayınca ben havada kaptım! (gülüyor) Bazı işler kısmettir. Bir de deprem senesi iyi zamanlar geçirmedik. Eğlenceli bir şarkı yerine bu kadar derin duygulu bir eser daha da yerine oturur diye düşündüm. Bu yüzden klibin Diyarbakır’da eski handa çekilmesi de ayrı anlam kazandı.
Dayan ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Şarkının duygusunu çok sevdiler. Çünkü toplumun temelinde alaturka, arabesk, hüzün var. Çekildiği yerin atmosferi de tam oturdu. Bir de bana bu tarzı da yakıştırdılar. Bu önemli. Ben biraz nabız yokluyorum aslında. Her biri birbirinden farklı çalışmalar. Dinleyici bende gerçekten hangi türün oturduğunu düşünürse, o tarafa daha çok ağırlık vereceğim.
Yeni tekliniz “Kitaplar Yazacak Aşkımızı”yı yorumlamaya nasıl karar verdiniz? Kitaplar Yazacak Aşkımızı’nın sahibi-düzenlemesine katkı sağlayan Mert Kayıkçıoğlu, düzenlemeyi üstlenen Akmal Azimov ve DMC ile yollarınız nasıl kesişti?
-Mert zaten yıllardır sanat hayatının içerisinde titiz başarılı bir arkadaşım. Beraber şarkı seçiyorduk. “Sana en uygun elbiseyi bulmak lazım Merve” demişti. Gerçekten 1-2 çalışma dinletti. Hepsi de bana çok yakındı. Bu şarkıyı sözlerinden dolayı kendime daha yakın buldum. Sıcacık ve özlenen aşk hikayelerine örnek sözler. Akmal da alanında iyi bir aranjör iyi bir insan. Ayrıca bir ruh kattı şarkıya. DMC etiketiyle yayınladık. Bütün künye ve ekip arkadaşlarımız başarılı olunca hepimizin deneyimi başarısı bütün oldu. Başarı tesadüf değildir!
Kitaplar Yazacak Aşkımızı ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Kitaplar yazmaya başladı aşkları, radyolar çalıyor şarkımızı! (gülüyor) Gerçekten birçok organizasyon ve gecede, düğünde çalmaya başladı. Çok telefon alıyorum. Mutlu oluyorum uğur getirsin herkese! Eşlik etmesi kolay huzurlu bir şarkı. Yolu açık olsun.
Kitaplar Yazacak Aşkımızı’nın klibini yöneten Sinan Güzel ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşumu nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Sevgili Sinan birçok klip ve TV’de yönetmenlik yapmış bir isim. Onun tecrübesi önemli. Buna destek bir de dostumuz sanatçı Haluk Gülsoy vardı. Uğraştılar en iyi sonuç çıksın diye. Benim düşüncem dışarıda nostaljik bir klipti. İnsanlar, mekan her şey hazırdı. Ama yine 14 Şubat’a yetişeceği için o hafta hem depremin olması hem hava muhalefetleri bütün planları değiştirdi.
Hikayeyi anlatan ben olayım istedim. O yüzden klipte 2 dansçı arkadaşımız performans sergiledi.
Zorluk olmadan güzellik olmuyor tabii ki. Böyle olması kısmetmiş. Sonraki kliplerde bambaşka senaryolar var aklımda.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Herkesin kendinden bir parça bulduğu projeler yapmayı seviyorum. Yıllar sonra da dinleyebilecekleri tatta dokunuşlar üretmeye devam edeceğim. Geçici değil kalıcı başarı mottom.
Kitaplar Yazacak Aşkımızı’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Yaza güzel çalışmalarla geliyorum. Hareketli yaz coşkusunda şarkılara hazır olsunlar. Oynayacağız özetle! (gülüyor) Akustik çalışmalara başladım zaten. Onunla ilgili de konserlerim olacak. Birlikte şarkılar söyleyeceğimiz nice anlara!
Merve Akıncı’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Kitaplar Yazacak Aşkımızı”yı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle